'Millet varken neden başka hakem arıyorsun?'

Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliği paketinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran CHP'ye yüklendi. Manisa'da konuşan Erdoğan, CHP'ye "Millet varken neden başka hakem arıyorsun. Neden dolambaçlı yollar çiziyorsun, neden güvenmiyorsunuz millete?" diye sordu.

'Millet varken neden başka hakem arıyorsun?'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde lojistik merkeziyle 18 sanayi tesisinin açılışı, 9 sanayi tesisinin de temelinin atılması için düzenlenen törene katıldı.

Erdoğan törende yaptığı konuşmada, bir ülkenin anayasasının, o ülkenin her şeyi olduğunu belirterek, anayasanın sadece hukuki bir metin olmadığını söyledi. Anayasanın sadece kurallar koyan üst bir norm olmadığını, günlük hayatı, ülkenin bugününü ve geleceğini doğrudan; ekonomiyi, siyaseti, hukuku, dış politikayı çok yakından ilgilendiren bir metin olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Anayasa ekmeğimizle, işimizle, aşımızla doğrudan alakalı bir metindir. Ne dediler bize, 'İşle aşla uğraşmıyor bu AK Parti iktidarı, anayasayla uğraşıyor' dediler. Bunların anlayışı bu işte. Modern bir anayasamız yoksa, vizyonel bir anayasanız yoksa, hukukun üstünlüğünü savunan, insan haklarını savunan, koruyan, demokrasiyi yücelten anayasanız yoksa, hiçbir alanda ilerleme kaydedemezsiniz. Birileri çıkıyor, yoksulluk edebiyatı yaparak, 'Şimdi anayasa değiştirmenin zamanı mı' diyor. ''nin daha büyük meseleleri var' diyor. Bunlar anayasanın ne olduğunu bilmiyor. Bunlar 'nin meselelerine işte böyle dar, karanlık gözlüklerle bakıyor.

Ben de buradan, Manisa'dan açıkça bir daha ilave ediyorum, Türkiye'de 10 yıllar boyunca oluşmuş gelir dağılımındaki eşitsizliğin temel nedeni, mevcut anayasanın Türkiye'ye dar gelmesindendir. Ekonominin daha da büyümesinin önündeki, istihdamın, yatırımın önündeki en temel engel, mevcut anayasanın ihtiyaçları karşılayamıyor olmasındandır. Türkiye'nin büyük ülke olmasının önündeki en temel sorun, mevcut anayasanın çağdaş bir yaklaşım içinde olmamasıdır. Türkiye'nin yönetiminde, hukuk sisteminde, demokratik işleyişinde ortaya çıkan sorunların en temelinde mevcut anayasanın antidemokratik yapısı yer alıyor. İnsan haklarının gelişmesinde, demokrasinin standartlarının yükselmesinde, mevcut anayasa yetersiz kalıyor. Modern bir anayasa, demokratik anayasa, herkesi kucaklayan, herkese eşit mesafede duran anayasa, Türkiye'nin istikrarının, refahının teminatı olacaktır.''

Başbakan Erdoğan, bugün Türkiye'de kime sorulursa sorulsun, 1982 anayasasının şikayetçi olduğunu ve değişmesini istediğini söyledi. Son genel seçimde yüzde 47 gibi rekor oy aldıklarını belirten Erdoğan, seçim öncesinde vatandaşa anayasayı değiştireceklerine dair söz verdiklerini hatırlattı. Erdoğan, ''Sizden aldığımız yetkiye uyarak anayasayı değiştirmek için girişimlere başladık. İstedik ki böyle bir önemli meselede, geniş mutabakat sağlayalım, geniş bir uzlaşma zemini oluşturalım. Ama ne yazık ki TBMM'de grubu bulunan diğer siyasi partiler bu uzlaşmaya yanaşmadılar. Uzlaşma komisyonunun içerisinde yer almadılar. Sırf biz yapıyoruz, sırf bu iktidar yapıyor diye bizim yanımıza yaklaşmadılar'' dedi.

Partilere daha taslağı vermeden ''Bunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz'' denildiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Neyi götürmediniz ki? Ne çıksa hepsini Anayasa Mahkemesine götürdünüz. Anayasa Mahkemesinin adını da bunlar değiştirdi. Bu CHP zihniyeti Anayasa Mahkemesinin adını, Ana Muhalefet Mahkemesi koydu. Türkiye'nin en acil, en önemli, hayati ihtiyacına kulaklarını tıkadılar, sırtlarını döndüler. Sizler de eminim televizyon ekranlarından izlediniz. Düşünebiliyor musunuz, bir Genel Başkan arkadaşlarına diyor ki, 'Siz oy kullanma kabinine girmeyeceksiniz' Nerede demokrasi? Bu ne demek? 'Ben size güvenmiyorum. Olur ya, içeri girersiniz de kabul oyu kullanırsınız' Bunun için onlara güvenmiyor. Sadece kürsüde konuşacaksınız, bu iktidara verip veriştireceksiniz, oy kullanmaya gelince kullanmayacaksınız, hani dikta, nerede demokrasi? Diktayı başka yerde arıyorlar. Dikta içinizde be. Dikta da kendilerine, arkadaşlarına oy kullandırtmayacak kadar dikta. Bakıyorsun bir başka grup. Onlar da yine aynı. Onlar da oy kullandırtmadılar. Sorduğun zaman bağırırlar, 'Partimizi kapattılar.' Eee hadi bakalım, çık meydana. Onlar da oy kullandırtmadılar. Olur ha belki gider kabul oyu kullanır. Onun için de oy kullandırtmadılar.

Bunun adı demokrasi değil, bunun adı güven değil. Ama herşeyiyle ekibimiz hem konuşulması gerekeni konuştu, hem de gidip oyunu kullandı. Kim yanındaki arkadaşlarına güveniyor, kim güvenmiyor, bunlar da iyot gibi açığa çıktı. 2 hafta boyunca Meclisi kilitlediler. Başbakan dediler, 'Devleti bıraktı, geldi, buraya karargahı kurdu. Gece gündüz burada duruyor Başbakan' Bu devletin işi değil mi? Anayasa yapmak devletin işi değil mi? Ben de bu iktidar partisinin hem genel başkanıyım, hem de Başbakanım. Buraya gelmemden daha doğal ne olabilir? Geldim. Arkadaşlarımla beraber oturdum, kuliste de oturdum, genel kurulda da oturdum. Çünkü bunu o denli önemsedim. Bu tarihi süreçtir ve biz Meclis'te de yine Başbakanlık makamımızda yine bu görevleri aksatmadan yürüttük. Uluslararası misafirlerimiz vardı. Yabancı ülkelerden misafirlerimizle de görüşmelerimizi yaptık. Gitmemiz gereken yerler varsa, oylamalar arasında onları da yaptık. Onlar da bizi bizden daha iyi takip ediyordu. Tek özellikleri oy kullanma kabinine giremiyorlardı. Bize söyledikleri şuydu, 'Sayın Başbakan, nasıl geçiyor, nasıl durum' Adım adım takip ettiler ve ne yazık ki şunun önemini kavrayamayacak kadar bundan uzaklar ve işte hemen Anayasa Mahkemesine bunu da götürdüler. Götürsünler. Biz emin adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Biz görevimizi yaptık.''

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GÜMBÜR GÜMBÜR GEÇECEK
Başbakan Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulunun referandum tarihine ilişkin karar verdiğini belirterek, ''Şimdi Yüksek Seçim Kurulu bir karar verdi. Zorlama bir karar, bunun da farkındayız. Neymiş 60 gün olmazmış, 120 gün olurmuş. Verdiğiniz karar hayırlı olsun diyoruz. Biz 60'a da, 120'ye de hazırız'' dedi.

Erdoğan, ''enteresan bir tevafukun gerçekleştiğini'' ve halkoylaması tarihinin 12 Eylül olarak belirlendiğini kaydederek, ''Bak, işe bak. Şimdi 12 Eylül 2010'da sandıklara gideceğiz. Bak bu sorumluluğunuz artıyor ha. Gümbür gümbür o sandıklardan bu anayasa değişikliği geçecek. Bu değişiklik müzakerelerinden sonra ilk toplantıyı Manisa'da yapıyoruz, ona göre'' diye konuştu. Muhalefetin iki hafta boyunca TBMM'de hiçbir öneri, yapıcı bir eleştiri getirmediğini, sürekli ''istemezük'' dediğini ifade eden Erdoğan, bu meclisin anayasa yapamayacağını iddia ederek, milletin kendilerine verdiği görevi yok saydıklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bunlar kendini inkar ediyor. Yasa yapmak görevin. Bu maaşı sen ne için alıyorsun, yasa yapmak için alıyorsun. Bu millet sizi oraya yasa, anayasa yapmak, milletin iradesini temsil etmek için gönderdi. Yeri gelecek gerekirse 16 saat çalışacaksanız. Yahu zaten ne çalışıyorsun ki. Salı, çarşamba, perşembe haftada üç gün. Milletvekili arkadaşlarımız gücenmesin haftada üç gün, saat 15.00, akşam 19.00-20.00, buraya kadar...''

Başbakan Erdoğan, törene katılanlardan birinin ''Baykal da çok çalışıyor'' demesi üzerine, ''Neyse bizi o işlerin içine bulaştırmayın. Arkadaşlarım verilmesi gereken cevabı verdiler'' dedi.

CHP, MHP, BDP AYNI SAFTA
Kendileri Anayasa değişikliği için çalışırken, ''muhalefetin çalışmadığı gibi çalışanları da engellemeye gayret ettiğini, var gücüyle fitne, fesat karıştırmaya çalıştığını'' ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman bir siyasi partinin grubu böyle güzel, anlamlı, güçlü bir dayanışma göstermemiştir. Birbirimize kenetlendik. Bağımsız arkadaşlardan beş kadarı da bize desteklerini verdiler. Milletin yüklediği emanetin bilinciyle hareket ettik.

Biz sadece bize oy verenlerin değil, oy vermeyenlerin de hakkını, hukukunu yılmadan, yorulmadan savunduk. CHP, MHP, BDP aynı safta, el ele, kol kola bu değişiklik sürecine karşı çıktılar. Blok halinde dayanışma halinde Türkiye'nin aydınlık ufkunu karartmanın mücadelesini verdiler. Hani ben daha önce CHP ile MHP'nin ruh ikizi olduğunu söylerdim. Şimdi bunlar ruh üçüzü oldular.''

YETER SÖZ DE MİLLETİN KARAR DA MİLLETİN
Başbakan Erdoğan, anayasa değişikliği konusunda üzerlerine düşeni yerine getirdiklerini, şimdi söz, yetki, karar ve mührün millette olduğunu, son sözü milletin söyleyeceğini kaydetti.

Milletin bu yetkiyi kullandığını 12 Eylül'de göstereceğini, millete inanmayanların, güvenmeyenlerin onun kararlarını, tercihlerini ciddiye almayanların bir kez daha Anayasa Mahkemesinin yoluna düştüğünü ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu millet size sormaz mı, 'Biz buradayız bize gel, kararı biz vereceğiz. Burada millet varken neden başka hakem arıyorsun. Neden dolambaçlı yollar çiziyorsun, neden güvenmiyorsunuz millete?' İnşallah sandık kurulacak. Anayasa değişikliği paketi sizin önünüze gelecek, milletim takdirini kullanacak. Milletim inanıyorum ki bunları mahcup edecek. Onlar nereye giderse gitsin biz millete gidiyoruz. O sandıktan en güzel kararı çıkaracağız. Yeter söz de milletin karar da milletin.''

Konuşmasında şehit cenazelerinde yaşanan bazı olaylara da dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şehit cenazelerini istismar edenlerin bulunduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çeşitli el, kol, parmak hareketleriyle bu şehit cenazelerini istismar edenler var. Sevgili kardeşlerim cenazeler bizim hepimizin. Şüphesiz ebediyete gönderirken, uğurlarken kendi dinimizdeki bir adap içinde uğurlanır. Oralar slogan atma yeri değildir. Orada gelirsiniz duanızı yaparsınız. Dualarla uğurlanır, bağırarak çağırarak değil. Hocalarımız, müftülerimiz uyarılar yaptığı halde onlara bile hakaret edecek dereceye getirenler var. Halkımızı bu noktada uyanık olmaya davet ediyorum. Bunları bir oy zemini olarak ranta dönüştürme gayreti içinde olanlar var. Şehitler hepimizindir, hepsinden öte ailesinindir.

Bu tür suiistimallere fırsat vermeyeceğiz. Milli birliğimize, kardeşliğimize gölge düşürmeye çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Terörle mücadeleyi kararlılıkla, tüm güvenlik teşkilatımızla, askerimizle, polisimizle hep birlikte sürdürüyoruz. Hükümet olarak verilmiş kesin talimatlarımız vardır. Jandarmamıza, askerimize verilmiş talimatımız vardır. Süreci kararlı bir şekilde onlar da götürüyorlar. Aynı şekilde verilmiş talimatımız vardır. Hiçbir eksikleri yoktur. Bu kararlılıkla süreç devam ediyor. Bu mücadeleyi inanıyorum ki en az zayiata indirecek şekilde devam ettireceğiz. Er veya geç bizler başarılı olacağız. Olmaya mecburuz. Bunu milletçe el ele yapacağız.''

Sayfa Yükleniyor...