'İstanbul'u Fatih fethetti, Erdoğan soydu'

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan'a seslenerek, ''O köprüleri, ihaleleri nasıl yaptığınızı, kime verdiğinizi biliyoruz. Projenin adına Fatih Projesi diyor. Fatih İstanbul’u fethetti, sen İstanbul’u soydun. Aranızdaki fark bu'' diye konuştu.

'İstanbul'u Fatih fethetti, Erdoğan soydu'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında gündemdeki konulara değindi.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP'nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü'nün din kitaplarını yasakladığını söylediğini, kendisinin de geçen hafta yapılan grup toplantısında o din kitaplarının içerikleri hakkında bilgi verdiğini hatırlattı. Kitapların dualar ve ayetlerde yapılan tahrifat nedeniyle yasaklandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''İsmet İnönü inançlara, dinine saygılı bir insandır. Hurafelere izin vermeyen bir insandır. Düşünebiliyor musunuz Namaz Hocası Kitabı Kur'an surelerinde tahrifat yapılmış, Kur'an dualarda tahrifat yapılmış ve buna da izin vermemiş İsmet İnönü. Günah mı işlemiş? Eğer bu kitapların doğru olduğuna inanıyorsa Sayın Başbakan kendisine açık bir çağrıda bulundum, bu kitapları al Diyanet İşleri Başkanlığı'na gönder bak bakalım basacak mı basmayacak mı? Şu ana kadar tık yok. Diyanet İşleri Başkanlığı'na gönderip göndermediği konusunda bir haber almadım. Buradan çağrı yapıyorum kendisine, Sayın Başbakan sen bu kitapları savunuyorsan derhal Diyanet İşleri Başkanlığı'na gönder, bakalım yayınlayacaklar mı, yayınlamayacaklar mı?''

Yasaklanan kitaplardan birinde de Mevlid-i Şerif adı altında ilgisiz konuların yer aldığını belirten Kılıçdaroğlu, bu kitaptan alıntılar okudu. Bunları daha önce de anlattığını, ancak Başbakan Erdoğan'ın kendisine yanıt vermediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Ben bunların yalanlarını halka anlatmaya ahdettim, sonuna kadar anlatacağım'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Konya'da yaptığı bir konuşmada Alaaddin Camisi'ni kastederek, ''CHP buraları ahır yaptı'' dediğini ifade etti. Diyanet İşleri Başkanlığı'nca basılan İslam Ansiklopedisi'nden Alaaddin Camisi'ne ilişkin bölümleri okuyan Kılıçdaroğlu, Selçuklular döneminde yapılan caminin 2. Abdülhamit zamanında yaptırılan tamir ve bazı değişikliklerin ardından, 1914-1918, 1920-1923, 1940-1945 tarihleri arasında savaş nedeniyle askeri işlere tahsis edilerek kapatıldığının kitapta yer aldığını aktardı.

'CAMİ SAVAŞ YILLARINDA ASKERE TAHSİS EDİLMİŞ'
Bu yılların Sultan Vahdettin dönemi ile Kurtuluş Savaşı'nı ve 2. Dünya Savaşı'nı kapsadığını belirten Kılıçdaroğlu, o camiyi kullanan askerlerin çoğunun şehit olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Cami bir toplumsal buluşma yeridir. Askerlere savaş yıllarında tahsis edilmesi kadar doğal ne olabilir. Osmanlı da tahsis etmiş, Cumhuriyet de tahsis etmiş. Askere tahsis edilen bir cami, sen kalkıp milletin gözünün içine baka baka 'buraları ahır yaptılar' diye yalan söyleyeceksin. Bu yalana ben isyan ediyorum. Bunu ben söylemiyorum, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayını söylüyor. Oteli yok, kışlası yok, doğru dürüst çadırı bile yok, savaşa gidecek, şehit düşecek o asker camide yatıp kalkacak. Sen dönüyorsun millete yalan söylüyorsun 'buraları ahır yaptılar' diye. İnsanda biraz utanma olur, dine saygı olur, o şehitlere saygı olur, Cumhuriyet'e saygı olur, Osmanlı'ya saygı olur. Bu kadar saygısız, bu kadar yalan üreten. Yalan makinesi diyordum, samimi söylüyorum makineyi de geçti.

Doğruları ama doğruları her yerde ve her ortamda söylemek bu ülkeyi seven her yurttaşın görevidir. Bu görev sadece bana düşmez. Diyanet İşleri Başkanını da göreve çağırıyorum, hiçbir zaman hiçbir dönemde hiçbir cami ahır yapılmamıştır. Başbakan söyledi diye sesinizi kesmeyeceksiniz. Onurlu bir din adamı olarak çıkıp söyleyeceksiniz. Sizin kitabınız söylüyor bunu, sizin ansiklopediniz söylüyor. Niye sesinizi çıkarmıyorsunuz? İlla CHP'nin genel başkanı mı söyleyecek? Yalan üzerine yalan üretiyorlar.''

Siyasi ahlakın önemini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ahlakın olmadığı yerde bütün kötülüklerin bulunduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Yalan üretiyorsunuz, insanların en temiz duygularını yalanla tahrip ediyorsunuz. Bir virüs gibi insanın hayatına, düşünce hayatına giriyorsunuz. Ayıptır, günahtır, yazıktık bu topluma'' diye konuştu

'SSK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DÖNEMİNDEN HİÇBİR ŞEY BULMADILAR'
Kılıçdaroğlu, ''CHP Genel Başkanı bu kadar yolsuzluklardan bahsediyor, 27 yılı aşkın süredir devlette görev yaptı, SSK'da da görev yaptı, acaba burada bir şey bulabilir miyiz'' denilerek, ''müfettiş ordusunun görevlendirildiğini'' söyledi. Kılıçdaroğlu, müfettişlerin raporunda, SSK Genel Müdürlüğü dönemindeki bütün ihalelerde, ''Yapılan genel incelemeler sonucunda konu hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığı'' sonucuna varıldığını belirtti.

Erdoğan'a, ''Babamdan da dedemden de kul hakkı yemeyeceksin, boğazından haram lokma inmeyecek diye yetiştirildim. Ben senin gibi değilim'' diye seslenen Kılıçdaroğlu, yolsuzlukla mücadele etmenin, insan haklarını korumanın bir yolu olduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, geçen yasama döneminde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın, okul yapılması için verdiği paraların ''yandaşlara nasıl peşkeş çekildiğini'' Meclis kürsüsünden ispat ettiğini ifade ederek, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında gensoru verdiklerini anımsattı. Kılıçdaroğlu, ''O Hüseyin Çelik şimdi Van'a bile gidemiyor, Van'dan milletvekili adayı olarak gösterilmedi, kardeşinin hesaplarını Van'da versin'' dedi.

Erdoğan'ın, seçim meydanlarında, ''Bizim etrafımızda yolsuzluk yapanlar şimdi yok'' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Demek ki senin etrafında yolsuzluk yapanları itiraf ettin. Senin bakanlarından birine kefilim Ali Coşkun, diğerlerine değilim. Diğerleri, çocuklarına 'hayır biz yolsuzluk yapmadık, bu Başbakan yalan söylüyor' diyorsa, dava açsınlar. Hiçbiri dava açamaz, gıkını çıkaramaz. Çünkü tamamı Başbakan'ın söylemi üzerine yolsuzluk yapmış, yolsuzluk batağına girmişlerdir. Ben söylemiyorum, Başbakan söylüyor'' diye konuştu.

'YOLSUZLUK DOSYALARI ERDOĞAN'IN BOYUNU AŞAR'
Kılıçdaroğlu, zorunlu eğitimi kademelendirerek 12 yıla çıkaran kanuna işaret ederek, burada 24 ve 25. maddelerle yolsuzluk olduğunu söylediklerini anımsattı. ''Hayır yolsuzluk yok'' denildiğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''2030 yılına kadar götürecekleri malın miktarı 20 milyar dolar. Şimdi 'Biz yolsuzluk yapmıyoruz' diyor. Erdoğan'a bir soru soracağım, bu ihaleleri Kamu İhale Kanunu dışına niye çıkarıyorsun? Cevap var mı, tık yok. Senin yolsuzluk dosyalarını açsak, parti mensuplarının yolsuzluk dosyalarını üst üste koysak, Recep Tayyip Erdoğan'ın boyunu aşar. Bu kürsüde İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı yaparken İstanbul Valiliği'nin gönderdiği yazıyı da açıkladım, tık yok. Cevap, 'O yazı gizli, nasıl açıklarsınız.' Sen yolsuzluk yapmışsın, devletin valisi söylüyor, ses yok. Yolsuzluk yapanlara kim olursa olsun izin vermeyeceğiz, kararlılıkla üstüne gideceğiz. Yol, köprü yaptık diyeceksiniz, geçiniz onları siz. O yolları, köprüleri nasıl yaptığınızı, ihaleleri kime verdiğinizi herkes çok iyi biliyor.

24 ve 25. maddeler, yolsuzluk maddeleridir. Adına da FATİH Projesi diyorlar. Fatih Sultan Mehmet'i niye karıştırıyorsun. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u kurtardı, sen İstanbul'u soydun. İstanbul'u öyle bir ranta teslim ettin ki siluetini bozdun. Fatih Sultan Mehmet, bugünkü İstanbul'u görse ağlardı. O rant anıtlarını görüyor musun Erdoğan. İstanbul'un silueti ranta teslim edildi, vicdanın sızlıyor mu? 20 milyar dolarlık hortum yaparsın Kur'an'ı perdelersin, sonra FATİH dersin, Fatih Sultan Mehmet'i perdelersin. Ne Allah'tan korkuları var bunların, ne de kuldan utanıyorlar.

Yolsuzluk konusunda hiç kimse, hiçbir siyasi parti AKP'nin eline su dökemez, burada haklarını teslim edelim. Yaptıkları yolsuzlukların türünü Patent Enstitüsü'ne tescil ettirseler, Patent Enstitüsü 24 saat çalışsa, başka işlere ayıracak zamanı kalmaz. Bunlarda her türlü numara var. Kamu İhale Kurumu'nun içine yolsuzluk çetesi kurma kimin aklına gelirdi, bunlar onu da yaptılar. Yolsuzlukla mücadele kurumu içinde yolsuzluk yapanlar var. Aklınıza fitreden yolsuzluk yapan, kurban yolsuzluğu aklınıza gelir miydi, zekat yolsuzluğu yine bunların eseri. Şimdi kalkmışlar, 'Biz yolsuzluk yapmıyoruz' Sen onu külahıma anlatacaksın.''

Kılıçdaroğlu, mal varlığını devletin resmi kağıtlarını doldurarak CHP'nin internet sitesine koyduğunu anımsatarak, kimden alacağı, kimden borcu olduğu, evinin ada paftası, çocuklarının mal varlığının burada bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a, ''Sen yolsuzluk yapmadığını söylüyorsan, mal varlığına güveniyorsan Kemal Kılıçdardoğlu'nun yaptığını aynen yap, AKP'nin internet sitesine koy'' diye seslenerek, şöyle devam etti:

''Koyabilir mi? Nerden koyacak, koyamaz. Kul hakkı yiyen adamdan, yoksulun, fakir fukaranın hakkını yiyenlerden korkun. Bunlardan, dini siyasete alet edenlerden bu memlekete hayır gelmez. Artık bunu herkesin bilmezi lazım. Recep Tayyip Erdoğan ve kırk haramiler. Aynen devam ediyor. Kırk haramiler kervanında her türlü adam var; sır küpü de var para küpü de var, hepsi var. Bunların bir de yolsuzluk marşı var, Erdoğan, mikrofonu görünce dayanamaz; beraber yürüttük biz bu yollardan... Beraber yürüttüler, gözünüz doysun arkadaş, dünyalığınızı yaptınız, yedi sülalenize de yetecek mal varlığınız var. Ne istiyorsunuz bu milletten, yeter artık. Bunu söylüyorum, rahatları kaçıyor.

Erdoğan'da yeni bir fobi oluştu; Kemal Kılıçdaroğlu fobisi. Ben muhalefet partisi lideriyim, normal olarak bir iktidarın yaptığı yolsuzluk, ahlaksızlık, hırsızlıkları anlatmak zorundayım, görevim de zaten bu, adı üstünde muhalefet partisi. Peki Erdoğan'ın görevi ne, muhalefet partisine muhalefet etme görevini üstlenmiş. Sabah kalkıyor Kılıçdaroğlu, akşam yatıyor Kılıçdaroğlu, gece rüyada görüyor Kılıçdaroğlu, sabah afakanlar basıyor ne oldu diyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu sen yattığın her saniye rüyanda göreceksin, hiç endişen olmasın. Bu fobinin tedavisi yok. Korkunun ecele faydası yok, yolsuzlukların üzerine gideceğiz Erdoğan rahatsız olsun diye gideceğiz.''

Bir gencin, aç ve açıkta olduklarını, işe girmek için referans olması gerektiğini söylemesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Dikkatli ol, dışarıya çıkarken Silivri'ye gidebilirsin'' diye karşılık verdi.

'BİR DE ÖDLEK MEDYA VAR'
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin 28 Şubat soruşturması ile ilgili sorusu üzerine ''Eğer bir yerde hukuksuzluk, baskı yoksa, insan haklarının gerektirdiği şekilde herkesin yargılanmasına biz ses çıkarmayız. Bugünkü 'de adaletin olmadığına inanıyorum. Adalet yoktur. Hangi adaletten söz ediyorsunuz? Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız'' dediğini belirtti.

Söz konusu konuşmasından, ''Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız'' cümlesinin ön plana çıkarıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bunu kullanarak CHP'yi ve beni eleştiriyorlar. Vay efendim, ben demokrat değilmişim. Senin CHP Genel Başakanı'na demokrasi dersi vermek haddin değildir'' ifadesini kullandı.

Medyayı eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Bir yalaka medya var. Bugün bir şey daha ilave ediyorum. O yalaka medya ile beraber bir de ödlek olanlar var, korkuyorlar. CHP'ye gelince hepsi tam gaz, AKP'ye gelince ellerinde kalem titriyor. Demokrasi kolay kazanılan bir şey değildir. Demokrasinin bedeli vardır. O bedel ödenmedikçe demokrasi olmaz bu memlekette. Korkunun ecele faydası yoktur.

Benim söylediğimi dinlemeyecek. Okumayacak kadar da tembel. Gazetenin başlığının üzerinden yorum yapacak. Söylediğimiz, 'demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü varsa, herkes yargılanabilir. Biz sesimizi çıkaramayız' demiştik. Ama demokrasi, hukukun üstünlüğü yoksa ve siyasi otoritenin elinde de bir yargı varsa, kusura bakmayın buradan adalet çıkmaz.

Ben gazeteci arkadaşlara sormak isterim: Adalet duygusuyla, intikam duygusuyla adaleti arayan kişiler kimler acaba? Bunu söylesinler. Neden söylemiyorlar? Bunların demokratlığı da bir işe yaramaz, kağıttan demokrasi bunlar. Medyanın görevi muhalefet yapmak. Bu gazeteci arkadaşlarıma bir kuralı tekrar söylüyorum: 'Köpeğin insanı ısırması haber değildir, insanın köpeği ısırması haberdir.' Siz bu gerçeği dahi bilmiyorsunuz.

Sabahtan akşama kadar televizyon kanallarında oturmuşlar, aynı tipler. Yalaka ve ödlek tipler. Tek işleri, 'CHP'yi nasıl eleştiririz?' Eleştirmezseniz namertsiniz. 'Kininizin davacısı olun' diyen Başbakan için ne söylediniz? Kin insanın doğasına aykırıdır. Dünyanın hangi demokratik ülkesinde özel yetkili mahkemeler savunulur. Biz bunlara karşı çıkıyoruz. Onlar özel yetkili mahkemeleri savunuyorlar, bir de demokrat olduklarını söylüyorlar. Siz demokrat değilsiniz. Özel yetkili mahkemelerin olduğu bir yerde bağımsız yargı olmaz. Onlar siyasi otoritenin talimatlarını yerine getiriyorlar.''

Türkiye'nin insan hakları karnesi Çin'den sonra en bozuk ülke olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunun, 12 Eylül ya da 28 Şubat değil, AK Parti Hükümeti'nin görev yaptığı dönemde gerçekleştiğini ileri sürdü.

Kendisi hakkında fezleke düzenlendiğini, bunu bütün dünyanın eleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bunlardan tık bile çıkmadı. İnsanlar yakılarak öldürüldü. Dava zaman aşımına uğradı, Başbakan, 'Olması gereken oldu' dedi. Bu demokrat arkadaşlardan bir ses çıkmadı'' diye konuştu.

'28 ŞUBAT'IN KUVÖZDE YETİŞTİRDİĞİ BİR ADAMSIN'
Konuşmasında bir anket sonucunu gösteren Kılıçdaroğlu, ''AKP'ye yakın bir araştırma grubu, 'Türkiye'de bir suçtan tutuklanıp cezaevine konulsanız adil yargılanacağınızı düşünüyor musunuz?' konusunda yaptığı anketin sonucunda, vatandaşın yüzde 67,6'sı 'Hayır' demiş. Hangi adaletten söz ediyorsunuz?'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''28 Şubat dönemi elbette ki yargılanmalı. İntikam duygusuyla yola çıkarsanız olmaz. O yargılama, yargılama değildir. Menderes ve arkadaşları asıldı. Mahkeme, hakim ve karar vardı ama idam edildi. Ama toplum vicdanı kabul etmiyor. Demek ki orası adalet üretmedi. Deniz Gezmiş ve arkadaşları yargılandı mı? Erdal Eren... Küçük çocuk, yaşını büyüttüler idam etmek için. Mahkeme var mıydı, vardı. Hakimler var mıydı vardı. Karar var mıydı, vardı. Sonuç idam... Toplum vicdanı kabul ediyor mu? Hayır. Özel yetkili mahkemeler de böyle. Kişi, 'Bu belgeler sahte, bilirkişiye gönderin' diyor. Hakim, 'Hayır vermem, ben seni mahkum edeceğim ' diyor. Ve biz buna yargı diyoruz. Toplama kampında adil yargılama olmaz.

28 Şubat dolayısıyla operasyon yapılıyor. HSYK 1. Başkanı operasyonun ayrıntılarını veriyor. Nereden öğrendin sen? Böyle saçmalık olabilir mi? İflas etmiş bir yargı sistemi var.

Tayip Erdoğan '28 Şubatta mağdur oldum' diyor. 28 Şubat sonrasında seni kuvöz hazırladılar. Önce istifa ettirdiler seni. Sonra, 'Erbakan'ı arkadan bıçakla' dediler, bıçakladın. Sonra, 'Amerika'ya gideceksin' dediler. Yetmedi, 'Seni biraz da hapse atalım mağdur yaratalım' dediler. Gittin hapiste yattın buzdolabı, çamaşır makinesi, sana hizmet edecek adam, hepsi vardı. Hangi hapisten bahsediyorsun sen. Çünkü, seni yetiştirdiler. Sen 28 Şubat'ın kuvözde yetiştirdiği bir adamsın.

Zulme uğrayan birisi bir başkasına zulüm yapmaz. Demokrasilerin askıya alındığı dönemde en büyük zulmü CHP görmüştür. CHP il başkanları, ilçe başkanları öldürüldü. CHP'nin genel başkanları hapse atıldı. Şimdi kalkmış, 'Ben hesap soracağım' diyorsun. Senin neden hesap sorduğunu biz çok iyi biliyoruz. Senin ne olduğunu da çok iyi biliyoruz. Seni kimlerin hazırladığını, oraya nasıl getirdiklerini de biliyoruz.''

Sayfa Yükleniyor...