'Kadına yönelik şiddete karşı köprüler kuruyoruz'

Prof. Dr. Gül, sığınma evlerinde kalan kadınların yüzde 15'inin, 14-18 yaş aralığında olduğunu ve yüzde 70'inin SHÇEK'e bağlı sığınma evlerinde kaldıklarını belirterek, ''Bu grup, çocuk anneler, gebeler ya da ensest mağdurlarından oluşuyor'' dedi.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Van Kadın Derneği ve Avusturya'dan Women Against Violence Network - WAVE (Şiddete Karşı Kadın Ağı) ile birlikte yürüttüğü ''Kadına Yönelik Şiddete Karşı Köprüler Kuruyoruz'' projesi kapsamında, ''Farklı Deneyimler, Ortak Hedefler'' başlıklı bir konferans düzenlendi.        

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Songül Sallan Gül, sığınma evlerinde kalan kadınların profilinin çıkarılmasına yönelik araştırmasının ön sonuçlarını açıkladı.       

Araştırmanın 10 ilde 24 kadın sığınma evinde sürdürüldüğünü belirten Gül, kadınların yüzde 57'sinin karakollar aracılığıyla, bunların bir kısmının da güvenlik güçleri tarafından parklarda bulunarak, sığınma evlerine getirildiklerini kaydetti.        

Kadınların yüzde 22'sinin belediyelerin, yüzde 9'unun SHÇEK'in sığınma merkezlerine müracaat ettiklerini aktaran Prof. Dr. Gül, ''Belediyelerin ilk başvuru esnasında pozitif yaklaşımları, kadınların belediyeleri daha fazla tercih etmesine neden oluyor. Kadın kuruluşlarına gelenler ise arkadaş ve yakın çevrenin yönlendirmesiyle geliyorlar'' dedi.        

Sığınma evlerinde kalan kadınların yüzde 79'unun evli olduğunu, yüzde 36'sının çocuklarını da beraberinde getirdiğini anlatan Gül, kalma sürelerinin 1 hafta ile 8 ay arasında değiştiğini, ancak 3 ayın üzerinde kalanların oranının yüzde 7 olduğunu ifade etti.        

Bunun nedeninin sığınma evlerinde barınmada bir süre kısıtlaması bulunması olduğunu dile getiren Prof. Dr. Gül, ''Sığınma evlerinde bir süre kısıtlaması olmaması lazım. Kısıtlama olursa sığınma evlerinin anlamı nedir?'' diye konuştu.        

Sığınma evlerinde bulunan çocuk yaştaki kadınların sayısının fazlalığına da dikkati çeken Prof. Dr. Gül,''Sığınma evlerinde 14-18 yaş aralığında olanların oranı yüzde 15. Bunların yüzde 70'i  SHÇEK'e bağlı sığınma evlerinde  kalıyor. Bu grup, çocuk anneler, gebeler ya da ensest mağdurlarından oluşuyor'' dedi.        

Prof. Dr. Gül, sığınma evlerindeki kadınların yüzde 13'ünün okuma yazmasının olmadığını, yüzde 74'ü ilkokul ve altı eğitim almışken, üniversite mezunu kadınların oranının ise yüzde 2 düzeyinde bulunduğunu aktardı.        

Sığınma evlerindekilerin yüzde 34'ünün dayaktan, kulak kesmeye uzanan geniş bir yelpazede fiziksel şiddet görmüş kadınlardan oluştuğunu dile getiren Prof. Dr. Gül, kadınların sığınma evlerinden şikayetlerinin ise, yüzde 54 oranında çocuklara yönelik hizmetlerin yetersizliğinden kaynaklandığını bildirdi.

Sığınma evlerinden çıkanların yüzde 52'sinin çocuklarıyla birlikte kendi yaşamlarını kurmak istediklerini, ama bunda çok başarılı olamadıklarını kaydeden Gül, yüzde 36'sının çaresizlikle eve döndüklerini söyledi.       

Prof. Dr. Gül, ''Araştırmayı sürdürdüğümüz 24 sığınma evinin 19'unda yüzde 79 oranında arabuluculuk yöntemi uygulanıyor. Arabuluculuk yöntemi, belediyelerin ve SHÇEK'in sığınma evlerinde görülüyor. Dolayısıyla bu genel bir kamusal politika'' diye konuştu.        

Konferansın açılışında konuşan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü İlke Gökdemir ise, konferansın, İngiltere ve İsveç'ten kadın dernekleri temsilcileri ve Avusturya WAVE'den temsilcilerin katılımıyla düzenlendiğini bildirdi.        

''Kadına Yönelik Şiddete Karış Köprüler Kurmak'' projesinin, Mart ayında başlatıldığını, bu kapsamda psikologlara ve sosyal hizmet uzmanlarına yönelik atölye çalışmaları gibi çeşitli etkinlikler düzenlendiğini belirten Gökdemir, proje çerçevesinde bir web sitesinin de kurulacağını, bu sitede kadına yönelik şiddetle ilgili, internet sitesi olmayan kadın kuruluşları ve derneklerinden haberler ile şiddetle mücadele faaliyetlerinin duyurulacağını söyledi.        

Sayfa Yükleniyor...