Mumcu: Babamı İslamcılar öldürmedi

17 yıl önce suikast sonucu yaşamını yitiren gazeteci Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu, babasını kontrgerilla ya da PKK'nın öldürmüş olabileceğini belirterek, "Ama İslamcıların yaptığına inanmıyorum” dedi.

Mumcu: Babamı İslamcılar öldürmedi

24 Ocak 1993’te aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu, suikastle ilgili bir internet sitesine önemli açıklamalarda bulundu.

Babasının öldürülmesinden sonra ortaya birçok senaryo atıldığını hatırlatan Mumcu, "İslamcılar, eski ülkücüler, kontrgerilla ve PKK… Birçok şey iddia edildi. O nedenle bu konuya yönelik demeçler artık bende ciddi bir heyecan uyandırmıyor. Şunu da belirtmeliyim; bu cinayeti kontrgerillanın işlediğini duysam şaşırmam. PKK’nın yaptığını duysam yine şaşırmam. Elbette ciddi bir delile dayanarak söylemiyorum ama ben bu cinayetin bir İslamcı operasyonu olduğuna inanmıyorum" dedi.

Özgür Mumcu, şöyle konuştu: "Babamın MİT ve PKK arasındaki bağlantılar üzerine araştırma yaparken, üstelik tam da o araştırmaların meyvelerini alacakken öldürüldüğü ortada. Son yazıları ısrarla bu konu üzerinedir. Öldürüldüğü tarihten bir yıl geriye gidip, tarama yapıldığında görülecektir; laiklik ya da İslamcılar üzerine kaleme aldığı yazı sayısı ciddi bir oran teşkil etmez. Öte yandan babam TCK’nın 141-142. maddeleriyle birlikte 163’ün kaldırılmasını da savunurdu. Tarikat, siyaset, ticaret üçgenine eleştirileri vardı, ama ifade özgürlüğü açısından siyasal İslam ile ilgili problemi yoktu."

Mumcu, babasının "ulusalcı" olarak nitelendirilmesiyle ilgili olarak ise "Tartışılması gereken babamın ya da herhangi bir yazarın ulusalcı olarak konumlandırılmasından ziyade 1990’lı yıllarda var olmayan ama bugün acayip bir noktaya gelen ulusalcılık kavramının teşhis edilmesi olmalı" dedi.

'BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINA KARŞIYIM AMA...'
Kendi siyasi görüşüyle ilgili soruları da yanıtlayan Mumcu, "Ben başörtüsü yasağına karşıyım, fakat başörtüsü konusunun da Anayasa metnine girmesini lüzumsuz buluyorum. Bu girişim sorunu daha karmaşık hale getirdi. Diğer yandan laikliği savunmak başörtüsü yasağını savunmakla olacak bir şey değil. Çok daha ciddi, kapsamlı bir konu. Diyanet İşleri Başkanlığı orada dururken, zorunlu din dersleri varken laiklikle ilgili sorunun karşısına sadece başörtüsünü yerleştirmek başlı başına bir yanlış zaten"diye konuştu.

'CUMHURİYET'İ SİLMEMEK LAZIM'
Cumhuriyet gazetesiyle ilgili sorulara ise şu yanıtı verdi: "Cumhuriyet’i de bir kalemde silmemek gerek. Cumhuriyet’in tamamen bir cunta yayın organı gibi algılanmasını da biraz hoyratça buluyorum.

Mustafa Balbay hakkında bir şey söylemeyeceğim; gerçekten savunmasını beklemek istiyorum. İlhan Selçuk ise… (Bir süre susuyor) 'İşkencecilerimi affediyorum', 'Trabzon’daki bayrak hadisesi haklı bir tepkiydi' yazıları, Mustafa Özbek’in Ergenekon ile ilişkisi var ya da yok önemli değil, bizatihi siyasi çizgisinin Cumhuriyet ile ilişkilendirilmesi, tüm bunlar çok rahatsız edici.

Cumhuriyet’in böyle bir yöne gitmesi elbette üzücü, MHP’yi destekleyen, ona sıcak bakan bir Cumhuriyet benim kafamdaki Cumhuriyet değil elbette. Belirtmem gerek ki, Cumhuriyet gazetesi içinde her görüşüne katılmasam bile hâlâ severek takip ettiğim yazarlar var. 12 Eylül'de, cunta hükümetinin bakanı Özal iktidarında, Susurluk sürecinde sınıfta kalanların bugün Cumhuriyet'i eleştirmelerini de çok ciddiye alamıyorum doğrusu.

BABAM HAYATTA OLSAYDI...
Babam bugün Cumhuriyet’te yazar mıydı; bilemeyiz. Babam içinde olsaydı Cumhuriyet bu Cumhuriyet olur muydu; onu da bilemeyiz."

Sayfa Yükleniyor...