‘İki arkadaşım gözlerimin önünde boğuldu’

Kimi can korkusu kimi daha iyi bir hayat için doğduğu toprakları terk ediyor. Büyük hayallerle çıkılan yolculuk ya balıkçı teknesinde ya da mülteci kampında bitiyor. Kumkapı Misafirhanesi'nde kalan Bangladeşli Al Emin'in anlattıkları 'mülteci dramında değişen bir şey yok' dedirtiyor.

‘İki arkadaşım gözlerimin önünde boğuldu’

Yabancı ülkelerdeki işsizler için ümit kapısı olan 'ye son 7 yılda yasa dışı yollardan 70 bin kişi girdi. Binlerce kilometrelik yolu aşan kaçakların ümitlerinin kırılma noktası ise Kumkapı Emniyet Misafirhanesi oldu. Kapılarını Zaman'a açan misafirhane, ibretlik hikâyelerle dolu. Bangladeşli Ruh Al-Emin (23) yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamıyor: "İki arkadaşım boğuldu. Ben ve beni getiren arkadaş zor kurtulduk. Gidersem, ailemin kuru ekmeğini yer, dünyaları da verseler bir daha ayrılmam."

Bangladeşli Ruh Al Emin (23), yurda kaçak girerken yakayı ele veren mültecilerden. Zaman gazetesinin haberine göre, onun hikâyesi Dubai'de abisinin yanında başlıyor. 4 yıl çalıştıktan sonra daha fazla para kazanma hayaliyle Türkiye'ye gelmeye karar veriyor. Otobüsle Amman'a gidiyor. Buradan 4 arkadaş bir bot kiralayarak İran'a geçmeye çalışıyor. Ancak bot, küçük olduğundan devriliyor. Ölümle yüz yüze gelen Ruh Al Emin, yaşadıklarını, "İki arkadaşım gözlerimin önünde boğuldu. Ben ve beni getiren arkadaş zor kurtulduk. Çok korkunçtu." sözleriyle anlatıyor. Aç susuz yüzlerce kilometre yol yürüdüklerini belirten Emin, İran'dan Türkiye'ye zor şartlar içinde ulaşıyor. Gelene kadar 10 bin Euro'dan fazla parayı arkadaşına kaptıran genç, sokaklarda kalınca soluğu emniyet misafirhanesinde alıyor. "Beni ne olur bir an önce aileme gönderin." diye polise yalvardığını ifade eden Emin, şimdi dört gözle ailesine kavuşacağı günü bekliyor.

Muhammed Celili (21) ise Afganlı bir genç. Abisi vurulunca ailesinin geçimini sağlamak için İran'a gidiyor ve orada dört yıl çalışıyor. O da Emin gibi Türkiye'de daha çok para kazanacağını umarak bir şebekeye bin 300 dolarını kaptırıyor. Türkiye'de umduğunu bulamadığını söyleyen Celili, "Burada çalışmak, sanıldığı kadar kolay değilmiş." diyor.

Misafirhanede 100'ün üzerinde kadın yaşıyor. Kadın personel sorumlusunun anlattıklarına göre katta sorunlar hiç bitmiyor. 40-50 yaşlarındaki kadınlar dahi çocuk gibi ufak tefek şeylere küsüyor. Gürültü hiç eksik olmuyor. Kadınlar sustuğu zaman çocuk ağlamaları başlıyor. Dışarıya çıkamayan kadınların aynı ortamda durmaktan sinirleri sık sık geriliyor. Kadınların çoğu tedavi için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne gönderiliyor.

Gürcistan, Türkmenistan ve İran gibi ülkelerden gelen kaçaklar ise genelde uyuşturucu ticaretinden yakalanıyor. Özbekistanlı Azade Abdulveliya da bu iddiayla misafirhaneye düşenlerden. Orta Asya'dan insan kaçakçılığı yapan bazı özel şirketler, illegal yollardan düşük ücretle göçmen getiriyor ve onları sigorta ödemek istemeyen işyerlerine yerleştiriyor. Abdulveliya da bu şebekeler aracılığıyla yurda giriyor ve 5 yıl sonra uyuşturucu ticaretinden yakalanıyor.

HER GÜN 40-50 MÜLTECİ GELİYOR
Kumkapı Yabancılar Şube Müdürlüğü Misafirhanesi'ne çoğu Orta Asya ve Afrika ülkelerinden olmak üzere günde 40-50 kaçak göçmen geliyor. Misafirhanede, uyuşturucu bağımlısından AIDS'lisine hatta sahte evlilikten yakalanana kadar birçok kişi mevcut. Misafirhane kimi için umutların tükendiği yer kimisi için de bir yuva. Öyle ki buradan gözyaşları ile ayrılanlar bile var. Özellikle Türkiye'de elçiliği bulunmayan Afrika ülkelerinden gelenler, ayrılmamak için kimliğini bile yok edebiliyor. Örneğin, Burmalı olmayan biri kendini Cezayirli olarak tanıtınca işler karışıyor. Çünkü konsolosluk bilgilerine ulaşılamıyor ve Türkiye'de kalma süresi artıyor. Bu tarz vakalarda yetkililer, İngiltere ile ortak bir dil analizi projesi geliştirmiş ve kimlik tespitlerini dil lehçesinden analiz ederek öğreniyor.

Sayfa Yükleniyor...