Nazlı Ilıcak: Kartopu fotoğrafıyla darbe sanığı oldum

FETÖ'nün medya yapılanması davasında 14 ay sonra hakim karşısına çıkan gazeteci yazar Nazlı Ilıcak, darbeyi önceden bildiği iddiasını yalanladı. Ilıcak, "Tanka binen, Cumhurbaşkanı'na suikast düzenleyenler neyse, ben 11 tweet ve bir kartopu fotoğrafıyla darbenin asli sanığı olmuşum" dedi.

Nazlı Ilıcak: Kartopu fotoğrafıyla darbe sanığı oldum

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddia edilen 17 sanığın yargılandığı davada beyanı sorulan tutuklu sanık Nazlı Ilıcak, "Darbeye zemin hazırladığım söyleniyor. Darbe olsa sulh konseyi üyesi mi olacaktım, bakan mı olacaktım? Himmet paralarını cukkalayıp bunlardan menfaat mi temin ettim? Bank Asya'dan para çekip kendime villa mı aldım?" dedi. 

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, celse arasında mahkemeye gelen belgeler okundu. Tanıklardan Nurettin Veren'in beyanının alınması için Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan talimat yazısına, "bu kişinin beyanının alınamadığı" yönünde cevap verildiği belirtilirken, suçtan zarar gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve Cumhuriyeti Hükümeti için Ankara ağır ceza mahkemesine yazılan talimata ise UYAP üzerinden henüz cevap verilmediği aktarıldı.

6 ADET 1 ABD DOLAR MAHKEMEDE

Hakkında yakalama emri çıkartılan 10 sanık hakkındaki emirlerin infaz edilemediği bilgisi verilen duruşmada, Adli Emanet Müdürlüğü'nden mahkemeye gönderilen mühürlü delil zarf içinde, sanık Mehmet Altan'dan ele geçirildiği belirtilen 6 adet 1 ABD doları görevli tarafından açıldı. Açılan zarftan çıkarılan F serisi 3, K serisi bir, E serisi bir ve B serisi bir ABD doları seri numaraları da yazılarak tutanağa geçirildi.

Mahkemeye gelen belgelere karşı beyanı sorulan tutuklu sanıklardan Nazlı Ilıcak, 3 ay önce yaptığı savunmada mahkemeyi ikna etmeye çalıştığını, ikna edebildiğini sandığını ancak duruşma sonunda somut delile dayalı kuvvetli suç şüphesinden bahisle somut delillerle ilgili açıklama yapılmadan tahliye edilmediğini söyledi.

"HİMMET PARALARINI CUKKALAYIP MENFAAT Mİ TEMİN ETTİM?"

Cezaevinde darbeyi bilmesi ve darbeye zemin hazırlaması gibi suçlamalarla ilgili 3 aydır düşündüğünü ancak mahkemeyi şüpheye sevk edecek hususları bulamadığını anlatan Ilıcak, kendisiyle ilgili suçlamaların kanıtlanmak zorunda olduğunu dile getirdi.

Hakkındaki iddiaların mantıklı bir yolla açıklanmak zorunda olduğunu savunan Ilıcak, "Darbeye zemin hazırladığım söyleniyor. Darbe olsa sulh konseyi üyesi mi olacaktım, bakan mı olacaktım? Himmet paralarını cukkalayıp bunlardan menfaat mi temin ettim? Bank Asya'dan para çekip kendime villa mı aldım? Nazlı Ilıcak'ın maksadı ne? Bunları açıklamak zorundasınız. Kaç yaşına gelmiş bir insanım, hiçbir zaman menfaat temin etmek için hareket etmedim. Menfaat temin edenler cezaevinde değil" dedi.

Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın'ın, "Menfaat temin edenlerden bildiğiniz isim var mı?" diye sorduğu Ilıcak, "Bilen biliyor. Zaten FETÖ'cüler kaçtı yurt dışına. Bir kere FETÖ ile ilişkili, göbek bağı olan insanlar hepsi dışarıda. Menfaat temin edenler derken, menfaati peşinde koşanları kastettim. Bu FETÖ olur, iktidar olur, herhangi biri, başkası olur ama onlar cezaevine girmezler" diye konuştu.

Hakkında somut delil olmadığını ileri süren Ilıcak, "Şiddet ve cebir olmadan darbeye teşebbüs olamaz. Ama iddianamede savcı, 'Gazeteciler cebir teriminin öncülü söylemde bulunarak darbenin asli faili oluyor.' diyor. Tanka binen, Meclis'i basan, bombalayan, Cumhurbaşkanı'na suikast düzenleyen askerler neyse, ben 11 tweet ve bir kartopu fotoğrafıyla darbenin asli sanığı olmuşum" ifadesini kullandı. 

"ELEŞTİRME GÖREVİMİZ VAR"

Tutuklu sanık Ilıcak, geçen yıl 17 Eylül'de eski Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının Yassıada'da idamını üzüntüyle andıklarını, Menderes ve arkadaşlarının darbeye karşı bir düzenlemeyle mahkum edildiğini anlatarak, şöyle devam etti:

"Cebir ve şiddet unsurunun önemini unutmayın diye ben size hatırlatmak istiyorum. Kanun koyucunun amacına aykırı bir yorum yapılmamalı. Adnan Menderes ve arkadaşlarının başına gelenle bizim başımıza gelen aynı şeydir. Çünkü orada da cebir yorumu farklı bir şekilde değerlendirildi ve 'manevi cebir' denilerek insanlar asıldı. Biz gazeteciler de suç teşkil etmeyen yazılarımızdan dolayı sorumlu tutulamayız. Çünkü biz aslında siz yargı mensupları gibi bir denetim görevi yapıyoruz. Eleştirmek görevimiz var. Mağduriyet, acı, sıkıntı gördüğümüzde buna sahip çıkmak, onları müdafaa etmek zorundayız. Yassıada ile mukayeseyi tarih tekerrür etmesin diye söylüyorum.

"AHMET VE MEHMET ALTAN DIŞINDA TANIDIĞIM YOK"

Darbeyi hangi cümlemle çağrıştırmışım, savcı bunu açıklamak zorunda. Hangi yazımda, tweetimde darbeyi övdüm? Vatandaşların darbeye karşı koymamasını ne zaman söyledim? Cumhurbaşkanı'na yönelik hiçbir hakaretim yok, bu konuda davam da yok. Buna rağmen iddianamede bazı doğrular da var. Mesela yurtdışına kaçan Bülent Keneş ve Emre Uslu'nun yazıları var, biliyorlar darbeyi. Osman Özsoy, 'Profesör olacağıma keşke asker olsaymışım.' diyor. Tuncay Opçin de yazıyor. Darbeyi bildiğime yönelik böyle bir yazımı bulun ben kabul ederim suçlu olduğumu. Ama bir tek cümle ortaya konulmuyor. Neden bunlarla yargılanıyorum? Hiçbir ilişkim yok. Benim Mehmet ve Ahmet Altan'dan başka bu davada hiçbir tanıdığım yok."

"27 MAYIS'TAN BERİ DARBELERDEN NEFRET EDERİM"

Nazlı Ilıcak, televizyonda yayınlanan 14 Temmuz'daki programın önemli olduğunu ve bundan sonra kendisine iddianamede darbecilik etiketinin yamandığını öne sürerek, "Ben 27 Mayıs'tan beri darbelerden nefret ederim. En yanlış insana yamandı darbe. Onlarca, yüzlerce darbe aleyhtarı yazım var. 'Yolsuzlukların mutlaka hesabı sorulacak.' demişim programda. Bunda bir şey yok. Programda, 'Darbenin taşları döşeniyor.' denildiği için 'Biz darbeyi biliyoruz.' havası hasıl oldu. Oysa darbeyle ilgili birçok kişi yazdı çizdi. Ağızdan 'darbe' çıkınca, 'Hadi darbeye hazırlanın.' anlamı çıkmaz" şeklinde konuştu.

FETÖ'nün amacına hizmet ettiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve 17-25 Aralık'tan önce FETÖ'nün birçok uygulamasına muhalefet ettiğini savunan Ilıcak, "17-25 Aralık'tan önce, Sabah gazetesinden, 'Yargının önü kesilmesin, dosyalar açılsın ve yargılansın.' dediğim için atıldım. FETÖ'nün amacı 17-25 Aralık'ta hükümete zarar vermek, ona operasyon çekmek olabilir. Ama benim düşündüğüm zamanında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun düşündüğü gibi, 'Bu yükü AK Parti taşımasın'dı" dedi.

"AK PARTİ'YE YÜK BİNMESİN DÜŞÜNCESİYLE HAREKET ETTİM"

Bu ifadesine karşılık Mahkeme Başkanı Yalçın, Ilıcak'ı, "Sayın Davutoğlu'nun ben böyle bir beyanını duymadım. Davutoğlu, beyanın arkasında durdu mu, bunlar belli değil, subjektif görüşler. Savunmanıza, dosya kapsamında devam edin." şeklinde uyardı. Ilıcak da, "Sizin duymamanız çok normal. Gazeteciler kulis bilgilerini yazar. Farklı düşünceler olabilir. Birisi operasyon için hareket edebilir, birisi de 'Aman bu yükü AK Parti taşımasın.' kastıyla hareket edebilir. Ben bir yazar olarak bu ikinci düşünceyle hareket ettim. Bunun neresi FETÖ ile amaç birliği?" diye savunma yaptı.

Duruşmaya bir süre ara verildi.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • 15 Temmuz darbe girişimi
  • Fethullah Gülen
  • FETÖ
  • Darbe

Sayfa Yükleniyor...