Klasik müzik denizde can buldu

Bu sene 10.yılını kutlayan D-Marin Turgutreis Festivali, 3 bin sanatçıyla 140 bin müziksevere ulaştı. Türkiye’de ilk kez bir marinada düzenlenen klasik müzik festivalinin sanat yönetmeni Yücel Canyaran, Akşam gazetesine konuştu.

Klasik müzik denizde can buldu

Bodrum Turgutreis'te düzenlenen D-Marin Turgutreis Klasik Müzik Festivali, 10 yılı geride bıraktı. 2009’da Avrupa Festivaller Birliği’ne üye kabul edilen festival, 5 bin 500 kişi kapasiteli alanda 140 bin müzikseveri ağırladı.

Akşam gazetesinden Seray Şahinler, yerli ve yabancı turistleri ünlü sanatçılarla buluşturan festivalin sanat yönetmeni Yücel Canyaran ile konuştu.

Festival, 10 yılı geride bırakıyor. Neler söylersiniz?

Pek çok festival büyük bir hevesle başlatılıyor. Maalesef düzenliliğini koruyarak devam edemiyor. Sanatsal etkinlikler, destekçi veya destekçiler olmadan başlayamaz ve sürdürülemez.

Bu anlamda Doğuş Grubu’nun kurucu destekçiliğini üstlendiği festivalin, istikrarlı şekilde sürdürülebilmesini Türk müzik tarihi açısından çok anlamlı buluyorum.

Festivalin amacı da özenle seçilmiş repertuvarıyla müzikseverlere keyif alacakları bir etkinlik sunmaktır. Büyük bir mutlulukla festivalin bu hedefini gerçekleştirdiğini söyleyebilirim.

'SEYİRCİYİ BİZ DEĞİL MÜZİK ÇEKİYOR'
İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde yaz mevsiminde klasik müzik konserleri genelde çok seyirci çekmiyor. Turgutreis gibi bir tatil yerinde klasik müzik konserleri ve festivali düzenlemenin avantajı ve dezavantajı nedir? Seyircileri nasıl çekiyorsunuz konserlere?

En büyük zorluk çekçek alanında yoktan var edilen konser ortamını oluşturmak. Festivalden önce oldukça görkemli bir sahnenin kurulması, 5 bini aşkın sandalyenin numaralandırılıp yerleştirilmesi, açık havada olduğumuz için olabilecek en mükemmel ses düzeninin kurulması….

Bunlar seyircinin gördüğü tarafı… Sahne arkasında ise sanatçıların ihtiyaçlarına uygun bir kulis alanı yaratılması çok önemli. Pek çok konser mekanında var olan şeyleri, bu alanda da hazır etmeniz ve mükemmel hizmet vermeniz gerekiyor.

Aslına bakarsanız seyircileri konserlere müzik çekiyor, biz değil.

'SANATÇILAR TÜRK HALKINDAN AYRILAMIYOR'
2009'da Avrupa Festivaller Birliği'ne kabul edilmiştiniz. Her yıl yurtdışından da sanatçılar ağırlıyorsunuz. Yurtdışındaki farkındalık ne durumda?

Gelenler dünyanın en iyileri arasında; yani tüm dünyanın gözü onlarda… Güzel olan ise festivalimize katılan sanatçılar bu büyülü ortamda, duygu yüklü ve coşku dolu Türk halkından ayrılırken zorlanıyor.

Festivalden ve Türk izleyicisinden yurtdışında övgüyle bahsedildiğine tanık oluyoruz. Bunun yanı sıra pek çok önemli sanatçı ajansları festivalimizi takip ediyorlar.

'10 YILDIR SÜREKLİ GELEN SEYİRCİLERİMİZ VAR'
Konserlerin geliri iki vakfa bağışlanıyor. Festival bir sosyal sorumluluk projesine mi dönüşüyor?

Festival ilk gününden itibaren sosyal sorumluluk projesi olarak yola çıkmış. İlk sosyal sorumluluğu evrensel müziği Türk halkına sevdirmek olmuş. Tohum Otizm Vakfı ve Bodrum Sağlık Vakfı’na yönelik projeler de bunu taçlandırılıyor.

Festivalin 10 yıldır müdavimi olan seyircilerimiz zaten bu dünyayı çok dikkatle takip edenler. Yani hangi solist geliyor, hangi orkestra çalacak, dahası hangi şef yönetecek ve hangi eserler çalınacak; bunları gerçekten kültür olarak benimsemiş ve okuyan, araştıran büyük bir izleyici kitlemiz var.

Yeri geldiğinde eleştirilerini de paylaşıp bizim daha iyiye ulaşmamızı sağlıyorlar. Her zaman yanımızdalar ve bize güç veriyorlar. Bu vesileyle yıllardır festivalimizi takip eden ve bizi yalnız bırakmayan tüm seyircilerimize buradan çok teşekkür ediyoruz.

Sayfa Yükleniyor...