Kıştan yaza geçişin simgesi Hıdırellez öncesine denk gelen "çiçek fırtınası", bugün başladı ve iki gün sürecek.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse, çiçek fırtınasının, mevsimleri "yaz" ve "kış" olarak ayırdığına inanılan ve yazın başlangıcı sayılan Hıdırellez'in hemen öncesine denk gelen 4-5 Mayıs'ta yaşanmasının beklendiğini bildirdi.
Çiçek fırtınasının, ilkbaharla birlikte ağaçların yeşerdiği ve çiçeklerin açtığı döneme denk geldiğini anlatan Köse, bugünlerde rüzgarın bir miktar kuvvetlenebileceği uyarısında bulundu.
Köse, "Atalarımız, uzun yıllar boyunca yaptıkları gözlemlerle yılın belli günleri ve zaman diliminde oluşan bu olayları tespit etmişler ve her birine o fırtınayı çağrıştıracak isimler koymuşlardır. Çiçek fırtınası da bahar ayında çiçekler açarken yaşanan kuvvetli rüzgarın adıdır" ifadelerini kullandı.
Isının düşük olduğu yüksek yerlerdeki çiçeklerin açmasının da bu dönemde tamamlanacağını belirten Köse, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu mevsimde polenlerde yavaş yavaş bir artış gözlemliyoruz ancak çiçek fırtınasından sonra özellikle havanın açtığı günlerde polenlerin daha fazla gezindiğini göreceksiniz. Çiçek fırtınası, mevsimleri yaz ve kış diye ayıran atalarımıza göre yaz mevsiminin başlangıcı sayılan Hıdırellez'in habercisidir. 1-2 gün sapmayla genelde bu günlerde rüzgarlar şiddetlenir. Hıdırellez ile birlikte yaz mevsiminin sıcak günleri yaşanmaya başlanacaktır."
Çiçek fırtınasının peşine denk gelen Hıdırellez'in Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlardan biri olduğuna işaret eden Köse, 6 Mayıs'tan 4 Kasım'a kadar olan sürenin "Hızır Günleri" adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım'dan 5 Mayıs'a kadar olan sürenin ise "Kasım Günleri" adıyla kış mevsimini oluşturduğunu aktardı.
HIDIRELLEZ'İN EKŞİMSİLEZZETİ "ALÜYYÜL-ALA"
Edirneli bir şekerlemeci, Kanuni Sultan Süleyman'ın misafirlerine ikram ettiği ve geçmişte üretimi için Hıdrellez'in beklendiği söylenen "en iyi, pek iyi" anlamına gelen "Alüyyül ala" tatlısını gelenekleri yaşatmak için üretti.
Yaban mersini, Frenk üzümü, Hafızağa eriği, bal, limon tuzu, mısır nişastasının karışımından üretilen, üzeri Antep fıstığıyla kaplanan, lokum kıvamındaki Alüyyül ala, damakta bıraktığı hafif ekşimsi tadıyla tüketenlerin hafızasında unutulmaz bir lezzet olarak kalıyor.
Tatlıyı üreten şekerlemeci Arif Meriç, büyüklerinin anlatımından, Osmanlı'da Kanuni'nin misafirlerine ikram ettiği tatlının gelenek gereği Hıdırellez'e yakın zamanlarda yapıldığını bildiğini söyledi.
Tatlı üretiminde doğanın canlanmasının kutlandığı Hıdırellez'in beklenmesinin, bir anlamda tatlı bir yıl dileği mesajı olduğunu anlatan Meriç, "Geçmişten bu yana özellikle Hıdırellez zamanlarında üretilen ve tüketilen tarihi ürünümüz de özellikleriyle dikkati çekiyor. Doğadaki bu güzelliği Alüyyül ala tatlısıyla tamamlıyoruz. İçerisinde birçok meyvenin bulunduğu bu tarihi ürünümüz, halsizlik, stres ve yorgunluğu alıp götürüyor. Atalarımız bunu tüketmiş ve denemiş." diye konuştu.
Geleneklere uygun olması açısından tatlıyı yapmak için Hıdırellez'in yaklaştığı günlerde yoğun mesai harcadığını belirten Meriç, şöyle devam etti:
"Biz de üretim için Hıdırellez'e yakın günleri bekleyerek geleneklerimize bağlılığımızı gösterdik. Bir maziyi bir de geleceği, ikisini bir araya topladığımız zaman mazide ecdadımız hep güzellikler yapmış, gelecek olan kuşaklar da güzelliğin peşinde devam etmiş. Kakava da Hıdırellez de ikisinin bir araya gelip coşmasıdır. O gün gelince her tarafta ateşler yakılarak, üzerinden atlanır. Nehrin kenarında sohbetler edilir, herkes hoşbeş ve büyük bir seda ile baharı böyle kutlar. Tatlı yenir, tatlı konuşulur. Baharın kutlanışında Edirne'mize gelecek misafirlerimize sesleniyorum; sakın Alüyyül ala yemeden Edirne'den gitmeyin."
Arif Meriç, tamamen doğal ürünler kullanılarak imal edilen tatlının yarım kilogramını 30 liradan sattıklarını bildirdi.
- Etiketler :
- Haberler -
- Türkiye
