İllerin yeni vekil sayıları CHP’ye yarayacak

2007 genel, 2009 yerel seçimleri, 2010 referandumu ve güncel siyasi durum dikkate alındığında, illerin çıkardığı milletvekili sayılarının değişmesi CHP’nin kısmen avantajına gibi görünüyor.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) geçen Perşembe günü, 2009 sonunda Milletvekili Seçimi Kanunu’nda yapılan değişikliği iptal etmesiyle ’de illerin önümüzdeki genel seçimde çıkaracağı milletvekili sayılarının büyük oranda değiştiğine dair hatalı bir kanaat hasıl oldu. Konunun fazlasıyla teknik oluşu ve genel olarak kanun değişiklikleri ile bunları iptal eden AYM kararlarının bizatihi “zor” metinler olmaları (yani “sokaktaki vatandaşın” anlayabilmesi için tefsire muhtaç olmaları), medyada kafa karışıklığına ve yanlış değerlendirmelere yol açtı.

Hemen belirtelim, AYM’nin bu son kararının etkilerinin ne olduğunu (ve daha geniş boyutuyla, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin illerin milletvekili sayısında yol açtığı değişimi) en kapsamlı ve açıklayıcı biçimde anlatan, 18 Şubat tarihli ve bugünkü yazılarıyla (21 Şubat) Tarhan Erdem oldu (Radikal’de).

Erdem’in ortaya koyduğu üzere, AYM’nin son kararıyla milletvekili sayısı etkilenen sadece 2 il var: Bayburt’un 2009 değişikliğine göre 2 milletvekili çıkarması gerekiyordu, şimdiyse bu sayı 1. Artan bu 1 milletvekili de Elazığ’a gidiyor, bu ilin iptal edilen yasaya göre 4 olması gereken TBMM’deki temsilci sayısı son seçimde olduğu gibi yine 5 oluyor.

2009’daki değişiklik ne getiriyordu, AYM bunu iptal edince milletvekili sayılarının nasıl hesaplanması icap ediyor, bunu merak edenlere Erdem’in her iki yazısını da okumalarını öneriyoruz. Okumakta olduğunuz yazıda ise, illerin 2002 ve 2007’de çıkardıkları milletvekili sayılarını yeniden düzenleyen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nin (ADNKS) Türkiye’de siyasal manzarayı nasıl etkileyeceği ele alınacak.

Bayburt’tan bir sandalyenin Elazığ’a gitmesinin genel siyasi manzaraya bir etkisi olmayacağı açık. Bu küçük değişiklik AKP ile (şayet barajı geçerse) MHP arasında artı/eksi 1’lik bir fark yaratacak (hangisine yarayacağını söylemek şu anda müneccimlik olacaktır).

Türkiye’de 1983’te, 12 Eylül darbesinin bir neticesi olarak getirilen seçim kanunu, esasen küçük nüfuslu illeri (taşrayı) büyük nüfuslu iller karşısında daha avantajlı kılıyor. Az nüfuslu illerde bir milletvekilinin temsil ettiği seçmen sayısı ile üç büyük şehirdeki milletvekili başına düşen seçmen sayısı arasında devasa bir fark var.

SİSTEM HÂLÂ TAŞRAYI KAYIRIYOR
Mevcut kanun, 2007’de devreye giren (ama 2007 seçimlerine uygulan(a)mayan) ADNKS’ye rağmen, özündeki bu niteliği koruyor. ADNKS uyarınca, devasa bir göç alan İstanbul’un milletvekili sayısı 70’den 85’e çıktı. Ama hâlâ İstanbullu bir vekilin temsil ettiği seçmen sayısı söz gelimi Kilisli bir milletvekilinin temsil ettiğinden fazla. Hem de epey fazla. Erdem’in yazısındaki grafikten alıntılayalım; bir İstanbul milletvekiline 156 bin kişi düşüyor, Orta Anadolu illerindeki ortalama sayı ise 120 bin. Yani sistem taşrayı kayırıyor.

Bu, mevcut sistemin yapısal bir özelliği. İllerin en güncel nüfuslarına göre yapılan ayarlama ile İstanbul’un vekil sayısının 85’e, İzmir’inkinin 26’ya, Ankara’nınkinin 31’e çıkması dağılımı biraz daha adil yaptı. Ama hâlâ tam anlamıyla adil değil. Taşranın gelişmiş ve çok nüfuslu kentlere nazaran daha çok temsil edilmesi, 1983’te seçim kanununu yapanların çok büyük ihtimalle kasten yol açtıkları bir durum.

12 Eylül öncesindeki iç savaş ortamının faturası, Türkiye’nin batısındaki gelişmiş illere kesildi, zira sosyal açıdan karmaşık ve devingen olan metropoller, ülkedeki siyasi hareketliliğin temel kaynağıydı (en basitinden bir örnek olarak; sanayileşme, işçi yoğunluğu, sendikalaşma ve bunların siyasal sonuçları göz önüne alındığında, söz gelimi İstanbul, İzmit ya da Adana’nın Gümüşhane veya Rize’ye oranla daha “huzursuz” şehirler olduğu düşünülebilir).

FRANSA’DA DA YAPILDI
Daha sağ ve muhafazakar siyasetleri güçlendirmek amacıyla taşralı nüfusun büyük şehir sakinlerine göre oransal açıdan daha fazla temsil edilmesi, geçmişte Fransa’da uygulanmış bir taktik. Fransa’da sağ partiler, kırsal alanda büyük kentlere nazaran daha güçlü oldukları için buraların oransal açıdan daha çok temsil edilmesini sağlamıştı. Siyaset biliminde bu tür taktiklere “malapportionment” deniyor (Okuyucuya not: Türkçesini bilmiyorum).

İlk olarak 2008 Ocak’ında (ve o zamandan beri her yeni senenin başında) açıklanan, ADNKS’ye göre güncel nüfusları uyarınca pek çok şehir son seçimdekinden farklı sayıda vekil çıkaracak. Ve lafı uzatmadan söylemek gerekirse bu durum CHP’ye yarayacak. Açıklayalım:

İstanbul’un sandalye sayısının 70’ten 85’e çıktığını söylemiştik. Vekil sayısı bu denli artan ya da azalan başka bir il yok. Diğer illerdeki değişim en fazla artı 2 veya eksi 2. İstanbul, CHP’nin, Türkiye genelinde olduğundan daha güçlü olduğu bir il. 2007’de CHP’nin ülke genelinde oy oranı yüzde 21’e yakındı. İstanbul’daki oy oranı ise yüzde 27 civarındaydı. 2009 yerel seçiminde CHP İstanbul’daki oyunu daha da arttırdı: Yüzde 33.43 (İl Genel Meclisi). Geçen referandumda da İstanbul’da ‘hayır’ oylarının oranı ülke genelindeki orandan yüksekti: Yüzde 45.

İSTANBUL’DA CHP GÖRECE KAZANÇLI
Tabii ne olursa olsun AKP’nin Haziran’daki seçimde, Türkiye genelinde olduğu gibi, İstanbul’da da 1. parti olması bekleniyor. Bu da “artı 15” milletvekilinin paylaşımında iktidar partisinin ilk sırada yer alması anlamına geliyor. Ancak yalnızca bu 15 sandalye göz önüne alındığında, bunların paylaşılmasında CHP’ye düşen oran, bu partinin yurt genelinde kazanacağı sandalyelerin 550’ye oranından yüksek olacaktır. Yani CHP görece kazançlı çıkacaktır.

Ankara ve İzmir’in çıkaracağı vekil sayıları da ikişer artmış durumda. CHP İzmir’de zaten en güçlü parti. Buradaki kazancı göreli de değil, mutlak olacaktır. 2007’de Ankara’da CHP, yurt genelindeki yüzde 21 oyundan çok daha fazlasını almıştı: Yüzde 28. Geçen referandumda ‘hayır’ oyu da ülke genelinden epey fazlaydı Ankara’da: Yüzde 46. Başkentteki “artı 2” sandalyenin en az biri CHP’ye gidecektir.

3 “BAŞALTI” İLDE AKP FAVORİ, CHP PLASE
Milletvekili sayısı 2 artan diğer iller Kocaeli, Bursa ve Gaziantep. Bu illerde AKP güçlü. Bununla beraber, CHP’nin her üç ilde de “anlamlı” bir oy alma potansiyeli bulunuyor. Buralardaki “artı 6” sandalyenin çoğunu AKP’nin alması olası görünmekle beraber, CHP’nin de bunların 1 veya 2’sini kazanması ihtimal dahilinde.

TBMM’deki temsilci sayısı 1 artan illerden Kayseri, Sakarya ve Urfa’da AKP üstün, Tekirdağ ve Antalya’da ise CHP’nin üstünlüğü bulunuyor. Diyarbakır ve Van’ın vekil sayısı da birer artıyor. Normal koşullarda BDP’nin işine yarayacak olan bu değişiklik, bu partinin seçime yüzde 10 barajı nedeniyle kendi adıyla değil, bağımsız adaylarla katılacak olmasından ötürü AKP’ye yarayabilir.

2007’de Diyarbakır 10 milletvekili çıkardı. BDP’nin selefi DTP o seçimdeki oy oranıyla aslında 8 civarında sandalye kazanabilecek potansiyele sahipken, bağımsız adaylarla yarıştığı için sadece 4 kişi seçtirebildi. Bütün bağımsız adayların partilerle beraber aynı pusulada yer almasından ötürü, seçmenleri adaylar arasında bölüştürmek gerekmiş ve başarılı da bir seçmen koordinasyonu sağlanmıştı. Ancak bu bile partinin ancak 4 kişiyi TBMM’ye göndermesini olanaklı kılmıştı. Dolayısıyla Van ve Diyarbakır’daki artı birer milletvekilliğinin AKP’ye gitmesi yüksek bir olasılık gibi görünüyor.

VEKİLİ AZALAN İLLERDE AKP VE MHP GÜÇLÜ
Temsilci sayısı azalan illere bakıldığında ise, Tarhan Erdem’in yazısında kullandığı bölgesel tablo şu manzarayı ortaya koyuyor: En çok kayba uğrayan bölgeler Orta Anadolu (eksi 5), Batı Karadeniz (eksi 7), Doğu Karadeniz (eksi 4) ve Kuzeydoğu Anadolu (eksi 4). Bu bölgelerde daha ziyade AKP ve MHP güçlü, dolayısıyla her iki parti de bu işten zararlı çıkacağa benziyor. Ancak MHP barajı geçemezse, “normalde” bu partiye gidecek vekilliklerin büyük oranda AKP’ye gideceği de unutulmamalı.

Sayfa Yükleniyor...