Referanduma sayılı günler kala muhalefetin dile getirdiği 'Hükümet PKK ile pazarlık yapıyor' iddiası siyasette tansiyonu yükseltti. Başbakan Tayyip Erdoğan 'İspatlamazsanız şerefsizsiniz' sözleriyle tepki gösterdi, MHP lideri Devlet Bahçeli ise ''MHP, bu şerefsizliği kabul etmez. Sen açıklamazsan, günü saati geldiğinde MHP bunu açıklar" karşılığını verdi.
Meydanlardaki bu tartışma gazete köşelerine de sıçradı ve köşe yazılarında devletin Öcalan'la görüşüp görüşmediği farklı bakış açılarıyla işlendi.
Referandum meydanlarının sıcak tartışmasını NTV canlı yayınında Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş ile gazeteci-yazar Avni Özgürel değerlendirdi.
Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş, şunları söyledi:
"Abdullah Öcalan'la temas hep vardı, olmaması şaşırtıcı olurdu. 1999 yılından beri hapiste. Devletin Öcalan üzerinde nüfuz sahibi olma durumu var. Daha önceki hükümetler döneminde de askeri yetkililer temasta oldu. 2005'te üst düzey bir yetkili ziyaret etti. Aralıklarla temaslar oldu.
Görüşmeler pazarlık mahiyetinde olmadı. Devlet, Öcalan'ın da ne istediğini öğrenmek istedi. Ancak Öcalan bu temaslardan hiçbir zaman istediği garantiyi alamadı. Görüşmelerden tatmin olmadı. Görüşme çok büyütülecek bir şey değil. Başka ülkelerde görüşmemesi gibi bir durum olamazdı.
Ahmet Türk'ün açıklaması çok ileri bir adım. Türk kamuoyunu hiç anlamadıklarını görüyoruz. Türk'e de yakıştıramıyorum. Habur'daki görüntülerden 5 kat daha rahatsız edecektir. PKK'nın referandumu baltalamak değil, bunun amatörce bir yaklaşım, ne yaptığını bilmediklerinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Boykot yumuşayacak gibi gözüküyor. BDP boykottan hafif bir 'U' dönüşü yapmanın yollarını arıyor. Çünkü Öcalan'dan gelen bir talimat var, üç hafta BDP boykotu düşünmeli demesi bir mesaj. 12 Eylül'den sonra da BDP, PKK, Öcalan, temsil tartışması olacak. BDP'den farklı bir şey beklemenin anlamı yok. Temsil tartışması sürecek."
AVNİ ÖZGÜREL: ÖCALAN'IN BİR KURGUSU
Gazeteci-yazar Avni Özgürel ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bana göre bu Abdullah Öcalan'ın bir kurgusu. İki ay önce 'Ben artık devrede yokum, ne haliniz varsa görün' mealinde bir açıklama yaptı. Terör tırmanmıştı. Öcalan'ın devrede olmaması nerdeyse PKK'yı parçalı hale getirdi. İmralı'ya avukatların görüşmesini sağlamak için araç kiralandı. Öcalan önemsenmese böyle girişimde bulunulmazdı.
Hemen ardından BDP'nin boykot kararında bir dağılma oldu. 'Şöyle şöyle yaparsanız biz de evet deriz' gibi. Ona bir gerekçe bulmaları icap eder. Çıtayı da yükseltmek adına, içerisine esas problem olan Abdullah Öcalan'ın durumu ne olacak sorusunu tepeye yerleştirerek altını doldurmak niyetindeler. Seçim, referanduma öncesi bir çıkış, Başbakan'ı ve hükümeti de daha sert çıkışı benimsemeye yöneltiyor."
- Etiketler :
- Haberler
