Kılıçdaroğlu: ODTÜ'ye TOMA'yla değil, sınavla girersin

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük krizlerinden birinin yaşandığını söyledi. ODTÜ'de yaşanan olaylara da değinen Kılıçdaroğlu "ODTÜ'ye TOMA'yla değil, sınavla girersin" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu: ODTÜ'ye TOMA'yla değil, sınavla girersin

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

'nin temel sorunu yokken, 2015'te beş temel sorunu çıktı. Terör, birinci temel sorun alanı. Ekonomi, eğitim, toplumsal barış, hukuk. 13 yıldır ülkeyi yöneten bir siyasal iktidar, ülkeyi bu noktaya getirdi. 13 yılda benim söylediklerimin 'şu noktası yanlıştır' diyen bir Allah'ın kulu var mı? Asgari ücretin ne olduğunu bilmezlerdi, ne olduğunu bizden öğrendiler. Şu anda Cumhuriyeti, tarihinin en büyük krizlerinden birisini yaşıyor. Bu sürecin içine girdik. Ne olduğu belli değil. Hukuk... Allah aşkına çıkın sokakta birine sorun, 'bu ülkede adalet var mı ' Niye yok Kim bu hale getirdi Dilleri dönse CHP diyecekler ama iktidarda değil. Kim yönetiyor bu ülkeyi 13 yıldır. Hangi vatandaşın can ve mal güvenliği var?

Ne darbesi kardeşim. 21. yüzyılda darbe mi olur İşi o noktaya taşıdılar ki 17-25 Aralık olaylarını bile darbe olarak nitelendirdiler. Hırsızlığınız ortaya çıktı. Siz ne yaptınız Bir hükümetin, bir devleti soyduğuna tanık oldu bu millet. Buna da 'darbe' dediler. Geçen hafta 'madem ki (darbe) diyorsunuz' dediler, Meclis'e bir araştırma önergesi verildi. 'Siz de darbeye karşısınız, hepimiz karşıyız, gelin darbeyi araştıralım...' Ne yaptılar Ret oyu verdiler. Ne diyorum, iki yüzlü siyaset Türkiye'yi bu noktaya getirdi. Sen 'darbe' diyorsun buna, gel darbeyi araştıralım. Hayır. Neden 'Bizim kirli çamaşırlarımız ortaya çıkacak.'

Hukukun nerelere taşındığı konusunda daha ilginç bir örnek vereyim, biliyorsunuz bizim bir diktatör bozuntumuz var. Tutuyor Cumhuriyet Savcılığına 'gizli' ibareli yazı yazıyor. 'Yazıda, 'Sayıştay: Kaçak saray hileli' başlığıyla bir haber çıkmış' diyor. Buradan da Cumhurbaşkanı'na hakaret edildiği söyleniyor. Savcıya, 'Kanuni işlem yapın, sonucundan da bana bilgi verin' diyor. Kimsin sen Senin savcıya talimat vermeni kim, hangi yasa öngörüyor Birileri kendini hukuk olarak görüyor, yazdığı her yazının da kanun metni olduğunu düşünüyor. Bu savcı ne diyor, ne yapıyor merak ediyorum.

Sayın Davutoğlu gelecek. Hoşgeldiniz diyeceğiz. Elbette konuşacağız. Neleri söyleyeceğini doğrusunu isterseniz ben de merak ediyorum. Başkanlık sistemiyle ilgili gelecekse, nasıl bir başkanlık olduğunu da ben böylece öğrenme fırsatı bulmuş olacağım. Nasıl bir başkanlık sistemi Herhalde bana söyleyecektir. Bu sistemle ilgili bana anlattıklarını da sizinle paylaşacağım. Demesin 'ben söyledim gitti anlattı' diye. Baştan söylüyorum, bana söylediklerini gelip burada sizinle paylaşacağım.

Ekonomiyi asıl şimdi yöneteceksin. İşsizlik artıyor, ihracat geriliyor. 15 yılda geldiğimiz nokta bu. Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Hukuk alanında, ekonomi alanında. Hele yolsuzluk almış başını gidiyor. İhale mi alacaksın, önce gideceksin TÜRGEV'e parayı yatıracaksın, sonra ihaleni alacaksın. Ben bu grup toplantılarından birinde Suudi Arabistan'dan 99 milyon dolar para geldiğini söylemiştim. Beni mahkemeye verdiler. Makbuzun tarihini ve numarasını hakime verdik. 'Bunu ilgili bankadan isteyin, bakalım gerçekten böyle bir para var mı, yok mu Vakıflar Bankası mahkemeye yazıyı göndermiş. 99 milyon 999 bin 990 lirayı TÜRGEV'in hesabına yatırmışlar. TÜRGEV'in artık adı, götürgev. Malı götüreceksin.

‘Kimse, Türkiye'nin gücünü test etmeye kalkmasın’ dediler. Bravo, ne güzel laf. Uçağını düşürdüler, konsolosluğunu bastılar, ne oldu? Bir Ecevit'e bakın Suriye'de nasıl kararlı adım attığını, bir de bunlara bakın. Ne diyorlardı 'Rus uçağını ben düşürdüm', o diyordu 'Ben düşürdüm.' Yarışıyorlardı. Vazgeçtiler, 'biz düşürmedik, komutan düşürdü.' Şimdi 'Komutan da değil Fethullah Gülen düşürdü.' Pes yani.Bu halkın aklıyla oynamaya ahlakınız müsait mi?

Siz sıfır sorun yaptınız da biz karşı mı çıktık. Bugün geldiğimiz noktaya bakın, 2015'in Türkiyesi'ne. Kavga etmediğimiz ülke yok. Buna da bir şey uydurdular, 'değerli yalnızlık' dediler. Neren senin değerli. Perişan olmuşsun. Bir ülkenin cumhurbaşkanının söylemi 10 dakika sonra başka bir devlet tarafından yalanlanırsa bu Türkiye Cumhuriyeti'nin onurunu incitir.

İSRAİL'LE İLİŞKİLER

AK Parti'nin seçim beyannamesinde ‘İsrail'in Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak Mart 2013'te özür dilemesinin ardından başlayan normalleşme sürecinde ilerleme kaydedilebilmesi, İsrail'in Filistine'e yönelik saldırıları ve başta Gazze olmak üzere, uyguladığı acımasız ambargo sona ermedikçe mümkün olmayacaktır’ deniliyor. Buna aynen katılıyorum.

Şimdi fırıldak gibi dönmeye başladılar. Nasıl buradan döneceğiz? Kapalı kapılar ardında görüşüyorlar. Bu diktatör bozuntusunun sözcüsü var, basın toplantısında 'Gazze ablukasının tümüyle kaldırılmasından söz etmiyorum hafifletilmesinden söz ediyorum'... Demezler mi, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Niye büyük laf ediyorsun yutamayacağın lokmayı niye ağzına alıyorsun?

"OSMANLI NİYE BATTI?"

Bir ülkeyi geri bırakmak istiyorsanız eğitimi geri bırakırsınız. Geldiğimiz nokta budur. Osmanlı niye battı? Eğitim sistemi çağdaş değildi. Eğitim sisteminin iflas etmesi nedeniyle battı.

Okula gitmesi gereken 650 bin kişi okula gitmiyor. Okulların yüzde 31'inde birleştirilmiş sınıf var.

"ODTÜ'YE TOMA'YLA DEĞİL, SINAVLA GİRERSİN"

"Şimdi kafayı ODTÜ'ye takmışlar. Kimse unutmasın; ODTÜ Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli markalarından biridir. Öğrenciler ve öğretim üyeleri üzerine baskı kurmaya çalışıyorlar.

Özellikle ODTÜ'lü kardeşlerime söylüyorum. Sizin özgürlük anlayışınızı çok iyi biliyorum. Herkesin inancını özgürce yerine getirmesi herkesin görevidir, özellikle ODTÜ'lülerin görevidir. ODTÜ'lüler bunu yapıyor. Yıllardır orada namaz kılınıyor, insanlar ibadetini yıllardır yapıyorlar. Neden şimdi bir saldırı, provokasyonlar yapılıyor. Gencecik çocuklarımızın heyecanları istismar ediliyor. Bu provokasyonlara herkes dikkat etsin. Hiç kimse ODTÜ'de 'sen namaz kıldın, ibadet yaptın' diye saldırıya uğramadı. provokasyonla ODTÜ üzerinde tezgah kurulmak isteniyor. Kuramayacaksınız. ODTÜ'lüler kendi üniversitelerine sahip çıkacak. Her şeye maydanoz olan var ya, diktatör bozuntusu, konuşuyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsun, araştır, bu olay ne, nasıl oldu. Sormuyorsun, istismar edecek ya, her şeyi kendisi için kullanacak ya. Çünkü önce kendisi, sonra tufan. 'Gereğini yapın' diyor. Allah bilir onun için de savcıya yazı yazmıştır, 'savcı gereğini yap, sonucunu bana bildir' diye.

Bir AKP'linin söylediği ise yürek acıtıcıdır, 'Cizre'ye nasıl girdiysek, ODTÜ'ye de öyle gireriz.' ODTÜ'ye tankla, topla,TOMA, tüfekle giremezsin. ODTÜ'ye girmek istiyorsan sınavla girersin. Bir başkası da 'Halk çocukları oraya girsin' diyor. Peki bunlar bizim çocuklarımız değil mi Ötekileştirmeyi o kadar ileri noktaya taşıdılar ki toplum ayrıştı. Birbirimize selam veremez noktaya geldik. Türkiye'nin, dünyanın en önemli üniversitelerinden birisine açıkça, utanmazca, alçakça saldırı yapıyorsun. Kabul edilemez.

"ŞEHİTLERİN KANI YAKALARINDA"

(Güneydoğu’daki çatışmalar) Morglarda yer kalmadı, bebekler öldürülüyor. Ölen kadının cesedini ailesi alamıyor. Böyle bir travmayı Türkiye Cumhuriyeti yaşamadı. Suriye’deki fotoğraflara bakın, aynı fotoğraflar. 

Sorun kahramanlık yapma günü değildir. Terör bitmişti, şimdi terör başka noktaya taşındı. Ülkeyi kan gölüne çeviren iktidar kimdir, ülkeyi bu hale getiren kimdir? Bunu her vatandaş sormalı. Bu sorulmadığı takdirde olmaz. Önce siyaset kurumunu sorgulayacaksınız çünkü vatandaş yönetmiyor, yöneten bir siyasal parti var. Şehit cenazeleri geliyor. Bugün bir gazetenin manşetinde Balıkesir'de bir şehit evi var. Ben hep, bu şehitler yoksul halk çocukları derim. İşte bu fotoğraf onu kanıtlayan bir söylem. Ankara'da oturan, iktidar olan beylerin çocukları, yakınları, akrabaları oraya gidiyor mu? Gariban çocuklarına 'buyurun gidin' diyorlar. Bütün şehitlerimizin kanı, AKP yöneticilerinin yakasındadır. Fidan gibi çocuklarımızı toprağa veriyoruz.

Oturdunuz, terör örgütüyle pazarlık yaptınız. Siz, PKK ile hangi görüşmeleri yaptınız, hangi tutanakları imzaladınız, hangi konularda görüş birliğine vardınız, çıkın millete anlatın. Kahramanlık yapıyorsun, geç onları, onları külahıma anlat. Sen PKK ile oturup ne pazarlığı yaptın, bizim bunu bilmeye ihtiyacımız var. PKK şehrin merkezine silah depoladı, silahlar gelirken sen neredeydin, o zaman ülkeyi kim yönetiyordu? Hendekler zorla vatandaşa kazdırılırken sen neredeydin, hendeklerin içine patlayıcı madde konulurken siz neredeydiniz? Şimdi kalkmış kahramanlık taslıyorsunuz. Bari bu fakir fukaranın sırtından kahramanlık yapmayın.

16 Mart'ta Erdoğan açıklama yaptı. 'Kardeşim ne Kürt sorunu, artık öyle bir şey yok.' 180 derece çark. Vallahi fırıldak bile bu kadar hızlı döner mi bilmiyorum. Milletten gizli bir şey olmaz. Türkiye'nin en temel sorununu çözeceksen adresi TBMM. Geleceksin, burada çözeceksin, burada tartışacağız. Ama sen kapalı kapılar ardında soluğu başka yerde alıyorsun. Sana 'bu yol yol değil' dedik. Ama sen, 'Hayır, ben böyle yapacağım' dedin. Böyle yaptığın için Doğu, Güneydoğu Suriye'ye dönüştü.

"HENDEKLERİ KİMSE SAVUNAMAZ"

Diyarbakır'da toplantı yaptılar, hendekleri savunuyorlar. Hendekleri kimse savunamaz. Savunan insan, demokrasi, hukuk, adaletten, özgürlüklerden yana değildir. Şehrin ortasına hendek kazacaksın, birileri sessiz kalacak. Zaten sessiz kaldıkları için ülke bu hale geldi. Niye zamanında kapatmadınız 'Birden fazla il bir araya gelsin, özerk bölge olsunlar.' Anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmeyi niye istiyorlardı, buna izin vermek için. Onun için anayasanın ilk 4 maddesi kırmızı çizgimiz dedik. Ön görülen 14 madde, AKP yetkilileriyle ne zaman, nerede görüşüldü, çıkıp anlatsınlar. Türkiye Cumhuriyeti etnik kimlik devleti değildir, her kimlikten insanımız var, her kimlikten insanımız başımızın tacı dedik. 'Kimlikler, inanç, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapılmaz. Yaparsanız Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına sürüklersiniz' dedik, geldiğimiz nokta budur. Bunu yapanlar, hesabını vermek zorunda. Hesabını da sen soracaksın sevgili vatandaşım. Eğer bu ülke bu hale gelmişse ona oy veren vatandaşımın da sorumluluğu vardır. Sen oy verdin, o da böyle yaptı. Gücü senden aldı. Türkiye ayrışma süreci içinde. 'Bana 400 vekil verin bu işi bitirelim' diyordun. Hangi işi, nasıl bitirecektin çık anlat. Tık yok. Şimdi kahraman kesiliyorlar, asarız, keseriz diyorlar. Oradaki vatandaşın hali nedir 200 bin kişi evini terk etti. Bunlar Suriye, Irak'tan gelmiyor."

Sayfa Yükleniyor...