Kurtulmuş: Çiftçi kardeşlerimizin borçları yeniden yapılandırılacak

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, ''Çiftçi kardeşlerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri'ne olan borçları yeniden yapılandırılacak yani ötelenecektir'' dedi.

Kurtulmuş: Çiftçi kardeşlerimizin borçları yeniden yapılandırılacak

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Çankaya Köşkü’nde, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını cevapladı.

Toplantıdaki sunumlara ilişkin bilgi veren Kurtulmuş, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun, Konya Ovası, Ege Gelişim Projesi ve Akdeniz Gelişim Projesi kapsamında 2019'a kadar yapılacak icraatlarına ilişkin bilgi verdiğini aktardı.

Üç projenin de entegre proje olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bunların tarımsal sulamayı, içme suyu ve atık su projelerini, enerji, meteoroloji tesisleri, badem, ceviz ve bal ormanları kurulması, taşkın koruma gibi projeleri içerdiğini belirtti.

Kurtulmuş her projenin 8 ili kapsadığını vurgulayarak, "Bu üç proje tamamlandığında, bu havzaların her üçünde de aşağı yukarı 40-50 yıllık perspektif içinde su ihtiyacı kalmayacak, 40-50 yıllık su, bu havzalarda elde edilmiş olacaktır" diye konuştu.

Her bir gelişim projesi kapsamında binlerce tesisin üretime geçmesinin öngörüldüğünü ifade eden Kurtulmuş, projelerin tarımsal ve ekonomik kalkınmaya büyük destek sağlayacağını söyledi.

Toplantıdaki bir diğer sunumu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in gerçekleştirdiğini bildiren Kurtulmuş, çeşitli kanun değişiklik tekliflerini öngören, bakanlıkla ilgili bir paketin de görüşüldüğünü dile getirdi.

Bununla ilgili çalışmaların yapılacağını ve paketin kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Kurtulmuş, çalışmayla 'deki hayvan varlığının kayıt altına alınmasına yönelik ilave tedbirlerin öngörüldüğünü belirtti.

Hayatı ve sağlığı tehlikeye atan birtakım taklit veya tağşiş içeren ürünleri üretenlere karşı cezai tedbirlerin artırılması ve bununla ilgili etkin mücadelenin planlandığını dile getiren Kurtulmuş, "Belki bir müjde mahiyetinde verebileceğim husus ise çiftçi kardeşlerimizin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları yeniden yapılandırılacak yani ötelenecektir" diye konuştu.

"ASLINDA GEÇ KALINMIŞ BİR PROJEDİR"

Toplantıda, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan'ın Uzay Ajansı kurulmasına yönelik yasa çalışmalarını dile getirdiğini bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bütün gelişmiş ülkelerde uzay çalışmaları önemli bir şekilde devletin öncülük ettiği alandır. ABD'deki NASA bunun en tipik örneğidir. Türkiye için aslında geç kalınmış bir projedir ama çok şükür bugün Türkiye'nin geldiği iktisadi gelişme seviyesi itibarıyla Türkiye'nin bir Türkiye Uzay Ajansı kurması elzem hale gelmiştir. Böylece hem uzay alanındaki araştırmaların ciddi bir şekilde yönlendirilmesi hem de ülkemizin uzaydan daha iyi yararlanmasını sağlayacak bir yapıya kavuşacağız. Bunun kurulma çalışmaları hızlandırılacaktır."

Kurtulmuş, toplantıda söz konusu sunumlara yönelik uzun görüşmelerin olduğunu belirterek, "Her bir madde detaylı bir şekilde yeniden gözden geçirilecek, bugünkü müzakereler çerçevesinde ve bu üç alandaki yasa teklifleri olgunlaştırılarak TBMM'ye getirilecektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın El Bab operasyonuna ilişkin sözlerinin ardından yeni gelişmelerin olduğunun aktarılmasının ardından, “Son durum nedir Membiç ve Rakka’nın sonraki hedefler olduğu yönünde bilgiler geçildi. CIA ile görüşmelerin devam ettiği söylendi. Bu görüşmelerin detaylarıyla ilgili bilgi verebilir misiniz?” sorusu üzerine Kurtulmuş, Suriye’de yürütülen operasyonun, ne Suriye’nin topraklarında Türkiye’nin gözü olduğu için ne de laf olsun diye yapıldığını bildirdi.

Bu operasyonların Türkiye’nin ulusal güvenlik ihtiyacının bir parçası olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Suriye’nin kuzey bölgesinden, Türkiye’ye karşı aylar boyunca devam eden güvenlik tehditlerini hep beraber yaşadık. Oradan füzelerini, roketlerini atanlar, oradan kaynaklanan terör gruplarını sınırların içerisine sokarak Türkiye’ye karşı saldırılarını sürdürenler oldu. DEAŞ ve PKK-PYD, Türkiye için hayati riskler taşıyan iki örgüt olarak kuzey Suriye’de faaliyet gösterdi, bu gün de faaliyet göstermeye devam ediyor. Dolayısıyla bu operasyon çerçevesinde, Cerablus’ta başlayan operasyon El Bab’a kadar uzandı. El Bab’da inşallah çok kısa bir süre içerisinde Türk ordusunun desteklediği ÖSO’nun zaferiyle bu operasyonun sonuçlanacağını görüyoruz, ümit ediyoruz, dua ediyoruz. Bunun arkasından da bildiğiniz gibi operasyonlar başlamadan önce ABD ile Türkiye arasında varılmış bir mutabakat vardı. O da şuydu; PYD ve YPG unsurları Membiç’in doğusuna bütünüyle çekileceklerdi. Yani o bölge Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkarılacak. Dolayısıyla bunu bekliyoruz.”

"BUGÜNDEN İTİBAREN ŞU ZAMAN..."

Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, sahadaki bu mücadelenin sürekli gelişen yeni güvenlik şartları altında müzakere edildiğini belirtti.

Sürecin çok dinamik olduğuna işaret eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Her gün devletin çeşitli organları tarafından yakinen takip ediliyor. Ona göre Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlayacak adımların atılması için hareket ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın dün de ifade ettiği gibi, bundan sonra Türkiye, eğer uluslararası koalisyonla belli bir mutabakat oluşursa, şartlar o şekilde hareket edilmesine imkan verecek bir şekilde gelişirse, hem Membiç'in temizlenmesi hem de özellikle Rakka'nın temizlenmesi konusunda adım atabilir. Başından itibaren söylediğimiz bir husus vardı; Rakka, IŞİD'in merkezidir, Rakka'yı kurtarırken, kurtarma operasyonunda 'Biz, orayı IŞİD'den temizleyeceğiz ama yerine YPG'yi PYD'yi koyacağız' derseniz, bu Türkiye için birinci derecede güvenlik tehdidi, güvenlik riski oluşturur. Dolayısıyla Türkiye, hem Rakka'dan IŞİD'in temizlenmesi hem bu süreç içinde bahaneyle bir şekilde oraya PYD-YPG unsurlarının yerleştirilmemesi için uluslararası camiayla varılacak bir anlaşma çerçevesinde ileri bir adım atabilir. Bunları, önümüzdeki günlerin oluşan, olgunlaşan şartları belirleyecektir. Dolayısıyla bugünden itibaren şu zaman, şöyle bir operasyon olacak dememiz mümkün değildir. İlgili kurumlarımız değerlendirmeleri yapıyorlar.”

"HERKES LAFI DOĞRU ALGILASIN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın referandumda “hayır” diyeceğini açıklayan kesimlere yönelik sözlerinin hatırlatılmasının ardından “Bu sözlerden sonra gelen muhalefetten de ‘hayır’cıların hepsi terörist gibi görülüyor' açıklaması var. Bununla ilgili düşünceleriniz nelerdir Bu sözlerin kampanya sürecine etkisi nasıl olur ” sorusuna karşılık Kurtulmuş, Türkiye’nin böyle bir konjonktürde bir anayasa referandumuna gidiyor olmasının “tam zamanı” olduğunu söyledi.

Numan Kurtulmuş, anayasa değişiklik paketinin, TBMM’de milletvekillerinin oylarıyla kabul edilip arkasından 16 Nisan’da halk oyuna sunulacak olmasının dahi Türkiye demokrasisi bakımından başlı başına olgunluğu gösteren bir gelişme, bir kazanç, bir kazanım olduğunu belirtti.

Kampanya sürecinde “hayır” diyenlerin de “evet” diyenlerin de bulunacağını anımsatan Kurtulmuş, şu görüşlere yer verdi:

“Sayın Başbakanımızın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği hususlar şudur; ortada çok açık bir gerçek var. Günlerdir PKK’nın üst düzey yöneticilerinin, gereken Kandil gerek başka yerlerden bu referandumda ‘hayır’ çıkmasıyla ilgili çalışmaların artırılması yönünde görüşlerini açıkça beyan ettiğini görüyoruz. Aynı şekilde FETÖ’nün networkünü hem Türkiye içerisinde hem Türkiye dışarısında ‘hayır’ kampanyasına destek veren, ‘hayır’ çıkması için bütün güçlerini seferber eden bir çalışma ve gayret içerisinde olduklarını da görüyor ve biliyoruz. 'Kurumsal olarak FETÖ’cülerin ya da PKK bağlantılı grupların, ‘hayır’ kampanyalarına destek veriyor' demek başka bir şey ama buradan çıkarıp, sanki bütün ‘hayır’ diyenler de teröristmiş algısını oluşturmaya çalışmak başka bir şeydir. Ne Sayın Başbakanımız ne Sayın Cumhurbaşkanımız, hiçbir şekilde ‘hayır’ diyen vatandaşlarımızın hepsinin terörist olarak algılanmasını ihsas ettirecek en ufak bir şey söylememişlerdir. Dikkat çektikleri, altını çizdikleri husus, Türkiye’de milletin düşmanı, devletin düşmanı olan unsurların sistematik olarak örgütsel olarak ‘hayır’a destek verdikleridir. Bu da gizli kapaklı bir şey değildir. Ayan beyan ortada olan bir şeydir. Dolayısıyla lafı yanlış anlamaya ya da yanlış algının bir parçası haline getirmeye gerek yoktur. Söylenen çok nettir. Türkiye’de Türkiye düşmanı olan birtakım terör gruplarının açıkça alenen ‘hayır’a destek vermeleri, 'hayır’ verecek her vatandaşımız teröristtir' anlamına gelmiyor. Bunun için söylenmiş bir söz değildir. Herkes lafı doğru algılasın, doğru anlasın ve yanlış bir operasyonun algı operasyonun parçası haline getirmesin.”

“REKABETE AÇIK BİR ALANDIR”

Özel radyo ve televizyonların seçim dönemindeki yayınlarında ceza ve denetimlerine ilişkin bir KHK’nın çıktığının hatırlatılmasının ardından “Ceza ve denetimler YSK’dan artık çıkıp RTÜK’e mi devredildi, yoksa bunlar tamamen mi ortadan kaldırıldı Bu son KHK ile birlikte özellikle eşitlik ve tarafsızlık ilkesinin ihlal edileceği, böyle bir şeyin ortada olmayacağı yönünde iddia ve yorumlar var. Bunu nasıl değerlendirirsiniz ” sorusuna cevap verirken de Kurtulmuş, geçen seçim dönemlerinde özel televizyon kanallarına çok haksız ve çok yüksek oranda cezalar verildiğini görüldüğünü dile getirdi.

Bu televizyonların herhangi bir şekilde kamu kaynağı kullanmadığına işaret eden Kurtulmuş, “Çok sayıda farklı fikri destekleyen bu seçim kampanyasında da ‘evet’i de ‘hayır’ı da destekleyen çok sayıda televizyon kanalı var. Dolayısıyla zaten rekabete açık bir alandır. Televizyon kurumları, özel televizyon kurumları rekabete açık bir alanda, tabii ki karşı tarafın hak hukukunu korumak başka bir şey, illa belli oranlarda yayın yapacak; şu partiye şu kadar yer verdiyse bu partiye de bu kadar yer verecek, şunu söyleyenlere bu kadar dakika ayırdı, ötekilere de bu kadar dakika ayıracak diye bir kural olmamalıdır. Özel televizyonlar olmasaydı bu dediğiniz doğruydu. Doğru, haklı bir eleştiri olarak görülebilirdi. Ama özel televizyon kanalları var. Kampanya sırasında da göreceğiz. ‘evet’i de ‘hayır’ı da destekleyenler olacak. Dolayısıyla ‘evet’i destekleyen bir kanala sen neden ‘hayır’ı destekleyenlere yer vermedin ya da sen neden ‘hayır’ kampanyasını görmedin deme hakkına sahip değildir. Çünkü kamu kuruluşları değildir, özel kuruluşlardır. Bu anlamda her görüşten insanlar da kendisine yakın kanallarla görüşlerini paylaşma imkanına sahiptir” ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, son KHK ile birlikte geçmiş dönemlere ilişkin haksız bir uygulamanın ortadan kaldırıldığını belirterek, “Böylece, Yüksek Seçim Kurulu tespitlerini yapıyor, raporlarını RTÜK’e gönderiyor ve RTÜK de bu raporlara göre cezalar veriyor. Hatta size onlarcasını sayabilirim. Aynı ihlallerden dolayı bir televizyon kanalına RTÜK 1 lira ceza verirken, başka bir televizyon kanalına 100 lira ceza verdiği örnekler var. Bir dosyadan bir televizyon kanalına bir tane ceza verdiği, bir dosyadan başka bir televizyon kanalına bir kaç tane ceza verdiği örnekler var. Dolayısıyla bu yanlışlıkların ortadan kaldırılması, bu çarpıklıkların düzeltilmesi bakımından bu adımlar atılmıştır. Ümit ederim ki faydalı sonuçlarını görürüz” dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, çiftçilerin borçlarının yapılandırılmasında bir tarihin olup olmadığı sorusu üzerine de bu konunun, bugün gündeme geldiğine değinerek, TBMM’de yasalaştıktan sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın en kısa sürede bunu çıkaracağını bildirdi.

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün KHK ile yapılan ihraçlar ve memuriyete geri alınmaları konusundaki iddiasının sorulması üzerine Kurtulmuş, konunun teferruatını bilmediğini, konuyu değerlendirdikten sonra bir açıklama yapacağını sözlerine ekledi.

KHK İLE İHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLERİN DURUMU

Bir gazetecinin, "Çıkarılan son KHK ile bazı akademisyenler ihraç edildi. Bunlar içinde terör örgütü ile bağı olmayan, sadece muhalif olduğu iddiasıyla ihraç edilenler olduğu söyleniyor. Ankara Üniversitesine bunun yoğunlaştığını görüyoruz. Bu isimlerle ilgili yeni bir çalışma olacak mı " sorusu üzerine Kurtulmuş, KHK'lardaki olası birtakım yanlışlıkları düzeltmek için geçtiğimiz günlerde bir mekanizma kurduklarını anımsattı.

Kurtulmuş, KHK ile verilen kararın nihai olmadığını, eğer yanlışlıklar varsa müracaat edilerek düzeltilmesinin mümkün olacağına dikkati çekti.

"Bahsettiğiniz mekanizma faaliyetlerine başladı mı?" sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:

"Bu mekanizma hızla kuruluyor, çok önemli bir kurum. 7 kişiden oluşacak bir kurum. Tabiri caiz ise Anayasa Mahkemesi'nin yükünü hafifletecek olan bireysel başvurular anlamında önemli bir mekanizmadır. Bir ara hukuki düzenlemedir. Buradan sonuç alınacak. Bununla ilgili yapı oluşuyor. İlgili bakanlıklar buraya temsilci verecekler ve bu kurul hızla çalışarak, raportörlerini çalıştıracak, hızlı çalışmasını temin edeceğiz. Birtakım kuşkular varsa bunları giderecek adımlar atılacaktır."

REFERANDUMA İLİŞKİN ANKET ÇALIŞMALARI

Kurtulmuş, referandum sürecine ilişkin bir anket yapılıp yapılmadığını ve gidişatın ne yönde olduğuna ilişkin bir soru üzerine, henüz referandum kampanyasının başında olduklarını anımsattı.

Kampanyanın başında olmalarına rağmen 'evet' oylarının ciddi miktarda önde olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şunları ifade etti:

"Benim şahsi siyasi tecrübeme göre kampanya ilerledikçe evet kampanyasının çok daha ciddi şekilde destek bulacağı ve inşallah yüksek oranda 'evet' sonucunun ortaya çıkacağına inanıyorum, öyle olacağını görüyorum. Kampanyalar sırasında kamuoyu anketlerini çok iyi kullanabilen bir partiyiz. Bazen 15 günde bazen haftalık hatta günlük anketler yapılan dönemler olmuştur. Çok şükür şimdiye kadar anketler bizi yanıltacak sonuçlar çıkarmadı. Dolayısıyla bire bir sahadaki nabzı mutlaka günlük haftalık olarak kontrol edeceğiz, seçmenlerin hangi konularda bilgilendirilmeye ihtiyacı varsa kampanyamız her haftanın şartı içinde yeni adımlar atarak devam edecek. İnanıyorum ki şenlik içinde güzel bir kampanya yapacağız ve sonuçta 16 Nisan'da güçlü ve büyük Türkiye için 'evet' kararı sandıktan çıkacaktır."

Kurtulmuş, "Babaanne maaşlarına ilişkin çok sayıda başvuru var. Uygulama 6 bin 500 kişi ile sınırlandırıldı. Yeni bir çalışma vardı, sayı artacak mı?" sorusu üzerine, konunun Bakanlar Kurulunda gündeme gelmediğini ancak bunun bir ihtiyaç olduğunu, hiçbir siyasetin toplumsal ihtiyaçların dışında kalamayacağını, konunun imkanlar çerçevesinde değerlendirileceğini kaydetti.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Numan Kurtulmuş

Sayfa Yükleniyor...