'Hem Çözüm Hem Hizmet'

Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet  Tezkan: "Başbakan Diyarbakır 'da AKP’ye oy verirseniz, hem Kürt meselesi çözülür hem de hizmet gelir vaadinde bulundu. Olur mu olmaz mı bilemem ama etkili şovdu diyebilirim.."



Diyarbakır

Önce kentteki havayı anlatayım.. Dün herkes endişeliydi.. İstanbul’dan gelen gazeteciler

daha da endişeliydi..

Hakkâri gibi kepenkler kapatılacak mıydı, Hopa gibi taşlı protesto olacak mıydı?

Hiçbiri olmadı, sakin bir gün geçirdik..

Bağlar semtiyle havaalanı kent arasında bazı kepenkler kapalıydı ama kentte yoğun bir kapanma yoktu.. Kentin merkezinde günlük hayat tıkır tıkır işledi..

*

Gelelim mitinge..

Başbakan’ın BDP destekli bağımsız adaylara yükleneceği belliydi.. Tonu merak konusuydu..

Sert mi çakacaktı, yumuşak mı yaklaşacaktı?

Sert vurdu..

Sonra döndü, CHP’ye yüklendi.. Diyarbakır’da etkisi olmayan CHP’yi hedef alması önce şaşkınlık yarattı.. Sonra iş anlaşıldı..

Başbakan’ın teorisi şöyle..

Kürt sorununu CHP yarattı, BDP istismar ediyor..

İşbirliği içindeler..

Zaman zaman bu işbirliğinin sınırlarını Silivri’den Kandil’e kadar genişletti..

*

Başbakan dönüp dönüp ısrarla aynı şeyi söyledi..

Bağımsızları kastederek..

Oy vereceksiniz de ne olacak dedi..

Bunların Diyarbakır’a verecekleri bir şey yok dedi..

Seçilseler de hizmet getiremezler dedi..

En az dört kez tekrarladı.. Diyarbakır’a ne yaptıysak biz yaptık demeye getirdi..

Peki Kürt meselesi!..

Başbakan onu da ben çözerim havasında.. Zaten başladık, devam ediyoruz dedi..

Vaadi şuydu..

AKP’ye oy verirseniz, hem Kürt meselesi çözülür hem de hizmet gelir..

Zaten mitingin sonunda ekrana yansıtılan ‘yeni Diyarbakır simülasyonu’nun hedefi buydu..

Olur mu olmaz mı, ne kadar sonra olur, başlanır mı, başlansa kaç yıl sürer, bilemem..

Ama etkili şovdu diyebilirim..

*

Geçelim meydana.. Doluydu.. Eylül ayındaki mitingi de izlemiştim, aynıydı diyebilirim..

Ön sıra yine kadınlarındı.. Zaten AKP mitinglerinin lokomotifi onlar..

Başbakan iki saat geç gelmesine rağmen.. Saatlerce sıcağın altında beklemelerine rağmen, arada 35-40 dakika süren yağmur yemelerine rağmen, Başbakan’ı 1 saat 15 dakika dinlemelerine rağmen desteklerini sonuna kadar sürdürdüler..

İçlerinde gençler de vardı, yaşı ilerlemişler de..

Ama hepsi zımba gibiydi..

Hasanpaşa’da kahvaltı..

Dünkü yazıda öğlen yediklerimizi saydım.. Boşal da semerini ye cinsindendi.. Bugün de kahvaltıyı anlatayım..

500 yıllık Hasanpaşa Han’ına gittik, Kadri’nin yerine kurulduk.. Karşısında da Mustafa var.. İkisi de meşhur..

(Daha önce anlatmıştım.. Han enfes bir mekân, insanın ayrılası gelmiyor..)

Kahvaltı diyorsun, gerisine karışmıyorsun..

Masaya gelenleri sayayım..

Erimiş peynir, otlu peynir, siyah, yeşil zeytin, ev yapımı üç çeşit reçel, bal, tereyağ, babaganuş, acuga (çemen), közde kırmızı biber, reçelli yoğurt, domates sos, patlıcan ezme, börek, patlıcan, biber, kabak kızartma, kavurmalı yumurta, yeşillikler..

Ne olur şarkı söyleme başkan!

Önceki akşam Diyarbakır’a gelen gazeteci milletiyle, BDP’liler akşam yemeğinde buluştu..

Kimler vardı derseniz, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir vardı, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş vardı, bağımsız adaylar Altan Tan vardı, Şerafettin Elçi vardı..

Kürt meselesini masaya yatırmadık.. Ülkeyi kurtarmaya da kalkmadık.. Havadan sudan konuştuk..

Ne konuştunuz diyeceksiniz..

Baydemir’le sohbetten küçük bir not..

Osman Baydemir, uzun süre önce (şu anda yurtdışına çıkış yasağı var) Roj TV’de hayatın içinden tarzı bir programa katılmış.. Sanatçı Aynur Doğan da varmış..

Aynur hanım bir iki şarkı söylemiş, programın sunucu Osman Baydemir’e dönerek ondan da şarkı söylemesini istemiş..

Gerisini Osman Baydemir’den dinleyelim..

*

“Gereksiz ve sebepsiz bir cesaretle kabul ettim.. Uzun hava söyledim, iki, üç dakikada bitirdim.. İki üç gün sonra esnaf turuna çıktık.. Bir esnaf ‘Başkan içeri gel özel bir şey söyleyeceğim’ dedi..

Şeffafız herkesin içinde söyle dedim.. ‘Başkan özel. İçeri gel bir dakika’ dedi..

Burada söyle diye ısrar ettim.. Biraz sert bir tonla; ‘Başkan özel, özel’ dedi..

Girdim içeri, derdini söyle dedim; ‘Başkan bir daha şarkı söyleme’ dedi..

Niye söylemeyeyim diye karşı çıktım..

‘Başkan sesin kötü çok kötü ya..’

Sayfa Yükleniyor...