'Herşey Tıkırında': Yeni Alman filmleri

Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern'in 25-28 Haziran arasında düzenleyeceği etkinlikte 8 Alman yapımı film gösterilecek.

'Herşey Tıkırında': Yeni Alman filmleri

Son yıllarda, uluslararası festival programlarında seyirci ve eleştirmenlerin beğenisini kazanan Alman sineması, dünyanın pek çok ülkesinde vizyon şansı elde eden ve hatta Oscar gibi önemli ödüllere aday gösterilen veya kazanan filmlerle dikkat çekiyor.

Goethe-Institut Istanbul ve İstanbul Modern'in 25-28 Haziran 2009 tarihleri arasında düzenleyecekleri "Herşey Tıkırında: Almanya'dan Yepyeni Filmler" isimli program, ilk gösterimi son 1 yıl içerisinde gerçekleşmiş Alman filmlerinden bir seçkiyi sinemaseverlerin beğenisine sunuyor.

Seçkinin adı ironik şekilde "Herşey Tıkırında". Zira programdaki filmlerin çoğu ister geçmişe baksınlar, ister bugüne veya ister kişisel bir hikâye anlatsınlar, ister evrensel, yolunda gitmeyen bir şeylere dikkat çekiyorlar. Diğer yandan filmler o kadar iyi ki, Almanya'da yolunda gitmeyen şeyler olsa bile, Alman sinemasının durumu gayet ümit verici.

"BULUTLARIN ÜSTÜNDE" (WOLKE 9)

Programın açılış filmi olan "Bulutların Üstünde" (Wolke 9) ülkemizde de çeşitli filmleriyle tanınan Andreas Dresen'in imzasını taşıyor. Dresen geçtiğimiz yıl boyunca pek çok ülkede beğeniyle karşılanan filminde, evli bir kadın ve dul bir erkek arasındaki yasak aşkı anlatıyor. Fakat bu alışıldık bir aşk hikâyesi değil, çünkü kahramanlar 70 yaşın üzerindeler. İlk gösterimi geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali'nde gerçekleşen "Bulutların Üstünde", özellikle oyuncularının cesur performanslarıyla dikkat çekmişti.

"LULU & JİMİ"

Ülkemizde vizyona girmiş olan "Temel Parçacıklar" ile hatırlanan Oskar Roehler'in yeni filmi. Filmlerinde beklenmedik tarzlar ve hikâyeler arasında gidip gelmeyi seven Roehler, bu sefer 1950lerin Batı Almanyası'na bakıyor. İflas etmiş bir fabrikatörün kızı Lulu ve peş parasız gezgin zenci Jimi arasındaki aşk hikâyesini kâh Hollywood melodramlarına, kâh müzikallere göndermelerle anlatıyor Roehler. "Lulu & Jimi"nin ilk uluslararası gösterimi bu yıl Sundance Film Festivali'nde gerçekleşmişti.

"ANONYMA - BERLİN'DE BİR KADIN" (ANONYMA - EİNE FRAU İN BERLİN)

II. Dünya Savaşı döneminde geçen "Anonyma" ise Berlin'de Rus askerlerinin tecavüzüne uğrayan Alman bir kadının gerçek anılarına dayanıyor. İlk gösterimi Toronto Film Festivali'nde gerçekleşen film, içeriği nedeniyle Almanya'da epey ses getirdi.

"Anonyma"nın başrol oyuncusu Nina Hoss seçkide iki filmde daha yer almakta. Son dönem Alman sinemasının en gözde aktrislerinden olan Hoss, iki yıl önce Christian Petzold'un yönettiği "Yella" ile Berlin Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görülmüştü. Yönetmen ve oyuncunun bir sonraki ortaklıkları "Jerichow" ise programdaki ikinci Nina Hoss filmi. Christian Petzold bir aşk üçgeni içerisinde geçen bu polisiyeyle klasik Amerikan kara filmlerinin atmosferini günümüz Almanyasına taşıyor. Böylece hem türe saygı duruşunda bulunuyor, hem de pek çok klişesini ters yüz ediyor. "Jerichow" geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali'nde büyük ödül için yarışmıştı.

"YÜREK KARANLIK BİR ORMANDIR" (DAS HERZ İST EİN DUNKLER WALD)

Nicolette Krebitz'in yönettiği film, neredeyse gerçeküstü bir orta sınıf dramı. Geçtiğimiz yıl Alman Sinema Yazarları Derneği'nce yaratıcılığı nedeniyle özel bir ödüle layık görülen "Yürek Karanlık Bir Ormandır", özellikle müzikleri (The Whitest Boy Alive, Terranova'dan Fetisch) ve atmosferiyle ilgi çekiyor

"BİZİM KÖYÜN PUNKLARI" (DORFPUNKS)

Almanya'da büyük beğeniyle karşılanan aynı isimli romandan uyarlanan filmin yönetmeniyse Lars Jessen. Baltık Denizi kıyısında küçük bir köyde yaşayan ve punk akımını biraz gecikmeli olarak, 1984 yılında keşfeden bir grup yeniyetmenin hikâyesi dram ve komedinin dengelendiği bir tonla anlatılıyor. "Bizim Köyün Punkları"nın ilk gösterimi Şubat ayında 59. Berlin Film Festivali'nde gerçekleşmişti.

"PUPA YELKEN" (RÜCKENWİND)

Genç bir eşcinsel çiftin kırsala doğru yaptıkları yolculuğu anlatan bu mütevazı film, Berlinale'de Panorama bölümüne seçilmişti. İlk uzun metraj filmi "Unterwegs" ile dikkat çekmiş olan yönetmen Jan Krüger, "Pupa Yelken" ile yolculuk teması üzerinden insan doğasını çözmeye çalışıyor.

59. Berlin Film Festivali'nin Forum bölümünde gösterilen "Ağustos Ortası Sonu" (Mitte Ende August) ise seçkideki son film. Daha önce "Absolute Giganten" ve "Ein Freund von mir" filmleriyle beğeni toplamış olan Sebastian Schipper'in üçüncü kez yönetmen koltuğuna oturduğu film, genç bir çiftin yaz tatilinin davetsiz bir misafirle sekteye uğramasını anlatıyor.

Filmler, Almanca ve Türkçe altyazılı gösterilecek, müze ziyaretçilerine film gösterimleri ücretsiz olacak.

Sayfa Yükleniyor...