NTV en gizli sırların çözüldüğü merkeze girdi

Ölüm zamanını haber veren böcekler, kafatasından yapılan yeni yüzler, otopsi odaları. NTV ekibinden Ergün Güven, Adli Tıp Kurumu'nun bilinmeyen yüzünü ekrana taşıdı.

NTV en gizli sırların çözüldüğü merkeze girdi

Tetiği kim çekti? Yoksa intihar mı etti? Bu belgedeki imza kime ait? Hangisi gerçek, hangisi sahte? Ve daha bir çok soru. Pek çok olayda en çok danışılan ve en çok güvenilen kurumların başında gelen Adli Tıp Kurumu, kapılarını NTV'ye açtı.

Adli Tıp Kurumu'nda bir çok noktaya doğrudan giriş yapmak mümkün değil. Bazı bölümler var ki bunlara çalışanlar, hatta daire başkanları bile doğrudan giriş yapamıyor.

Biyoloji labaratuvarları yani DNA analizlerinin yapıldığı labaratuvarlarda bunlardan biri. NTV Haber Merkezi'nden Ergün Güven, bu labarotuvara girdi.

İçeriye girmek için bazı şartları yerine getirmek gerekiyor. Maske, bone ve galoş takılıyor, önlük giyiliyor.

Ancak labarotuvarın her yerine yine giriş yasak, bir eşikte duruluyor. Çünkü, burada olay yerinden elde edilmiş örneklerin DNA izolasyonları yapılıyor. O yüzden DNA profilleri bilinen labarotuvar personeli dışında kimse içeri alınmıyor.

Peki bir insanın DNA'sı buraya nasıl ulaşabilir? Bir yerlere temas etmek, maskesiz öksürmek veya aksırmak, bir saç kılının düşmesi yeterli. Bunlar olduğunda izolasyon karışmış hale geliyor, önlemler onun için çok sıkı. Bu yüzden bir insan ister istemez bir soruşturmada zanlı durumuna düşebilir.

DNA'NIN ÇÖZDÜĞÜ İKİZ BİLMECESİ
Biyoloji İhtisas Dairesi'nde suç aletleri, olay yerinden elde edilen eşyalar üzerindeki izler, DNA örnekleri ve bir suçu aydınlatabilecek pek çok ayrıntı ve gözle görülmeyen deliller inceleniyor.

Örneğin, bir cinsel taciz soruşturması mercek altına alınıyor. Tüm incelemeler, adli makamların soru işaretlerini ortadan kaldırmak için yapılıyor. Elde edilen sonuçlarla delilleri gelen kişiye ait referans sonuçları karşılaştırılıyor. Karşılaştırma sonucunda sonuca hemen ulaşılıyor.

Biyoloji ihtisas dairesinde suça ilişkin araştırmaların yanı sıra annelik babalık testleri ile genetik incelemeler de yapılıyor. Kamuyonda da çok tartışılan pek çok konu burada sonuca bağlandı. Akıllarda en çok kalan örnek, İstanbul'da iki farklı erkekten dünyaya gelen ikiz bebekler. Baba ve bebeklere DNA testini biyoloji ihtisas dairesi yaptı. Ve incelemeyi isteyen kişinin, ikiz bebeklerden sadece birinin babası olduğu ortaya çıktı.

İNSANIN ÖLMEDEN ÖNCEKİ SON YÜZ HALİ
Adli Tıp Merkezi'nin en ilginç yerlerinden biri kayıp vakalarının aydınlatılması için olmazsa olmaz haline gelen Yüzlendirme Bölümü.

Adli Tıp Kurumu'nun hemen her bölümünde insanı şaşırtan, "Burada neler oluyor?'' dedirten  çalışmalar var. Ancak o çalışmaların yapıldığı odalardan biri var ki ilk bakışta bir heykel atölyesini andırıyor. Dikkatle bakınca yapılan işin ne olduğu ortaya çıkıyor. Burada çalışan uzmanlar, el becerilerini sanatsal olarak kullanabilen doktorlar, yani yeniden yüzlendirme uzmanları.

İşleri bir kemik parçasından yola çıkarak, insan yüzü yaratmak. Ve bu yüzün kime ait olduğunu bulmaya çalışanların işini kolaylaştırmak.

Yeniden yüzlendirme, kimlik belirleme çalışmalarının son halkası. Diğer yöntemler sonuç vermediğinde, yetersiz kaldığında başvuruluyor. Ama ortada bir kafatasından başka hiçbir veri olmadığında mutlaka başvurulması gereken bir yöntem.

İnsanın kafatası kemiği yüzhatlarıyla ilgili önemli ipuçları veriyor. Uzmanlar ipuçlarından yola çıkarak kılı kırk yaran çalışmalarıyla insanın ölmeden önceki son yüz halini ortaya koyuyor. Yöntemin başarı oranı yüksek.

DNA testleri cinsiyet, yaş ve ölüm sebenini aydınlatabiliyor ancak karşılaştırılacak bir örnek yoksa "bu kişi kim?" sorusuna yanıt veremiyor. Yeniden yüzlendirme bu noktada devreye giriyor. Uzmanlar kime ait olduğu bilinmeyen kafatasını balmumu ve kille kaplamaya başlıyor. Ancak ip uçları sınırlı. Bu yüzden uzmanın tecrübesi ve tahminleri büyük önem taşıyor.

Uzmanlardan biri yaptığı işi anlatıyor: Bu çalışma tamamıyla kör bir çalışma, yani bizim elimizde  kişinin daha önceki bir resmi yok. Çalışmanın amacı kişinin yaşarken sahip olduğu yüzünün daha sonraki kafatasında yaptığımız çalışmayla örtüşmesi.

Ergün Güven'e bir örnek gösteriliyor. Mersin'de bulunan bir iskeletin kime ait olduğu konusunda kemiklerden başka ipucu yoktu. Uzmanlar yeniden yüzlendirme yaptı ve ortaya yepyeni bir yüz çıktı. Kayıp bir kişiyi soruşturan Cumhuriyet Savcısı, kayıp yakınının verdiği bir fotoğrafla uzmanların yaptığı yüzü karşılaştırdı. Yüz, fotoğraftaki kişiyle neredeyse aynıydı.

İskeletten alınan DNA ile kayıp yakınının DNA karşılaştırması kesin sonucu verdi. Kayıp kişinin kimliği belirlendi.

ADAMIMIZIN İSMİ ALİ X, TEMİZLEYİN!
Bir başka ilginç bölüm Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesi. Bir belge sahte mi, gerçek mi?
Yanıtlar bu bölümde aranıyor.

Polisin bir olay yerinden elde ettiği bir delilde peçete üzerine not yazılmış. Ama daha sonra bir kısmının üzeri karalanmış. Peçete üzerinde sadece "Çalışıyor temizleyin" kısmı okunuyor. Ve bu karalanmış bölgenin altında muhtemelen verilmek istenen bir mesaj var.

İşte bunun ortaya çıkarılması için gözler belge inceleme labarotuvarına çevriliyor. Uzmanlar burada yaptıkları çalışmalarla karalanmış kısmın altındaki yazıyı ortaya çıkarıyor. Belge cihaza yerleştiriliyor ve özel bir ışıklandırmayla karalanmış kısmın altındaki bölüm ortaya çıkıyor. Sadece "Çalışıyor temizleyin" kısmı okunan peçetede aslında "Adamımızın ismi Ali X, barda çalışıyor temizleyin" yazıyor.

kamuoyunda çok tartışılan 'ıslak imza' vakasını hatırlayalım. Albay Dursun Çiçek'in "İrtica ile Müdacedele Eylem Planı"nda ıslak imzası olduğu iddiası bu birimde mercek altına alındı.

Ve daha pek çok konu tabi ki... Olay yerinden veya zanlının üzerinden toplanan deliller inceleniyor, bir silahtan çıkan mermiyi ve ateş eden kişiyi belirleyen testler burada yapılıyor.

ÖLÜM ZAMANININ İPUCU BÖCEKLERDE
En çok merak edilen ama ürperten bir bölüm: Adli Tıp Kurumu'nun Otopsi Bölümü.

Kamuyounun yakından takip ettiği Münevver Karabulut cinayeti başta olmak üzere, pek çok cinayet ve intihar vakasında ilk durak burası. Morg İhtisas Daire Başkanı Dr. Bülent Şam, NTV mikrofonuna şu bilgileri veriyor:

"'nin hemen her yerinde gerçekleşmiş ölüm olaylarına ilişkin cesetler, ceset parçaları, kimi zaman iskeletleşmiş cesetler, ceset kalıntıları, bunlara ilişkin ölüm zamanı, ölüm nedeni gibi akla gelmeyecek her türden sorunun yanıtını bulmaya çalışırız. Yılda yaklaşık 4 bin, 4 bin 200 civarında otopsi yapılır."

Otopsi bölümünde az sayıda da olsa kadın tekniker de var. "Burada yaşadıklarınızı, gördüklerinizi yakınlarınızla yüzeysel olarak da olsa paylaşıyormusunuz?" sorusuna Pülya Zengin şu yanıtı veriyor: "Çok fazla paylaşmamaya çalışıyorum, böyle dışardan bize çok tepkili bakılıyor. Bazen işte diyorlar 'Siz duygusuz musunuz?' Ama kesinlikle öyle birşey yok."

Uzmanların otopside ilginç bir de yardımıcısı var: Böcekler. Bir insanın ne zaman öldüğünün ipuçları onlarda. Çünkü cesedin tüm çürüme aşamalarına farklı böcek türleri eşlik ediyor. Örneğin cesede ilk ulaşan canlılar sinekler olduğu için bunların larvaları ölüm zamanını bir kaç saat doğrulukta verebiliyor.

Böceklerin cesete ulaşmasının türlere göre bir sıralaması var. Bir böcek türünün görevi bitince cesedi terk ediyor ve ardından diğer türler sırasıyla geliyor. Bazı türler ilk günlerde bazıları da 4 yıl sonra ortaya çıkıyor. İşte bu sıralama cesedin ne zaman çürümeye başladığını gösteriyor.

Böcek türleri her bölgeye göre farklı gruplara ayrılıyor. Eğer cesedin bulunduğu yerdeki bir böcek türü o bölgeye ait değilse bu da cesedin taşındığı bilgisini veriyor.

Entomoloji Uzmanı Yasemin Yüksel Çavuşoğlu, "Doğadaki tüm diğer canlılar gibi kendi yaşamlarını idame ettirebilmek ve kendi soylarını devam ettirebilmek için böcekler cesede gelirler ama Adli entomologlar ceset üzerindeki bu böceklerin dilini çözerler, adli bilimler açısından ne ifade ettiklerini ortaya çıkartırlar" diyor.

Uyuşturucu analizleri, şüpheli trafik kazası ölümleri ile ses ve görüntü kayıtları da bu kurumda inceleniyor. Kısacası Adli Tıp Kurumu'nun işi hiç azalmıyor.

Sayfa Yükleniyor...