İyimaya: Çözümü yasama organı bulacak

Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, 5 DTP milletvekilinin savcılık tarafından ifadesinin alınması için TBMM'ye yapılan başvuruyu ve süreci değerlendirdi.

İyimaya: Çözümü yasama organı bulacak

Savcılık, DTP milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel’in ifadesini almak üzere TBMM Başkanlığı'na talepte bulundu.

Yazıda gelmemeleri halinde zorla getirilecekleri ifadesine de yer verildi. DTP'liler savcılığa gitmemekte ısrarlı olurken, TBMM Başkanı Köksal Toptan da krize çözüm arayışında.

Yaşanan bu süreci NTV'ye değerlendiren Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya şöyle konuştu:

"Dokunulmazlık yasama organı üyelerinin serbestçe yasama yetkilerini kullanabilmesi için anayasanın tanıdığı önemli bir görev ayrıcalığıdır. Bu olayda milletvekilleri savcı tarafından sorguya çağrıldı. Giderler mi sorusu önemli?

Anayasanın konuluş dönemindeki şartların dışında demokratik yorumunun yapılması gerektiğini, anayasanın 83. maddesinin anlamının yeniden keşfedilerek, demokrasiyi derinleştirici bir eksende yorumlanabileceğini düşünüyorum. Anayasanın 83. maddesi, 14. madde bakımından tanıdığı istisna bir yapım kusuru. Böyle bir şey olmamalı. Yani 14. maddede sayılan durumla ilgli bir suçun seçimden önce işlenmesi, seçimden önce soruşturulmasına başlanmış olması kaydıyla, milletvekilinin dokunulmazlıktan yararlanamayacağı gibi bir anlam var; 83. madde ikinci fıkrada. Ama hemen devam ediyor, bu halde 'yetkili makam; savcılık, durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM'ye bildirmek zorundadır' diyor.

Bunun bir anlamının olması lazım ve o da şu; Durum TBMM'ye geldiğinde, Meclis sorunu aynen dokunulmazlıklarda olduğu gibi bir iç ya da karma ama bana göre karma komisyona havale edecek ve burada değerlendirilecek.

Niçin; iki nedenle değerlindirecek: Anayasanın 14. maddesinde suç tipleri sayılmamış. Devlete ve düzene karşı suç durumunda bu hükmün uygulanabileceği öngörülüyor. Zaten milletvekilinin temel görevi devletin ve milletin demokratik dönüşümünü sağlamak. Bu dönüşüm faaliyetlerini her biri seçimden önce yapılmışsa bu kapsama girecek. O zaman seçimin de milletvekili misyonunda bir anlamı kalmıyor.

Anayasa karma komisyonu bir hukuk, somut bir çözüm oluşturacak. Bir başka tehlike; bu yolu işletemediğimiz takdirde 14. maddenin kapsamına girmediği halde yargı organı ya da savcı yorumla 14. maddenin kapsamını genişletecek ve dokunulmazlığın içi tamamen boşaltılmış olacak. Zaten parlamentoya tanınan dokunulmazlığı kaldırma yetkisi yarı yargısal yetkidir. Burada yasama organı iç komisyonlar yoluyla bir çözüm oluşturacak. Muhtemelen Genel Kurul'da da karara bağlanacak. Yargı organının, erkler ayrılığı gereği, bu karara bağlı olması gerekir.

"DÖNÜŞÜM ÇABALARI YARA ALIR"
Suçlamaların ya da soruşturmaya ifade alınmasına zemin hazırlayan soruşturma-dava konusunun ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok; merak da etmiyorum zaten. Ben anayasayı yorumlarken somut olayın niteliğine değil anayasanın anlamına bakarım. Milletvekili dokunulmazlığının işlevline bakarım. Bu gibi itham ve riskler karşısında milletvekilinin devletin ve düzenin demokratik dönüşümü yönündeki çabalarının büyük yara alacağını, örseleneceğini ve tehlikeler doğuracağını düşünüyorum.

"İSTİSNA İNSAN YAŞAMINA KARŞI SUÇLARDA OLMALIYDI"
Kaldı ki anayasa, devlete ve düzene karşı suçlarda değil insan yaşamına karşı suçlarda böyle bir istisna tanımalıydı. Anayasalar devletleri değil; elbette ki devletin de korunmaya ihtiyacı vardır ama zaten devletin demokratik dönüşümü bu yolla oluyor. Öldürme fiiline karşı tanınmayan bir istisnanın düzene karşı tanınmması, 12 Eylül ruhunun bir gereği olduğunu düşünüyorum. Bu demkratik, normal dönemde, yasama organının yarı yargıdal yetkisini özgürlük ve demokrasi ekseninde kullanması gerektiğini düşünüyorum.

Ben olaya saf hür bir hukukçu olarak bakıyorum. Parlamento burada inisiyatifini kullanmalı ve anyasanın anlamının yeniden keşfini yapmalı.

Sayfa Yükleniyor...