Kılıçdaroğlu: 80 milyonu temsil etmezse felaket olur

Anayasa değişikliğinin tek adam rejimi getireceğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanlığı makamı 80 milyonu temsil etmezse sonu felaket olur” dedi.

Kılıçdaroğlu: 80 milyonu temsil etmezse felaket olur

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş’ta vatandaşlara hitap etti.

Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

15 yıldır iktidardalar, arzu edip de çıkaramadıkları kanun var mı, yok. Parlamentoda da çoğunluk var. İstediğin kanunu, kararnameyi çıkarıyorsun o zaman bu rejim değişikliğine niye ihtiyaç duyuyorsun? 'TBMM ayak bağı' diyorlar, neden ayak bağı olsun, milli irade ayak bağı olur mu? Milli irade hepimizin. 4 partinin de temsilcisi, dolayısıyla neredeyse her vatandaşın temsilcisi vardır. Yüzde 10 barajı nedeniyle bazı kesimler temsil edilmiyor, bunun karşısındayız. Yüzde 10 olan seçim barajı kalkmalı, yüzde 1 alan herkes mecliste olmalı. Ne yapmak istediniz de yapamadınız?

6,5 milyon işsizimiz var, siz işsizliği önlemek istediniz de parlamenter sistem engel mi oldu. Siz 'ye itibar kazandırmak, Suriye'deki savaşı söndürmek istediniz de biri size engel mi oldu, parlamenter sistem engel mi oldu? Siz ihracat yaptığınızda engel olan mı oldu? Aksine daha fazla ihracat yapıp daha fazla gelir elde edin. Çiftçinin alnının terinin karşılığını alamıyor, bir parti veya kişi size engel mi oldu. Yok böyle bir şey. Esnaf zor durumda, durumu iyi değil. Siz durumlarını düzeltmek istediniz de biri engel mi oldu. Oteller boş turist gelmiyor, sebebi parlamento mu, sebebi millet mi? O zaman biz bu rejim değişikliğini niye yapıyoruz? Sanayici önünü göremiyor, yatırım yapmak istemiyor. Siz memlekete huzur getirdiniz de karşı çıkan mı oldu, tüm komşularla barış içerisinde yaşadınız da parlamenter sistem karşı mı geldi? Hangi gerekçeyle rejimi değiştirmek istiyorsunuz. Dolar yükselmeye başladı bugün yine yükselmiş, dolardaki hızlı yükselişi önlediniz de biri engel mi oldu? Engel olan varsı çıkın söyleyin, hep beraber üzerine gidelim.

Bir Allah kulu, bunu bana açıklasın. Çift başlılık mı var? Binali Bey ile Sayın Erdoğan arasında kavga mı var? Bazen espri olsun diye söylerim, yine söyleyeceğim; Sayın Binali Bey, 80 kilometre ötede Sayın Erdoğan'ı görse 80 düğmesini 8 saniyede ilikler.

Sayın Abdullah Gül'e gelmeden önce hepimiz karşıydık ama seçildikten sonra saygı duyduk. Hala görüşürüz çünkü tarafsızlığını korudu. Ama partili bir cumhurbaşkanı olursa birilerini görmezden gelebilir, çünkü tarafsızlığı olmaz. Tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyorsanız gidip hayır oyunu vereceksiniz. Konu bu kadar basit. Bunun partilerle veya şahıslarla meselesi yok.

Biz bayrağımızın altında özgür yaşamak istiyor muyuz? O zaman can ve mal güvenliğinin garanti alına alınması gerekiyor. Nasıl olacak, anayasayla olur. Cumhurbaşkanlığı makamı 80 milyonu temsil etmezse sonu felaket olur. Israrla söylüyorum, hepimizin düşünmesi lazım.

Tek adam rejiminin özelliği şudur, tek adam hata yaparsa faturasını 80 milyon öder. Esed hata yaptı, tüm Suriye halkı ödedi, Saddam hata yaptı, Irak ödedi bedelini, Libya'da Kaddafi hata yaptı, tüm Libya halkı ödedi faturayı. Şunu da unutmayın; teklik Allah'a mahsustur. Diyorlar ki, 'Bu rejimi getiriyoruz daha hızlı karar alacağız', bizim bir sözümüz var; acele işe şeytan karışır. Biz ne deriz; Akıl akıldan üstündür. Yani istişareyi önemseriz. Bu hem dinimizde hem kültürümüzde vardır. Allah'ın bize verdiği en yüze şey akıldır. Yüce kitabımız der ki; aklınızı kullanınız'. Aklımızı kullanmalıyız. Acele etmeyip aklımızı kullanmalıyız.

"BAKANLAR MİLLETVEKİLİ OLAMAYACAK"

Kahramanmaraş’ın bir köyün yolu yapılmıyor, yolu arızalı. Milletvekiline söylenir. Milletvekili kürsüde, 'Bu yol niye yapılmıyor' diye sorar. Bakanın da bu soruya cevap verme mecburiyeti vardır. Anayasa değişikliğinde milletvekili bu soruyu soramayacaktır, yasaktır. O bakan da asla o soruya cevap veremeyecektir. Demokrasinin güzelliği bir vatandaşın derdinin kürsüden söylenmesidir. Tek adam rejiminde bunları kaldırıyoruz. Hiçbir bakan, hiçbir başkan yardımcısı milletvekili olmayacak. Şu anda bakanların hepsi milletvekili. Anayasa değişikliğiyle bir kişi önce milletvekili olmuş, sonra bakan olduysa milletvekilliğinden istifa etmesi gerekiyor.

Hükümet programı Meclis’e gelmeyecek, güvenoyu istenmeyecek. 600 milletvekili seçiyoruz, niye Meclis’e gidiyorlar? Kaç başkan yardımcısı olacak? Kaç bakan olacak? İstediği kadar, başkanın takdirine bağlı. Mevcut sistemde TBMM karar veriyor. Yeni rejimde bir kişi belirliyor.

"GAZİ'YE VERİLMEYEN YETKİYİ BİR KİŞİYE VERİYORUZ"

Tek adam rejimini savunan arkadaşlarım da olabilir. 'Tarihten ders almayalım, bu kadar insan öldü ama önemli değil' diyenler olabilir. Çanakkale’de destan yazıldı. Bir adama yetki verildi, Çanakkale’yi geçemeyenler gelip istanbul’a gemilerini demirledi. Mustafa Kemal Atatürk’e Meclis’i fesh etme yetkisi verilmek istenir. Bu reddedilir. Gazi’ye verilmeyen yetkiyi bir kişiye veriyoruz. Niye veriyoruz?

"DEVLET BİR KİŞİYE TESLİM EDİLMEZ"

Bir kişi isterse hemen hemen herkesin malvarlığına el koyabilecek. Ben Kahramanmaraş’ta Olağanüstü Hal ilan ettim diyebilir. Tek adam rejiminde bir kişi OHAL ilan edebilir. Devlet bir kişiye teslim edilemez, 80 milyon bir kişiye teslim edilemez.

"KILIÇDAROĞLU OLMASA MİTİNG YAPAMAZLARDI"

Mitingleri benim saatlerime denk getiriyorlar ki televizyonlar bizi vermesin. Tek konuları var Kılıçdaroğlu. Sabah, akşam, öğlen koşuyorlar. Ne yaptı Kılıçdaroğlu? Beni suçluyorlar, 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor' diyorlar. Size büyük bir fırsat veriyorum, tüm televizyonlar zaten emrinizde, sizin istediğiniz televizyon kanalına çıkalım herkes anlatsın. Kim doğru söylüyor herkes görsün. Japonya, İtalya bir çok ülke yapıyor, biz niye yapmıyoruz? Niye kaçıyorlar? Çünkü onlar da biliyor ki Kılıçdaroğlu doğruları söylüyor. Sonuçta şu kanaate vardık; Kılıçdaroğlu olmasa miting dahi düzenleyemeyecekler.

"PARTİ DEVLETİ KURMAK İSTİYORLAR"

Eşitsiz koşullarda referanduma gidiyoruz. Devletin uçaklarını, arabalarını, paralarını, televizyonlarını kullanıyorlar. Mağdur olan biziz. Kılıçdaroğlu’nun devlet imkanı yok. Doğruları anlatmak için yola çıktı, artık bu zulme son verin demek için yola çıktı. Zulme karşı çıkmalıyız. Bir parti devleti kurmak istiyorlar. Cumhurbaşkanı, başkan yardımcıları, bakanlar, kaymakamlar, savcı, valiler partili olacak. Böyle bir devlet mi olur? Yazıktır bu memlekete. Evet demenin vebali ağırdır. Evet demenin hesabını kimse veremez.

Benim gibi düşünmeyen insanların da söz hakkı olmalı. Görüşlerini açıklamalı. OHAL’de 1 milyondan fazla kişiyi mağdur edttiler. Bank Asya'ya izin verene ses çıkarmadılar, önünden geçenin memuriyetini düşürdüler. Hesap soracaksan o bankaya izin verenlere hesap sor.

"DARBENİN ÜSTÜNÜ KAPATMAYA ÇALIŞIYORLAR"

Darbenin de üstünü kapatmaya çalışıyorlar, izin vermeyeceğim. 248 şehidin hesabını soracağım. Ben bu ülkede adalet istiyorum. Sadece benim için değil, 80 milyon için, zulüm ve zalimlik istemiyorum. Hem zulmedeceksin, hem Müslüman geçineceksin, benim vicdanım buna izin vermiyor.

Camiye siyaset sokarsan orada bölünme, ayrışma olmaz mı? Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun, çocuklarınızı düşünün. Bunun sağı-solu yoktur. Bunun partilerle ilgisi yoktur."

Gaziantep’te ‘Evet Çadırı’nı ziyaret ettim. Çadırdaki gençlerden birisi, 'Niye 18 yaşında milletvekili olunmasına karşısınız' diye sordu. Hiçbir zaman 18 yaşındaki çocuğun milletvekili olmasına karşı çıkmadım ama hem 18 yaşındaki çocuk hem milletvekili olacak hem de ömür boyu askerlikten muaf olacak. Garibanın çocuğu El Bab'da şehit olacak, Ankara'daki beylerin çocukları ömür boyu askerlikten muaf olacak, ben bunu kabul etmiyorum. Milletvekilinin hem yetkilerini alıyorsun hem de sayılarını artırıyorsun, ardından da güçlü meclisten bahsediyorsun. Güç sayıdan olmaz, güç akıldan kaynaklanır. Sayıyla oluyorsa bin yapın dünyanın en güçlü parlamentosu bizde olsun."

Türkoğlu ilçesinde çiftçilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada ise şu ifadeleri kullandı: 

"Bir tek adama bu kadar yetkiyi verecek misiniz? Bu doğru değildir. Tek adam rejiminin olduğu ülkeler Suriye, Irak, Libya, Romanya... Hepsinde kan ve gözyaşı oldu. Hitler, Almanya’yı karanlığa gömdü. Tek adam rejimi felaket getirmiştir. 16 Nisan’da sandığa gideceğiz, oyumuzu kullanacağız. Çocuklarımız için, Türkiyemiz için, Meclisimiz için. Devlet yönetimi bir kişiye teslim edilemez. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde “Aklınızı kullanmıyor musunuz?” denilir. Oyumuzu kullanacak, hayırlı bir iş yapacağız. Bu parti seçimi değildir. Bütün ülkücü kardeşlerime, bütün sosyal demokrat kardeşlerime, bütün liberal kardeşlerime; bütün saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum. Huzun garantisi tek adam rejimi değil, demokrasidir. Tek adam rejiminde bir adamı kandırırsanız 24 saat içinde Türkiye Cumhuriyeti devletini birilerine teslim edersiniz. Diyorlar ki ‘Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor’. Benim konuşma saatlerime mitinglerini denk getiriyorlar. Ben geze geze milletime anlatıyorum. Senin istediğin televizyon kanalında niye karşıma çıkmıyorsun? Senin televizyon kanalında, senin gazetecilerinin karşısına çıkalım. Söz veriyorum sana yarım saat versinler, ben 15 dakika konuşacağım. Onlar da çok iyi biliyor ki Kılıçdaroğlu hep doğruları söylüyor.

Devlet yönetiminde aklın egemen olması lazım, duygların değil. Adalet mülkün, devletin temelidir. 1 milyondan fazla mağdur var. Mağdurları savunmalıyız. Biz mazlumun yanında, zalimin karşısındayız. Zulüm karşsında susan dilsiz şeytandır. Sabah, öğle, akşam miting yapıyorlar; konu Kılıçdaroğlu. Ben olmasam miting yapamayacaklar. Devletin imkanlarını kullanıyorlar. Ben Allah’ıma ve milletime güveniyorum. Onlar diyor mağdur olduk. Mağdur olan biziz. Ayrım yapmadan bu millete güveniyoruz.

15 yıldır iktidardalar. Arzu ettiniz de kanun mu çıkarmadınız, karar mı alamadınız. İlla bir kişiye bütün yetkileri verelim... Sanki başka sorun yok. ‘Kerkük’te bayrağı indirin, fena olacak’ diyor. Adam ‘indirmiyorum’ diyor, ne yapacaksın? Lafla peynir gemisi yürümez. Diline hakim olamayan devleti yönetemez. Münbiç’e, Rakka’ya gireceğiz diyorlar. Girin, niye girmiyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti devletinin Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Amerika’da, Avrupa’da, Japonya’da Türk Cumhuriyetlerinde de saygınlığı vardır. Devlet adamı konuşunca gereğini yapar. Bekliyor Trump beni arar mı? Bekliyor Putin arar mı? Trump’a, Putin’e değil, millete güveneceksin. ‘TBMM’yi arzu ettiğim zaman fesh edeceğim’ diyor. Parti devleti kurmak istiyorlar. Cumhurbaşkanı, başkan yardımcıları, bakanlar, valiler, kaymakamlar, hakim ve savcılar partili olsun istiyor. Partisi olmayan vatandaş ne olacak? Onlar da ikinci sınıf vatandaş olacak. Birinci sınıf vatandaşlar kim, Suriyeliler. Hastanede sıra beklemezler. Onların çocukları üniversiteye sınavsız girer. Bizim çocuklarımız sınava girer. Bir birlikte hareket eder, hayırlı bir işi gerçekleştirirsek, emin olun Suriyelileri kendi ülkelerine göndereceğiz. Evet çıkarsa Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz diyorlar. Bakanlar Kurulu kalktığı için arzu ettiği kadar Suriyeliye vatandaşlık verecek. Böyle rezalet olamaz. Sandığa birlikte gideceğiz, hayırlı bir iş yapacağız. Çocuklarımızın geleceği için, bayrağımız için TBMM sahip çıkacağız."

Sayfa Yükleniyor...