'Obama'nın gurur duyduğu başbakana sahibiz'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Bugün talimat verilen bir ülke yok, aksine Beyaz Saray'da oturanın, arkadaşlığı dolayısıyla gurur duyduğu bir başbakana sahip olan bir ülke var'' dedi.

'Obama'nın gurur duyduğu başbakana sahibiz'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Kayseri İl Teşkilatı'nın toplantısında yaptığı konuşmada, tarihin çok hızlı aktığı bir dönemin yaşandığını söyledi.

'nin batısında, Yunanistan'dan İspanya'ya kadar uzanan kuşakta büyük bir ekonomik kriz yaşandığını ifade eden Davutoğlu, ''Son olarak da Fransa'nın kredi notu düştü. Ekonomik kredi notu düştü, tarih kredi notu zaten bizim nezdimizde düşmüştü. Biraz önce Paris Büyükelçimizle konuştum, Paris'te 4.5 kilometrelik güzergahı dolduran onbinlerce Türk, aynı bu tarihi vakayı bütün Fransa'ya göstermiş oldu. Bu millet tarihiyle onur duyar, onur duymaya da devam edecektir'' dedi.

Davutoğlu, Suriye'den, Irak'tan, Fas'a kadar büyük bir bölgede siyasi deprem yaşandığını belirterek, şöyle devam etti:

''Herkes kendi kriziyle uğraşırken ve bütün dünya bu krizle ilgili çözümler ararken, bir ülke, bir devlet, bir millet, yaklaşık 9 yıldır bütün dünyaya istikrar, özgüven, kararlılık ve liderlik örneği sergiliyor. Bu, Cumhuriyeti Devletidir ve bu bizim milletimizdir. Böyle kriz dönemlerinde, bir milletin bu krizi doğru okuyan yöneticileri varsa, o milletin kültürel kodlarına sahip çıkan temsilcileri varsa, bu temsilciler özgüven ve kararlılık içinde kendi topraklarında savundukları değerleri dünyanın her yerinde savunuyorlarsa, o milletin yükselmesi kaçınılmazdır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en büyük şansı böyle bir temsil kabiliyeti yüklenmiş olan AK Parti kadrolarıdır.

Eğer bir ülkenin ekonomik yapısı o ülkenin ideallerini gerçekleştirecek kaynakları üretemiyorsa, eğer bir ülkenin ürettiği kaynaklar borçlarını dahi karşılayamayacak hale gelmişse, o ülkede demokrasinin yürümesi de zorlaşır, o ülkenin onurlu bir dış politikayı takip etmesi de zorlaşır. Bugün Avrupa'daki ekonomik krizle boğuşan ülkeleri çoğu, uluslararası toplantılara gelirken, başları eğik giriyorlar.''

'TALİMAT VERİLEN ÜLKE YOK'
Davutoğlu, ABD Başkanlığına aday olan Teksas Valisi'nin Türkiye ile ilgili büyük bir gaf yaptığını dile getirerek, ''(Türkiye'ye dış yardımı keselim. Teröristler tarafından idare ediliyor) diyor. Bilmiyor ki... 10 yıl öncesinin Türkiye'si sanıyor. Kimse dememiş ki artık Türkiye dış yardım almıyor, almayacak. 2001'de olduğu gibi dış yardım alıyor olsaydık, Bu tür zihniyetler Beyaz Saray'a oturduğunda talimat vermeye kalkarlardı. Bugün talimat verilen bir ülke yok, aksine Beyaz Saray'da oturanın, arkadaşlığı dolayısıyla gurur duyduğu bir başbakana sahip olan bir ülke var'' diye konuştu.

Türkiye'nin dış politika bağlamında bakıldığında, çok kolay bir dönemden geçmediğine dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bunu herkesin bilmesi lazım. Aldığımız kararlar kolay kararlar değil. Her bir kararın nasıl zor alındığını dış politikada ancak yaşayanlar bilir. Sürekli içinde olanlar bunu yoğun bir şekilde hissederler. Omuzlarımızda, bu zayıf omuzlarda, çok büyük bir tarihi sorumluluk taşıyoruz. Yüzyılın muhasebesi yapılıyor arkadaşlar. Geçen sene Tunus'ta ilk 'Yasemin Devrimi' başladığında Bakanlar Kurulumuza da bir sunuşta bulunmuştum. Daha sonra bir vesileyle kamuoyuyla da paylaştım. Doğrusu bizi iliklerimize kadar ürperten bir sınavla karşı karşıya olduğumuzu hissettik. Nasıl bir sınav bu? Bakın 1911 yılı son Türk askerinin Libya'dan çıktığı yıldır. Enver Beylerin, Mustafa Kemal Beylerin bütün o kahraman askerlerin sömürgeciliğe karşı direniş gösterdiği ve o büyük direnişi kaybettiği yıldır. 2011 yılı ilahi bir tevafuk. Ya Libya'da var olacaksınız, ya Libya'yı kaybedeceksiniz. Geçen sene sırf bu bağlamda yaşadığımız bu büyük imtihanı her an içimizde hissettik.

'NERELERİ KAYBETMİŞSEK ORADAKİ KARDEŞLERİMİZLE BULUŞACAĞIZ'
1912 yılı bizim Balkanlar'dan çıktığımız yıl. 2012, Balkanlar'da hala birçok yaranın sarılamadığı, birçok krizin hala hasat verdiği bir yıl. 1914 1. Dünya Savaşı ve 1917'ye kadar Ortadoğu'da, benim de sizlerin de hepimizin dedelerinin, kiminin Yemen'de, kiminin Suriye cephesinde, kiminin Irak cephesinde, kiminin Medine müdafaasında, o mukaddes toprakları savunmak için son nefesine kadar mücadele etmiş bir neslin çocukları olarak, Ortadoğu'dan çıkışımızın 100. yılı. Şimdi yüzyıl sonra bütün Ortadoğu coğrafyasında, Türkiye'den tekrar büyük beklentilerin olduğu ve Sayın Başbakanımızın adının anıldığı yerde bile büyük bir heyecan dalgasının doğduğu, Türk bayrağının görüldüğü yerde bir beklenti dalgasının oluştuğu bir dönem. 2014 yaklaşıyor. 1915 Çanakkale Savaşı. İşte Fransa'nın bugün istismar ettiği, Ermeni ile birlikte bizim tarihimize kara leke çalmaya çalışan, bir 100. yıl travması. 1918, bir imparatorluğun, kadim bir devletin bittiği yıl. Şöyle düşününüz. AK Parti kadroları olarak önümüzdeki 100 yılı inşa etmek için çalıştığımızın bir göstergesi olarak hemen şu hesabı yapınız. 1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011 ile 2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız. Bu, zorunlu tarihi bir görevdir.''

'63 MİLLET BİZDEN YARDIM İSTEDİ'
Geçen yıl ağustos ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Libya'ya gittiklerinde on binlerce kişinin saatlerce bekleyerek, Erdoğan'ı Türk bayraklarıyla karşıladıklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle dedi:

''O gün şükür namazı eda ettik. Çünkü, o 9 ay içinde Allah muhafaza bazı vatandaşlarımızın canlarının kaybıyla Türkler ile Araplar arasına kan davası girmiş olarak da ayrılabilirdik. Allah muhafaza yanlış tercihlerle Libya halkının gönlünden kopmuş olarak da ayrılabilirdik. Yaptığımız her şey doğruydu. Özellikle tahliyeler sırasında ve Misrata operasyonu esnasında ne Cumhurbaşkanımız, ne Başbakanımız, ne ben, ne de ilgili arkadaşlar kesintisiz bir uyku uyuduk. Gemi Bingazi Limanı'ndan ayrılıncaya kadar, saat saat rapor alarak çalışmanın kemale ermesini bekledik. 25 bin kişiyi Türkiye içinde bir yerden bir yere nakletseniz, sıkıntıyla karşılaşabilirsiniz. 25 bin kişiyi tahliye ettik, kimsenin burnu kanamadı. Sadece bir vatandaşımız kaza kurşunuyla hayatını kaybetti.

Milletleri farklı kılan bu tutumlardır. 63 millet vatandaşlarının tahliyesi için bizden yardım istedi. Sayın Başbakanımızla istişare ettik, önce tarihdaşlarımız ve mazlum milletler, sahibi olmayan milletler... Binlerce Vietnamlıyı, Vietnam devletinin haberi olmadan tahliye ettik. Brundi Dışışleri Bakanı, uluslararası bir toplantıda geldi dedi ki 'Biz Türklerle ilgili çok şey gördük ama Türklerin nasıl bir insanlık erdemine sahip olduğunu Libya'da okuyan Brundili öğrencilerimizi havaalanında görünce anladık. Biz onları nasıl tahliye edeceğiz diye düşünürken, siz onları tespit etmişsiniz, kurtarmışsınız, uçakla göndermişsiniz. Size minnettarız' dedi. Bu, bir devletin kapasitesinin ne kadar arttığını gösterir.''

'ULUSLARARASI DÜZENİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ'
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya'da yaşanın sınavın bugün çok daha büyük ölçekte Suriye'de yaşandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Bizim hiçbir açıdan zihniyetimizin herhangi bir köşesinde, mezhepçilik ya da etnik milletçilik yoktur. Ne Suriye'ye, ne Irak'a ne de Ortadoğu coğrafyasındaki herhangi bir topluluğa bu perspektifte bakarız. Tutumumuz nettir, ilkeseldir ve tamamen savunduğumuz değerlere dayanmaktadır. Biz kendi milletimiz için ne istiyorsak kardeş Ortadoğu halkları için de onu istiyoruz. Tahrir Meydanı'na çıkanlar, Yasemin Meydanı'nda devrimi ateşleyenler, Suriye'de şehir şehir gösteri yapanlar, bu kardeş halkların hepsi biz kendi milletimiz için ne vaat etmişsek onu istiyorlar. Biz bu taleplerin karşısında duramayız. Bu taleplerin yanında yer aldık, yanında yer almaya da devam edeceğiz. İnşallah bu taleplerin hayata geçmesiyle birlikte, yeni bir Ortadoğu'nun kurulmasıyla birlikte, sadece Türkiye'nin yükselişi değil, bütün bu bölgenin yükselişi olacak. Bütün bu coğrafya yeniden şekillenirken, tarihi coğrafyamız tekrar ayağa kalkarken, bu kardeş halklarla birlikte sadece bölgemizi yeniden inşa etmekle kalmayacağız, uluslararası düzeni de yeniden inşa edeceğiz. Değerler üzerine yeniden inşa edeceğiz. Bu değerlerin temelinde de insana saygı var, insanı devletin ve uluslararası sistemin üstünde, sadece ve sadece eşref-i mahlukat olarak gören bir anlayış var."

Sayfa Yükleniyor...