Memur ve Kılıçdaroğlu'na: 25 kuruşa simit yok

Başbakan Erdoğan, memur sendikaları ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yüklendi. 'Yok öyle 25 kuruşa simit' diyen Erdoğan, Çorum olayları ile İnegöl ve Dörtyol arasında bağlantı kurdu.

Memur ve Kılıçdaroğlu'na: 25 kuruşa simit yok

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çorum'da, Abide Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi.

Erdpoğan konuşmasında, Danıştay saldırısına, Çorum ve Maraş olaylarıyla ile İnegöl ve Dörtyol'da yaşananlara değindi.

İdeolojik davranmakla suçladığı memur sendikalarının, toplu iş sözleşmelerini referandum sonrasına bırakma çabalarına ve CHP'ye yüklenen Erdoğan, tepkisini '25 kuruşa simit yok' diyerek gösterdi.

Anayasa değişikliğiyle artık memurların toplu iş sözleşmesi yapacaklarını belirten Erdoğan, değişiklikle bilirkişiden çıkacak kararın nihai karar olacağını anlattı.

Erdoğan, ''(Biz işçiden yanayız, memurdan yanayız, toplu iş sözleşmesi istiyoruz) diyenler şimdi... Bu KESK, KAMUSEN, bunlar şimdi o kadar ideolojikler ki, 'Bu işi halk oylamasından sonraya bırakalım.' Niye? O zaman diyorlar, 'toplu iş sözleşmesi çıkacak ya.' Evet çıkacağını da kabulleniyorlar. 'Görüşmeyi o zaman yaparız.' Peki siz ne yapıyorsunuz diyoruz. 'Biz hayır diyoruz' diyorlar. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Mademki toplu iş sözleşmesi bu kadar güzel, o zaman niye oyunu vermiyorsun?

Kusura bakmasınlar, arkadaşlarım kendileriyle görüşmeyi yapacaklar. Bu görüşmede gereği kendileriyle konuşulacak. Böyle 25 kuruşa simit yok. İşin hakkını vereceksin arkadaş. Dürüst ol dürüst, dürüst ol. İdeolojik davranma. Burada, doğrunun yanında olacaksın. İki kere iki dört. Hiçbir zaman beş olmadı, üç de olmadı. Yazın da dört, kışın da dört, gece de dört, sabah da dört. Biz bunu istiyoruz. Bu yolda olanlara can kurban ama bu yolda olmayanlar kusura bakmasın. Haddini bildirmek benim milletimin görevi. Varsın onlar değişime dirensinler. Varsın onlar kaçak güreşsinler'' dedi.

''DERSİMLİ DE ONU DERSİMLİ BİLİYOR''
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, gittiği her yerde soyundan, soy ağacından bahsettiğini ifade eden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun gittiği her yerde, köklerinin Akşehir'de olduğunu altını çize çize vurguladığını söyledi.

Erdoğan, ''Buna neden ihtiyaç duyduğunu anlamış değiliz. Neden göğsünü gere gere 'ben Dersimliyim' diyemediğini anlamakta zorlanıyoruz. Hakikaten Dersimli de onu Dersimli biliyor, Nazimiyeli biliyor. Niye bundan çekiniyorsun? Niye? Burada bir incelik var.

Bakınız Dersim katliamının altında ne yatıyor; on binlerce insan orada katledildi, Tuncelili katledildi. Hangi zihniyet katletti? CHP zihniyeti katletti. Sayın Genel Başkanı diyor ki, 'ben o zaman doğmamıştım' diyor. Biz sana bu işin faili sensin demiyoruz ki. Biz mensubu olduğun zihniyetin soy ağacının bu ülkede neler yaptığını anlatıyoruz. Bunu anlatıyoruz, niye ürküyorsun? Niye korkuyorsun?

Lafa geldiği zaman Cumhuriyeti Devleti'ni 'biz kurduk' diyorsunuz ama önünüze de bu fatura gelince, 'ben bu faturayı ödemem, çünkü ben doğmamıştım' diyorsun. İşine geldiği zaman, 'bizim partimiz Atatürk'ün partisidir' diyorsun. İşine geldiği zaman başka yere çekiyorsun. İyiyken sahip olacaksın, kötü olduğu zaman da kaçacaksın. Yok öyle 25 kuruşa simit.

Hani eskiden mahallelerde oynardık ya, 'ortada kuyu var, yandan geç.' Aynen şimdi bunlar da böyle. Ortada kuyu var, yandan geç. Artık millet bunları yutmuyor. Kuyuların ağzını kapatıyoruz artık, kapatıyoruz, içini de dolduruyoruz. Çünkü, bizim inancımıza göre insanın soyu sopu, ırkı, rengi, kökeni üstünlük kaynağı değildir'' şeklinde konuştu.

"2011'E BIRAKALIM"
Başbakan Erdoğan, miting alanındaki bazı vatandaşların kendisine seslenmesi üzerine, ''Anamdan sizlere selam var, o da 86 yaşında. Çok dua ediyor. Sizleri böyle gördüğü zaman bakıyorum, o da canlanıyor'' dedi.

Daha sonra konuşmasına devam eden Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde üniversite öğrencilerine burs verdiklerini ancak CHP'nin başvurusuyla Anayasa Mahkemesinin bu uygulamayı iptal ettiğini ve bu nedenle o tarihten bu yana belediyelerin burs veremediğini anlattı.

Başbakan Erdoğan, ''O neler veriyor, neler. Onun zaten cebinde ne var bilemiyorum ben. Her yere neler dağıtıyor, neler. Onun dağıttıklarına zaten Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçesi yetmez. Bunları zaten başarmış olsalar, 9 yıl SSK'da bulunan ve orada Genel Müdürlük yapan ve sürekli olarak SSK'yı zarar ettiren bir bürokrat... Bunları 2011'de konuşalım...'' diye konuştu.




Erdoğan, Hatırlayın, 2006 yılında, Danıştay'a bir saldırı oldu. Eli silahlı katil ya da katiller, ellerini kollarını sallayarak Danıştay'a girdiler, toplantı salonunu bastılar ve oraya kurşun yağdırdılar. Olay anından itibaren hemen bazı medya kuruluşları, bazı siyasiler, bazı bürokratlar doğrudan doğruya AK Parti hükümetini, bizi suçlamaya başladılar. Cenaze törenlerinde kitleler bize karşı kışkırtıldı'' dedi.

Geçmişte de benzer birtakım olaylar olduğunu belirten Erdoğan, ama bu olayların hiçbirinin çözülemediğini, asıl sorumluların bulunamadığını ifade etti.

AK Parti hükümeti olarak kendilerinin Danıştay saldırısının üzerini örtmediklerini, bir kısım medyanın hedef saptırmalarına aldanmadık ve olayın tüm boyutlarıyla üzerine gittiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''İşte şimdi görüyorsunuz, hükümetin, AK Parti'nin sorumlu olduğunu söyleyenler şimdi başları önünde dolaşıyorlar. Kimlerin kimlerle iş tuttuğu, kimlerin bu ülkenin istikrarına, huzuruna, güvenliğine kastettiği, kimlerin bu kirli hedefler için kader birliği yaptığı ortaya çıkıyor.

Bakın, bu olayları, bu çeteleri Çorum'da hatırlatmamın bir sebebi var. Anlıyorsunuz değil mi? Biz artık adalet yerini bulsun, kirli oyunlar bozulsun istiyoruz. Biz artık tarihle yüzleşmek istiyoruz. Biz, tarihimizdeki karanlık noktaların artık aydınlanmasını istiyoruz. Biz, hiçbir şeyin üzeri örtülmesin, her şey açığa çıksın ve hak yerini bulsun istiyoruz. Biz konuşulmayanlar konuşulsun, tartışılmayanlar tartışılsın istiyoruz.

1980 yılında mayıs ayında Çorum'da maalesef kanlı olaylar yaşandı, birçok vatandaşımız öldürüldü, birçoğu yaralandı. 1980 yılında Çorum'da yaşanan olaylar, asla ve asla bir sağcı-solcu çatışması değildi. 1980 yılında Çorum'da yaşanan olaylar, asla ve asla bir Alevi–Sünni çatışması da değildi. Çorum'da, bu olayların öncesinde yaşanan gelişmeler, bu olayların sonrasında ortaya çıkan gerçekler, burada açık açık bir provokasyon, açık açık bir kışkırtma yaşandığını gösterdi. Gizli eller, kirli eller, karanlık birtakım odaklar, Çorum'u alçakça hedeflerinde bir laboratuvar olarak kullanmak istediler.

Kahramanmaraş'ta yaşanan olaylar, Sivas'ta yaşanan olaylar, İstanbul Gazimahallesi'nde yaşanan olaylar, Danıştay'a yapılan saldırı, faili meçhul cinayetler, kirli suikastlar... Bunların tamamı, kirli senaryoların kışkırtma denemeleridir. İşte bugün tek tek açığa çıkartılan çeteler, terör örgütlenmeleri, korku salarak, tedirgin ederek, sokakları kan gölüne çevirerek bu ülkeye ve bu millete yön vermek, rota çizmek istediler.

Benzeri olayları bugün de zaman zaman denemeye çalışıyorlar. Bugün de bazı illerimizde, bazı ilçelerimizde kirli senaryolarını uygulamaya koymak istiyorlar. Tıpkı 1980'de Çorum'da olduğu gibi, bugün de hassas vilayetlerimizde, hassas ilçelerimizde kargaşa çıkartmak, arbede çıkartmak, milleti galeyana getirip buradan rant sağlamak istiyorlar. İnegöl de öyle, Dörtyol da öyle bunu böyle biliniz. İşte Dörtyol'da bakın kimin arabaları kullanıldı. Ortaya çıkıyor, görüyorsunuz. Kimler kimlerle nasıl teknik takiplere takıldı görüyorsunuz. Dün nasıl, Çorum'da, Kahramanmaraş'ta kirli senaryolar hayata geçirilmek istendiyse bugün de bir kısım senaryolar yazılıyor ama hamdolsun daha uygulamaya geçmeden bunların hepsi deşifre ediliyor.''

Sayfa Yükleniyor...