Kılıçdaroğlu: CHP'liler AKP'nin figüranı olamaz

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Adalet Komisyonu'ndan CHP'lilerin istifasını değerlendirerek, Erdoğan'a "CHP milletvekilleri AKP'nin figüranı olamaz" diye seslendi.

Kılıçdaroğlu: CHP'liler AKP'nin figüranı olamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, ''bir kalem efendisi'' diye nitelendirdiği Gazeteci-Yazar Abdi İpekçi'nin ölümünün üzerinden 30 yıl geçtiğini, ancak cinayetinin arkasındaki güçlerin hala aydınlatılamadığını söyledi.

Bu ve benzeri cinayetlerin aydınlatılması için CHP olarak çaba harcadıklarını, ancak AK Parti'nin aynı çabayı göstermediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, ''halkın iktidarında aydınlatılmamış faili meçhul cinayet bırakmayacaklarını'' söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

''Yurttaşlarımın şunu çok iyi bilmesini isterim; AKP, artık derin devletin bir parçasıdır. Kendi egemenliğini devlette hissettiren bir partidir. O konuma gelmiştir. Her alanı kendi egemenliği altına almak istemektedir. Onun için faili meçhullerin aydınlatılmasını istememektedir, üzerine kararlılıkla gidememektedir, onun için Hizbullah sanıklarını yakalayamamaktadır, yakalamamaktadır. Artık o derin devletin bir parçasıdır.''

Kılıçdaroğlu, ''Biz AKP'nin yaptığı söz verip sözünde durmayan bir parti olmayacağız. Ne söylediysek ölçüp, tartarak ne söylediysek yerinde ve zamanında söylemeye özen gösteriyoruz'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Denizli ziyaretinde bir vatandaşın CHP'nin hesaplarıyla ilgili kendisine sorduğu soruya yanıt vermediği'' şeklindeki sözlerine de tepki gösteren Kılıçdaroğlu, ''Yani meşhur bir laf var ya 'atma Recep din kardeşiyiz' diye aynen öyle'' dedi.

Sorunun sorulduğu salonda vatandaşlar, basın mensupları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin bulunduğunu, soruyu soran kişinin de bir AK Parti'li olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, soruyu sonuna kadar dinleyerek ayrıntılı bir şekilde yanıt verdiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Çıkıyorsun kürsüye, önünde toplanmış millet, onlara doğruyu söylemiyorsun. Bir Başbakana yakışır mı? Sana yakışır mı? Oturuyorsun bir de namaz kılıyorsun, camide miting yapıyorsun kalkıyorsun millete yalan söylüyorsun. Ben o sorunun yanıtını herkesin huzurunda verdim. Ama benim merak ettiğim bir şey var. Adalet ve Kalkınma Partisinin de hesapları incelendi Anayasa Mahkemesi tarafından. Onlarda da bazı giderler kabul edilmedi bizim gibi. Örneğin bir yıla ait 11 milyar 526 milyon lira kabul edilmedi. Başka bir yıla ait 47 milyar 809 milyon lira kabul edilmedi. Biz hiçbir zaman çıkıp 'neden bu giderler kabul edilmedi sen de hortumcusun' demedik. Neden? Biz de gider yapmışız, o da gider yapmış, ama Anayasa Mahkemesi bazı giderleri 'kabul etmiyorum' diyor, saygı duyuyoruz. Burada çalınan bir para yok. Ama bizlerle onlar arasında bir fark var. Bizde hiçbir zaman parti yöneticilerinin parfümleri, kişisel bakım ürünleri partinin hesabından ödenmez. Yok öyle bir şey. Kendi cebinden alırsın, bakarsın kendine. Şimdi Başbakana soruyorum: Senin şu parfüm merakın nereden geliyor? Senin şu kişisel bakım ürünlerin nedir? Bir çık anlat bakalım. Sen bunları niye tutuyorsun da Adalet ve Kalkınma Partisine fatura ediyorsun? Çık millete bir anlat bakalım. Biz konuşmak istemiyoruz, ama zorla diyorlar ki 'bizim bu kirli yüzümüzü de millete gösterin'. Senin yüzünü göstereceğim, maskeni indireceğim.''

'DARBE OLURSA TANKIN ÖNÜNE ÖNCE BEN ÇIKARIM'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 8 yıldır ''darbe lafı tutturup gittiğini'' belirtti.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Bıktık darbe edebiyatından. Şunu söyledim: Sayın Başbakan, eğer bu ülkede darbe olacaksa o tankın önüne önce Kemal Kılıçdaroğlu, çıkacaktır. Ne korkuyorsun? Ne darbesi? Hangi çağda yaşıyoruz da 'darbe geldi' diyorsun. Milletin gündemini çalmak istiyor. Sen darbeden söz edeceğine çık milletin önüne ben işsizliği şöyle yeneceğim, yoksulluğu şöyle bitireceğim de. Bunları söylemiyorsun. Siz hiç Başbakanın ağzından 'işsizliği şöyle azaltacağız' diye bir söz duydunuz mu? Duyamazsınız. Onun derdi o değil. Efendim darbe olacakmış... Ne darbesi, nereden çıktı bu işler? Milleti korkutuyorlar. O açıdan her yerde rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Biz demokrasiden yanayız.

Bir de kalkmış rahmetli Menderes'i sömürmeye kalkıyor. Sen kim, rahmetli Menderes kim? Sen daha Menderes'in vasiyetini bile okumamışsın. Çocuklarına vasiyetini bir oku bakalım. Darbeymiş, şuymuş, buymuş diye milleti korkutuyorlar. Yok öyle bir şey. Biz demokrasi istiyoruz. Halkımıza güveniyoruz. Halkımızın iradesine de güveniyoruz. Bize oy veren, vermeyen bütün milletimize saygı duyuyoruz. Kim darbe yapacakmış? Sayın Başbakan, halkın gündemini çalmak istiyor. Tipik örneği Kars'taki heykel. Sanki milletin derdi yok, Kars'taki heykele kilitlendi. Yıkılsın mı, yıkılmasın mı? Ucube mi, değil mi? Ya bu milletin derdi işsizlik kardeşim.''

Başbakanın ''yıkacağım'' diye tutturduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Kendisini arabadan kurtaran balyozla gitsin Kars'a yıksın heykeli'' dedi.

Başbakanın heykeli yıkması durumunda tarihe geçeceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Heykel yıkan Başbakan olarak da tarihe geçsin. Ne olacak? Hep yolsuzlukla tarihe geçecek değil ya, baskı rejimi kurmak, yargıyı ele geçirmek için çabasıyla tarihe geçecek değil ya, bir de heykel yıkan Başbakan olarak tarihe geçer'' diye konuştu.

'SSK'DA 2000 YILINDA 2 MİLYAR OLAN AÇIK 2009'DA 28 MİLYARA ÇIKTI'
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Genel Müdürlüğü döneminde SSK'nın ''zarar ettiği'' iddialarını yanıtladı.

''Yolsuzluk konusuna gelince avucunu yalarsın'' diyen Kılıçdaroğlu, genel müdürlüğü döneminde hemen hemen her partiden bakanla çalıştığını ifade etti. Başbakanın kendisini doğru yerden eleştirmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sosyal güvenlik kurumlarında ''zarar'' değil, ''finans açığının'' olduğunu, Başbakanın bunları bilmediğini savundu.

SSK'nın ilk finansman açığını 1970 yılında verdiğini, o dönemde üniversite öğrencisi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, 2000 yılında 2 milyar lira olan finans açığının 2009 yılında 28 milyar 706 milyon liraya çıktığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, ''Ben genel müdürüm. Beni bakanların üzerinde görüyor. Korkuyor benden. Genel Müdürüm ben. Emeklilik yaşını ben belirlemem, emekli aylığını ben belirlemem. Sen, hangi yüzle, hangi ahlakla genel müdürü suçlarsın? Şimdi soruyorum: Ben mi, sen mi daha başarılısın? 2 milyar mı, 28 milyar mı büyük? Çıkıp adam gibi cevabını ver bakayım'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkardıktan sonra ''açığını bulmak için'' çalışma yapıldığını, SSK genel müdürlüğü dönemindeki bütün ihalelerin incelendiğini, 17 Haziran 2010 tarihinde verilen onayda ''konu hakkında yapılacak herhangi bir işlemin bulunmadığı sonucuna varıldığının'' ifade edildiğini aktardı.

Kılıçdaroğlu, ''Devlet senin emrinde, müfettişler senin elinde. Yaptıkları incelemede hiçbir şey bulunmadı. Peki sayın Başbakan sen hangi ahlakla, hangi siyasal tutarlılıkla benim ihale dağıttığımı söylüyorsun. Benim adım Recep Tayyip Erdoğan mı? Başbakan, millete doğruları söylemiyor'' dedi. Başbakana televizyonda tartışma çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, ''Gelemezler. Yürekleri yok. Yüreği olan, haklı olan insanlar gelir. Bunlarda ne haklılık, ne de yürek var'' diye konuştu. Başbakana onarımı yapılan ve önünde miting yaptığı cami ile Ege'de onarılan bazı camiler hakkındaki yolsuzluk iddialarını dile getirdiğini, Erdoğan'dan bir ses çıkmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, ''Bunların inançlara da saygısı yok. Bunların Müslümanlığı kendilerine ait. Milletin ibadet ettiği yerde yolsuzluk yapacaksın, sonra gelip bana laf uzatacaksın. Biz kazandığımız her kuruşu alın terimizle kazandık. Boğazımızdan haram lokma geçmedi. Bunu önce Başbakan bilsin'' şeklinde konuştu.

Başbakanın açılışlarını yaptığı tesisleri arkadaşlarına incelettirdiğini, badana boyası yapılan, çatısı aktarılan tesislerin ve istinat duvarlarının açılışlarının yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Recep Tayyip Erdoğan, milleti kandırıyor. Millete yalan söyleme, Allah'tan kork. Üstelik bunun için devletin uçağını, otobüsünü kullanıyorsun. Aldatanlar ve Kandıranlar Partisi... AKP, budur'' dedi.

'BAROLAR NİYE SES ÇIKARMIYORLAR'
Gazetelere bugün 24 baronun ''yargı ile ilgili kaygılarını dile getiren'' ilan verdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Diğer barolar nerede? Korkuya mı teslim oldular? Korkuya teslim olmayan baro ya 'evet' ya 'hayır' der. Niye ses çıkarmıyorlar? Neden korkuyorsun? Ya çıkıp adam gibi 'yapılan doğrudur, destekliyoruz' deyin ya da 'karşısındayız' deyin'' diye konuştu.

Yargıtay ve Danıştay ile ilgili düzenlemeler içeren tasarının Adalet Komisyonundaki görüşmeleri ile ilgili değerlendirmeler de yapan Kılıçdaroğlu, ''AKP mutfağında hazırlanan tasarının'' kimsenin görüşü alınmadan acele bir şekilde yasalaştırılmak istendiğini ileri sürdü.

'ELBETTE DİRENECEĞİZ, İTİRAZ EDECEĞİZ'
''AKP'nin parlamentodaki sayısal üstünlüğünü kullanarak muhalefeti susturmaya çalıştığını'' iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Komisyonda oylama yapılıyor. Milletvekili 5 dakikadan fazla konuşmasın, birden fazla önerge olmasın... Eller kalkıp iniyor. Ne olacak? CHP milletvekilleri, AKP'nin figüranı mı olacak? Biz bunu mu kabul edeceğiz? Bunu reddediyoruz. Senin figüranların var zaten orada. Senin emir kulların var zaten orada. Efendim niye istifa ediyorsunuz? Sen önce kendine bir sor bakalım Sayın Başbakan, niye 5 dakika ile sınırlandırıyorsun? Bırak muhalefet de konuşsun. Hayır o konuşmasın. 5 dakikada böylesine önemli bir konuyu dünyanın hangi parlamentosu konuşmuş? Zorla meşru zeminlerde tartışmanın önüne geçmek istiyorlar. Baskı kuruyorlar. Baskı kurup meşru zeminlerde belli konuların tartışılmasını istemiyor. Elbette direneceğiz. Elbette ki itiraz edeceğiz. Başbakanın anlamadığı bir şey var. CHP'lilerin kendileri gibi biat kültürü sonucu parlamentoya geldiğini sanıyor. Biz öyle değiliz. Düşüncelerimizi özgürce dile getiriyoruz. Demokrasinin güçlendirilmesi için her türlü mücadeleyi yapacağız. Medyaları, güvenlik güçleri var. Kim olursa olsun haklı bildiğimiz yoldan ayrılmayacağız.''

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar partisinin Doğu ve Güneydoğu'da ''Hizbullah ile kanka'' olduğunu ileri sürerek, Erdoğan'nın ''derneklerin demokratik dernek olduğunu'' söylediğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, bu dernekler hakkında mahkeme kararı olduğunu belirterek, ''Demokrasi bunların kafasındaki bir olay değil. Zaten daha önce söylemişlerdi. Tren gibi, durağa gelince ineriz. Demokrasi bir araçtır onlar için'' diye konuştu.

Yargıtay'ın üye sayısının azaltılması için hazırlanan tasarıda Erdoğan ve bakanların imzasının bulunduğunu, şimdi üye sayısının artırıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Kim kıvırıyor, çıksın Başbakan anlatsın'' dedi.

Bağırmayla çağırmayla sorunların çözülmediğini, ''boş varilin sesinin yüksek çıktığını'' kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

''Öyle bağır çağır, hakaret et, küfür et... Yok öyle şey. Halka doğruları anlatacağız ve oy isteyeceğiz. Gerekirse bütün örgütlerimiz sokak, sokak, cadde, cadde, mahalle, mahalle örgütlenecek. Tek başına iktidar için mücadelemizi vereceğiz. Baskıya şiddete göğüs gereceğiz. Baskılara direnmek her CHP'linin temel görevi olmak zorundadır.''

Tunus ve Mısır'da yaşananlar konusunda da değerlendirmeler yapan Kılıçdaroğlu, bu ülkelerde yaşananların gücün tek elde toplanmasının sonucu olduğunu ifade etti.

O ülkelerde de demokrasi ve özgürlük istediklerini bildiren Kılıçdaroğlu, ''Bizi model alın. Cumhuriyeti modeli Mustafa Kemal'in modelidir. Bu model insan haklarına saygılı, kadın erkek eşitliğine dayalı, sosyal devlet modelidir. Bu modeli Ortadoğu'da da isteriz'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...