Kılıçdaroğlu'nun Batum'la ayrıldığı yer

CHP lideri, yardımcısı Süheyl Batum'un çok tartışılan sözleri için "Her kurum eleştirilir, ordu da eleştirilir ama eleştiri yaparken, 'Amerika geldi içini oydu'. Bunlar doğru eleştiriler değil'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TRT-1'de katıldığı bir programda gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

''Asker ve CHP meselesini, Süheyl Batum'un açıklamaları çerçevesinde nasıl yorumlayacaksınız ve bu defteri tam olarak nasıl kapattınız? Fikren tam olarak demokrasinin neresindesiniz?'' şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

''Biz her kuruma saygılıyız. Devleti devlet yapan kurumlardır. Hükümetler, bu kurumları yönetirler. Bu kurumları, değiştirmek, yok etmek, itibar kaybına uğratmak gibi bir işlevleri yoktu hükümetlerin. Ordu, hepimizin üzerinde titremesi gereken bir kurumdur. Ordunun gücü silahından gelmez, ordunun gücü moral değerlerinden gelir. Moral değerleri iyiyse ordu güçlüdür, elbette
silahında önemi vardır. Ama demokrasilerde ordunun gücü, silahı var, istediği yerde gelsin siyasi kurumlara müdahale etsin... Yok öyle bir şey, doğru değil bu.

Bu, geçmişte yaşadığımız acılara rağmen, ağır bedeller ödenmesine rağmen, 'ordu gelsin siyasete müdahale etsin' diye bir beklenti içine girmek demokrasimizi, kazanımlarımızı reddetmek demektir. En büyük faturayı ödeyen parti biziz, hapse giren biziz. Bizim il başkanlarımız, ilçe başkanlarımız öldürüldü. Nasıl diyebiliriz, gelin buyurun, bizi hapse atın, bizi işkenceden geçirin. Böyle şey olabilir mi? Ama orduyu eleştirirken de, eleştirilmez değil. Her kurum eleştirilir, ordu da eleştirilir ama eleştiri yaparken, 'Amerika geldi içini oydu'. Bunlar doğru eleştiriler değil.''

''BALYOZ PLANI'' DAVASI
Kılıçdaroğlu, ''Balyoz Planı'' davasına ilişkin olarak da ''Hukuku egemen kılacaksa, hukukun gereği neyse o yapılsın. Varsa bir yerde suçlu, bunlar soruşturulabilir, buna kimse karşı çıkmaz zaten ama tutuklamayı siz niye yapıyorsunuz? Deliller karartılmasın diye yapıyorsunuz. Delilleri almışsınız, kaç duruşmadır bunlar geliyorlar. Üstelik tutuklandılar, serbest bırakıldılar, hiç birisi kaçmadı. Siz tutuklama kararı veriyorsunuz. Hangi gerekçeyle? Kamuoyunu aydınlatacak bir mantıklı gerekçe olmadı'' diye konuştu.

2002 yılında hapishanelerdeki tutuklu hükümlü sayısının 50 bin civarında olduğunu, 2011 yılında aynı hapishanelerdeki tutuklu hükümlü sayısının 121 bini aştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bu tutuklama kararı mahkemenin kararı. Mahkemenin aldığı bu kararın arkasında başka bir şeyler yaptığı kanaatinde misiniz?'' sorusu üzerine, ''Kesinlikle, bu bende bir kanaat. Sayın Başbakan'ın olayı siyasallaştırması, 'ben bu davanın savcısıyım' demesi bu süreci maalesef başka bir noktaya taşıdı'' yanıtını verdi.

Darbeleri, artık insanoğlunun kabul etmediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Devrimler, bizim gibi toplumlar için; biz onları aştık, artık daha iyiye doğru giden, özgürlükleri genişleten, demokrasiyi derinleştiren beklentilerimiz var ama baskıcı rejimlerdeki hızlı dönüşüm doğal olarak devrim dediğimiz olayı gündeme getiriyor'' dedi.

''YÖNETİCİLERİMİZ DE ORTADOĞU'NUN YÖNETİCİLERİNE İMRENİYOR''
Kılıçdaroğlu, 12 Eylül ürünü olan bütün düzenlemelerin tamamının kalkmasını istediklerini, yeniden çağdaş anlamda demokrasinin gelmesini istediklerini belirtti.

Demokrasinin, demokrasiyi örten, baskıcı unsura dönüşen bir araca dönüşmesini istemediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Birileri elindeki gücü demokrasinin baskı aracı olarak kullanmamalı. Güç, özgürlük için kullanılmalı. O gücü siz kullanırken batıyı da doğuyu da bilmeniz lazım. 'Ne güzel' diyoruz, Ortadoğu'nun halkları bize imreniyorlar, demokrasi ve özgürlük açısından. Bizim
yöneticilerimiz de Ortadoğu'nun yöneticilerine imreniyorlar'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, daha özgürlükçü, daha demokrat, kurumların daha sağlıklı konumlandırıldığı bir anayasadan yana olduklarını ifade etti.

''Hükümet olursanız, dağdan PKK'yı indirebilecek misiniz? Genel af mı düşünüyorsunuz? Sorunun adını koyacak mısınız? Bu aynı zamanda kimlik sorunu mu, Kürt demeden mi Kürt sorununu çözmeye çalışıyorsunuz?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Bu sorunu çözmek için illa 'Kürt' demenin bir mantığı yok, bu vatandaşlar zaten Kürt kökenli. Kimseye 'niye sen Kürtsün' dedik ki. Biz insana insan olarak bakıyoruz. O insanın sorunu varsa, benim varlık nedenim o insanın sorununu çözmektir. Bu konuyu kamuoyunun önüne çıkıp inandırıcı dille anlatan kişi kimdir? Sayın İçişleri Bakanı çıktı, basın toplantısı yaptı, güzel mesajlar verdi. Çıktı yine Bakan başka bir konuşmada dedi ki '5 konuda araştırma ekipleri kurdum, araştırma yapacaklar'. Kimse çıkıp İçişleri Bakanı'na, bu araştırmaların sonucuna ilişkin bir şey sormadı.''
       

Sayfa Yükleniyor...