Milyonlarca yıldır içimizde evrim geçiriyorlar

Eski çağlarda ilk insanları hasta eden antik virüslerin, günümüzde hala varoldukları ve sanılandan çok daha yaygın oldukları belirtildi.

Milyonlarca yıldır içimizde evrim geçiriyorlar

Bilim insanlarının yaptığı yeni bir araştırma, dinozorların döneminden kalan, en az 60 milyon yıllık virüslerin halen genetik yapımızda yer aldığını ortaya koydu. Araştırma, hala sırrı tam olarak çözülememiş olan genetik yapımız hakkında yeni bulgular sundu.

Araştırmada, insan da dahil, fare, sıçan, fil ve yunusların yer aldığı 38 memeli hayvanın genomları (bir organizmanın genetik şifrelerinin tamamı) incelendi.

İngiltere’nin Oxford Üniversitesi, ABD’nin Aaron Diamond AIDS Araştırma Merkezi ve Belçika’nın Rega Enstitüsü tarafından yürütülen araştırmaya göre, 100 milyon yıl önce memelilerin ortak bir atasında varolan antik virüslerden bir tanesi, araştırmada yer alan hayvanların neredeyse tümünde tespit edildi.

Eski çağlardaki şempanzeleri etkilediği bilinen bir diğer antik virüsün izleri de, maymunlarda, insanlarda ve diğer memelilerde bulundu.

Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, antik virüslerin birçoğu, bir hücreden diğerine geçme özelliklerini yitirmiş durumda. Tersine, antik virüsler bulundukları hücreyi evleri kabul ederek tüm yaşam döngülerini tek bir hücrede tamamlayacak şekilde evrim geçirmiş.

GENOMUN PARÇASI HALİNE GELDİLER
Bilim insanları, antik virüslerin, memelilerin genomlarında çok fazla çoğaldıklarını, bu durumun bir salgına benzediğini ifade etti.

Araştırmada yer alan Oxford Üniversitesi zooloji uzmanı Dr. Robert Belshaw, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Bu, her hayvanın genomunda yaşanan bir hikaye. 100 milyon yıldır yaşanan ve bugün devam eden bir hikaye” dedi.

Belshaw, “Bu virüslerin bir tercihe zorlandığını düşünüyoruz: Ya virüs özelliklerini koruyarak insanlar ve hayvanlar arasında yayılacaklardı, ya da genomlarımızda yer edinecek ve burada çoğalacaklardı" dedi.

Hayvanların genetik şifrelerinde yaşamaya devam etmeyi tercih eden virüslerin, hücreler arasında geçişlerini sağlayan Env adındaki bir geni kaybettikleri anlaşıldı. Endojen retrovirüs (ERV) olarak adlandırılan bu mikto organizmaların, evi kabul ettikleri hücrede normalin 30 katı daha fazla çoğaldıkları fark edildi.

MİLYONLARCA YILDIR SÜREN DÖNGÜ
İnsanların hücrelerindeki genetik materyalin sadece yüzde 1,5’i, insanların yaşaması için gerekli kodları oluşturuyor. Geride kalan genetik materyalin yarısı, işlevi olmayan (bilinmeyen) “çöp DNA” kabul edilirken, diğer yarısı virüs veya parazitlerin oluşturduğu DNA olarak biliniyor.

Uluslararası araştırma ekibinin yürüttüğü çalışma, insanların karmaşık DNA yapısını anlamak adına bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.

Antik virüsler hakkında yayımlanan makalenin yazarlarından Dr. Gkikas Magiorkinis, Genomlarımızdaki karanlık maddenin bütük kısmı, tıpkı bulaşıcı bir salgın hastalık gibi kendi kurallarını belirliyor. Ancak on milyonlarca yıldır bu döngü devam ediyor” dedi.

Magiorkinis, “Bu antik oyunun kurallarını öğrenmek, virüslerin sağlıkta ve hastalıkta oynadıkları rolü anlamamızı sağlayacak” dedi.

VİRÜSLERİN EVRİMİ
Yapılan en son araştırma, virüslerin, iki sarmal zincirli genetik materyalimizin bulunduğu mikro biyolojik ortamda evrim geçirebildiklerini gösterdi.

Araştırmacılar, bu durumun olumlu getirileri olabileceğini ifade etti. Örneğin, bir virüsten alınan syncytin proteini, plasenta geliştirilmesinde kullanılıyor. Dr. Belshaw aynı zamanda, ERV’lerin sağlığa doğrundan olumsuz bir etkisi olmadığını söyledi.

Belshaw, ERV’lerin henüz fark etmedikleri özellikleri olabileceğini, bu virüslerin kanser veya bulaşıcı bir hastalık durumunda protein üretiyor olması halinde bu durumdan faydanalabileceklerini ifade etti.

Sayfa Yükleniyor...