Kadın gibi politikacı

Vogue Türkiye yazarlarından Melis Alphan, kadın politikacılar ve moda arasındaki o bağı kaleme aldı... İşte dünyadan ve Türkiye'den ilginç detaylar...

Kadın gibi politikacı

Moda insanlar içindir. Öyle olmasına öyledir de, kadın politikacılar insandan sayılmadığından mıdır nedir, moda birçoklarına göre en az onlar içindir. Onlara göre kadın politikacı dediğin önce politikacı sonra kadındır. Giyimine değil işine bakmalı, siyasetin erkek dünyasında kadınlığını olabildiğine gizlemelidir. Çok mu kadınsı, indir kürsüden, hizaya sok. Ama dünya değişiyor, eski zihniyete meydan okuyan kadın gibi politikacılar artıyor.


SEKSİ UZUN SİYAH MANTO VE SİYAH ÇİZME
Bundan birkaç yıl önce bir gün ABD Eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, daha önce tanık olmadığımız türde fetiş öğeleri barındıran, seksi uzun siyah mantosu ve deri çizmeleriyle otorite sahibi kadınların seksapelini erkeksi takımlar ve muhafazakâr ayakkabılar içine gizlemek zorunda olmadığını gösterdi. Fakat bu kıyafeti basında öylesine ses getirdi ki, Rice, sonraki günlerde güzel vücudunu sıkıcı tayyörlere hapsederek güvenli sulardan uzaklaşmadı.

BROŞLARLA SÜSLENEN RENKLİ CEKETLER
Hillary Clinton first lady olduğu günden bugüne sayısız moda hatasına imza attıktan sonra Obama'yla Başkanlık rekabeti sırasında artık oturmuş bir tarza sahipti. Pantolon-ceket takımları her ne kadar erkeksi bir çizgiye sahipse de, ceketlerin renkli olmasına dikkat ederek ve ceketlerini broşlarla süsleyerek o erkeksiliği bir nebze kırdı. Daha da kıracaktı ki Senato'da göğüs çatalını gösteren bluzu nedeniyle bir linç edilmediği kaldı.

TEPKİ GÖREN TOPUKLU AYAKKABILAR
Fransa'nın bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde iki erkek rakibini geçerek Fransız Sosyalist Partisi'nin adayı olan Ségolène Royal'in Şili'nin yoksul mahallelerini gezerken topuklu ayakkabı giymesi tepkilere neden oldu.

ABARTILI MAKYAJ
2000 yılındaki ABD Başkanlık seçiminde Florida Eyalet Genel Sekreteri Katherine Harris'in abartılı makyajı işinin önüne geçti, Harris bir sonraki Kongre adaylığında makyajını azalttı ve kazandı.

ABD Temsilciler Meclisi'nin üyelerinden Debbie Wasserman Schultz çocuklar, eğitim ve sağlıkla ilgili birçok konuda kayda değer işler yapsa da, en çok 2006'da kıvırcık saçlarını düzleştirdiğinde konuşuldu.

POLİTİK ÇEVREDE MODA "CİDDİYETSİZLİK VE KİBİR"
Yani politik çevrelerde moda, ciddiyetsizliğin ve kibirin altını çizen bir kavram. Modayı yansıtan veya kadınsılığa vurgu yapan kıyafetlerle objektiflere yansıyan politikacıların ciddi işlere soyunamayacağı ya da o işlerden anlamadığı algısı hâkim.

MUHAFAZAKÂR ELBİSELER VE TAKIMLAR
Pittsburgh'un Belediye Meclisi'ne seçilen ilk Afrikalı Amerikalı kadın Valerie McDonald Roberts'ın dolabı muhafazakâr elbiseler ve takımlardan oluşuyordu. "Giyeceğim şeye kafa yoruyorum" diyordu ve ekliyordu:

"Pembeyi çok severim ve harika bir pembe elbisem var. Ama önemli toplantılara bu elbiseyi giymem. Çünkü insanların ilk izleniminin 'ne şeker' olmasını istemem."

Roberts'ı bu sözleri sarf ettiği, muhafazakâr takımlardan şaşmayan vekil Mary Bono'yu "Hepimiz ciddiye alınmak, seksi olarak algılanmak istemiyoruz ama kadınsılığı da muhafaza etmek gerekiyor" dediği ya da koyu takımlara sığınan Ellen Tauscher'i "İnsanların giydiklerinize değil, söylediklerinize odaklanmasını istiyorsunuz" diye uyarıda bulunduğu için suçlayabilir miyiz? Erkek dünyasında ayakta durmaya çalışan kadın politikacıların ağırbaşlı olmadıkları izlenimi vermemeye çalışmalarını, bu anlamda işlerinin ne kadar zor olduğunu anlayabiliriz de...

TARZI KISITLI, FİYATI AZ OLACAK
Washington kadınlarının kolay kolay kırışmayan, bütün gün giyildiğinde bile içinde rahat etmenizi garanti eden, fazla dikkat çekmeyen muhafazakâr çizgiye sahip St John markasının ürünlerini tercih etmesi bundan. "St John üniforması" tanımlamasını da Washington'ın kadın politikacılarına borçluyuz.

ABD'de politikacıların kıyafete para saçması da pek hoş karşılanmadığından ve bunun olduğu her sefer gazetelerin sürmanşetlerinde yer bulduğundan, birçok kadın politikacının St John ürünlerini eBay gibi internet sitelerinden daha uygun fiyatlara satın aldığını da biliyoruz. Yani ortada sadece bir tarz değil, fiyat kısıtlaması da var.

YÜKSEK TOPUKLAR VE VÜCUT HATLARINI BELLİ EDEN TAKIMLAR
Çok değil, biraz geriye gidin, Cumhuriyetçi Parti'nin 2008 ABD Başkanlık seçimlerindeki Başkan Yardımcısı adayı Sarah Palin'in 150 bin dolarlık kıyafet harcamasının kopardığı kıyameti hatırlayın. Neiman Marcus'tan alınan marka kıyafetleri skandal olarak ele alınmış, Palin'in kariyerine koca bir kara leke sürmüştü. Bakın mesela Palin, politik konulardaki muhafazakârlığı bir yana, kıyafet konusunda epey cüretkârdı. "Ben ruj süren bir pitbull'um" diyerek hem kadınsı görünebileceğinin hem de bir erkek gibi kıran kırana politika yapılabileceğinin mesajını veriyordu. Botoks olsun, kalıcı makyaj olsun, güzellik endüstrisinin tüm nimetlerinden faydalanırken, yüksek topuklardan ve vücut hatlarını belli eden takımlardan şaşmıyordu.

TAKILAR VE AÇIK RENK BLUZLAR
Bu anlamda ABD Parlamentosu'nda en takdire şayan kadın politikacı ise ABD Temsilciler Meclisi'nin Başkanı Nancy Pelosi. Kırmızıdan nil yeşiline geniş bir palette seyreden, tüvitten kadifeye farklılık gösteren Armani takımlarını kadınlığını vurgulayan takılarla (Tahiti incileri gibi) süsleyen, şık ve biçimli kıyafetler, yüzünü aydınlatan açık renk bluzlar seçen Pelosi aynı anda modaya uygun ve otoriter görünmeyi gayet güzel beceriyor.

THATCHER VE ALBRIGHT'I ÖRNEK ALMALI
Siyaset tarihinde bunu en az Pelosi kadar iyi beceren diğer bir kadın politikacı Margaret Thatcher'dı. İngilizlere has o gelenekselliği koruyarak aynı zamanda kendine ait bir tarz sahibi olan, Tomasz Starzewski elbiseler, Ferragamo ayakkabılar ve Aquascutum çantalarıyla bilinen eski İngiltere Başbakanı 1985'te şöyle demişti:

"İyi giyimli bir kadının özü asla abartılmamalıdır. Görünüm insanlar üzerinde yarattığınız ilk etkidir. Ve önemlidir de. Ülkenizi temsil ettiğinizde inanılmaz önemlidir."

PÜRÜZSÜZ MAKYAJ, HAVALANMIŞ SAÇLAR, İRİ KÜPELER VE RENKLİ TAKIMLAR
Politik konularda ciddiyetini sorgulamaya kalksak komik duruma düşeceğimiz Demir Leydi bile kıyafet konusunun altını keçeli kalemle çiziyorsa "Kadın politikacıların düşüneceği son şey giyim kuşam olmalıdır" zihniyetine gülüp geçmeliyiz belki de. Ve siyasette erkekten fazla erkek olan Thatcher'ın giysilerinin maskülen olduğunu kimse söyleyemez. Pürüzsüz makyajı, havalanmış saçları, iri küpeleri ve renkli takımlarıyla sonuna kadar kadındı da aynı zamanda. Güçse güç, kadınsılıksa kadınsılık…

Eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'ı ele alalım. Broşları diplomatik imzası haline gelen, hatta "Read My Pins" (Broşlarımı Okuyun) adlı bir kitap çıkaran kadın politikacıyı… Time dergisine verdiği röportajda kıyafetlerin güç sahibi kadınlar üzerinde iki katı sembolik ve önemli olduğunu söylemiş ve eklemişti:

"Toplantı saatlerimi değiştirmeyi severim çünkü kendime alışveriş yapmak için fırsat yaratmış olurum. Erkek gibi görünmek istemem. İnsanlar birçok açıdan ülkenizi nasıl temsil ettiğinize bakıyor, kıyafet de bunlardan biri."

Yazık ki Avrupa ve Amerika'daki birçok zamane kadın politikacı giyim kuşam konularında Thatcher ve Albright kadar cesur veya kararlı değil.

KISACIK ERKEKSİ SAÇLAR VE DÜZ TAKIMLAR
İngiliz Parlamentosu'nu gözümüzün önüne getirelim…
Ruth Kelly, Hazel Blears ve Jacqui Smith formsuz ceketler ve kötü bluzların içine hapsoluyor. Parlamentonun en genç üyelerinden Chloe Smith her ne kadar taze bir görünüme sahip olsa ve arada renkli ceketlerle boy gösterse de kısacık erkeksi saçları ve düz takımları kadınsı imaja katkıda bulunmuyor. Ancak burada İngiliz medyası da masum değil. Smith bir keresinde göğüs dekoltesi verince "Breastminster" (Göğüs Bakanı) başlığını atacak kadar ileri gitmişlerdi. Theresa May'in leopar desenli ayakkabıları yazılara az konu olmamıştı. İngilizlerin stil bakımından kadınsılık ve güç dengesini en iyi tutturan politikacısı Joan Ruddock olsa gerek. O hem sade hem kadınsı olmayı başarabilen biri.

MECLİSTE TAYYÖR, DAVETTE DEKOLTE
Kanadalı kadın politikacılar ise giyim kuşam ve hayat tarzı konularında ikiyüzlü bir tutum sergiliyor. İpeksi sarı saçları omuzlarına düşen eski parlamento üyesi Belinda Stronach "Doğruya doğru, cuma geceleri evde oturup örgü örmüyorum" diyordu. Hint asıllı Kanadalı politikacı Ruby Dhalla ise davetlerde straplez veya dekolteli ipek elbiselerden vazgeçmezken Meclis'te tayyörden şaşmıyor.

Aslına bakarsanız, ABD ve İngiltere en muhafazakâr giyimli kadın politikacıların bulunduğu iki ülke. Avustralya da kadınlar, kadınları giyim kuşam üzerinden vuruyor. Başbakan Vekili Julia Gillard ve Bakan Julie Bishop siyasi arenada savaş halinde olan iki kadın. Çizgili, çiçek desenli, pastel renkli ceketlerle objektiflere yansıyan Bishop bir ara Gillard'ı medyanın ilgisini toplamak için bir model veya televizyon yıldızı gibi davranmakla eleştiriyordu. İşçi Partisi bakanlarının "incili başkan" diye andığı Bishop'ın karşı safında yer alan Gillard, her ne kadar genellikle koyu renkte döpiyeslerle erkeksi bir görünüm verse de bazen ters köşeden vuruyor, bağrı açık, seksi bluzlar, sallantılı küpeler ve dikkat çekici kolyelerle karşımıza çıkıyor.

YÜRÜ BE LATİN AMERİKA!
Latin Amerika'nın kadın politikacıları değil kadınlıklarını örtmek, tersine göze sokuyor. Arjantin Başkanı Cristina Fernandez eleştirildi ama kadınsı imajından değil, marka kıyafet tutkusu ve sosyetik yaşam tarzından. Ünlülerin kuaförü Alberto Sanders'in şekil verdiği uzun kestane rengi saçları ve ince topuklarıyla mitinglerde fırtına estirdi. Dolce&Gabbana ve Armani takımlarla, Louis Vuitton çantalarla etrafta dolanıyor, Peter Kent çantalara ve Claudie Benard ayakkabılara şans veriyor. Vücut hatlarını ortaya çıkaran kemerler takıyor, dantel yelpazeler kullanıyor. "Kendimi bildim bileli giyime meraklıyım, makyaj yapmayı severim. İyi bir lider olmak için fakir gibi giyinmem mi gerekir?" diye soruyor. Costa Rica'nın Laura Chinchilla'sı uzun saçlarını savurarak yürüyor, kırmızı, yeşil, turkuvaz renklerde feminen ceketler, saten bluzlarla halkın karşısına çıkıyor. Şili'nin Michelle Bachelet'si asla renkten kaçmıyor, mavi, fuşya ve kırmızı favorileri arasında. Times'a verdiği röportajda, "Bir erkek adayın kıyafetlerinin veya saçının tartışıldığını görmedim. Bu kadınları banalleştirmekten başka bir şey değil" diyor. Peru'nun Luciana Leon'u uzun, parlak saçları ve mükemmel gülümsemesiyle istese de erkeksi görünemiyor. Anlayacağınız Latin Amerika'nın kadın politikacıları siyasi arenada güç sahibi olmak için erkeksi tarza ihtiyaç duymuyor, önce kadın sonra politikacı olmaya soyunuyor.

AKDENİZ KADINSI VE RENGÂRENK
Berlusconi kabineyi güzel, hatta güzel ne kelime, seksi kadınlarla doldurdu. Fakat bu seksiler içinde en seksisi şüphesiz Mara Carfagna. Eski bir şov kızı, model ve televizyon sunucusu olan Carfagna "dünyanın en güzel bakanı" olarak nitelendirilmişti. Kapalı giyinse bile kadınsılığını örtemeyenlerden. Barbara Matera'nın büyük göğüsleri ve uzun sarı saçlarıyla, kadınsı görünmemek gibi bir şansı yok. İtalyan Parlamentosu'nda, ciddi ciddi politika yapan kadın kontenjanından dikkat çeken isimler de var: Bele oturan kadınsı takımlarıyla Mariastella Gemlini. Renkli ceketleriyle Letizia Moratti. Leylak renkli gömlekleri, havalı kısa saçları ve zarif takılarıyla Barbara Pollastrini. Yani, İtalyan Parlamentosu'nun kadınsılıkla hiçbir sorunu yok. İspanyol kadın politikacıların da durumu çok farklı değil. Carme Chacon, Maria Teresa Fernandez de la Vega, Magdalena Alvarez, Beatriz Corredor, Cristina Garmendia, Bibiana Aido Almagro. Hepsi ama hepsi rengârenk vücuda oturan tayyörler içinde, saçlarını sağa sola savurarak güç koridorlarında ilerliyor. Berlusconi'nin ve Zapatero'nun kızlarıyla yarışacak biri varsa, o da Rusya'dan Alina Kabaeva. Kadınsı ne kelime, sonuna kadar seksi. En muhafazakâr kıyafetle bile erkekleri heyecanlandırmayı başaracak cinsten. Özel hayatında dekoltede hiç cimri davranmıyor; Meclis'te daha kapalı giyinse de fırfırlı bluzları, renkli ceketleri politik arenada kadınsı görünmek sorunu olmadığını ortaya koyuyor.

GELENEK VURGULU BİR STİL
Tarzında geleneği en iyi kullanan kadın politikacı şüphesiz eski Ukrayna Başbakanı Timoşenko. Başını Ukraynalı kadınların geleneksel saç modelinden esinlenen taç gibi örgüyle süsledi. 2002 seçimlerinden önce tarzını tamamen değiştirdi, saçını sarıya boyattı, halkın arasına jean'le de karışmaya başladı. Marka kıyafetleri de benimsedi ve amaçladığı gibi ilgi çekti; transparan bluzlar, çok yüksek topuklu ayakkabılar, balon kollu, dantelli elbiseler…

Hindistan'ın kadın politikacıların erkeksi göründüğünü de kimse söyleyemez. Vasundhara Raje Scindia, Sushma Swaraj sokakta göreceğiniz Hintli kadınlardan farksız, Mehmooba Mufti işlemeli örtüsü ve belirgin göz makyajıyla, Brinda Karat kollarında bilezikler, kulağında küpeleriyle dikkat çekiyor. Hepsi sarileriyle meydanlarda nutuk atıyorlar. Belki de en zarifleri Sonia Gandhi.

Kuveyt'te kadınlar parlamentoya ilk kez geçen yıl adım attılar ama oldukça kadınsılar. Aseel al-Awadhi civciv sarısı ceket, mavi tunik, mor ceket, çiçek desenli parlak kumaşlar ve saten bluzlardan kaçınmıyor. Salwa al-Jassar kapalı ve baş örtüsü genellikle koyu renkte ama kıyafetleri hep renkli veya desenli. Rola Dashti giyiniyor ama onun da uzun saçları açığı kapatıyor.

İran'ın Sağlık Bakanı Marzieh Vahid Dastjerdi çarşaflı, dolayısıyla bir kadınsılıktan söz etmek mümkün değil ama eski Cumhurbaşkanı Hatemi'nin danışmanı Zahra Rahnavard kapalı olmasına rağmen nil yeşili kıyafetler giyiyor, gül desenli eşarplarla örtünüyordu. Lübnanlı politikacı Strida Geagea, Monica Bellucci'yle yarışacak kadar güzel. Aşırı kadınsı, Chanel ceketlerinin içindeki saten bluzlarından göğüs dekoltesi, mini eteklerinden bacak dekoltesi eksik kalmıyor.


VE TÜRKİYE
Başbakanken dünya güzeli muamelesi gören Tansu Çiller'in kıyafetleri Türk siyaset tarihinde yerini almıştır. Ne kadınsı ne erkeksi… Arada bir yerlerde… Çok düz, yalın hatlara sahip takımları beyaz, bej. Arada sarı ve kırmızı renklere de kaçan. Omzuna attığı büyük eşarplarla renklenip hareketlenen. Bu kıyafetleri çoğunlukla Figen Özdenak hazırlıyordu. Çiller aynı zamanda Escada'yı 'de meşhur eden kadın olarak da bilinir. Kendileri marka seviyordu, gözlükleri de Cartier'ydi örneğin… Çiller, kıyafetleriyle kadın politikacı olarak nam saldı ama hep "kadife eldivenin içindeki demir yumruk" oldu.

MECLİS'E GİREN EN YÜKSEK TOPUK
Mesele TBMM'ye kadınsılığı sokmaksa, ödül kesinlikle Nimet Çubukçu'ya gider. Belki de Meclis'e giren en yüksek topuk! Vücuda oturan tayyörleri, belini ortaya çıkaran kalın kemerleri, dışa fönlü saçları ve nihayetinde Cumhurbaşkanı Gül'ü bir yurtdışı gezisine uğurlarken giydiği leopar desenli mantosu. Kadınsılığa bu derece dikkat çeken bir desen daha arayın, bulamazsınız. Çubukçu bunların tümünü Meclis koridorlarına taşıma cesaretini gösterdi, kariyer basamaklarını tırmanırken kadın politikacının erkeksi görünmek zorunda olmadığını kanıtladı. O giydikten birkaç gün sonra CHP milletvekili Canan Arıtman da leopar desenli bluzu, çantası ve ayakkabılarıyla objektiflere yansıdı.

Fakat ne yazık ki onların giyim konusunda gösterdiği bu cesaretin TBMM'deki diğer kadın vekillere tezahür ettiğini göremiyoruz. Salonlara göz gezdirdiğinizde pembe gömlekli erkek vekil bile görebilirken, kadınların çoğunun koyu renkli kapalı tayyörler içinde saklandığına şahit oluyoruz. Çok arada sırada bir moda akımına kaptırıyorlar kendilerini. Bir ara Ascot bluzu revaçtaydı mesela. Meral Akşener, Fatma Salman Kotar, Özlem Müftüoğlu, Nükhet Hotar Göksel sözleşmiş gibi boyundan bağlı bluzlarla grup toplantılarına katılıyordu. Bu trendin de öncüsü Nimet Çubukçu'ydu. Üzücü olan, bizim vekiller renkli veya kadınsı giyinmeye yanaşmadıkları gibi, bu konularda konuşmak taraftarı da değiller. Geçtiğimiz ay Meclis'e gittiğimde Fatma Şahin, Özlem Müftüoğlu ve Özlem Türköne'ye neden kadınsı giyimden kaçtıklarını sormuş, "Bizi magazinleştirmeyin. Biz önce siyasetçi, sonra kadınız" cevabını almıştım.

MODAYA DAİR MERAK ETTİĞİNİZ HER ŞEY VOGUE TÜRKİYE'DE... TIKLAYIN...


Sayfa Yükleniyor...