Kılıçdaroğlu: Basılmayan kitabı on binler okudu

CHP lideri Kılıçdaroğlu Ahmet Şık'ın basılmayan ve yasaklanan kitabını teknoloji sayesinde on binlerin okuduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaşanan hukuk sorunlarına değindi.

Konuşmasına, ''CHP öneri getiriyor, üretiyor. CHP, projeleri olan tek siyasal parti. CHP, projelerini halka anlatan tek siyasal parti. CHP, halkın sorunlarına kilitlenerek nasıl çözeceğini anlatan tek siyasal parti'' diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, projelerini açıklarken toplumun hiçbir kesimini ötekileştirmediklerini, kimseye ''bunlar bizi destekler, desteklemez'' diye bakmadıklarını söyledi.

Sorunlara çözüm üretirken konunun taraflarıyla olabildiğince görüştüklerini aktaran Kılıçdaroğlu, ''Akıl akıldan üstündür mantığını kendilerine şiar edindiklerini, ortak aklı egemen kılmaya çalıştıklarını, bu nedenle de projelerinin ses getirdiğini'' belirtti.

Kılıçdaroğlu, toplumda ''CHP söylüyorsa doğruları söylüyordur'' kanaatinin oluştuğunu da kaydetti.

AB ülkeleri ve ABD'de karşılaştıkları 'ye ilişkin kaygıları kendilerinin de paylaştığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Tabi onlar şunu da anlayamıyorlar: Basılmamış bir kitap taslağının peşine savcı, yargıç, polis hep beraber düşüyorlar. (Basılmamış bir kitap için nasıl imha kararı alınır) diye soruyorlar bize. Dedik bunun yanıtını biz veremeyiz. Sizin muhatabınız başka şeyler. Sizin taşıdığınız kaygıları aynen biz de taşıyoruz.

Onlara bir sorun bakalım. (Efendim savcıları değiştirdiler...)' Ne fark eder? Savcı iddia makamı, yargıç yerinde oturuyor. Asıl ona sen bu kararı neye göre verdin diye sormak lazım. Demokrasi açısından geldiğimiz nokta budur, basılmamış kitabın imhası...''

Basılmadan toplanan kitap taslağının bilimin, teknolojinin sayesinde on binlerce insan tarafından okunduğunu da kaydeden Kılıçdaroğlu, ''On binlerce kişi bu kitabı okudu. Buyurun yasaklayın. On binlerce kişiyi hapse mi atacaksınız? Atmazsanız namertsiniz'' diye konuştu.

Basılmamış kitabın imhasına karar veren yargıçlara seslenmek istediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Çocuklarınıza nasıl bir miras bıraktığınızı farkında mısınız?'' diye sordu.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sizin çocuklarınız, sizin torunlarınız ileride okula giderken (Benim babam yargıçlık yaparken henüz taslak halindeki bir kitabın imhasına karar verdi) diye övünecek mi sanıyorsunuz? Bu utancı çocuklarınıza ve torunlarınıza miras bırakmaktan utanmıyor musunuz? Bir yargıç çocuklarına ben özgürlük için, demokrasi için, hukukun üstünlüğü için neler yaptım diye övünür. Tarihin tozlu sayfaları o eski baskıcı zihniyeti yansıtan, siyasal iktidarın sopası haline gelen yargıçların mezarlığıyla doludur.

Eğer böyle bir mirası övünülecek bir miras olarak algılıyorsanız sizin çağınız 21. yüzyıl değil. Avrupa'nın engizisyon mahkemelerinde görev alabilirsiniz.''

'SİYASİ OTORİTENİN EMRİNDE MAHKEME OLMAZ'
Bütün yargıçların aynı olmadığını, hukukun üstünlüğü için çalışan, vicdanının sesini duyan yargıçların da olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunlardan birinin de ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski emniyet müdürü ve ''Haliç'te Yaşayan Simonlar'' kitabının yazarı Hanefi Avcı'nın davasına bakan yargıçlardan biri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Birisi bir kitap yazıyor, her şey güllük gülistanlık ve o kitabı yazdıktan sonra devlet bütün kurumlarıyla üzerine yükleniyor, hapse atılıyor (Haliç'te Yaşayan Simonlar) kitabını yazan Hanefi Avcı. İki davadan tutuklama kararı veriliyor. Yargıç diyor ki (Bu davadan tutukluluğunu kaldırsak yine hapiste kalacak. Dolayısıyla delilleri karatma durumu yok ki.) (Hayır) diyor diğer iki yargıç, (içeride kalması lazım.) Ve bu yargıcın muhalefet şerhindeki şu cümleyi dikkatinize sunmak istiyorum, (Savcılıkta 100'den fazla klasör olduğu halde bize sadece 16 klasör gönderildi. Belki başka bilgiler de var ama bunu bilmiyoruz.)

Diğer iki yargıca soru şu: Bilmediğiniz delillerle ilgili nasıl karar veriyorsunuz? Bu yargıç (neden bize gönderilmedi) diye soruyor. Ve yine soruyor, (Sağlıklı bir inceleme yapılabilmesi için soruşturma dosyasının tüm eklerinin gönderilmesi gerekir.) Bunlar istenmiştir ama cevap verilmemiştir, ekler gönderilmemiştir. Sizden ne istiyorlar? Tutukluluğunun devamına karar verin. İnsanda biraz vicdan olur, hukukun h'si olur. Hatta h'nin de bir çizgisi olur. Nasıl olur da siz delillerini, dosyasını görmeden, içeriğini bilmeden bu kararı verebiliyorsunuz. Çocuklarınıza neyi miras bıraktığınızı farkında mısınız?

Arkadaşlarımdan rica ettim bu muhalefet şerhini İngilizceye çevirsinler bizim internet sitesine koysunlar. Yanına da arkadaşlarım uygun görürlerse hukukun üstünlüğüne inanan Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını. Bu sadece yargıçların ayıbı değil. Bu artık hukukun, adaletin ayıbına dönüşmüştür. 21. yüzyılın Türkiye'sinde bir hukuk katliamı yaşanmaktadır. Ne eliyle? Özel yetkili mahkemeler eliyle. Eskiden bunun adı DGM'ydi. Bu mahkemeyi Kenan Evren ve arkadaşları kurmuştu.

Özel yetkili mahkemeleri kim yaptı? Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. İkisinin arasında fark yok, aynı anlayış var. Siyasi otoritenin emrinde mahkeme olmaz. Bir mahkemeyi siyasi otoritenin emrine veriyorsanız, orada hukuk olmaz. Zaten orada hukuk yok. Olmayan hukuk, hukuk kılıfı içinde götürülüyor.''

'YARGI SİYASALLAŞMAMALI'
Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde, hukuk alanında yapacakları düzenlemelere değindi. Kılıçdaroğlu, HSYK'nın yapısının böyle olmayacağını, savcıları ayıracaklarını, yargıçları ayrı bir kurum haline getireceklerini, burada Adalet Bakanı ve Müsteşarının yer almayacağını, yargıyı siyasallaştırmayacaklarını anlattı.

Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulunu, siyasi otoritenin emrinden çıkaracaklarını, doğrudan doğruya Yargıçlar Yüksek Kuruluna bağlayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, Yargıçlar Yüksek Kurulu Başkanının, para dilenmek için Maliye Bakanının kapısında beklemeyeceğini, bütçesinin ayrı ve özerk olacağını vurguladı.

Adalet Akademisini, bu yapıdan kurtaracaklarını, HSYK'ya bağlı olacağını kaydederek, burada irfanı, vicdanı hür, hukukun üstünlüğüne inanan yargıçların yetişeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'de hukukun üstünlüğünü egemen kılmada kararlı olduklarını dile getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, savcının, yargıcın yanında kürsüde değil, aşağıda avukatın karşısında olacağını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, hafta sonu Antalya'da bazı tesislerin açılışını yaptıklarını anımsatarak, ''Bunun temeli daha önce atıldı, önceki belediye başkanı Menderes Türel döneminde tesis yapıldı'' şeklinde eleştirilerin de geldiğini söyledi. Kılıçdaroğu, tesisin bir bölümünün Türel döneminde yapıldığının doğru olduğunu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı'nın konuşması sırasında Türel'e teşekkür de ettiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'DİYANET İŞLERLERİNİ BİZ KURDUK'
''Ama Erdoğan'ın kulakları bunu duymaz çünkü onda insan sevgisi yok, yapılana değer vermek yok. Bu ülkede, kim taş taş üstüne koymuşsa hepsine saygı duyarız. Bugün, 'CHP'lilerin dikili ağacı yok, şunu yapmadı, bunu yapmadı' demiş. Geçen hafta Diyanet İşleri Başkanlığını ziyaret ettim. 'Dikili ağacı yoktur' diyen insanın düşünmesi lazım; Diyanet İşleri Başkanlığını kim kurdu? Senin siyasallaştırmak için bizim de siyasallaşmasın diye çaba harcadığımız, özenle siyasetin dışında tutmaya çalıştığımız o Diyanet İşlerini CHP kurdu. Senin dikili ağacın yok, bizim Türkiye'miz var, senin haberin yok. Senin ceplerin var, bizim Türkiye'miz var.

Sayfa Yükleniyor...