Kadın kızınca beddua ediyor

Diyarbakır'da yapılan araştırmada, kadınların, aile bireylerine kızgınlıklarını beddua ile ifade ettikleri ortaya çıktı.

Nevşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cihan ile yüksek lisans öğrencisi Esra Buket Batur tarafından yapılan ortak çalışmada, Diyarbakır'da yerel ağızla söylenen beddualar derlenerek bunların psikolojik ve sosyolojik değerlendirmesi yapıldı.        

Prof. Dr. Cihan, yaşamsal, kültürel her türlü düşüncenin simgesi ve taşıyıcısı olan dil ve onun uzantısı olan bedduaların Diyarbakır'ın geleneksel toplum dokusu bağlamında irdelendiğini söyledi.        

Bedduanın, bir kimsenin başına kötü şeylerin gelmesini dilemek ve lanetleme anlamında olduğunu ve özünde insanın üstesinden gelemediği olay ya da kişilerle mücadele edebilme isteği yattığını vurgulayan Cihan, dolayısıyla bedduaların sadece insan psikolojisinin anlık dışa vurumu değil, içerisinde toplumsal kalıntılar, toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklerin kadın yaşantısına yansıması gibi pek çok olguyu da barındırdığını ifade etti.
       
ÖFKENİN FARKLI YANSIMASI
Cihan, öfkenin; toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler nedeniyle erkekte kendini fiziksel ya da sözel şiddet olarak gösterdiğini, kadında sözel şiddetin toplum tarafından meşrulaştırılmış hali olan beddua şeklinde ortaya çıktığını belirterek, ''Bedduaları incelediğimizde çoğunlukla kadınlar tarafından kullanıldığını gözlemledik. Toplumda bastırılmış olan kadın, kızgınlığını bedduayla ifade ediyor. Kadın, öfke halinde içinde oluşan şiddet potansiyelini, toplumsal baskı nedeniyle fiili eyleme dönüştürme gücü bulamadığından beddualara yönelmektedir'' dedi.       
        
Prof. Dr. Cihan,sadece kadınlar tarafından kullanılan bedduaları şöyle sıraladı:        

Kaynanaların gelinleri için söyledikleri; 
Sesin soluğun kesile geberesen,
Ağbetim(akıbetim) başan ola (Yaşadıklarım başına gelsin)
Çinimin (sırtımın) eti yakamın biti olasan (kaynanaların gelinlerinin yüzünü görmemek için ettikleri beddua)

Gelinlerin kaynanaları için söyledikleri;      
Gorunda (mezarında) dik oturmayasan (mezarında bile rahat etme anlamında),
Kefenin elimle biçeyim,   
Lal olasan (çok konuşan kaynanalar için),        
Alil ağma (kör) olasan,
Kurtlanasan koğhasan (kokasın).

Kadınların kocaları için kullandıkları; 
Gidişin ola gelişin olmaya,    
Kanlı gömleğin gele, 
Yerişip yermeyesen,
       
Kadınların çocukları için kullandıkları beddualar;  
Ah diyesen oh demiyesen (hiç mutlu olma),   
Alil ağma olasan, 
Bir suda bir tahtada kahasan (öl cenazen bir an önce kaldırılsın),   
Biri ala seni itler kimi parçalaya seni (evlenecek yaştaki kızlar için kullanılıyor),
Ah diyesen kan kusasan (verem olup ölmesi isteği),   
Yatasan kahmayasan (ev işlerine yardımcı olmayan kız çocukları için kullanılıyor)
      
Kadınların komşuları için okuduğu beddualar;
İtten aç yılandan çıplak kalasan,    
Kızsan kızdırasan ısıtasan kızlığın üç gün ola,  
Kafıl kadaya gelesen (Gafil olup belaya düş),  
Kan kusasan, 
O boyda gidesen,
        
Hem erkekler hem de kadınların kullandığı beddualar;   
Toh yediğin gün bayram ola (her zaman bolluk içinde yaşamayasın),
Et yüzü görmeyesen gemik (kemik) yalayasan (öfkeye sebep olan kişinin yoksullaşmasını dilemek), 
Zukkumun köküni yiyesen (çok yemek yiyen çocuklar için söylenir), 
Atların kuyruğunda gidesen (yaptığın işte en sonda kal).
     
'BEDDUALAR, KADININ PSİKOLOJİK DURUMUNU YANSITIYOR
Nevşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cihan, kadının ettiği bedduaların kadınların psikolojik durumunu yansıttığını dile getirerek, gelin ve kaynana arasındaki bedduaların kökeninde ise büyük olasılıkla geleneksel geniş aile yapısının gelin üzerinde yarattığı baskının yattığını söyledi.      

Cihan, geleneksel geniş aile yapısının çözülmesinden kaynaklı olarak gelin kaynana arasındaki beddualaşmanın da giderek azalmakta olduğunu da sözlerine ekledi.
     

Sayfa Yükleniyor...