'Küçücük bir salonda CHP’den koskocaman sözler'

Hürriyet Gazetesi Yazarı Fatih Çekirge: " CHP gerçekten yenileniyor, anlatılan yenilik yalnızca demokrasi kitapçığındaki taleplerden ibaret değil."

Küçücük bir salonda CHP’den koskocaman sözler

Kılıçdaroglu dün sabah...

Mövenpick Otel’in küçük bir salonunda, demokrasi için koskocaman sözler verdi...

40’ı aşkın köşe yazarının gözlerine baka baka dedi ki:

* Gerçek bir demokrasi istiyoruz. Özgür bir istiyoruz.

- Askerlik süresini kısaltalım.

* Darbelerin gerekçesi olarak bilinen TSK’nın iç hizmet yasasının 35’inci maddesini kaldıralım

- Her Askeri Şurâ toplantısında tartışma yaratan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ni kaldıralım.

* Genelkurmay Başkanı Meclis’e düzenli olarak gelip hesap versin. Soruları cevaplasın.

- Polis ve istihbarat da sivil denetime açılsın.

* Yüzde 10 barajını kaldıralım.

- Yerel yönetimleri kuvvetlendirilelim.

* Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirelim.

- Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu ayıralım. AB’nin istediği gibi Adalet Bakanlığı bu kurula girmesin.

* Medya patronları kamu ihalesine giremesin.

- Koşullar olgunlaştığında Genelkurmay Başkanı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlansın.

* Yeni bir anayasa yapalım, herkes kendisini, kimliğini, inancını ifade edebilsin.

Kılıçdaroğlu bunları 62 sayfalık demokrasi kitabından okurken biz gazeteciler göz göze geldik.

Bunları bir CHP genel başkanından duymanın şaşkınlığı da vardı.

Mesela son madde olarak “Genelkurmay Başkanları Meclis’e gelip soruları yanıtlamalı” sözü gelince; Ahmet Hakan dayanamadı:

“CHP’de hakikaten devrim olmuş yahu” dedi.

Gülerek ekledim:

“Sanıyorum ilk defa, devrimciyiz sloganları atıp pankartlar açmadan devrim yapmaya çalışan bir CHP var.”

İYİ NİYET

Orada bulunan CHP yöneticileri iyi niyetliydi. Kılıçdaroğlu “daha fazla demokrasi” dedikçe, yanındaki Sencer Ayata Hoca’nın gözleri parlıyordu.

Çünkü bu 62 sayfalık kitap demokratik bir anayasanın önsözü gibiydi.

İşte buradan söylüyorum. Bu ülkede demokrasi isteyen herkes bu kitabı okumalıdır.

Umut Oran heyecanlıydı. Gürsel Tekin, “Nihayet istediğimiz çizgiye geldik” diyordu.

İşte bütün bunları izledikten sonra soruyorum:

- Bu ülkede özgürlüğü kimin getirdiğinin bir önemi var mı?

- Önemli olan özgürlüğü kimin getirdiği değil, insanların özgür olup olmadığı değil mi?

* 50 yıldır, “Ben senden daha demokratım” diye yarışan siyasilerin, aslında demokrasi dışı darbeler düzeninde yaşadıkları gerçek değil mi?

Yani diyorum ki:

Bırakın ben getirdim, ben daha çok özgürlük istedim yarışını. İşte fırsat.

Eğer CHP bu noktaya geldiyse, eğer altı ok demokrasinin yayına gerildiyse;

Gelecek adına sevinmeliyiz. Siyaset adına, demokrasi adına sevinmeliyiz. Çünkü demokrasi çıtasının yükselmesi, karanlık tuzakların değil, gizli kamera çetelerinin değil, özgürlüğün yarıştığı bir Türkiye demektir.

Bu durumda AK Parti artık neyi bekleyecektir?

MHP nerede duracaktır?

BDP niçin susacaktır?

Ve millet soracaktır:

- Ne duruyorsunuz. Hadi...

İKİNCİ YAZI:

Siyasi hayatımızın en siyaset dışı cevabı: ‘Başbakan beni kıskandı’

Bir arkadaşımız sordu:

- Sayın Başbakan sizin Hakkari mitinginizi BDP’lilerin izlediğini söyledi ne diyorsunuz?

Kemal Bey belki siyasi tarihimizin en siyaset dışı cevabını verdi.

Çok insaniydi:

- Başbakan Hakkari’de konuşacak kimseyi bulamadı. Kıskançlığından böyle diyor.

ÜÇÜNCÜ YAZI:

Gazetecilik adına!

Genel yayın yönetmenliği meşakkatli iştir. Bir gün tatiliniz ya vardır ya yoktur.

Enis Berberoğlu, Fatih Altaylı, İsmail Küçükkaya için söylüyorum...

Bu arkadaşlar bir pazar sabahı, köşe yazarları için yapılan kahvaltılı toplantıya gelerek, bizim mesleğe hâlâ önem veren, ciddiye alan, kurumsallığın devam ettiğini gösteren yöneticiler olduğunu gösterdiler.

Bütün CHP eleştirilerine rağmen, Mehmet Barlas’ın gazetecilik hissiyatını, merakını orada görmek de önemliydi. Hiç soru sormadı ama bakışlarıyla konuştu.

Ve elbette Fehmi Koru.

Toplantıdan çıktıktan sonra CHP’li bir genç yanımıza geldi, selam verdikten sonra, “Fehmi Bey siz bizim için çok farklısınız” dedi...

Gerçekten de farklıdır Fehmi. Star’ı çıkartırken çağırmıştım. Kalemi lazımdır.

DÖRDÜNCÜ YAZI:

Emre Kongar’a internet yasağı

Kılıçdaroğlu tam “İnternete yasak getiriyorlar” dedi ki...

Hemen yanımdan Emre Kongar “Bana da geldi!” diye çıkıştı. Emre Hoca o kadar tepkiliydi ki:

“Okullardan Emre Kongar’ın sitesine girilmesine yasak getirmişler. Araştır Fatih bak göreceksin.”

- Peki nasıl oluyor bu?

Kongar araştırmış. Milli Eğitim Bakanlığı TİB’le bir anlaşma yapmış. Türk Telekom’la birlikte bu anlaşma doğrultusunda okullarda filtreleme başlamış.

Okullardan porno sitelerine, şiddet içeren kanallara girilmesine elbette izin verilmemeli. Ama eğer gazetecilerin yazılarına, özgür düşünceye ulaşım engelleniyorsa bu kabul edilemez.

İşin ilginç yanı;

Geçen hafta İzmir’de bir sohbetimizde, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “İnternette düşünceye yasak koyan karşısında beni bulur” demişti. Aynı şeyi TİB Başkanı Acarel de söyledi.

Acaba birileri kraldan çok kralcılık mı yapıyor?

BEŞİNCİ YAZI:

Bir eleştiri

Sencer Ayata Hoca çok samimiydi. Ancak hazırlık yetersizdi. Kendisinin de söylediği gibi “yumurta kapıya dayanmıştı”. Bazı kitapçıklar matbaadan yetişmemişti.

Bu durumu kısıtlı zaman, çok seçim turu gibi nedenlerle açıkladı.

Ama yetmedi. Çünkü bu tür durumlar, daha çok öğrenci derneklerinin seçimlerinde olurdu. Bildiriler son anda matbaadan gelirdi. Tabii eğer polis yolda el koymazsa...

Ülkeyi yönetmeye aday bir partinin “son dakika” “yumurta” ve “kapı” açıklamaları yerine görüntülü, projeksiyonlu sunumlar yapabilmesi gerekirdi.

Çünkü özveriye bakmaz, acımadan sorarlar:

“Yarın iktidara gelince de mi böyle son dakika sıkıntılarıyla hazırlıksız yöneteceksiniz ülkeyi?”

ALTINCI YAZI:

Bir yeni isim: Mehmet Karlı

Dün gördüm ki; CHP gerçekten yenileniyor. Yani anlatılan yenilik, yalnızca demokrasi kitapçığındaki taleplerden ibaret değil. Genç isimler de var. Mesela, Kılıçdaroğlu’nun solunda oturan ve demokrasi kitabının hazırlanmasında büyük emeği olduğunu öğrendiğimiz Doç. Mehmet Karlı.

Harvard’dan hukuk doktorası olan Karlı, kısa konuşmasında demokrasi ve insan hakları üzerine gerçekten her vatandaşın bilmesi gereken farkları ortaya koydu.

Etkileyiciydi.

Eski CHP’de hukuk deyince akla baro avukatları gelirdi. Neyse ki şimdi değerlerin hukukçuları var. Klasik demokrasi ve yeni demokrasi kavramı üzerinde daha sonra yazacağım.

Sayfa Yükleniyor...