İklimin "umudu" onlar

Yaşları 16-17... Tüm güçleri ile "iklim için" çalışıyorlar... Bu gençlere kulak verin...

İklimin "umudu" onlar

Emre 16 yaşında, Elif ve Ecem de 17 yaşındalar...

Bu üç genç insan son günlerde tüm enerjilerini "iklim için" kullanıyorlar.

Önce Greenpeace Akdeniz'in çatısı altında Başbakan Erdoğan için imza kampanyası başlattılar. "İklim için Van Minut" adını taşıyan kampanya ile 30.000 imza topladılar.

Bu kampanya ile  Başbakan'a şu çağrıda bulundular: "Eğer gerçekten haksızlığa uğrayan az gelişmiş ülkelerin yanındaysanız, Kopenhag İklim Zirvesi'ne de bizzat katılarak onların yanında olun. İklim değişikliğine karşı bilimsel verilerle desteklenmiş gerçek bir iklim anlaşması için, üzerimize düşen sorumluluğu kabul ederek, gelişmiş ülkelere örnek olun.

Dünya'ya ve kendi halkımıza karşı taşıdığınız sorumluluk gereği 'nin her geçen gün artan CO2 salımlarını azaltmak için temiz enerji politikaları üretin."

İklimin "umudu" onlar - 1

Bu kampanyanın ardından Emre, Elif ve Ecem Kopenhag'a gittiler. Gitmeden önce Başbakan Erdoğan için bir de sürpriz hazırlamışlardı. Türkiye’nin bu zirvede en üst düzeyde temsil edilmesi için birkaç aydır imza kampanyası yürüten gençler Başbakan’ı yeniden Kopenhag’a davet etmek için üzerinde Erdoğan’ın ismi bulunan dev bir uçak bileti yaptılar.  

16 yaşındaki Emre, 17 yaşlarındaki Elif ve Ecem Greenpeace’in uluslararası gençlik grubuyla birlikte Kopenhag'da çeşitli toplantılara katıldılar. Gençlerin ortak mesajı "İklim bizim, Gelecek bizim, Karar sizin" oldu.

Kopenhag'dan dönen üç gençten Emre Günay orada yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Kopenhag’dan anılarımızla ve umutlarımızla birlikte geri döndük. Hem de büyük umutlarla… İnsanın hedefine ulaşabilmesi için umut çok önemlidir. İstanbul’da imza kampanyamızı yürüttüğümüz dönemlerde, imza istediğim insanlardan “ben küresel ısınmaya inanmıyorum” “sizin bu topladığınız imzaların kale alındığını mı düşünüyorsunuz?” gibi cümleler duymak beni bazı zamanlar umutsuzluğa sürüklemişti.

İklimin "umudu" onlar - 2

Ama Kopenhag’da yaşadığım inanılmaz tecrübe, 14 farklı ülkeden benle aynı hedefi taşıyan 35 gençle tanışmak beni daha çok umutlandırdı ve hırslandırdı. Artık nereye gidersem gideyim dünyanın her yanında benimle aynı hedefe sahip birçok insan olduğunun bilincindeyim ve Kopenhag’dan da tam olarak istenen bir anlaşma çıkmasa bile Kyoto’dan çok daha başarılı bir anlaşma çıkacağına inanıyorum.

Ayrılık gerçekten çok zor oldu; çünkü bu sadece rastgele tanıştığım insanlar değillerdi. Hepimiz aynı hedefin çatısı altında el ele çalıştık. Zaman geldi çadırı kurmak için hep beraber çalıştık, zaman geldi imza toplamak için veya konferansın olacağı yere gidip sesimizi duyurmak için yorulmaksızın üç saat aralıksız davul çaldık. Bu da ister istemez aramızda bir bağ oluşturdu. Özellikle, iklim konusunda duyarlı bu kadar genç olması dünyanın geleceği için umut verici; çünkü bu bizim geleceğimiz ve onun için savaşacağız.

Her ne kadar genel olarak Kopenhag’dan iyimser duygularla geri dönmüş olsam da Türkiye’nin durumu beni karamsarlığa itiyor. Türkiye’nin Kyoto’yu imzalaması Kopenhag’da söz sahibi olabilmesi için önemli bir adımdı; ama görünen o ki Türkiye bu konuda hala duyarsız. Obama’dan Merkel’e çoğu dünya ülkelerinin liderlerinin katılacağı bu konferansa Türkiye’den şimdilik maalesef İstanbul Belediye Başkanı ve Çevre Bakanı’nın vekiliyle katılıyor olduğunu biliyoruz. Bu gerçekten benim açımdan çok üzücü. Ben yaşadığım ülkenin böyle bir konferansta bağlayıcı bir anlaşma çıkması konusunda liderlik gösterecek bir politika izlemesini isterdim; ama kesinlikle umudumu kesmedim.

Kopenhag’da depoladığım bu umudumu Türkiye’de harcayacağım ve üstüne üstlük hala çok geç değil. Önemli olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 18 Aralık’ta orada olması ve bunun için hala bir haftamız var. Ben bir genç olarak benim geleceğimin orda ülkem tarafından korunmasını ve ülkemin en üst düzeyde temsil edilmesini istiyorum. "

Sayfa Yükleniyor...