Kütahya'dan sonra sıra nerede?

TEMA Vakfı, Kütahya Tavşanlı Gümüşköy’deki maden işletmesinde atık havuzunun çökmesinin altındaki nedenlerin 2005 yılından bu yana Maden Yasası ve ilgili yönetmeliklerde yapılan değişikliklerde aranması gerektiğine dikkat çekti.

Kütahya'dan sonra sıra nerede?

Bu değişikliklerin doğa korumanın aleyhinde ve sadece fayda sağlamaya odaklı olduğunu ifade eden TEMA Vakfı, 2005 yılı itibariyle maden arama talepleri ve işletme ruhsatı verilmesinde adeta patlama yaşandığını, 2004’te 3.984 olan başvuru sayısının sadece bir yılda 15.149’a fırlayarak,  sürecin artış yönünde devam ettiğini belirtti.

TEMA'dan yapılan açıklama şöyle:

Bütün dünya ile birlikte ülkemizin son yıllardaki en büyük sorunlarından biri düşük tenörlü metalik cevherlere yönelik büyük ölçekli madencilik faaliyetleridir. Ülke topraklarımızda maden ruhsatı verilmemiş yer, hemen hemen yok gibidir. Oysa, Dünyada ham maden ihraç ederek zengin olmuş bir ülke yoktur. Dışsatım için ham maden kaynağı, cevher ya da işlenmemiş metal işletilmesi özendirilmemelidir. Şu anda ülkemizde yapılan madencilik faaliyetlerinin büyük çoğunluğu milli servetimizi transfer etmekten başka birşey değildir.

2005 yılı itibariyle Maden Yasası ve ilgili yönetmelikte yapılan çeşitli değişiklikler maden arama ve işletmedeki hassas dengenin gözetilmesini imkansız kılmaktadır. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; bu yasal düzenlemelerin başladığı dönem olan 2005 itibariyle maden arama talepleri ve işletme ruhsatı verilişinde adeta patlama yaşanmıştır. 2004 yılında 3.984 olan müracaat sayısı 2005’te 15.149, 2006’da 18.208, 2007’de 17.669, 2008’de 17.297 ve 2009’da 10.377’dir.

Ne maden ne de başka bir sektör faaliyetini sürdürürken çevre faktörünü gözardı etme hakkına sahip değildir. Maden Yasası ve ilgili yönetmelikler yeniden düzenlenmelidir. Çevrenin ve insanın yaşam hakkını elinden alacak nitelikte madencilik faaliyetlerine izin veren maddeler kaldırılmalıdır. Bu şekilde verilmiş arama ve işletme izinlerinin iptali için gereken yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İzin verilen madencilik faaliyetleri sıkı şekilde denetlenmeli, yanlış uygulamalar için ağır cezalar konulmalıdır. Açık havada asit, baz veya siyanürlü çözeltilerle yapılan metal kazanım işlemlerine ruhsat verilmemelidir, verilenler de iptal edilmelidir.

TEMA Vakfı, Kütahya Tavşanlı Gümüşköy’deki gümüş maden işletmesinin atık havuzunda meydana gelen kazayı, ülkemizin pek çok yerindeki benzer işletmelerde yaşanabilecek olası felaketlerin habercisi olarak değerlendirmektedir. 30 yıl önce faaliyete geçen ve 2004 yılında özelleştirilen işletmenin siyanür ve ağır  metaller içeren katı ve sıvı atık depoları, atık havuzu çökmeden de insana, doğaya zarar verecek niteliktedir.

Madencilik faaliyetini kimya-metalurji sanayisinden ayırt etmeyen çalışma tarzı, çok sayıda kazaya gebedir. Kaza diye nitelenen tehditkar ve ölümcül olaylar aslında ısmarlanmış birer felakettir. Çıkarılan cevherin kimyasal olarak açık havada işlenmesi ve zehirli işlem atıklarının yine açık havada depolanıyor olması başlıbaşına bir sağlık ve çevre tehditidir. İşletmede kullanılan siyanürün tetiklediği arsenik yayılımına ve hafriyatlar sonucu yüzeye çıkan asbestin solunmasına bağlı olarak Dulkadir köyünde kanser vakaları olağanüstü düzeyde artmıştır. Özetle, Kütahya Gümüşköy’deki “çözelti madenciliği” adı altında ucuza getirilmiş sınai faaliyetlerin bedelini çevre ve insan ödemektedir.

Kütahya Tavşanlı Gümüşköy’de yaşanmakta olan çevresel tahribat, yeraltı ve yerüstü doğal varlık ve kaynaklarımızdan doğru, güvenli ve sürdürülebilir yaşamı hedefleyen anlayışla yararlanmamız gerektiğinin altını çizmektedir. TEMA Vakfı, Maden Yasası ve ilgili yönetmeliğin sadece insanı değil, insanı parçası olduğu ekosistemle birlikte koruyacak, yönetecek anlayışla yeniden düzenlenmesi çağrısında bulunmaktadır.


Sayfa Yükleniyor...