Kılıçdaroğlu: Trump'ın mektubu nasıl geldi, aynı yolla iade edeceksin

ABD Başkanı Trump'tan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a asla kabul etmedikleri ağır bir mektup geldiğini belirten CHP lideri Kılıçdaroğlu, ''Sana mektup nasıl geldi, aynı yolla iade edeceksin, Türkiye'nin şanını ve şerefini koruyan bir mektup da yazacaksın'' dedi. Kılıçdaroğlu, 1000 liranın altında aylık alan emekli, dul ve yetim sayısının 847 bin 643 kişi olduğunu da söyledi.

Kılıçdaroğlu: Trump'ın mektubu nasıl geldi, aynı yolla iade edeceksin

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, toplumların hayatlarında önemli kişilerin bulunduğunu, bunların başında da sanatçıların yer aldığını söyledi. Sanatın, bir ülkenin entelektüel düzeyini gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 21'inci yüzyılda sanat alanında güçlü olan ülkelerin, diğer ülkelere göre yumuşak güç açısından daha kuvvetli olacağını belirtti.

Bir yazarın romanı diğer dillere çevrildiyse ve okunuyorsa orada 'ye yönelik sempatinin artacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sanatçıların böyle bir gücü olduğuna işaret etti. Sanatçıların gücünün, siyasetçilerin gücünden daha etkili bir alan yarattığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sanatçıları baş tacı yapmanın herkesin ortak görevi olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, sanatçıların siyasi görüşlerinin ötesinde eserleriyle anılması gerektiğinin altını çizerek vefat eden Yıldız Kenter'in değerli bir sanatçı olduğunu dile getirdi.

Kenter'i iki hafta önce evinde ziyaret ettiğini, sorunlu bir sağlık ortamında olduğunu gördüğünü aktaran Kılıçdaroğlu, kısa süre görüştüklerini, sonrasında salonda diğer kişilerle durumuna ilişkin değerlendirme yaptıklarını anlattı.

Kenter'in hayatını sanata adadığını, büyük başarılara imza attığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, Kenter'in "Sahneye çıkıp şöyle bir baktığımda bütün dünyayı kucaklıyormuşum gibi geliyor" dediğini anımsatarak, "Şu anda tüm dünya, tüm yıldız sanatçımızı yürekten kutluyor ve kucaklıyor, onu asla unutmayacağız" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Kenter'in sadece tiyatro alanında değil sinema alanında da büyük başarılara imza attığını hatırlattı.

Tiyatro sanatçısı Jale Birsel'in de yaşamını yitirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, tiyatro camiasına başsağlığı dileklerini iletti. Kılıçdaroğlu, iki sanatçıya da rahmet dileyerek bu sanatçıların unutulmamasının ortak görev olduğunun altını çizdi.

Birlikte yaşamanın güzel olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bayrağımız var, güzel bir vatanımız var mı, var. Güzel insanlarımız var mı, evet bütün ülkede güzel insanlarımız var. O zaman bizler barış ve huzur içerisinde yaşamak zorundayız. Dolayısıyla kadının kılık kıyafeti, insanların inançları, insanların kimlikleri ayrışmamıza yol açmamalı. Herkesin kimliği, yaşam tarzı, inancına saygı gösteren bir toplum olmak zorundayız. Huzuru böyle yakalayacağız.

Başörtülü iki kızımıza saldırı yapıldı. Gamze İnce ve Feyza Yerlikaya'ya saldırı yapıldı. Kendilerini aradım, morallerinin bozulmamasını istedim. 'Bu ülkede bu tür provokasyonlar olabilir, asla üzülmeyiniz. Bu ülkenin sağduyulu insanları, bu ülkenin güzel insanları hep yanınızda olacaktır' dedim. Onlara moralinizi bozarsanız bu provokatörün amacına ulaştığını gösterir, moralinizi bozmayacaksınız, kimliğinizi yaşam tarzınızı sürdürür veya sürdüremezsiniz, bu tümüyle iradenize bağlı ama hiç kimse unutmasın, hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz. Bir insanın yaşam tarzı, kimliği, inancı asla ve asla siyasete konu olmamalı. Bize düşen, bu anlamda bu insanlara saygı göstermektir."

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'dan sonra bir vakıf kurulduğunu ve para toplandığını belirtti. Bu vakfın nerede olduğunu sorduklarında, Türkiye Şehit Yakınları ve Gazilerle Dayanışma Vakfının kurulduğunun kendilerine iletilerek bir adres verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Ankara Milletvekili Murat Emir'in bu adrese gidip baktığını ancak adreste öyle bir vakıf olmadığını gördüğünü söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Vakfın 309 milyon lira para topladığı bundan birkaç yıl önce ifade edildi. Nerede bu para? Onu da bilmiyoruz" ifadesini kullandı.

Gazi ve şehitler ile ailelerine saygı duyulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini söyle sürdürdü:

"Sordum, 309 milyon lira ne oldu? Vakıf kurdular mal varlığı 10 milyon lira. Nerede bu para? Bağış topladılar, bağışı ödeyen kim? Vatandaşlar. Boğazından kesti, madem şehitler var, gaziler var biz bağışı oraya yapalım dediler, bağışı oraya yaptılar. Kaç lira para toplandı, belli değil. Bu para nerede değerlendiriliyor, o da belli değil. Soruyoruz, 'şu adreste vakıf var 'diyorlar, o adrese gidiyoruz, o adreste öyle bir vakıf yok. Mahkeme kararında da aynı adres var. Dün arkadaşlarımız suç duyurusunda bulundular. Mahkemeye yalan, yanlış bilgi veriyorlar. Şu adreste vakıf var deniyor, hakim de kararı veriyor, gidiliyor o adrese, öyle bir vakıf yok. Mahkemeyi kandırmak, mahkemeye yanlış bilgi vermek ne zamandan beri dürüstlüğün göstergesi olmaya başladı. Ben bunu soruyorum, sonuna kadar da soracağım. Kim için soracağım? Bu ülkenin tüyü bitmemiş yetimi adına soracağım, gazilerimiz adına soracağım, şehitlerimiz adına soracağım, şehit aileleri adına soracağım. Ben soruyorum, kaçamak cevap veriyorlar. Çık adam gibi açıkla kardeşim şu kadar parayı topladık, şuraya şu kadar para harcadık diye. Genel Kurul'da milletvekili arkadaşlarımız da soruyorlar, bazı şehit yakınlarına, gazilere verdik diyorlar, bir isim verin kime verdiniz, bir bakalım. İsim de veremiyorlar, niçin? Çünkü bu paranın akıbeti şimdilik meçhul, belli değil."

"ÖZELLEŞTİRME KANUNU GAYET AÇIK"

Kılıçdaroğlu, Sakarya'daki tank-palet fabrikasının değerinin 20 milyar dolar olduğunu, Avrupa'nın en büyük entegre tesisi olan fabrikanın 1 milyon 800 bin metrekarelik bir alanda kurulduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarında "iftira atıyorsunuz, satılmadı" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Satılmadı doğru, zaten biz 'Peşkeş çekildi' diyoruz. Satılsa para alacaksın, kiraya versen para alacaksın. 'Peşkeş çekildi' diyoruz. Bedava verildi. 20 milyar dolarlık fabrika 25 yıllığına bedava verildi. 1 milyon 800 bin metrekarelik araziyi versen dünyanın parasını alırsın. Telekom'u kaça kiraladın? 6,5 milyar dolara. O da geçiciydi, satılmadı Telekom. 6,5 milyar dolara kiraladılar, parayı aldı. 25 yıllığına işletme hakkını veriyorsun Telekom gibi, karşılığında bir lira bile alınmıyor. Birileri bir şeyler almış tabii, kesin o. Birilerinin bankada, yurt dışında hesaplarına para yatmış olabilir, o da kesin. Kesin olmasa benim mal varlığımı otur araştır, araştırmazsan namertsin diyebiliyor musun? Diyemiyorsun" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, fabrikanın işletme hakkının BMC'ye devredilmesine ilişkin şöyle konuştu:

"Kaça devrettin, ben bunu soruyorum. Kaç lira aldın? Madem her şey aleni, madem herkes her şeyi biliyor, kararnameleri niye gizli çıkarıyorsun? Niye gizli kararname? Özelleştirme Kanunu da gayet açık. Özelleştirme işlemlerinde 'aleniyet açıktır' diyor. Bu kadar basit. Sen kararnameyi gizliyorsun. Demek ki bu milletten bir şeyi gizliyorsun, öğrenmesini istemiyorsun. Özellikle de benim öğrenmemi istemiyor. Senin boyun ona yetmez. Ben her şeyi öğrenirim. Bunu soracağım da daha bir protokol var. O protokolü de gizliyorlar. Erdoğan'a soruyorum; tank-palet dolayısıyla gizlediğin protokolü açıklayacak mısın? Öyle bir protokol yapmışlar ki 25 yıllığına bedava aldıkları fabrikayı bu beyler çalıştıracaklar, asker bizim, işçi bizim, tezgahlar bizim, fabrika bizim, orada mal üretilecek, bana satacaklar. Ben kendim üretiyorum zaten, niye bana satıyorsun? Akıl var mantık var, ben bu soruyu soruyorum. Cevap; efendim Kılıçdaroğlu bilmez, biz onu Katar ve BMC ortaklığına 25 yıl işletsin diye devrettik. Kaça devrettin, kaça kiraladın?"

Bu konuyla ilgili bir başka sorusunun ise "bir ihale yapılıp yapılmadığı" yönünde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "50 milyon dolarlık yatırım yapacakmış. Birisi çıkar der ki ben de 150 milyon dolarlık yatırım yapacağım. İhale yaptın mı? İhale yapmadın, niye yapmadın? Hangi gerekçeyle ihaleyi yapmadın. Sana bu yetkiyi kim verdi? Hangi kanun sana böyle bir yetki verdi? Bu soruları soruyoruz, bu soruların tamamı havada" ifadelerini kullandı.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, bu konuda ne kendisinin ne CHP ne de 82 milyon vatandaşın geri adım atacağını söyledi.

Bu durumun aynı zamanda Türkiye'de adaletsizliğin boyutunu gösterdiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Devletinin malının nasıl birileri tarafından birilerine peşkeş çekildiğini gösteriyor. Devletin malını peşkeş çekiyorsunuz, bedava veriyorsunuz. Bana dünyada bir ülke gösterin, olur ya benim bilmediğim bir ülke. Kendisi silah fabrikasını yabancı bir orduya 25 yıllığına kiralasın. Bir tane örnek gösterin, ister Papua Yeni Gine'yi ister ABD'yi ister Japonya'yı ister Güney Kore'yi ister Kuzey Kore'yi ister Rusya'yı gösterin. Var mı böyle bir örnek? Dünyada böyle bir örnek yok. Peki sen niye kiralıyorsun 25 yıllığına? Üstelik bedava kiralıyorsun. Bir kuruş almadan kiralıyorsun. Bizim işçiler de onların emrinde çalışacak, bedelini biz ödeyeceğiz. Herkesin bilmesini, özellikle de ülkücü kardeşlerimin bilmesini isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük silah fabrikasının yabancı bir orduya peşkeş çekilmesini ben kabul etmiyorum, bunu milliyetçilik anlayışım da kabul etmez. Dolayısıyla biz, kendi ülkemizi seviyoruz, kendimiz yönetmek istiyoruz. Bu fabrikanın büyük ortağı Katar. Sevgili Erdoğan, sen bunu biliyor musun? Yöneticisi de Katar. Sen daha bakmadın ticari sicili gazetelerine ama ben o ticari sicil gazetelerinin tamamına baktım. Sen ülkeyi yönetemiyorsun. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekenlerin, bu memlekete faydası olmaz, ceplerine faydası olur. Adalet, evet hepimiz için adalet, üretim için de adalet. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak da bir adalettir."

Seçim öncesi belediye başkanı olmak isteyenlerin savcılığa başvurduğunu, seçime katılma konusunda bir engel olup olmadığını sorduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Engel yok" denildiğinde de adayların Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurduğunu aktardı.

Kılıçdaroğlu, YSK'nın da "Tamam, belediye başkanlığı seçimlerine katılabilirsin." dediğinde, adayın seçime katıldığını aktararak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Belediye başkanı seçimi kazanıyor, ayın 31'inde, ayın 1'inde Vali Ankara'ya yazı yazıyor; bu, görevden alınmalı diye. Kardeşim ya daha dün yaptık seçimi, 1'inde yazı yazıyorsun. Eğer benim seçime girmeme gibi bir sorunum varsa baştan bunu yaparsınız kardeşim. Savcı, kusura bakma, savcı, sen seçime giremezsin, Yüksek Seçim Kurulu sen seçime giremezsin der. Seçime girdikten sonra ben seni görevden alıyorum. Görevden alınabilir mi? Eğer yasal gerek varsa alınabilir, haklı bir gerekçe varsa alınabilir ama ne yaparsınız, belediye meclis üyesi var. Belediye Meclisinde seçim yapılır, yeni bir belediye başkanı seçilir, aday seçilir, öbürünün davası devam eder. Diyorsunuz ki şimdi bir, seçime katılmana izin verdim, iki, seçimi kazandın, şimdi seni cezalandırıyorum, üç, seni görevden alıyorum, dört, oraya bir memur tayin ediyorum, belediye başkanlığı yapsın diye ayrıca seni, belediye meclisini de saymıyorum. Şimdi arkadaşlar, bu demokrasi midir? Dünya, Türkiye'de demokrasi yok diye biliyor. Doğru. Bu demokrasi midir, demokrasi benim gibi düşünmeyen insanın da haklarının olduğunu kabul etme rejimidir. Girecek seçime, sokuyorsunuz, kazanıyor, niye görevden alıyorsunuz ve neden kayyum tayin ediyorsunuz. Bu ne demektir? Ben sana oy veren, seni seçen bütün seçmenlerin iradesini kabul etmiyorum, sandığa atılan oylar benim için geçersizdir demektir. Bu yanlıştır, demokrasi kültürünün özüne yakışmaz, yanlıştır. O nedenle hepimizin demokrasi konusunda duyarlı olması lazım. Türkiye'nin demokrasi konusunda bütün İslam dünyasına örnek olması lazım. Nasıl Milli Mücadele'de, Kurtuluş Mücadelesi'nde örnek olduysak ve nasıl cumhuriyette örnek olduysak, Mustafa Kemal'in cumhuriyeti kurmasından sonra bütün İslam dünyası cumhuriyete geçtiyse demokrasi konusunda da bizi örnek alıyorlar."

Kılıçdaroğlu, demokrasinin büyütülmesi ve geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Osman Kavala'nın 749 gündür cezaevinde olduğunu, Ahmet Altan'ın da tahliye kararının ardından gözaltına alındığını söyledi. Bunların yanlış olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, adaletin sağlanması gerektiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin yeni amiral gemisinin, Sözcü gazetesi olduğunu", gazetenin ise terör örgütüne destek vermekle suçlandığını kaydederek, gazetenin yazarlarının bütün hayatının FETÖ ile mücadeleyle geçtiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bugün hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin, ayrıca adalet ve hukukun olmadığını öne sürdü.

"ÜNİVERSİTE SUSTURULMAK İSTENİYOR"

Şehir Üniversitesinin Türkiye'nin saygın üniversitesinden biri olduğunu, Türkiye ve dünyanın saygın akademisyenlerinin getirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, üniversitenin 2019 memnuniyet araştırmasında 14, vakıf üniversiteleri arasında ise 8. sırada yer aldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ancak bankanın haciz uyguladığını, akademisyenlerin aylıklarını alamadığını, ciddi bir haksızlık olduğunu, banka aracılığıyla üniversitenin susturulmak ve ele geçirilmek istendiğini öne sürdü. Kemal Kılıçdaroğlu, "Sıradan bir üniversite bile kapatılamaz ki bu üniversite saygın bir üniversite. Hangi gerekçeyle kapatmaya yelteniyorsun?" diye sordu.

"VATANDAŞI HORTUMLAYANI KURTARMAK"

Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte İslami holdinglerin, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere'de yaklaşık 300 bin kişiden, 5 milyar avro topladığını belirterek, "Alın teriyle Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere'de çalışan insanların birikimlerini aldılar, yediler, hortumladılar" dedi.

TBMM Genel Kuruluna bir kanun teklifi getirildiğini, bunun, vatandaşı değil holdingleri kurtarma teklifi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hakları yargı tarafından teslim edildi, dava açanlar paralarını geri alma hakkına kavuştu. Şimdi, 'Kimse dava açmasın, hisse senedi vereceğiz, hakkınızı böylece almış olacaksınız' diyorlar. Böyle bir kanun teklifi getirdiler. Vatandaşı kurtarmıyorlar, vatandaşı hortumlayanı kurtarmak için özel kanun getiriyorlar. AK Parti'li kardeşlerime sesleniyorum; vicdan, adalet denen kavram varsa bu kanunu teklif edenler kimse, başta AK Parti yöneticileri olmak üzere, onlara oy verirsen iki elim bugün de mahşerde de yakanda olacak" diye konuştu.

Yurt dışındaki işçilerin sömürü alanı olarak görüldüğünü, "Para var nasıl hortumlarız" denildiğini savunan Kılıçdaroğlu, yurt dışındaki işçilerin 7 bin 200 gün prim ödeyip emekli olurken, bunun 9 bine çıkarıldığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, prim oranının ise yüzde 32'den yüzde 45'e çıkarıldığını, yüzde 12'sinin sağlık, yüzde 20'sinin ölüm ve malulluk sigortası için alındığını ancak yüzde 13'ün neden alındığının cevabının verilmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, bunun anlamının yurt dışındaki işçinin alın terinden haraç toplamak olduğunu ifade etti.

''BU KADAR AĞIR HAKARETE LAYIK MI?"

Firdevsi'nin, "Ham düşünceleri akıl pişirir" sözüne işaret eden Kılıçdaroğlu, devletin sağlıklı yürütülmesi için düşüncelerin, görüşlerin aklın terazisinde tartılması gerektiğini anlattı.

ABD Başkanı Donald Trump'tan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a asla kabul etmedikleri ağır bir mektup geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, anayasaya göre Türkiye'nin şan ve şerefini korumak zorunda olan kişinin, ülkenin şan ve şerefini koruyamadığını, ettiği yemine sadık bile kalamadığını öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bu kadar ağır bir hakareti Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaşamamıştır. Bu kadar ağır bir hakareti yaşayana oy verene de şunu söylemek isterim; sen bu kadar ağır hakarete layık mısın? Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı bu kadar ağır bir hakarete layık mı? 'Mektubu iade için gideceğim ve görüşeceğim...' Sen posta memuru musun, mektupçu başı mısın? Sana mektup nasıl geldi, aynı yolla iade edeceksin, Türkiye'nin şanını ve şerefini koruyan bir mektup da yazacaksın. Sözde dünya lideri, oyun kurucuydu. Bir baktık ki meğer egemen güçlerin şamar oğlanına dönmüş. Bu benim ağrıma gidiyor. Siyasi rakibim ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en şerefli koltuğunda oturuyor. ABD'ye gitti ne elde etti? S-400 pazarlığı yaptı, bu pazarlığı yapmaya mı gittin? 'Mektubu takdim ettim' diyor. Niçin; kendisini ikinci sınıf görüyor, bir cumhurbaşkanı olarak görmüyor, bir cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görüyor."

''TÜRK YARGISINA DEĞİL ERDOĞAN'A TEŞEKKÜR ETTİ"

Trump'ın, "NASA çalışanımız var, hapiste onu da bırakın" sözleri üzerine Erdoğan'ın da "Emredersin" dediğini savunan Kılıçdaroğlu, Trump'ın, Türk yargısına değil Erdoğan'a teşekkür ettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Trump'ın, "PYD, YPG ile aynen çalışacağız" dediğini, "Erdoğan'ın gıkının çıkmadığını", "Çalışamazsın, bunlar Türkiye'ye büyük zararlar veriyor. Biz mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" diyemediğini iddia etti.

Erdoğan'ın, "Siz istediğiniz kadar araştırın; benim, ailemin, yedi sülalemin geliri, gideri varsa araştırın. Verilemeyecek hesabım yoktur. Her kuruşun hesabını verecek gücüm, yeteneğim vardır. Alnım temizdir" diyemediğini, korktuğunu öne süren Kılıçdaroğlu, "Neden korkuyorsun? Bizim malvarlığımızı araştırdılar diye korkacak mıyız? Alın teriyle kazanılmış bir para varsa yürekte korku yoktur. Ama malı götürmüşsen, parayı da yabancı bankalara yatırmışsan elin oğlunun şamar oğlanına dönersin. Sen artık onların tehditlerine boyun eğersin. Geldiğimiz nokta budur" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın görüşmesinin bir bölümünde ABD'li senatörlerin de yer almasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sen senatörlerle konuşacaksan, onun yeri Beyaz Saray değil, senatodur. Gidersin oraya. Trump büyük bir keyifle izliyor. Onlar her türlü soruyu soruyorlar. Oturuşları, davranışları, konuşmaları beni rahatsız ediyor. Ama onu etmiyor çünkü yuları kaptırmış" ifadelerini kullandı.

Erdoğan ile Trump'ın ortak basın toplantısına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Giderken havuz medyasını da götürmüş oraya tabii. Sözde gazeteciler bunlar. Erdoğan ne diyecek, onu yazıyorlar. Hatta geçenlerde birisi bir açıklama yaptı; 'Havuz medyası, bir gün sonra yayınlanacak gazetelerin ilk sayfalarını bana gönderiyordu. Sen bak, bunu yayınlayacağız. Bir şey ilave edelim mi? Çıkaralım mı?' Bu hale düşmüş bir şey. Onlardan birisi de sözde soru soruyor. Erdoğan ile terörist dediğimiz kişiyi eşitliyor. Trump, 'Gazeteci olduğundan emin misin?' diye soruyor. 'Türkiye hükümeti için çalışıyor olmayasın?' diyor. Sevgili Trump, Türkiye hükümeti yok çünkü hükümeti kaldırdılar. Türkiye'de kabine var. Bu da o kabine için çalışan biri. Gazeteci falan değil. Ne gazetecisi?"

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ana muhalefetin Suriyeli sığınmacıları ülkelerine göndereceklerini söylediğini aktararak, "CHP iktidar olduğunda Suriyeli kardeşlerimizi Suriye'ye göndereceğiz. 4 milyon Suriyeli'ye de hayırlı olsun" dedi.

Erdoğan'ın "Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönderilmeyeceğine yönelik açıklamasının, Trump'ın talimatıyla gerçekleştiğini" iddia eden Kılıçdaroğlu, "Senin Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarını savunan bir kişi olduğuna artık inanmıyorum. Egemen güçlerin Türkiye'deki temsilcisisin sen. Türkiye'nin hangi çıkarını korudun? Senin Ortadoğu bataklığında işin neydi? Sonra kalktın sıkışınca 'bizi yalnız bıraktılar.' dedin. Sordum, şu ana kadar cevap yok. Unutmayacağız. Özellikle AK Partili kardeşlerimin unutmaması lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacıları ülkelerine göndereceklerini ancak bu sırada Suriye'yi Beşşar Esad ve AB'den finans sağlayarak onaracaklarını söyledi.

CHP'nin üç adım ötesini düşünerek söylemlerde bulunduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Boşuna mı 'Beşşar Esad ile otur konuş' diyorum. Sana yol gösteriyorum. Şimdi konuşacaksın, elin mahkum zaten" ifadesini kullandı.

"BİR AVUÇ YANDAŞ KAR EDECEK"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'de işsizlik rakamlarının "felaket durumda" olduğunu savundu.

"Sosyete damat" olarak nitelendirdiği Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istihdam konusundaki açıklamalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak '2,5 milyon istihdam yaratacağım.' diyor 8 milyonu aşkın işsiz doğuyor. Normal demokrasilerde olsa bu siyasetçinin istifa etmesi lazım. Bizde istifa etmez çünkü ar damarı yok. Ar damarı olan birisi utanır, sıkılır. 'Boyumuzu aşan bu lafı ettik, hiçbirisini yerine getiremedik. İstifa edeyim, ayrılayım, verdiğim sözü tutmadım.' denir. Bırakın istihdam yaratmayı, geniş tanımıyla 8 milyonu aşkın işsiz var." diye konuştu.

AK Partili ve ülkücü vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, "iktidarın 2002-2019 döneminde Londra'daki bir avuç tefeciye milletin, fakirin fukaranın vergileriyle 173 milyar dolar faiz ödediğini", öte yandan Sakarya'daki tank palet fabrikasını bedava verdiğini iddia etti.

Kılıçdaroğlu, parti olarak şehir hastanelerinin bütçeye yük getireceği yönünde eleştirileri dile getirdiklerini anımsatarak, "Erdoğan 'Halkımıza hizmet etmek için zarar ediyorsak, varsın zarar edelim' diyor. Ben 'zarar ediyorlar' dediğim zaman 'Bu hastaneler için devletin bütçesinden beş kuruş çıkmıyor.' diyordu. Kim yalan, kim doğru söylüyor? Bu, bütçeye büyük yük getirecek, dedim" ifadelerini kullandı.

Şehir hastanelerinin bütçeye bu yıl 3,7 milyar, gelecek 3 yıl ise 49 milyar liralık yük getireceğini anlatan Kılıçdaroğlu, şehir hastanelerinden vatandaşın zarar edeceğini, ancak "bir avuç yandaşın" kar edeceğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Yüzünüze gözünüze dursun. Yazık günah değil mi? Bir grubu, bir avuç insanı zengin etmek için 82 milyonu perişan ediyorsunuz" diye konuştu.

"SÖYLEDİKLERİNİN TAMAMI YALAN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine yönelik sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Normaldir eleştirmesi ama söylediklerinin tamamı yalan, benim söylediklerimin tamamı doğru." dedi.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın emekli aylıklarını emeklilerin insani şekilde yaşayacakları bir seviyeye çıkardıklarını belirttiğini anımsatarak, "Ben biliyorum bu hayat standardına kim sahip, sen Erdoğan. Cumhurbaşkanlığı emekli aylığı alıyorsun, Cumhurbaşkanlığı aylığı alıyorsun. Keyfin yerinde, hayat standardın İsviçre koşullarında. Gariban emekliye 'Senin hayat seviyeni insani koşullara çektik.' diyorsun" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hiçbir emekli aylığının 1000 liranın altında olmadığı yönündeki açıklamasını da hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bir kanun getirdiler, en düşük emekli aylığını 1000 liranın üstüne çıkardılar ama hala 1000 liranın altında emekli aylığı alanlar var" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın "Bay Kemal'e 5 tane koyun teslim edin, kaybeder' dediğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bay Kemal, vatanını ve milletini seven bir kişidir. Bay Kemal olmak için egemen güçlerin karşısında onurlu bir insan gibi duracaksın, elin harama uzanmayacak, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyeceksin, rüşvet alan adamı büyükelçi tayin etmeyeceksin, mal varlığının hesabını bütün dünyanın önünde vereceksin. Bay Kemal olmak kolay değildir. Her CHP'li bir Bay Kemal'dir. Her onurlu insan, bir Bay Kemal'dir."

Türkiye'de yoksulluk sınırının 6 bin 705 lira olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu tutarda emekli aylığı alanların sayısını sordu. Yüzde 90'dan fazla emeklinin yoksulluk sınırının altında yaşam sürdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, öte yandan asgari ücretin açlık sınırının altında bulunduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, 8 milyon 647 bin 283 kişinin aylık gelirinin 673 liranın altında olduğunu öne sürerek, "Hangi refahtan söz ediyorsun sen? Saray sosyetesine bakıyor, herkesin durumu iyi. Emekli perişan. 1000 liranın altında aylık alan emekli, dul ve yetim sayısı 847 bin 643 kişi. Ben söylemiyorum, Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtlarında var. Erdoğan şunu unutmasın; ben doğruları söylüyorum, senin çevrendekiler seni kandırıyor. Zaten her önüne gelen kandırdı ya" diye konuştu.

"FAİZ ÖDEMEK İÇİN BİLE BORÇLANMAK ZORUNDASIN"

Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetenin emekli aylıklarına ilişkin manşetini göstererek, Türkiye'de, açlık sınırı olan 2 bin 58 liranın altında gelire sahip 6 milyon 850 bin 513 vatandaş bulunduğunu söyledi.

"Sarayın Türkiye gerçeklerinden koptuğunu" öne süren Kılıçdaroğlu, iktidarın iğneden ipliğe her şeye zam yaparken vatandaşın ekonomik sıkıntılarını görmezden geldiğini savundu.

İktidarın 82 milyonu tefecilere çalışır hale getirdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Yuları kaptırmışsın. Faiz ödemek için bile borçlanmak zorundasın. Memleketi ne hale getirdiğinin farkında mısın sen?" ifadesini kullandı.

Erdoğan'ın "Kılıçdaroğlu'na beş tane koyun teslim edin, inanın kaybeder." sözlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Erdoğan milleti koyun sürüsü gibi görüyor. Padişah için millet kavramı yoktur, teba vardır, herkes kulu ve kölesidir. Dolayısıyla vatandaşların tamamı koyun gibidir. Bu gelenek oradan geliyor. 'Koyun teslim etseniz, yönetemez.' diyor. Sen devleti ne hale getirdiğinin, bu milleti nasıl perişan ettiğinin farkında mısın? 8 milyon işsiz yarattın, 6 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor, insanlar çöp konteynırlarında karınlarını doyuruyorlar farkında mısın? İşsizlikten kendilerini yakanlar, intihar edenler var, çocuğuna harçlık veremediği için kendisini asan baba var, farkında mısın?"

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın emeklilikte yaşa takılanlara yönelik açıklamalarına da değinerek, şöyle devam etti:

"Bilgiye bak, Allah aşkına. Kim veriyor bu bilgileri, hayret ediyorum. EYT'liler için 'İskandinav ülkeleri bu yüzden battı.' diyor. Biz de çıkardık İskandinav ülkeleri nasıl batmış. Norveç'te kişi başına gelir 78 bin dolar, batan ülkeye bakın. Kişi başına gelir İzlanda'da da 67 bin dolar, İsveç'te 51 bin dolar, Finlandiya'da 48 bin dolar, Türkiye'de sadece 9 bin dolar. 'Biz çok iyiyiz, emeklilerimiz insani yaşamı yakalamışlar ama yılda 78 bin dolar geliri olan perişan olmuş. Bunu halkın, miting meydanında söylüyor. Senin danışmanların yok mu? Birisi dönüp de 'Bu kuzey ülkeleri dünyanın en mutlu ülkeleri. Burada en uzun süre yaşayan insanlar var. Bu uluslararası istatistiklere bakmıyor musun?' dahi demiyor, diyemiyor, korkuyor. Niçin? Erdoğan'ın gazabına uğrarız diye. Onun hoşuna gidecek şeyleri söylüyorlar. Sevgili Erdoğan gözlerinden öpüyorum, unutma sana doğruları söyleyen tek insan benim."

"SEFALET ENDEKSİNDE 4. SIRADAYIZ"

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın sosyal güvenlik düzenlemelerinin 2008 yılından sonra emekli olanların daha az aylık almalarına neden olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, "Daha az para veriyorsun, hayat standardı yükseliyor. Kafa tersinden çalışınca böyle bir tablo çıkıyor ortaya" ifadelerini kullandı.

Emeklilikte yaşa takılanların, daha düşük emekli aylığı almamak için çalışmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın bundan haberi vallahi yoktur? Yaptığı işin ne kadar kötü olduğundan haberi yoktur" dedi.

Türkiye'nin "sefalet endeksinde" 4. sırada yer aldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Gerçekleri söyleyeceğim Türkiye huzura kavuşuncaya kadar. Aile sigortasını getireceğiz. Hiç kimsenin aç yatmasına, hiçbir çocuğun yatağa aç girmesine izin vermeyeceğiz. Bütün Türkiye'yi kucaklayacağız" değerlendirmesinde bulundu.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Kemal Kılıçdaroğlu

Sayfa Yükleniyor...