KKTC'ye Geçitkale'nin ardından deniz üssü (Libya anlaşmasının mimarı konuştu)

Geçitkale Havaalanı'nı İHA/SİHA'ların kullanımına açan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk Silahlı Kuvvetleri için adada bir deniz üssü inşa edeceği iddia edilirken, askeri bir heyetin bir süredir Gazimağusa'ya 35-40 km uzaklıktaki İskele Boğazı çevresinde yer analizi yaptığı öğrenildi. Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının tezini ortaya atan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, "Türkiye-Libya Arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Andlaşmasının Sonuç ve Etkileri" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

KKTC'ye Geçitkale'nin ardından deniz üssü (Libya anlaşmasının mimarı konuştu)

Sondaj faaliyetlerinin ısıttığı Doğu Akdeniz'de hak ve çıkarlarını korumak için mücadelesini sürdüren , Libya ile yaptığı anlaşma ile bölgede dengeleri değiştirdi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) İsrail'den İHA almasına, "Geçitkale" adımıyla yanıt veren KKTC'de gözler deniz üssü tartışmasına döndü. 

Milliyet gazetesinden Seyfettin Ersöz'ün haberine göre, TSK'nın adadaki askeri gücü Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri'nin (KTBK) yıllardır deniz üssü ihtiyacı zaman zaman gündeme gelirken, TSK'dan oluşan bir grup uzman ekibin bir süredir KKTC'de deniz üssü için yer analizi yaptığı ve Gazimağusa'ya 35-40 km uzaklıktaki İskele Boğazı çevresinde üs için uygun yer baktığı öğrenildi. 

NELER KAZANDIRACAK?

KKTC'deki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) milletvekili Asım Akansoy'un, konuyla ilgili soru önergesine ise, KKTC Başbakanlığı'ndan yanıt geldi. KTBK tarafından Başbakanlığa iletilen yazıda, "Mevcut projede yeni karargah binası ve tesislerinin yapılması planlanmaktadır. Karargah binasına ihtiyaç vardır. Gerekli izin ve onaylar alınmıştır. Mevcut projede mühimmat deposu planlanmamıştır" denildi.

TSK, Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren sondaj ve sismik araştırma gemilerini, 7/24 esasına göre savaş gemileri, denizaltılar, İHA/SİHA'lar ve zaman zaman da savaş uçaklarınca koruyor. Olası taciz girişimlerine karşı her daim sahada olan Türk Deniz Kuvvetleri unsurlarının bölgeye en yakın üssü ise Marmaris'te bulunan Aksaz Deniz Üs Komutanlığı. 'nin Kıbrıs'a en yakın deniz üssü Aksaz olmakla beraber, Mersin ve İskenderun'da da üsler bulunuyor. Ancak buralara Aksaz göre hizmet ve lojistik açıdan daha küçük Kıbrıs'a bir deniz üssü kurulması, Türkiye ve KKTC'ye psikolojik bir üstünlük sağlayacak ve gemilerin daha hızlı görev sahalarına intikal etmesine yarayacak. Enerji ve çıkar çatışmalarının yaşandığı Doğu Akdeniz'de, TSK'nın KKTC'de bir deniz üssü olması, bölgede görev yapan gemilerin acil müdahale yeteneğini artıracak, bakım-onarım-ikmal desteğini hızlandıracak. Üs sayesinde gemiler ve deniz hava unsurları, uzun süreli konuşlandırılabilecek, deniz cephanesi, akaryakıt ikmali kolaylaşacak. Üssün sadece donanmaya değil kolorduya da büyük güç katacağı düşünülüyor. Adada kolordu seviyesinde bulunan kara gücünün stratejik olarak güvenlik takviyesinin kolaylaşması bekleniyor.

ERDOĞAN 'ÜS KURABİLİRİZ' DEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Eylül 2018'de Bakü dönüşü sırasında gazetecilerin "TSK, KKTC kalıcı ve kapsamlı deniz üssü kuracak mı" sorusuna, "Bizim KKTC'de üs diye bir sorunumuz yok. O işin sadece psikolojik boyutu var. Bu açıdan ihtiyaç duyacak olursak üs de kurabiliriz. Oradaki varlığımız önemli. Araç gereç konusunda da güçlü olmak durumundayız. Kusura bakmasınlar, biz orada asker sayımızı azaltmayacağız, artıracağız" yanıtını vermişti.

LİBYA ANLAŞMASI MİMARI YAYCI: EN KÖTÜ SENARYO ORTADAN KALKTI

Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki sınırlandırma anlaşmasının tezini ortaya atan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, "Doğu Akdeniz'de Libya ile yapılan anlaşma, Yunanistan ve GKRY'nin savunduğu, AB'nin desteklediği Sevr niteliğindeki sözde Seville Haritası üzerinden Türkiye'yi 41 bin kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetme gayesiyle yapılan siyasi oyunları bozdu" ifadesini kullandı.

Tümamiral Yaycı, "Türkiye-Libya Arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge Andlaşmasının Sonuç ve Etkileri" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kritik Dergi'de yayımlanan yazıda Yaycı, kazanımları şöyle anlattı:

“SİYASİ OYUNLARI BOZDU”

Türkiye ilk defa bir kıyıdaş devlet ile Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşma ile Türkiye için Doğu Akdeniz'de en kötü senaryo olan Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY arasında deniz yetki alanlarının paylaşımına dair anlaşma yapılması olanağı ortadan kaldırılmıştır. Doğu Akdeniz'de Libya ile yapılan anlaşma, Yunanistan ve GKRY'nin savunduğu, AB'nin desteklediği Sevr niteliğindeki sözde Seville Haritası üzerinden Türkiye'yi 41 bin kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetme gayesiyle yapılan siyasi oyunları bozdu.

“26 GEMİ ENGELLEDİK”

Tüm bu süreçte Türkiye ve KKTC'nin öngörülen deniz yetki alanlarında araştırma ve sondaj gemilerimiz Deniz Kuvvetleri'nin himayesinde faaliyet icra etmiş, bizden izinsiz faaliyetler (çoğunluğu özellikle son 3 yılda olmak üzere 20 gemi, 1 sondaj gemisi) ise engellenmiştir. 

Deniz yetki alanları sınırlandırılmasına dair mutabakat muhtırası ile elde edilen kazanımlar şöyle sıralanabilir; Siyasi üstünlük ele geçirilmiştir. Uluslararası kamuoyuna hukuk ve diplomasi araçlarını kullandığımız mesajı verilmiştir. Meşru haklarımızın hukuki alt yapısı daha sağlam hale getirilmiştir. Deniz yetki alanlarımızın batı sınırı uluslararası hukuka uygun belirlenmiştir. Türkiye ile Libya arasında sınırlandırılan deniz yetki alanı şeridi, Yunanistan ile GKRY-Mısır arasında bir kalkan şeklinde yer almıştır.

“ANLAŞMA LIBYA YARARINA” 

Libya UMH; Türkiye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması imzalayarak, Yunanistan ile yapılacak anlaşmaya nazaran 16 bin 700 kilometrekare daha fazla bir deniz alanı kazanmıştır. Libya, Türkiye ile imzaladığı anlaşmadaki prensiplerin Yunanistan (ve hatta İtalya ile) de yapacağı anlaşmalarda uygulanmasını talep edebilecek ve asgari 39 bin kilometrekare daha denizalanı kazanacaktır. Libya'da hangi yönetim başa gelirse gelsin, Türkiye ile yapılmış anlaşma ile kazanılan deniz alanlarını Yunanistan'a vermeye yanaşması milli menfaatlerine son derece aykırı olacaktır.

Sayfa Yükleniyor...