'Hikmetyar’ın önünde diz çöktüğün noktadasın'

Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın camilerin kapatılması ve CHP'nin önceki dönemlerdeki icraatlerine yönelik eleştirilerine yanıt verdi.

'Hikmetyar’ın önünde diz çöktüğün noktadasın'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşma yaptı.

Gaziantep'te Doktor Ersin Arslan'ın 17 yaşındaki bir çocuk tarafından öldürüldüğünü anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Kim bu çocuk? 84 yaşında dedesi kanserden vefat ediyor. Bunun emekli aylığını çekmek için bankaya gidiyor ama çekemiyor. Bu durumun gerekçesi olarak doktoru öldürüyor. bu noktada. Recep Tayyip Erdoğan, bunu duysun. Neden insanlar bu hale geldi? O çocuk dedesinin maaşını alabilseydi cinayet işlenmeyecekti. Bu yapıyı Recep Tayyip Erdoğan tahlil edebiliyor mu? AKP milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum: Böyle bir tabloyu nasıl uygun görüyorsunuz?'' diye konuştu.

Ersin Arslan'ın evli olduğunu, 3 ay sonra da çocuğunun doğacağını anlatan Kılıçdaroğlu, yaşananların bir insanlık dramı olduğunu söyledi.

Sağlık çalışanlarının, Arslan'ın öldürülmesini protesto etmek için demokratik şekilde sokaklara çıktığını, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ı da istifaya çağırdıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan, Katar'da çıkıp konuşma yapıyor. Bunu, utanç verici dönemin, ilkel bir düşüncenin gerçeğini sizin önünüze koymak için söylüyorum. Diyor ki 'Yapılan yürüyüşü kınıyorum.' Bir Başbakan... 'İleri demokrasi' diyordu. Cinayete kurban giden doktor arkadaşlarının haklarını arıyorlar. O acıyı paylaşıyorlar. Sen, o acıyı paylaşanları kınıyorsun. Bunların demokrasi kültürü yok. Vicdan yok'' diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, hangi görüşten olursa olsun, insanların demokratik yollardan hak aramalarına saygı duyduklarını, kendilerinin aleyhine yürüyüş yapılsa bile buna da saygı duyan bir gelenekten geldiklerini kaydetti. Özelikle başbakanların çok dikkatli konuşmaları gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Ama tem tersi, fincancı dükkanına giren fil gibi ortalığı kasıp kavuruyor'' diye konuştu.

''Size altın değerinde bir bilgi vereceğim'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Eğer Başbakan herhangi bir konu hakkında bağırarak, çağırarak konuşuyorsa bilin ki orada bir şey var. Ya yolsuzluk ya kanunsuzluk ya da bir yalan var. Kesinlikle bundan emin olun.

Hem çalacaksın hem bağıracaksın. Bağırıyor, çağırıyor... Neden bağırıyorsun, ne var ortada? Bağırıp, çağırmanı gerekçelendiren ne var ortada? Burada, bu kürsüde kaç haftadır, 'Eğitim yasasının içinde 20 milyar dolarlık bir yolsuzluğu koydunuz. Sen 20 milyar dolarlık ihaleleri Kamu İhale Yasası'nın dışına niye çıkardın?' diyorum. Soru mantıklı, anlaşılıyor. Ama cevap yok. Ne yapıyor, bağırıyor, çağırıyor. 'Vay efendim siz Kuran'a karşısınız.' 20 milyar dolarlık hırsızlıkla Kuran'ın ne ilgisi var? 'Siz camilere karşısınız.' 20 milyar dolarlık hırsızlıkla camilerin ne ilgisi var? 'Siz Hazreti Muhammed'e karşısınız?' 20 milyar dolarlık hırsızlıkla Hazreti Muhammed'in ne ilgisi var? Biz hepsine saygı gösteririz. Bu konuda bir tereddütümüz yok. Ama biz hırsızlıkla, yolsuzlukla, Kuran'ı ve Hazreti Muhammed'i bir araya getirmeyiz.

Yolsuzluk yapacaksın, kılıfını hazırlayacaksın ve kanun maddesi düzenleyeceksin. Biz itiraz edeceğiz, sen de Kuran'a sarılacaksın. Senin din, iman edebiyatı yaparak köşeyi nasıl döndüğünü en iyi ben bilirim. Senin kirli çamaşırlarının hepsini dökerim ortaya. İstanbul Belediye Başkanlığı yaptığın dönemde köşeyi nasıl döndüğünü, bütün belgeleri ve raporları ile ortaya koyarım.

Ben SSK Genel Müdürlüğü yaptığım dönemle, onun da İstanbul Belediye Başkanlığı artı Başbakanlık yaptığı dönemle ilgili olarak, yüreği varsa, kendisine güveniyorsa devletin arşivleri elindedir, karşıma çıkar. Çıkar mı? Önce temiz olması lazım bir adamın karşıma çıkması için. ''

Kılıçdaroğlu, geçen hafta yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı'na ait İslam Ansiklopedisi'nden, Konya'daki Ulu Cami ile ilgili bir bölüm okuduğunu anımsatarak, şunları söyledi:

''Diyanet İşleri Başkanı'na da bir çağrı yaptım ve 'Onurlu bir din adamı olarak bunları açıklayın' dedim. Söylediği şu Başbakan'ın: 'Siz Diyanet İşleri Başkanı'na hakaret etmişsiniz.' Tipik ahlaksızlık, tipik iftira. Bunu ancak kuldan, Allah'tan korkmayanlar yapar. Benim, 'onurlu bir din adamı' diye söylemem, o makamı şereflendirmek içindir. Ama siz bunu alıyorsunuz, tam tersine kullanıyorsunuz.

Sayın Başbakan, 'Sen Diyanet İşleri Başkanı'nı bırak, ona söylediklerini bana söyle' diyor. Yani, 'Bana söyle ki onurlu bir Başbakan olayım.' Sana söylemem, kusura bakma. Ne zaman söylerim; eğer sen Deniz Feneri hamileri, fitre hırsızları, kurban, zekat hırsızlarının kankası olmaktan vazgeçersen, yalan ve iftira atmaktan vazgeçersen, cami soyguncularından, ihale soyguncularından hesap sorarsan ve o 20 milyar dolarlık hırsızlıktan vazgeçersen, söz veriyorum, Diyanet İşleri Başkanlığı için kullandığım, 'Onurlu bir Başkan' ifadesini, senin için de kullanacağım, 'Onurlu bir Başbakan' diyeceğim.''

'KİMİN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKTÜĞÜNÜ İYİ BİLİYORUM'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine yönelik sözlerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, yaşamı boyunca hiç kimsenin önünde diz çökmediğini ifade ederek, SKK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde, iki bakan hariç bütün bakanlarla kavga ettiğini çünkü, diz çökmediğini, doğru bildiğini yaptığını söyledi.

''Ama ben senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi biliyorum'' diyen Kılıçdaroğlu, bir gazetede yer alan Erdoğan'ın, Hikmetyar'la çekilmiş fotoğrafını gösterdi.

Kılıçdaroğlu, iki fotoğraf daha göstererek, Süleymaniye Camii ile Hacıbayram Camisi'nin onarımlarından sonraki açılışlarda Diyanet İşleri Başkanı'nın karede zor göründüğünü söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, ''Ağzınla kuş tutsan, bu yolsuzlukların devam ettiği sürece sana onurlu bir Başbakan demeyeceğim. Sen git Hikmetyar'ın dizinin dibinde çök, sen hala o çöktüğün noktadasın. Seni o noktaya mahkum ettim, o noktadan çıkamazsın. Çünkü senin kafanda demokrasi, çağdaş düşünce yok. Sen o karanlığa mahkumsun. Türkiye'yi bu hale getirmen, senin o diz çökmen yüzünden oldu'' dedi.

Erdoğan'ın, İran'da bir gün süreyle nasıl istiskal edildiğine değinmediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Bir gün süreyle ABD kuryeliğini yaptın, seni beklettiler, hala 'Kimsenin önünde diz çökmem' diyorsun. Diz çökmeyi bırak, sen onun bile ilerisine geçtin'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, ''ölülerle savaşmayı bilen birisi'' olduğunu ileri sürerek, inançlarına göre ölenlerin hayırla yad edilmesi gerektiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Senin ustan olan Erbakan'ı hançerledin dedik. Bunlarda kadirşinaslık, vefa yoktur. En yakınlarını, kendi çıkarları için arkadan hançerleyebilirler. Çünkü bunların kültürü bu. Kalkıyorsun İsmet İnönü, Atatürk'ten söz edip, dönemlerini eleştiriyorsun. O insanlar bu ülkeyi kurmak için savaştılar, sen doğ, baban ölmesin diye uğraştılar. Bu ülkeyi savaşa sokmadılar. Onların içinde bulunduğu koşulları bilmiyor musun? Savaş onların kitabında yazılı değil. Mustafa Kemal, 'zorunlu olmadıkça savaş cinayettir' diyor. Dönüp kendine bak, memleketi nasıl savaşa sokacağım diye çaba harcıyorsun. Neden; birileri savaşı sana ihale ediyor. Bırak sen diz çökmeyi, sen parmakla çağrılan adam oldun.''

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, ''28 Şubatçılar seni tayin ettiler'' dediğini ifade ederek, ''28 Şubatçılar beni fişlemişler; doğru. Beni fişleyen, onları yazan adam beni nasıl göreve iade eder. Bu çelişkiyi bile kafalarında göremiyor, test edemiyorlar. Bu kadar yalan nasıl olur?'' diye sordu.

'AZİZ NESİN'İN YAŞAMASINI İSTERDİM'
Konuşmasında bir fıkra da anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini, ''Adamın biri öbür dünyaya gider, karşısına melek çıkar. Meleğe, buradaki bir sürü saatin ne olduğunu sorar. Yalan söylenildiğinde akreple yelkovanın oynadığı cevabını alır. Atatürk'ün saatinin hiç oynamadığını gören adam diğer liderlerin ve Erdoğan'ın saatinin nerede olduğunu sorar. Melek, 'Onun saatini cehennemde zebaniler vantilatör olarak kullanıyor' yanıtını alır. Sabah akşam, akla hayala gelmedik bu kadar yalan, iftira atan hiçbir örnek görmedim. 60 yaşını geçtim bu kadar kısa sürede yalan söyleyen, istismar eden bir lider, bir adam görmedim'' diye sürdürdü.

Kılıçdaroğlu, YGS'de sıfır alanların sayısının 2010'a göre yüzde 258,8 arttığını dile getirerek, bu tabloya üzüldüklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan, Milli Eğitim Bakanı üzülür mü; onların derdi öğrenciler sıfır alıp almamış değil, derdi eğitim yasası içine koyduklar 20 milyar dolar. O parayı nasıl götürürüz. Ona izin vermeyeceğim Erdoğan'' diye konuştu.

Hükümetin kendi içinde tutarlı olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Aziz Nesin'in yaşamasını isterdim, yeni kim bilir ne kitaplar yazacaktı. Mizah yazarlarına sesleniyorum, not edin, yazın, çocuklarımız öğrensin'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...