'Kavganın dört ekseni'

Anketlerde AK Parti önde gittiğine göre, hükümeti de muhtemelen o kuracak, o halde bu kavga niye?

'Kavganın dört ekseni'

Milletvekili seçimlerine bir ay kala siyasi atmosfer giderek sertleşiyor. ’ye dışarıdan bakan siyasi ve ekonomik gözlemciler, bu işe akıl erdirmekte zorlanıyor. Onlara göre, anketlerde AK Parti önde gittiğine göre, hükümeti de muhtemelen o kuracak, o halde bu kavga niye?

Dışarıdan da içeriden de bakıldığında kavganın hâlihazırda dört ana ekseni var.

En sıcak kavga konusu Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yönetiminde yaşanan yasadışı kayıtlar sarsıntısı. MHP yöneticilerinin özel hayatlarına ilişkin birbiri peşi sıra internet ortamına düşen görüntüler, yalnızca seçim yarışını değil MHP’nin içini de etkiliyor. Dün iki MHP yöneticisi daha hem milletvekili adaylığından, hem de partiden Devlet Bahçeli’nin talimatıyla istifa ettirildi. Kulislerde yeni kasetlere ilişkin spekülasyon yapılırken, Bahçeli’nin yasadışı kayıtlardan dolayı hükümeti ve Fethullah Gülen hareketini suçlaması yeni tartışmaları ateşledi. Gülen, bu suçlamaya internet sitesi ve Zaman gazetesi aracılığıyla gecikmeden yanıt verdi. Tartışma ilginç bir ittifak tazelenmesine de vesile oldu ve Başbakan Tayyip Erdoğan ile Gülen hareketi 12 Haziran seçimleri öncesi birbirlerine gül atmış oldular.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hedefinde yalnızca AK Parti ve Başbakan Erdoğan var ve tabii bu hedefin alt başlıkları: Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) üniversite sınavı skandalından telefon dinlemelere, CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesindeki mali polis operasyonuna, Başbakanı bıkmaksızın televizyon düellosuna davet etmeye kadar değişen konular… Seçim konvoyu PKK saldırısına uğrayan Başbakan, Kürt meselesinde sıkıntı yaşarken, CHP’nin yarın ‘demokratikleşme Paketi’ açıklayacak olması da yeni tartışmalara kapı aralıyor.

Kürt seçmenin 2007’de

AK Parti’ye oy vermiş olanları bu seçimde ne yapacak? Dış gözlemcilerin merak ettiği konulardan birisi de bu. Cevabı ise kolay değil. İki nedenden dolayı... Birincisi, PKK ve onunla aynı tabanı paylaşan kuruluşların geçen seçimdeki hedefinde hala ‘TC Devleti’ vardı. Bununla kastedilen ise daha çok asker-yargı eksenindeki müesses nizam idi. Oysa aradan geçen sürede askerin ve yargının siyaset üzerindeki etkisi kademeli olarak asgariye indi. Buna karşın AK Parti hükümetinin gücü, özellikle de İmralı’daki Abdullah Öcalan ile muhataplık rolüyle birlikte arttı. O nedenle PKK ve aynı tabandaki kuruluşlar artık AK Parti’yi hedef alıyor. AK Parti seçmeninin doğu ve güneydoğunun bazı bölgelerinde sandığa gitme sorunu yaşaması muhtemel.

Başbakan Erdoğan’ın hedefinde ise din iman konularında, üstelik Aleviliğin vurgulanması gibi kritik bir konuyu da dâhil ederek Kılıçdaroğlu ve CHP, yasadışı kayıtlar üzerinden Bahçeli ve MHP ve Kürt meselesi üzerinden BDP ve BDP destekli bağımsız adaylar var. Bu noktada önemli bir ayrıntı var: Erdoğan mitinglerinde ciddi kalabalıklar topluyor. Üstelik bu kalabalıkların oraya destek vermek için geldikleri belli. Kılıçdaroğlu da, hatta CHP’nin yıllardır uğramadığı, varlık gösteremediği Anadolu şehirlerinde kendi rekorlarını kıracak şekilde ve heyecanlı kalabalıkla hitap ediyor. BDP’yi söylemeye hacet yok; o cenah zaten sırf heyecandan müterekkip. Ancak kaset işleriyle belden aşağı vuruşların başlamasından bu yana MHP ne büyük kalabalıklar toplayabiliyor, ne de insanların çehresinde heyecan göze çarpıyor.

Buradan seçim kavgasının perde arkasındaki asıl ateşleyicisine gelebiliriz.

Bu seçimlerin yarış konusu AK Parti’nin 330 milletvekili kazanıp kazanmayacağıdır. Bu, Anayasa değişikliğinin referanduma taşınabilmesi için asgari sınırdır.

CHP’nin yüzde 30 sınırını zorlamaya başladığı, MHP’nin yüzde 10 barajını aşıp Meclis’e girdiği ve BDP’nin de 25 civarında vekil çıkarttığı bir siyasi ortamda, 2007’deki yüzde 47 rakamına ulaşsa, hatta aşsa dahi AK Parti’nin 330’u bulamaması ihtimali var.

O nedenle AK Parti’nin seçim hesaplarında MHP’nin yüzde 10’un altına itilmesi önem taşıyor.

Kavganın asıl nedeni bu.

Sayfa Yükleniyor...