Kılıçdaroğlu: Hükümet açıklama yapmalı

Ergenekon'daki son gözaltıları CHP lideri "Aramalar demokratik değil, hükümet açıklama yapmalı" sözleriyle değerlendirdi. İçişleri Bakanı Atalay ise "Yargının kararıdır, mahkemenin talepleri karşılanmaktadır" dedi.

Ergenekon'da bu sabah gerçekleşen yeni gözaltı dalgası anında siyaset dünyasına da yansıdı. İktidar kanadı gözaltı kararını yargının verdiğinin altını çizerken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sert tepki verdi.

İngiltere'den bugün sabaha karşı 'ye dönen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorusu üzerine Ergenekon soruşturmasında gazetecilerin gözaltına alınmasını eleştirdi: ''Tuzun koktuğu süreci yaşıyoruz. Artık 'de, namuslu gazetecilik yapmak gittikçe zorlaşıyor. Halkıma şunu söylemek isterim; hiç bir baskıcı düzen ilelebet yürüyemez. AKP baskı kurdukça, toplumun bilinçlenmesi artacaktır. Biz hukukun üstünlüğünü istiyoruz. Şu anda güçlünün hukuku Türkiye'de geçerli.

Bugün Ankara Baro Başkanı'nın yaptığı bir açıklama var, 'Arama kararlarında somut bir gerekçe söz konusu değildir' diye. Eğer somut bir gerekçe olmadan sabahın erken saatlerinde gazetecilerin evleri ve çalışma ofisleri aranıyorsa, basılıyorsa, bu, Türkiye'de demokrasinin sorgulanması gerektiğini gösteriyor."

ATALAY: YARGININ KARARI
Gazeteciler gözaltıları İçişleri Bakanı Atalay'a da sordu. Atalay'ın değerlendirmesi şöyleydi:

''Böyle bir olay olduğunda bizim İçişleri Bakanı olarak verdiğimiz cevap, her olayda aynıdır. Yargının bir kararıdır. Yargı emniyetten bu işlemleri yapmasını ister. Bu gibi durumlarda polis adli kolluk görevi görür. Tamamen İstanbul'da yargının, mahkemenin talepleri karşılanmaktadır. Yargının yürüttüğü bir süreçtir. Bizim burada bir fazla cümle söylememiz yanlış olur. Çünkü şuna inanıyoruz, Türkiye'de bir yargı var, bunu onlar yürütüyorlar. Bunların açıklaması da oradadır. Bu olayda ve bu tür olaylarla ilgili bizim çok açıklamamız olmaz. Basın mensupları olarak bunu sizler de biliyorsunuz.''

ANKARA BAROSU BAŞKANI: ARAMA GEREKÇESİ YOK
Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Temren Küçük'ün arama yapılan evinin önünde gazetecilere açıklama yaptı.

Aramaların gerekçe gösterilmeden yapıldığını söyleyen Feyzioğlu, ''Aramalar, Türk hukuk tarihinde kendine özgü anlamlı bir yer edinecektir, arama kararları hukuka aykırıdır'' dedi. Arama kararında mutlaka bir fiil tanımı yapılması gerektiğini, örgüt üyesi olma iddiasının bir fiil olmadığın ifade eden Feyzioğlu, kişinin neyle suçlandığının yazılması gerektiğini vurguladı.

Fiil somutlaştırılması yapılmadan arama kararı çıkartıldığını aktaran Feyzioğlu'na göre bundan böyle hiç kimsenin mesken özgürlüğü yok ve böyle bir kararın alınması iki dudak arasında.

Ankara Barosu'nun darbelerin karşısında olduğunu bildiren Feyzioğlu, ''Artık yeter, dursun lütfen. Bize bu toplumda hukukun ve demokrasinin olduğuna dair işaretler verin. Toplumun düşünen insanlarına sesleniyorum. 'Benim başıma gelmedi' demeyin, kendi başınıza geldiğinde kim ayağa kalkacak'' diye konuştu.

HAMZACEBİ: MUAVİYE DÖNEMİ YARATILIYOR
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise gözaltılarla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

AK Parti iktidarına muhalif olanların seslerinin kesildiğini ve susturulduğunu söyleyen Hamzaçebi, şöyle konuştu:

''Basın susturulmak istenmektedir. Türkiye, basın özgürlüğü konusunda uluslararası istatistiklerde oldukça kötü durumdadır. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün yayımlamış olduğu 2010 yılı istatistiğinde Türkiye, basın özgürlüğü sırasında dünya ülkeleri arasında 138. sıradadır. Türkiye, geriye gitmektedir, Afrika ülkelerinden Zimbabve, Kongo'dan, Asya ve Ortadoğu ülkelerinden çok daha geri bir konumdadır. Bu tür gözaltılar, soruşturmalar olduğu sürece Türkiye'de basın özgürlüğü çok daha geriye gidecektir.''

Gözaltına alınan gazetecilerin son açıklamaları dikkate alındığında, bu tip gözaltıların hukuki, yasal meşruiyetinin şüpheli hale geldiğini ileri süren Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu uygulamaları yasa maddelerine dayandırmak mümkündür, ama hukuka ve milletin vicdanına dayandırmak, milletin vicdanında aklamak mümkün değildir. Gözaltına alınan Nedim Şener'in 18 Şubat'ta yazdığı yazıda, 'Dink cinayetinde ihmali ve sorumluluğu bulunanların, Ergenekon soruşturmasını yürüten polisler olduğu anlaşıldığından beri bana yapılan uyarıların ardı arkası kesilmiyor; (Şimdi de sıra sende, Soner'e söylüyorduk, bak oldu. Bavulun hazır mı birader, kalın pijaman, yünlü donun tamam mı kardeş) diyorlar. Bir diğer gazeteci Yalçın Küçük'ün, 'Seçimlere doğru herkes CHP'de toplansın, herkes CHP'ye oy versin' diye beyanı var.

Gazetecilere yönelik gözaltıların tek bir amacı vardır; muhalif sesleri susturmak, Hükümeti eleştiren sesleri susturmak. Böylece basın, seçime doğru AKP'nin yolsuzluk dosyalarını yazamayacak hale getirilecektir. Hedef budur, niyet budur. Hukuk adına hukuksuzluklar yapılmakta ve bu hukuksuzluklara herkesin saygı duyması istenmektedir. Bu, Emevi döneminde de böyleydi. Dört Halife döneminden sonra Emevi Sultanı Muaviye'yi eleştirmek yasaktı. Muaviye hakkında herkes eleştirel düşünebilirdi, bu serbestti ancak düşüncelerin kağıda dökülmesi, etrafta konuşulması yasaktı. Şimdi Türkiye'de bir Muaviye dönemi yaratılmak isteniyor.''

TÜSİAD: DAHA NE KADAR BEKLEYECEĞİZ?
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner de, son gözaltılara ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

''Darbe dönemlerinden, demokrasiye müdahalelerden, sayısız faili meçhulden ve bunların sorumlusu çetelerden yılmış vatandaşlar olarak, Ergenekon davası başladığından bu yana, hepimiz o darbelerin ve müdahalelerin sonu gelecek, daha şeffaf ve hesap veren bir devlete kavuşacağız diye ümitlendik. Yıllardır vatandaşlar olarak sayısız gözaltı ve tutuklama izliyoruz. Her seferinde yargıya güvenerek bekliyoruz arkasından ne çıkacak diye... Sorularımız cevapsız kalsa da, zaman zaman vicdanlarımız rahatsız olsa da, hala beklemeye devam ediyoruz. Demokrasi, şeffaflık ve adaletin yerine gelmesi için daha ne kadar bekleyeceğiz? 'Bakalım arkasından ne çıkacak' sorusunun son kullanma tarihi nedir?''


Sayfa Yükleniyor...