Karadağ: Öldürmeyi ekledik, ne var bunda?

Eski Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Karadağ, Türkiye gündeminde uzun süre tartışılan yeminle ilgili "Atatürk'ün Erzurum'da yaptırmış olduğu bir yemindir. Biz sadece bir kelime ekledik. Yeminin orijinalinde ölme ve öldürme geçmiyor. Ne var bunda?" dedi.

Ergenekon davasında tutuklu yargılanan eski Kuvayı Milliye 1919 Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, savunmasının ilk bölümünü yaptı. Karadağ, iddianamede ''Paşa'' kod adını kullandığının ileri sürüldüğünü hatırlatarak "Benim rahmetli dayıma da 'paşa' derlerdi. Bana da 'paşa' diye hitap ederlerdi. Ayrıca benim kod adına ihtiyacım yok. Beni tanıyanlar lakap olarak bana 'Baba Fikri' derlerdi. Sizinle de 3 saat konuşsam siz de aynısını  söylersiniz" dedi.

Soruşturma sırasında emniyet, savcılık ve mahkemede verdiği ifadelerin bazı bölümlerini kabul etmediğini belirten Karadağ, "Emniyet ifademde, özel günlerde  kutlamalar sırasında Veli Küçük ile görüştüğümü söylediğim belirtiliyor. Ben böyle bir şey demedim. Dediysem de yanlış demişimdir. Doğubeyazıt'ta onların  birliği bize destek sağlardı. Türk Dünyası Vakfı'nda cumartesi günleri verilen yemekte Veli Küçük ile 2-3 kez karşılaştık. Uzaktan selamlaştık ama samimi bir  ortamda buluşmadık. Buluşsak neden söylemeyeyim. Yazıhanesinin nerede olduğunu dahi bilmem. Bilsem giderdim de ama bilmiyorum" diye konuştu.

Karadağ, emniyet ifadesinde ayrıca Semih Tufan Gülaltay ile Muzaffer Tekin'in bürosunda görüştüğünün yazılı olduğunu ancak bunun doğru olmadığını vurguladı.
Cezaevinden çıktıktan sonra Gülaltay ile Türklük üzerine kitaplarla alakalı birkaç kez görüştüğünü ifade eden Karadağ, "Ancak konuşmamızda PKK ve Akın  Birdal mevzusu geçmedi. Ayrıca, Muzaffer Tekin ile devre arkadaşı olduğum için 15 günde bir ofisinde buluşup konuşurduk. Tekin de hiçbir örgüte üye olmaz"
şeklinde konuştu.

Karadağ, Sedat Peker'i de Tekirdağ Cezaevinde yatarken hastaneye kaldırıldığında bir arkadaşıyla ziyaret ettiklerini, bunun dışında herhangi bir bağlantısı bulunmadığını vurguladı.

Kurmay Albay olarak 2003'te emekli olduğunu belirten Karadağ, 2005'te Vatansever Güç Birliğinin 2 toplantısına katıldığını ancak hiçbir irtibatı ve görevi bulunmadığını söyledi.

YEMİN TESADÜFTÜ
Bu 2 toplantıdan sonra aynı yıl Kasım ayında Kuvayı Milliye 1919 Derneğini kurduğunu belirten Karadağ, şöyle devam etti:

"1-2 salon toplantısından sonra halkın aydınlanmasına ilişkin çalışmalara başladık. Mersin'de katıldığımız bir iftar yemeğinde yemin merasimi yaptık. Yeminde ne var? Bu yemin, Atatürk'ün Erzurum'da yaptırmış olduğu bir yemindir. Biz sadece bir kelime ekledik. Yeminin orijinalinde ölme ve öldürme geçmiyor. Ne var bunda? O yemin törenine katılanları da emekli emniyet görevlisi Kemal Canay ayarladı. Canay, yemin töreni sırasında masaya silahını koydu. Ben de belimdeki ruhsatlı silahı masaya koydum. Çocuklara göstermeden yemini ettik. Tesadüfen gelişen bir olaydı. Görev yaptığı dönemde PKK'lılara bir tokat bile atmayan bir insanım. Ölme ve öldürmeyle ne işim olur.  Allah'ın razı olmadığı hiçbir şeyi yapmam. Ayrıca yemin törenine katılanlardan hiçbirini tanımıyorum. Zaten yeminle alakalı basında yer alan haberlerden sonra hepsi kaçıp gitti."

Karadağ, kendisinde bulunduğu ileri sürülen 13 bin 500 kişilik "hain listesi"nden haberdar olmadığını, listeyi ilk kez İbrahim Özcan'dan duyduğunu belirtti.

ATATÜRK'Ü EN İYİ ANLAYAN VE ÖZÜMSEYEN BENİM
Karadağ, şöyle konuştu:

"Atatürk'ü en iyi anlayan ve özümseyen benim. O, İstiklal Savaşı'nda dahi sıkıyönetim ilan edip meclisi kapatmamıştır. Aklının ucundan dahi geçirmemiştir. Askeri müdahaleye herkesten çok ben karşıyım. Fikri Karadağ mı askeri darbe yapacak? Gidin be, aklınızı mı yitirdiniz? 'nin milli menfaatlerini kimse benden daha fazla düşünemez. Bu konuda kimse bana ders veremez. Bağımsız milletvekili adayı olduğumda 46 oy aldım. 46 kişiyle mi darbe yapacağım? Ben, Ergenekon diye bir örgütü bilmiyorum ki size anlatayım. Bu iddianameyi yazanlar yaptıkları vahim hatayı düzelterek benden özür dilemelidirler."

DİNLEMEYE TAKILAN KONUŞMALAR
İddianamedeki telefon konuşmalarının hakkında delil olarak sunulduğunu ifade eden Karadağ, "Genç delikanlı insanlar, 15-20 şehit verildiği dönemlerde telefon  açıp, 'ne yapmalıyız?' diyorlardı. Ben de 'devlet büyüktür, zamanı gelince her şeyi yapar' diyordum. Hukukun üstünlüğünü kimseden öğrenecek değilim. Kimseden ne dürüstlük ne de hukuk dersi alacak halim var. Telefon görüşmeleri de bundan ibarettir" şeklinde konuştu.

HASAN DOĞAN DOSTUMDU
'Özel görev' aldığına dair bazı iddialar bulunduğunu hatırlatan Karadağ, Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) vefat eden Başkanı Hasan Doğan'ın dostu  olduğunu, Doğan'ın başkan olacağını bildiğini, ona şike konusunda görev yapabileceğini söylediğini anlattı. Karadağ, "Doğan da bana; 'Tam sana göre bir görev albayım' dedi. O sırada dernekten ayrılmıştım. O olmazsa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünde bir görev verilmesi konusunda konuşmuştuk. Ek gelir olsun diye. İçeride olmasaydık Ankara'da TFF'de görev alacaktık. Özel görev diye konuşmada geçen o görev bu görevdir" şeklinde konuştu.

Karadağ, savunmasını yarın sürdürecek.

Sayfa Yükleniyor...