ŞİŞEDEKİ CİN - NÜKLEER ENERJİ
19. yüzyılın sanayi devrimi kömürle, 20. yüzyılın teknoloji devrimi petrolle gerçekleşti. II. Dünya Savaşı’ndan sonra bunlara bir de uranyum eklendi. “Bedava” elektrik ümidi ve 1974 petrol şokunun da etkisiyle, yüzlerce santral kuruldu. İnsan adeta, dev bir cini şişeye hapsedip tüketimine köle etmişti. Halbuki cin “İçeride kaldığım sürece size hizmet ederim, ama sakın dışarı çıkmama fırsat vermeyin” diyordu, “Yoksa ortalığı perişan ederim.”
İLK GÖRÜŞTE AŞK!
Onu görmemle ayaklarım yerden kesildi. Dopamin, oksitosin, adrenalin, vazopresin… Tam 12 beyin bölgesi peş peşe hormon salgılamaya başladı. İçimin şairleri, sarhoşları ve filozofları hepsi buna sevindi. Demek bu defa aşk 0,2 saniyede hedefi tam kalbinden vurdu. Peki bu, tam olarak nasıl oldu?
HAPI YUTUNCA
Göbek aldı başını gidiyor. Diyet zor. Egzersiz bıktırıyor. Ameliyatın riski ortada. Peki ne yapmalı? Haplar varmış, içeni incecik yapıyormuş. Televizyonda fiyakalı tanıtımı izleyip internette küçük bir araştırma yapınca yönteme aklı yattı, kredi kartıyla siparişi verdi Erol bey. Ama sonra bakın ne oldu...
UYKUSUZ
Kimi gözünü kırpmadan beklese de nafile, bir türlü uyuyamaz. Oysa kimi yastığa çeyrek kala uyur. Uykuya duyulan karşılıksız aşk –insomni– beyinde yapısal bir gizeme işaret ediyor olmasın?
SEN BEN ÜTOPYA GİBİYİZ
Ay’da metaromantik vakit geçirelim mi? Olmadı Neptün’e geçeriz. Android festivali varmış, içimiz açılır. Bilim kurgu sever misin? Teknolojiden soyutlanamayan gelecek hayalini benimle paylaşır mısın? Yarın neler olacak diye beraber düşünelim mi?
- Etiketler :
- Haberler