İklim değişikliğinin faturası ne?

Bu sorunun yanıtı çok karmaşık. Dünyanın önde gelen ekonomistleri bu sorunun yanıtını bulabilmek için 2000'li yılların başından bu yana çalışıyorlar.

İklim değişikliğinin faturası ne?

En büyük sorun ise kar ve maliyet hesaplarında birçok karmaşık ve belirsiz durumun olması.


İklim değişikliğinin maliyeti üzerine ilk anlaşmazlık eski Amerikan Başkanı George W. Bush’un 2001’de Kyoto Protokolü’nü imzalamayacaklarını açıklamasıyla baş gösterdi. Bush, anlaşmada taraf olmanın Amerikan ekonomisine ciddi zararlar vereceğini ileri sürdü.

Bu konuda büyük ses getiren ilk çalışma İngiliz Hükümeti adına en detaylı maliyet analizi çalışmasını Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü Başkanı ve London School of Economics Profesörü Lord Nicholas Stern tarafından yapıldı. 2006’da yayınlanan The Stern Review, dünya küresel ısınma ile mücadele etmeye karar verir ve bu iş için bir bütçe ayırırsa, gerekli olan bütçenin dünya gayri safi milli hâsılasının (GSYİH) yüzde 1’ine mal olacağını ortaya çıkardı. Raporda küresel ısınma ile ilgili herhangi bir girişimde bulunulmaması durumunda ise uzun vadede GSYİH’da yüzde 20’ye yakın kayıplara yol açacağı da ortaya çıktı.

700 sayfalık değerlendirme acil eylemin kaçınılmaz olduğunun altını çizerek acil tedbirlerin sağlayacağı yararların maliyetlerden daha fazla olduğunun gösterilebildiği ekonomik teşvik önerisinde bulundu.

Raporda “Önümüzdeki birkaç on yılda eylemlerimiz bu yüzyılda ve bundan sonraki asırda, 20 inci yüzyılın ilk yarısındaki büyük buhran ve büyük savaşlara benzer ekonomik ve sosyal faaliyetleri engelleme riski taşıyabilir” denildi.

DİĞER RAPORLAR

BM İklim Değişikliği Konferansı Çerçeve Anlaşması (UNFCCC) Sekreterliği'nin araştırması

UNFCCC de Ağustos 2007’de iklim değişikliği ile mücadelenin maliyeti üzerine bir çalışma yayımladı. BM raporunda mücadelenin küresel yatırım modellerinde ciddi değişiklikler gerektirdiği, 2030’a kadar gelişmekte olan dünyaya küresel GSYİH’nın yüzde 1,7’si olacak şekilde yatırımların artırılması gerektiğine dikkat çekildi.

McKinsey'in araştırması

Konuyla ilgili tartışmalara bir yenisi daha eklendi. Danışmanlık firması McKinsey Stern Değerlendirmesi’ne benzer şekilde, yatırımların düşük karbon ekonomisine kaydırılmasının eylemsizlik maliyetinden çok daha düşük olacağını kaydetti.

“Düşük Karbon Ekonomisine Geçiş Yolları” adı verilen çalışmada, uygun maliyetli çevre dostu teknolojilerin dünya genelinde hızla yaygınlaştırılmasının küresel ısınmanın 2°C kritik eşiği altında tutulmasının GSYİH’nın muhtemelen binde 5’i kadar az bir maliyete mümkün olabileceği belirtildi. Bu arada McKinsey’in verdiği rakamın Stern Raporu'nda belirtilen eylemsizlik maliyeti tahminlerinden daha iyi olduğuna dikkat çekildi.

McKinsey raporu sera gazı salımlarında en büyük kesintinin 2030’a kadar her yıl 14 giga ton CO2 olması için araçlar, elektrikli eşyalar ve binalarda enerji tasarruf tedbirlerinin artırılması gerektiği sonucuna vardı. Bu yatırımların zaman içerisinde telafi edilmesinin de mümkün olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca düşük karbon enerji kaynakları ile tropik ormanlarının yok edilmesinin önüne geçilmesinin maliyet açısından uygun tedbirler olduğu öne sürüldü.

Uluslararası Enerji Kurumu’nun (IEA) araştırması

IEA, Kasım 2009’da yayımladığı Dünya Enerji Görünümü yıllık raporunda enerji tasarrufuyla CO2 salımını 2030’a kadar yarı yarıya azaltılabileceğini kaydetti. Yenilenebilir enerji kaynaklarının uygulamaya konulması ile beşte birlik ek bir kesintinin ve ulaşım sektöründe biyo yakıt kullanımıyla yüzde 3’lük kesintinin sağlanabileceği belirtildi. Karbon tutusu ve depolanması (CCS) ve nükleer enerji teknolojilerinin her birinin emisyonları yüzde 10 azaltabileceği kaydedildi.

IEA iklim değişikliğinden kaçınmak için enerji tasarrufuna ve düşük karbon enerjisine küresel anlamda $10,5 trilyonluk yatırım yapılması çağırısında bulundu.

STERN'E KARŞI ÇIKANLAR

Siyasi liderler Stern Değerlendirmesi’nden yana çıkarken iklim değişikliği ile mücadele edilmesi gerektiği ortak görüşüne rağmen raporda yansıtılan bulgulara dünyanın önde gelen ekonomistlerinden bazıları karşı çıkıyor.

Değerlendirmeye en ciddi eleştiriyi yönelten çevreci ekonomist Richard Tol, Stern’in küresel ısınmanın vereceği hasarın büyüklüğünü abarttığını buna karşın sera gazı emisyonlarının maliyetini hafife aldığını ileri sürüyor.

Amerikalı ekonomist William Nordhaus da Stern’in bulgularına karşı çıkarak değerlendirmenin “siyasi” olduğunu uzman görüşlerinden yoksun olduğunu ileri sürdü. Nordhaus’un en ciddi eleştirisi raporda yansıtılan sosyal indirim oranına karşıydı. “Bu, uzak gelecek üzerinde devasa etkileri olacağı anlamına geliyor ve emisyonlarda kayda değer kesintileri makul hale getiriyor.”

SONUÇ OLARAK

İklim değişikliğinin tehlikeli etkilerinden korunabilmek için küresel ısınmanın durdurulması fikri giderek daha fazla taraftar topluyor. Ancak son mali kriz nedeniyle bu amaç için devlet fonu ayrılması düşüncesi henüz yerleşmiş değil.

Yine de sıkı  iklim politikalarından yana olanlar iklim değişikliği ile bugün mücadele maliyetinin ileride geri dönüşü olmayan ve olumsuz etkileriyle uğraşmaktan daha az olacağını ileri sürüyor.

Sayfa Yükleniyor...