"Korsan yayına kalpazan cezası" talebi

Korsan Yayınla Mücadele Çalıştayı'nın sonuç bildirgesinde korsan yayınlara kalpazanlara uygulanan cezaların uygulanması istendi.

"Korsan yayına kalpazan cezası" talebi

Yazarlar Birliği (TYB) ile Ders ve Kültür Kitapları Yayıncıları Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği'nin (DEKMEB) düzenlediği, “Korsan Yayınla Mücadele Çalıştayı"nın sonuç bildirgesi yayımlandı.

TYB'den yapılan yazılı açıklamada, telif haklarının korunması konusunda ilgili kesimlerin uzmanlarla işbirliği yapması gerektiği belirtilerek, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda değişiklik yapılmasının düşünüldüğü bugünlerde çalıştay sonuçlarının yetkililer tarafından dikkate alınmasının yararlı olacağı bildirildi.

Sonuç bildirgesinde yayıncıların desteklenmesi gerektiğine vurgu yapılarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yayıncıların ürünlerini üzeri fiyatlarıyla satın alması, Türkiye'de korsan yayın, intihal ve yayın hakları konusunda güçlü bir literatür ve farkındalık oluşturulması, gerçekleşen çalıştaydan sonra DEKMEB ve diğer ilgili kuruluşların ortak çalışmalar yaparak kavram birliğini sağlaması ve "korsan" kavramına yüklenen anlam üzerinde tarihi metinlerdeki kullanılışının dikkate alınarak yeniden düşünülmesine dikkat çekildi.

"KORSAN YERİNE KALPAZAN"

Dijital imkanların korsan yayınları kolaylaştırdığı dikkate alınarak bu yolla kitap çoğaltmanın şartlarının belirlenmesine vurgu yapılan bildiride, şu ifadelere yer verildi:

"Milli Eğitimin fotokopi ve benzeri yollarla kitap çoğaltma işinin yaygınlaştırılmaması, denetlemesi ve sınırlandırılması şarttır. Korsanlık kavramı yerine kalpazanlık kelimesi kullanılabilir. Korsan yayınlara kalpazanlığa uygulanan cezalara paralel ceza verilmelidir. Yetmiş yıllık koruma süresi üzerinde çalıştayda dile getirilen farklı teklifler değerlendirilmelidir. Türkiye’de telif hukukunu aynı anda bütün yönleriyle ele alacak bir yapı kurulmalıdır. FSEK'in koruma süresini 70 yıl olarak düzenleyen 27. maddeyle mektup, hatırat ve benzeri metinler için koruma süresini 10 yıla düşüren 85. madde bir araya getirilmeli ve birbiriyle bağlantılandırılmalıdır. Resmi kurum arşivlerinin araştırmacılara kapatılması dolayısıyla ortaya çıkan biyografi yazımının sekteye uğratılmasının ve bu belgelere dayalı olarak birtakım yazarların varislerine de ulaşılamadığı için bu tür yazarların eserlerinin telif hakları ödenmeden rahatlıkla basılabilmesinin önüne geçilmelidir. Yayın sözleşmelerinde ahlaki boyutun bulunması gerekmektedir. Bandrol konusunun tavsamaması için bir eser için sözleşmesindeki imzanın bizzat yazarı-hazırlayanı tarafından imzalanıp imzalanmadığı kontrol edilmelidir."

Telif eserlerde olduğu gibi her tercüme kitapta mütercim biyografilerinin mutlaka konulması, bu hususun mütercimlerin tercüme yaptıkları dil konusunda okuyucuya yeterli bir izlenim vermesi için gereklidir denilen bildiride, "Yayın piyasamızda halen, başta Mesnevi olmak üzere bir kısım çeviri eserlerin mütercimsiz olarak basılıp satılabilmesi sebebiyle tercüme eserde ortaya çıkan bu açık önlenmelidir. Halen 50-60 yıl önce basılan telif eserlerin bile farklı yazar adlarıyla intihale uğratıldığı görüldüğünden bu husus da denetlenmelidir. Resmi kurumların telif ve satış yönergelerinde FSEK ile uyumsuz hususların bulunması sebebiyle bunlar giderilmelidir" değerlendirmesi yapıldı.

TELİF HAKLARI SORUNLARI İÇİN ÇALIŞTAY

Sadece matbu yayıncılıkta değil, web ortamında da hukuki yapının oluşturulması gerektiği hatırlatılan sonuç bildirgesinde şu hususlara dikkat çekildi:

"Korsan baskı ve çoğaltmaları önleyecek yasal kontrollerin yeterli olmadığı görüldüğünden bu durumlara yayıncı ve yazar tarafından şikayet olmadan doğrudan yasal müdahale yolu bulunabilmelidir. Korsan yayıncılıkla telif hakları sorunları birbirinden bağımsız olarak ayrıca farklı çalıştaylarda ele alınmalıdır. Özellikle biyografi araştırmalarında resmi kurum arşivlerinden alınamayan bilgi ve belgelerin YAYFED ve benzeri bir kuruluş vasıtasıyla kontrollü bir biçimde araştırmacılara ulaştırılması seçeneği üzerinde düşünülmelidir. İntihal vakalarında yazarların mahkemeye başvurması, avukat masrafını göze alabilmesi bazen zor olabileceğinden, şikayetlerini yazılı veya internet medyası vasıtasıyla dile getirmeleri durumunda bu tür suç duyurularını takip eden birimler faal kılınmalıdır. Çalıştay raporlarının ilgililere sadece yazılı olarak verilmesi yeterli olmadığından, ilgililerin yayıncıları ve yazarları bir topluluk içinde sözlü olarak dinlemeleri gerekir. Avrupa Birliğinin çeviri uygulaması incelenip örnek alınabilir. Korsan yayıncılık sadece matbu yayıncılıkta değil web ortamında da bulunduğundan matbu olmayan bu tür korsan yayıncılığın önüne geçmek için hukuki altyapının oluşturulması gerekir."

STK'LARA ÇAĞRI

İntihal hususlarına da değinilen bildiride sivil toplum kurumlarının hassasiyet göstermesi gerektiğinin altı çizildi:

"Çevirmenlerle yapılan sözleşmeler yazarlarla yapılanlara göre net olmadığından bu husus netleştirilmelidir. İntihal çeşitlerinden ‘kendinden intihal’ de dikkate alınmalı ve önlenmelidir. YÖK, intihal ve etik konularında daha müessir olmalıdır. Sivil toplum kuruluşları da korsan yayıncılık ve intihal konularında hassasiyet göstermelidir. Meslek kuruluşları ahlak kuralları tespit ve ilan etmelidir."

Telifle ilgili mevzuat düzenlemeleri hususunun da ele alındığı bildiride Kültür ve Turizm Bakanlığı planlayıcı ve düzenleyici rol oynamalı denildi:

"Eserleri intihal edilen araştırmacılar ve yazarlar şikayetlerini dile getirmede daha aktif olmalıdır. Bilgi kirliliği ve intihali önlemek için kurumların bastıkları kitaplar mutlaka yayın kurullarından geçmeli, yayın kurulu olmayan kurumlar yayın kurulu oluşturmalıdır. Telifle ilgili mevzuat düzenlemelerinde yayıncı, yazar, mütercim, editör, redaktör, yayın yönetmeni ve benzere kavramlara açıklık getirilmelidir. Kültür ve Turizm Bakanlığı yayıncılık konusunda planlayıcı ve düzenleyici rol oynamalıdır."

Sayfa Yükleniyor...