Kılıçdaroğlu: Sadece Başbakan özgür

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ülkede hiçkimsenin özgürlüğünün olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bir tek Başbakan Erdoğan’ın özgürlüğü var” dedi.

Kılıçdaroğlu: Sadece Başbakan özgür

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erzurum’da NTV’den Miray Akdağ Uluç’un sorularını yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, kısaca şunları söyledi:

"Danıştay’ın türban kararını Başbakan neye göre hukuksuzluk olarak tanımlıyor, önce onu açıklaması lazım. Hukuku sağlayacak olan Başbakan mı yargı mı? Eğer hukuk düzenini tesis ediyorsa o zaman yargıyı kaldırılam. Politikacıların dikkat etmesi gereken temel bir konu var. Güçler ayrılığı ilkesi denen anayamasımızın ana omurgasını oluşturan bir yapı vardır. Yasama, yürütme ve yargı. Herkes kendi görevini yapacak. Yargı bir karar vermişse karara saygı duyacaksınız. Hangi gerekçeyle verildiğine bakacaksınız. Daha hiçbir şeyi görmeden ‘Bunu hukuksuz görüyorum’ diye. Onu eleştireceğine, tarafsız olmadıkları yargı kararıyla kesinleşmiş kişiler aynı davada niye yargıç görev yapıyorlar, nasıl orada kalıyorlar. Eleştirecekse onu eleştirsin. Siz bunları görmemezlikten geliyor, beğenmediğiniz bir kararı yerden yere vuracaksınız. Bu hukuk devletinde olmaz. Kendi düşüncelerine uygun bir hukuk sistemi oluşturmaya çalışıyor. Bu ancak tek parti, faşist yönetimlerde olan bir anlayıştır. Liderin düşüncelerine aykırı yargı karar veremez, yürütme hiçbir şey yapamaz, yasa çıkaramaz. Tek adam vardır ve onun söylediği her şey doğrudur. Sayın Erdoğan’ın geldiği nokta budur, demokrasi açısından en büyük tehlike de budur.

(Hizbullah üyelerinin tahliye edilmesi) O tarihi vebalin altında kalan AKP hükümetidir. Bunlar serbest bırakıldı. Bir yargıç yasaları uygular. İmza atmaya gelmeleri bekleniyordu, gelmediler. Yurtdışına kaçtılar. Hükümet nerede burada? Burada tek sorumlu olan hükümettir. Meclis Başkanı bile bu konuda hükümetin yanlış yaptığını söylemiştir. ‘Emniyet üzerine düşeni yapmamıştır’ dedi. İçişleri Bakanı Başbakan’a bağlı değil mi? Doğruları halktan gizlemek için çaba harcıyor, bu doğru değil. Siyasetçi doğruyu söylemeli ve konuşmalıdır. Başbakan TÜSİAD gibi bir sivil toplum kuruluşuna gidiyorsa, her şeyden önce doğruları söylemeli, yeri geldiğinde yanlış yaptığını da söylemelidir. ‘Benim söylediğim doğrudur ve ben bu anlayışla yola çıkarım’ diyor. Bu tek adam iktidarıdır, bu da ’ye yarar getirmez.

‘Yaşam tarzına biz müdahale etmiyoruz’ demekle olmaz. Uygulamaya bakmak lazım. Bugün milyonlarca insan kaygı duyuyorsa, bu kaygı boşuna kaygı değildir. Demek ki birileri müdahale ediyor. Allah aşkına ‘Mahalle baskısı’ deyimini bulan biz miyiz. Bunu bu ülkenin bilim insanları, sosyologları söylediler. Bu baskı siyasi otoriteden gücünü alıyor. Milyonlarca yurttaş özel yaşamına müdahale edildiği kanısını taşıyor. Başbakan böyle diyerek kimseyi kandıramaz. Bilinen gerçekler vardır, bilinen olaylar, direkt müdahaleler vardır. AKP’li belediyeler gidip noter aracılığıyla belli esnaftan taahhütname alıyorlar. Başbakan ‘Bu taahütnameyi niye alıyorsunuz?’ diye sorsun.

“Galatasaray taraftarına eleştiri getirmek politikacılar tarafından hiç doğru değil. Demokrasiye inanıyorsanız insanların karşı düşüncelerini dile getirmelerine protestolarına saygı duyacaksınız. Sadece beni alkışlayacaksınız gibi bir anlayış hangi demokraside olabilir? Tek gücün olduğu bir yerde kimse protesto edemez ve biz buna demokrasi diyeceğiz. O yüzden hele hele Galatasaray stadını biz size yaptık, lütuf mantığı ile bunu söylüyorlarsa bu hiç doğru değil. Milletin parası ile yapacaksınız, millete satmaya kalkacaksınız. Millet bunu yutmuyor. Konuşma yaparken de aşağılayacaksınız, sizin bürokratınız aşağılayacak o insanlar da protesto edip ‘Sen bunu yapamazsın’ diyeceklerdir.

O stadyumun ihalesi kime verildi, kim var bunların arkasında, orada çalışanlarla o ihaleyi alanlar arasında bir bağlantı var mıdır, yok mudur. Bunu ileriki günlerde arkadaşlarımız ayrıntılı olarak kamuoyuyla paylaşacaklar. Bir ihalenin sağlıklı olması lazım. TOKİ’deki ihaleler, usulsüzlükler ve yolsuzluklarla ilgili kitaplar yazıldı. TOKİ başkanı doğrudan Sayın Başbakan’a bağlı. Bir ihale organı niye doğrudan Sayın Başbakan’a bağlı olur? Bizim bildiğimiz kadarıyla sadece MİT doğrudan doğruya Sayın Başbakan’a bağlıdır, bu da doğaldır. Bu iktidar döneminde en ballı kaymaklı ihalelerin yapıldığı kuruluşun yöneticisi doğrudan niçin Başbakan’a bağlı? Sayın Başbakan TÜSİAD’ın Genel Kurulu’na katıldı, yine güzel tablolar çizdi ama ne yazık ki o konuşmaların yapıldığı sırada Adana’da polis bir operasyon yapıyordu. İnsanlar taksitle böbreklerini satıyorlar. Sayın Başbakan kendine sordu mu bu insanlar niye taksitle böbreklerini satıyorlar.

Başbakan gerçekleri görmüyor. Sayın Başbakan ana muhalefet partisinin taahhütleri 200 katrilyonu buluyor. Ben Sayın Başbakan rakamlardan biraz anlar diye tahmin ediyordum. Samimi söylüyorum; ne rakamdan ne bütçeden, ne hedeflerden, ne ilkelerden... Hiçbir şeyden anlamıyor. Hele 200 milyar rakamını veren bir Başbakan’ın Türkiye'nin gerçeklerinden de haberi yoktur. Sayın Başbakan’ın üstelik bürokrasi deneyimi de yok. Sayın Başbakan ihalelerle uğraşana ihaleler dağıtan ülkeyi pazarlayan bir konumda. Başbakan’ın ülkenin gerçekleri ile ne ilgisi var bu ülkede ne kadar vergi hangi koşullarda toplanıyor, nerelere nasıl harcanıyor diye Sayın Başbakan biliyor mu? Bizim yoksulluğu önlemek için yaptığımız taahhütlerden korktu Sayın Başbakan. Yoksul sayısı artıyor ve bu yapıyı genişletmek istiyor Sayın Başbakan.

Her siyasal partinin temel hedefi tek başına iktidar olmaktır, bizimde öyle. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarına bu ülkenin ihtiyacı var. Çiftçisi memnun değil, esnafı memnun değil. Ekonomisi iyi değil, emeklisi ne durumda, uluslararası ilişkilerde iyi değil. Bütün bunlara baktığımız zaman Türkiye yeniden rayına oturan bir ülke konumuna gelmek zorundadır. Bunu yapacak olan da sosyal demokrat bir partidir. İnsanların inançlarına, etnik kimliklerine saygı gösteren, onların sorunlarına talip olan kararlılıkla mücadele eden; Erzurum’a gelen Ağrı’ya, Hakkari’ye Trakya’ya giden bir partiye, güçlü bir partiye ihtiyacı var. O nedenle biz CHP’ye bu ülkenin tek başına iktidara gelmesine ihtiyacı var.

İnsanlık Anıtı’nı ziyaret etmek gibi bir planım yok ama Kars’a gittiğim zaman anıt büyük zaten görünüyor. Anıt tartışmaları aslında toplumun gündemini çalmak demektir. Bu ülkenin başka derdi yok mu? 2.5 aylık bir çocuk açlıktan öldü, Türkiye'nin bunu tartışması lazım. İşsizlik almış başını gidiyor, esnaf şikayet ediyor siftah yapamıyoruz diye. Biz bunları unutmuşuz, bu ülkenin derdi Kars’taki heykel. Başbakan gündemi saptırmak halkın gözünü boyamak başka yerlere çekmek için yapıyor bunu. Heykelin olmaması olması çok önemli değil; heykellerin, güzel sanatların gelişmesi halkın karnının doyduğu ortamda daha güzel olur. Türkiye'de özgürlük yok. Bir kişinin özgürlüğü var o da Recep Tayyip Erdoğan. Onun dışında kimsenin yok, kimsenin konuşmaya neredeyse hakkı da yok. Halkımızın, aydınların, sanayicinin, esnafın ve çiftçinin bunu görmesi lazım. Türkiye'de halkın iktidarının olması gerekiyor.”

Sayfa Yükleniyor...