Ida'nın fosili neden kayıp halka değil?

47 milyon yıllık fosil Ida'nın keşfiyle heyecanlanan bilim dünyası, fosilin aranan kayıp halka olamayacağı görüşünde.

Ida'nın fosili neden kayıp halka değil?

19 Mayıs tarihinde New York Doğal Tarihi Müzesi'nde sergiye açılan, 47 milyon yıllık fosil "Ida"nın varlığı büyük bir yankı yarattı.

1983 yılında Almanya'nın Messel bölgesinde keşfedilen, özel bir koleksiyoncunun duvarında değeri bilinmeden yıllarca bekleyen ve bir fosil tacirinin 2006 yılında bir doğal tarih uzmanına 1 milyon dolarlık bir ücret karşılığı sattığı fosil, Google'ın ana sayfasında bulunan logosunu değiştirmesine neden oldu, hatta dünyanın sekizinci harikası olarak bile adlandırıldı.

İlk rüzgarın ardından, araştırmacılar fosilin ayrıntılarını açıklayan ilk yazıyı yayınladılar ve fosilin dev tanıtım kampanyasının ardında kalan gerçek öneminin irdelenme süreci başlamış oldu.

Ida olarak adlandırılan fosil, Darwinius massillae adı verilen yeni bir tür adapiform primatın ilk temsilcisi olarak nitelendiriliyor. Adapiler, günümüzün modern Lemurları ile ortak bir atadan geliyor.

Ida'nın iskelet kalıntıları neredeyse tam, bu durum onu şimdiye kadar bulunmuş oldukça az sayıda bulunan yüksek kaliteli fosiller arasına koyuyor. Bu fosiller arasında 55 ila 34 milyon yıllık olduğu tahmin edilen Eocene ve kuzey amerikalı kuzeni Notharctus bulunuyor.

Ida'nın midesinde bulunan kalıntılar, fosili kendi yaşıtları arasında oldukça özel bir yere koyuyor. Diğer adapiformların aksine Ida'nın da alt çenesinde taraklı dişleri bulunmuyor. Bu dişleri günümüzde yaşayan lemurlar kürklerini temizlemek için kullanıyorlar. Ida, ayrıca güncel lemurlarda bulunan "temizlik pençesi"nden de mahrum. Bunun dışında, Ida'nın diğer anatomik yapısı günümüzdeki lemurlara benzediği gibi, diğer adapiform primatlara da benziyor.

Ida'nın anatomisinde var olan primitif özellikler, genelde ilk dönem primatlarında bulunuyor. Keskin taraklı yapı yerine daha basit yapıdaki ön dişler, Ida'nın günümüzde yaşayan lemurlar yerine, daha ilkel basamaklarda yer aldığını gösteriyor.

Ancak bu durum, Ida'yı yapı olarak insana benzeyen kuyruksuz maymun ailesini ifade eden andropidlerle yakın akraba yapmak zorunda değil. Böylesi bir bağlantıyı kurabilmek için, Ida'nın lemur ve daha önceki erken primatlarla, andropoidlerin birbirinden ayrılmadan önce sahip olduğu andropoidimsi özelliklere sahip olması gerekiyor. Ancak Ida, burada başarısız kalıyor.

Bu yüzden, Ida'nın en azından andropoidler ve daha ilkel primatlar arasındaki "kayıp halka" olduğu düşüncesi bir yanılgıdan ibaret. Daha geniş araştırmalar belki Ida'nın Eocene türü diğer adapiformlar arasında bulunan başka bir kayıp halka oluduğunu gösterebilir ancak, bu onun "dünyanın sekizinci harikası" ünvanını kazanmasına olanak tanımıyor.

Kayıp halka olmak yerine, Ida'nın neredeyse tamamen korunmuş olan yapısı geçmişteki biyolojik değişimler ve diğer canlıların evrimsel sürecini açıklamak namına büyük bir önem arz ediyor. Kayıp halka olmasa da, Ida'nın keşfi bilim adına çok büyük bir gelişme.

Sayfa Yükleniyor...