Kalbi kırık öldü

Amy Winehouse, şarkılarını öyle söylüyordu ki kalbinin artık tamir edilemeyecek kadar kırıldığını şarkı sözlerini anlamıyorsanız bile sesinden anlıyordunuz.

Kalbi kırık öldü

Amy Winehouse "Hızlı yaşa, genç öl" sloganıyla rock'n'roll hayatı yaşamanın gerçekten ölümle sonuçlanabileceğini bize kanıtlayan son isim oldu. Ancak '27 yaş laneti'ne yakalanan çok az isim müzik dünyasında onun kadar büyük bir boşluk bıraktı.


Şarkıları neredeyse biyografikti, "iyi olmadığını" anlattı, "keşke bir arkadaşım olsaydı" dedi, "keşke bir daha hiç içmesem" dedi. Zaten bu yüzden ilk albümünün adı 'Frank'ti, yani dürüst...

2003 tarihli bu albümün ilk şarkısı da yine tam böyle bir şarkıydı: Stronger Than Me. Sonradan gay olduğu anlaşılan eski erkek arkadaşa yükleniyordu Amy: 'Senin benden daha güçlü olman gerekirdi!'

UYUŞTURUCU VE UMUTSUZLUĞA YENİLDİ
The Sun'a göre, son bir hafta 3 kez votka yüzünden kendini kaybetmişti. Korumalar tarafından sahneye itildiği Belgrad konserini ve bir insanın hayatından çok kazanacakları parayı gözeten menajer ve organizatörler tarafından son ana kadar iptal edilmemeye çalışılan İstanbul konserine neden gelmediğini, gelemediğini hepimiz biliyoruz.

Uyuşturucuya ve umutsuzluğa yenildi ama ciğerinden şarkı söylemeyi Afrika kökenlilerin tekelinden çıkaran bir müzik devrimcisiydi o. 2 Albümle 5 Grammy ve 2 Ivor Novellos aldı.

İkinci albümü, bu yaz çıkacak albümü rehabilitasyon yüzünden ertelendiği için, yaşarken çıkardığı son albüm olarak kayıtlara geçecek ki bu albüm 2007 yılında İngiltere'nin en çok satan, Amerika'nın da ikinci en çok satan albümüydü.

CANI NE YAPMAK İSTERSE ONU YAPTI
Yahudi bir aileden geliyordu, taksi şoförü babasının caz albümleriyle büyüdü. Annesi de bir eczacıydı. Babası Mitch ve annesi Janis bir süre sonra boşandı. Sahne tozunu çok erken yuttu, daha 8 yaşındayken sahne okulundaydı, 3 yaşında Sylvia Young tiyatro okulunda...

16 yaşında isyankar doğası iyice su yüzüne çıktı, ilk dövmesini yaptırdı. Esrar kullanmaya başladı. Sonradan bu yılları şu sözlerle tanımlayacaktı: "Ailem canım ne yapmak isterse, onu yapacağımı anlamıştı ve gerçekten öyleydi"

O dönemki erkek arkadaşı ses kaydını bir plak şirketine götürdü. Sonradan 'Frank'te birlikte çalıştıkları Felix Howard, Winehouse'un sesi için "Şu ana kadar karşılaştığım her şeyden farklı" dedi. Dünyanın en büyük müzik şirketi Universal'la anlaştı.

'Frank' çıktığında henüz 20 yaşındaydı, bir caz vokalisti gibi söylüyordu. Ne eleştirmenler tarafından pek hoş karşılandı ne de büyük bir dinleyici desteği aldı, albümü 13'üncü sıraya kadar yükselebildi.

ONA ŞARKILAR YAZDIRAN ADAM
Albüm promosyonlarının tam da bittiği dönemde ileride evleneceği isim olan Blake Fielder-Civil ile tanıştı. Ona olan aşkı fark edilmeyecek gibi değildi, Fielder-Civil birkaç ay sonra onu terkedince bütün üzüntüsünü yazdığı şarkılara yansıttı ve o şarkılar onu dünya çapında tanıtacak 'Back to Black' albümünü doğurdu.

Ayrılıktan aylar sonra bile hayatında hiçkimseye karşı ona hissettiklerini hissetmediğini söyledi: "Birbirimizi bir daha hiç görmeyeceğimizi düşündüm. Ölmek istedim'

Albüm 2006'da çıktı, dövmeleri arttı, saçları daha da kabardı. Alkol ve uyuşturucu problemlerine dair dedikodular da bu dönemde ortaya çıktı. 'Back to Black'in ilk şarkısı 'Rehab'de şöyle diyordu: Bir daha hiç içmek istemiyorum. Sadece bir arkadaşa ihtiyacım var. Beni rehabilitasyona göndermeye çalıştılar. "Hayır, hayır, hayır..." dedim.

Şarkı sıra dışı temasına rağmen Winehouse'un ilk 10'a giren ilk hiti oldu ve 57 hafta listelerde kaldı.

Albümün tamamı da bir o kadar başarılı oldu. Onu belki de en iyi tanımlayan Amerikan Entairtainment Weekly dergisiydi: Bu kadın aşk hakkında şarkı söylerken her kelimesini kalbinden söylüyor.

PAPARAZZİLER İÇİN EN KOLAY HEDEF
Ardından aşk acısının dili olmadığını 18 ülkede bir numaraya çıkarak da gösterdi. 2008 ortalarında 'Back to Black'in satışı 8 milyonu buldu.

Ancak müzikteki başarıları umurunda değildi, o hâlâ eski sevgilisiyle ayrılmasının acısını yaşıyordu. Kilosu azaldı, topuzu git gide yükseldi. Kanemici bulvar basını ve paparazzilerin rüyası haline geldi: 'ünlü ve sorunlu'

Hayatı karmaşıklaştıkça başarısı arttı. 2007'de Brit, Ivor Novello başta olmak üzere birçok ödül kazandı. Beklenmedik bir şekilde Blake Fielder-Civil ile tekrar birlikte olmaya başladı, 2007 Mayıs'ında Miami'de evlendiler.

EVLİLİK DE UĞURLU GELMEDİ
Evlilik çifte pek yaramadı, ikisi de ağır uyuşturucu bağımlısı haline geldi. Winehouse eroin kullanmaya başladı, kollarında şırınga izleriyle kameralara yakalanıyordu. O yaz aşırı doz uyuşturucu yüzünden hastaneye kaldırıldı ve defalarca rehabilitasyona gitti ancak iyileşemedi.

Eşi Kasım ayında tutuklandı, konserlerini iptal etti ve kendisi gibi uyuşturucu bağımlısı müzisyen Pete Doherty ile arkadaşlık yapmaya başladı, tekrar rehabilittasyona gitti. bbütün bunların arasında 5 Grammy kazandı.

HAYATI HİÇ DURULMADI
Eşi 2008'de 7 ay hapis cezası alıp hapse atılınca ilişkileri bitti. Onu bekleyeceğini söylese de 2009'da boşandı ve geçici olarak Karayipler'deki St Lucia'ya taşındı. Londra'daki uyuşturucu çevresinden uzaklaşma amacındaydı, orada uyuşturucudan kurtulduğunu iddia ederken, içkiye devam ettiğini de itiraf etti.

2-3 ilişkisi daha oldu, bunların en uzunu yönetmen Reg Traviss ile olandı. Hayatı yine durulmadı, birkaç kez kamu huzurunu bozmaktan tutuklandı, silikonları enfeksiyona neden oldu ve bu yüzden hastaneye kaldırıldı.

SAHNEDE DAİRELER ÇİZEREK KAYBOLDU
Belki de tüm kariyeri kendi şeytanlarını kovalamakla geçti ancak bu konuda hiç başarılı değildi. Geçen yıl gazetelerde bir birahanenin önünde kendini kaybetmiş bir şekilde yatarkenki fotoğrafı yayınlandı, geçen ayki Sırbistan konserinde sahnede durmakta bile güçlük çekiyordu.

Son sahneye çıkışı ölümünden 3 gün önce Bromfield'da gerçekleşti. Sahnede daireler çizerek dans etti ve tek bir nota bile söylemeden kayboldu.

Sayfa Yükleniyor...