İtalyan oyuncular Özpetek'e hayran

Ferzan Özpetek'in yöneteceği La Traviata operasının oyuncularından soprano Carmen Giannattasio, ünlü yönetmen için ''Aşkım'', tenor Saimir Pirgu ise "Ferzan ile çalışmak çok güzel" ifadeleriyle ünlü yönetmene hayranlıklarını Türkçe dile getirdiler.

İtalyan oyuncular Özpetek'e hayran

Ferzan Özpetek'in Napoli'nin ünlü San Carlo Tiyatrosu'nda yöneteceği La Traviata operasının iki başrol oyuncusu Carmen Giannattasio ve Saimir Pirgu, provalar sırasında soruları yanıtladı.

''La Diva Turca'' denildiğinde akla gelen dünyaca ünlü opera sanatçısı Leyla Gencer'in bir dönem öğrencisi olan ve kariyeri açısından ona çok şey borçlu olduğunu söyleyen İtalyan soprano Giannattasio, "Hayatımda 2 Türk oldu. Biri Leyla Gencer, biri ise Ferzan Özpetek. Şunu söylemeliyim ki, sizin bize benzeyen yanınız çok. Çok tutkulusunuz, sıcak kanlısınız, büyük bir mizacınız var. Bunun nedeni belki de her iki ülke de Akdeniz ülkesi. Bizler Akdeniz kültürünün halklarıyız. Sıcağız" dedi.

Giannattasio, Gencer ile olan bir diyaloğunu ise dev ismin taklidini yaparak anlattı:

"Leyla Gencer, kendi ilk çıkışını burada yaptı, şu anda bulunduğumuz yerde. Ben onun hoşuna gitmeyen bir şey yaptığımda, hemen bana, 'Ama nasıl olur, sen bana Napolili olduğunu söylüyorsun ama ben sana göre daha Napoliliyim. Çünkü ben Napolili Türküm' diyordu. O haklıydı. Büyük bir mizacı vardı, aynı biz Napoliler, Campanialılar gibi."

Ferzan Özpetek'e ilişkin ise İtalyan sanatçı, "Ferzan ile ilk buluşmamız ilk görüşte aşk gibi gerçekleşti. Çalışmalarıma başladıktan kısa bir süre sonra 'Sizin dilinizde aşkım nasıl deniyor' diye sordum. Çünkü sen benim aşkım gibisin dedim. O da 'Aşkım, aşkım' dedi. Ben de Ferzan'ı aşkım diye çağırmaya başladım" dedi.

Napoli San Carlo Tiyatrosu'nun 5 Aralık'ta yapacağı sezon açılışı için hazırlıklarını aralıksız şekilde, yoğun tempoda sürdürdüklerini kaydeden Giannattasio, "Ferzan ile çok yoğun çalışıyoruz. Onunla çalışırken yoğun bir konsantrasyon ve disiplin gerekiyor. Örneğin, provalarımız yeni bitti ama ben halen makyaj içindeydim, kanlar içindeydim. Çok heyecanlı, bununla birlikte zor da. O sinemadan gelen bir yönetmen, daha önce La Traviata'da denenmeyen şeyleri yaptırıyor. Çok yoğun bir şekilde odaklanarak buna hazırlanmam lazım, aksi takdirde ağlayacağım" diye konuştu.

Giannattasio için Leyla Gencer'in yeri ayrı
Leyla Gencer'den büyük minnetle söz eden İtalyan sanatçı, "Çünkü ben kariyerimi ona borçluyum. Yetenek avcısı gibi beni keşfeden odur. Eğer Leyla'yı tanımamış olsaydım, o karşıma çıkmasaydı, belki bugün burada Ferzan ile de çalışmıyor olacaktım" dedi.

Giannattasio, ilk başlarda operanın dev ismiyle yıldızının barışık olmadığını itiraf ederek, "Biz onunla beraber La Scala'da çalıştık. Biz birbirimizi hem seviyorduk hem de nefret ediyorduk. Çok sert ve bir o kadar da zahmetli bir hocaydı. Örneğin, benim tam odaklanamadığım ya da yorgun olduğum günlerde bile, o hep benden verebileceğimin maksimumunu isterdi" dedi.

İtalyan oyuncular Özpetek'e hayran - 1

Scala'da, Gencer ile çalıştıkları dönemde kavgalı olduklarını belirten Giannattasio, Gencer ile barışmalarını şöyle anlattı:

"O benimle, ben de onunla konuşmuyordum. İki divaydık. O büyük divaydı, ben ise küçük divaydım. Sonra bir gün Paris'te katıldığım bir yarışmada o da jüri üyesiydi ve biz tuvalette karşılaştık. Kendisini selamladım. 'Sen kimsin' diye sordu. Ben, Carmen dedim. 'Siyah saçlarınla seni tanıyamadım. Bu saçlarınla aynı bir kargaya benziyorsun. Ne yapıyorsun burada' dedi. Ben de yarışma için geldiğimi söyleyince 'Seni göndereceğim' dedi. Pek cesaret verici bir konuşma değildi. İyi ilişkilerimiz yoktu o zaman. Benden Bellini'nin Pirata'sını söylememi istedi ama beni dinlememek için eline bir gazete aldı. Bu tavrına çok kızdım ama tüm gücümle şarkımı söyledim. Provaların sonunda karşılaştığımızda nasıldı diye sordum. O da bana 'Şunu söylemeliyim ki, çok iyi söyledin' dedi. Bu gerçekten çok garipti. Ben o yarışmayı kazandım."

Bu yarışmanın ödül töreninde Gencer'in kendisine cana yakın bir şekilde yaklaşarak, kendisinin yeteneğini anlayamadığı için özür dilediğini aktaran Giannattasio, "Ben de ondan özür dileyerek, kendisinin benim gözümde çok daha büyüdüğünü söyledim. Çünkü o Leyla Gencer, ben ise hiç kimseyim. Hiçbir şey de söylemeyebilirdi bana. O insanlığını, büyüklüğünü gösterdi. Olağanüstü bir kadındı" dedi.

'Halen onun eksikliğini hissediyorum'
Gencer ile sonradan çok yakınlaştıklarını dile getiren Giannattasio, Gencer'in ölümünden önce telefonda konuştuklarını söyledi.

Giannattasio, "Ben o sırada La Bohem'i söylemek için Şili'deydim. O sıralarda onun durumu da oldukça ağırdı, her gün arıyordum durumu nasıl diye. O gün de aradım. Benle konuştuktan kısa bir süre sonra öldü. Beni çok etkiledi. Beklemiyordum. Halen eksikliğini hissediyorum. Özlüyorum. O çok büyük biriydi. Kimi zaman, kendimi iyi hissetmediğim anlarda, yukarı bakıyorum ve 'Hadi Leyla benimle birlikte sahneye gel' diyorum. 'Bana yardım et, yardımına ihtiyacım var' diyorum, kendimi rahatlatmak için" ifadelerini kullandı.

İtalyan oyuncular Özpetek'e hayran - 2

Leyla Gencer'in kendisini İstanbul'da kendi adına düzenlenen şan yarışmasına davet ettiğini ancak o yıl büyük Marmara depremi nedeniyle bu yarışmanın iptal edildiğini ve bu nedenle 'ye hiç gidemediğini anlatan İtalyan soprano, Türkiye'yi çok merak ettiğini sözlerine ekledi.

'Ferzan çok güzel'
Bir diğer başrol oyuncusu Arnavut tenor Saimir Pirgu da Türk yönetmene övgülerde bulunarak, "Ben bu oyuna ve bu role San Carlo Tiyatrosu ve Ferzan tarafından seçildim. Ferzan ile çalışıyor olmak benim için büyük bir zevk, bunu söylemeliyim. Ferzan hakikaten çok özel biri. Sadece başarılı bir yönetmen değil, aynı zamanda müthiş bir insan, bir arkadaş. Bizim işimizde bu normal değil. Çok güzel yankılanan, hoş bir ortam var burada. Harika bir ortam var ve ben bundan dolayı çok mutluyum" diye konuştu.

La Traviata'da canlandırdığı Alfredo ile Saimir arasında benzerlik ya da farklılıkların ne olduğu sorusuna Pirgu, "Saimir ile Alfredo arasında pek çok fark var. Bu genci oynarken en çok hoşuma giden şey onun sırılsıklam aşık oluşu. Aşık olduğunuzda, normalde yapmayacağınız şeyleri yaparsanız. Oldukça aria söylenen bir rol. Elimden gelenin en iyisini verebileceğimi düşünüyorum" yanıtını verdi.

Türkiye'ye dair neler bildiğine yönelik bir soruya da Saimir Pirgu, "Arnavutum demeyi biliyorum. Çünkü ben bir Arnavutum. Çok güzel. Hadi bakalım. Baklava. Kadayıf. İstanbul'da, İzmir'de bulundum. Az çok tanıyorum. Türkiye gerçekten çok hoşuma giden bir yer" ifadelerini kullandı. Tenor, sözlerini "Ferzan çok güzel" ifadesiyle tamamladı.

'Hatıra bırakmak adetimdir'
Özpetek, gerek sinema gerekse opera olsun projelerinde oyuncularına bir hatıra bırakmanın adeti olduğunu söyledi.

Kasım ayı başından beri San Carlo Tiyarosu'nda çalışmalarını günde 5-6 saatlik provalarla sürdüren Özpetek, provalardaki disiplinli ve titiz çalışmasının yanı sıra oyuncularla kurduğu sıcak diyalogla dikkati çekiyor.

İtalyan oyuncular Özpetek'e hayran - 3

Provalar sırasında kimi zaman gerekli gördüğü noktalarda oyunu durdurarak müdahalelerini yapan başarılı yönetmen, kimi zaman da provası devam etmekte olan bir sahnenin içine girerek, oyunculara tek tek neler istediğini ve nasıl yapmaları gerektiğini izah ediyor.

Özpetek, opera çalışmalarında Türkiye'ye özgü unsurları sahnelere yerleştirmeyi sevdiğini belirtti.

Floransa'da 2011 yılının Nisan ayında sahnelediği Aida operasında, Adıyaman'ın Kahta İlçesi'ndeki Nemrut Dağı'nda bulunan ve MÖ 62. yılında yapılan heykel başlarına yer veren Özpetek, La Traviata'da ise Osmanlı kıyafetleri, fes, lokum ve bazı dekorlardaki hilal başlıklarla Türk havasını estirecek. 53 yaşındaki yönetmen, La Traviata'da Türk etkisini göstermek için Fransız romancı Marcel Proust'un ''Kayıp Zamanın İzinde'' isimli ünlü romanındaki oryantalizm ögelerinden yararlanacağını belirtmişti.

Bir Ferzan geleneği
Özpetek, La Traviata'nın provaları esnasında kendisinin bir adetini de paylaşarak, "Yaptığım her işin sonunda oyunculara bir hatıra bırakmak, hediye etmek gibi bir ritüelim var. Bütün filmlerimin sonunda yapmışımdır. Bu operada da var. Geçen sefer Aida'da üzeri pırlantalı bir yıldız hediye etmiştim. Bu sefer de mücevherci arkadaşım yüzük yaptı. Yüzüğün üst kısmında, bir ay ve yıldız var: Türk Bayrağı. Onu iki sopranomuz; Carmen Giannattasio ve Cinzia Forte'ye hediye edeceğim" diye konuştu.

Yüzüklerin yanı sıra eserin içinde Türkiye ile ilgili bir sürü göndermede bulunduğunu ifade eden Ferzan Özpetek, "Dekorların üstünde hilal var, onlar daha da belirgin hale getirilecek. Kıyafetlerde Osmanlı'ya gönderme var. Korolu bir sahnede bazı figüranlarda fes var. Hoşuma gidiyor bunları koymak" dedi.

Usta isimler, Özpetek ile birlikte
Napoli San Carlo Tiyatrosu'nda 5 Aralık Çarşamba akşamı prömiyeri yapılacak La Traviata'nın, sanat yönetmenliğini, The Aviator (2005), Sweeney Todd (2008) ve Hugo Cabret (2012) gibi başyapıtlarla 3 kez Oscar ödülünü kazanan Dante Ferretti üstlenirken, kostümlerini ise Özpetek'in son 4 filmindeki kostüm direktörü Alessandro Lai yaptı. Eserin orkestra şefliğini, İtalyanların son dönemde yıldızı parlayan şefi Michele Mariotti yapacak.

Özpetek'in La Traviata'sında başrol soprano olarak, bir dönem Leyla Gencer'in de öğrencisi olan İtalyanların başarılı sopranosu Carmen Giannattasio, başrol tenor olarak ise Arnavutluk'un sanat dünyasına kazandırdığı genç tenor Saimir Pirgu rol alacak.

Sayfa Yükleniyor...