'Olan olmuş, yaşananlar geride kalmıştır'

MHP Lideri Bahçeli, ''Dersim isyanıyla ilgili ihanet kampanyası sonlandırılmalıdır. Olan olmuş, yaşananlar geride kalmıştır. Türk milleti, asilerin hakkından gelmiş, bu sayfa ilelebet açılmamak üzere kapanmıştır'' dedi.

'Olan olmuş, yaşananlar geride kalmıştır'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

Bahçeli, AK Parti Hükümeti'nin "Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik ve kardeşlik projesi, çözüm ve barış süreci gibi tanımlamalarla PKK'ya teslimiyetin alt yapısını kurduğunu" öne sürerek, "'nin dehşet ve şiddet sarmalına sokulduğunu ve bu sayede PKK'nın hiç olmadığı kadar etkinlik ve yaygınlık kazandığını" savundu.

"İmralı Adası, canibaşının adı konulmamış karargahı haline getirilmiştir. Hükümet ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm bir teröristi hayalinde bile göremeyeceği tavizlerle diriltmiştir" diyen Bahçeli, "Türk milletinin AKP-PKK-HDP-Barzani ile küresel çıkar ve cinayet grupları tarafından ihanet markajına, tehdit çemberine alındığını" iddia etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun durduğu ve baktığı yerin doğru olmadığını ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:

"Ülkemizde çıkan isyanların elebaşlarının avukatlığına soyunan Başbakan ve Hükümeti'nin anlayışına göre , etnik farklılıklar temelinde ayrışırsa demokratikleşecek, milli birlik ve kimlik ekseninde çözülürse özgürleşecek, coğrafi eksen bölünürse farklılaşırsa çağdaş hale gelecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, böyle bir demokratikleşmeyi tanımamakta ve tümüyle de reddetmektedir. Böyle bir özgürleşme mahvoluşu getirecektir ki bunu kabulümüz mümkün değildir. Böylesi bir çağdaşlaşma tarihten silinip gitmemize çanak tutacaktır ki bunu normal görmemiz eşyanın tabiatına da aykırıdır."

'TERÖRİST RIZA'YI AKLAMA VE SAVUNMA İHALESİ...'
Başbakan Davutoğlu'nun Tunceli' ziyaretinde "tarihi gerçekleri bir kez daha çarpıttığını, tarihten husumet çıkarmayı sürdürdüğünü" iddia eden Bahçeli, "Dersim isyanının elebaşı terörist Rıza'yı sözde seyit unvanıyla anarak Efendimizin torunu olduğunu söyleyen Başbakan, bir defa İslam'a, kutsal emanetlere, Evlad-ı Resul'ün aziz hatıralarına kara çalmıştır. Alemlere rahmet olarak inmiş Efendimiz Hazreti Muhammed'i bir teröristle anmak, İngiliz'in, Fransız'ın, Rus'un oyuncağı olmuş bir hainle yan yana getirmek utanmazlık olduğu kadar büyük bir günahtır" diye konuştu. MHP lideri Bahçeli, şunları söyledi:

"Davutoğlu, Horasan erenleriyle Dersim isyanına karışan bölücüleri de aynı çerçevede ele alma densizliğini göstermiştir. Davutoğlu'nun maksadı nedir, bu şahıs kimlere hizmet etmektedir  Terörist Rıza'yı aklama ve savunma ihalesi Davutoğlu'na mı kalmıştır  Hazreti Ali'yi, iftiharla, duayla, hüzünle andığımız Hazreti Hüseyin ve Hazreti Hasan'ı teröristin seviyesine indirmek nasıl bir zeka ve vicdan noksanlığıdır  Davutoğlu'nun terörist Rıza sevdası, isyancılara duyduğu özlem ve şükran, ağzına aldığı Horasan erenlerinin, Ehl-i Beyt büyüklerinin hiçbir söz, tavsiye ve temennisiyle bağdaşmamaktadır. Ali'siz Alevilik inşa etmeye çalışanlara terörist Rıza'nın hakkını helal etmeyeceğini söyleyen Davutoğlu, acaba kendisine, selefine ve zihniyetine Türk milletinin hakkını helal edeceğini mi sanmaktadır  Millet evlatlarını öldürenleri Allah'ın affedeceğini mi düşünmektedir "

'TERÖRİST RIZA'YA SEMPATİ DUYANLAR...'
Başbakan Davutoğlu'nun "Seyit Rıza'nın resmi ideolojiden farklı düşünmesi nedeniyle idama gittiğini" iddia ettiğini aktaran Bahçeli, şöyle konuştu:

"Eğer rejime muhalifler, millete hasım unsurlar bu şekilde cezalandırılmış olsaydı Davutoğlu nasıl Başbakan olacak, AKP 12 yıldır nasıl iktidarda kalacak, Erdoğan hangi güçle Cumhurbaşkanlığına yükselecekti  Davutoğlu, boş konuşmakta, boşa kürek çekmektedir. Fakat istismarları da tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Bize göre Dersim isyanıyla ilgili ihanet kampanyası sonlandırılmalıdır. Olan olmuş, yaşananlar geride kalmıştır. Türk milleti asilerin hakkından gelmiş, bu sayfa ilelebet açılmamak üzere kapanmıştır. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet devrinde isyana kalkışanlar ağır şekilde bedel ödemişler ve cezalandırılmışlardır. Erdoğan ve Davutoğlu, Gezi Parkı'ndaki masum ve demokratik itirazlara bile tahammül göstermeyip şiddetle bastırırken, her ne hikmetse demokrasiyi, hak ve özgürlükleri akıllarına getirmemişlerdir.

Terörist Rıza'ya sempati duyanlar, Türk gençliğine zalimce davranmıştı. PKK'nın her saldırısına bahane bulanlar, sokaklarda muhalif öğrenci avına çıkmışlar, TOMA'lı ve biber gazlı şiddetle savunmasız ve hiçbir örgütle bağı olmayan gençleri hedef almışlardı. Terörist Rıza'dan özürler dileyip Ahi Evran'ı, Sarı Saltuk'u, Baba Mansur'u, Eyyüp el Ensari'yi, Hazreti Mevlana'yı, Seyit Burhanettin Veli'yi dilinden düşürmeyenler, tencere tava çalan hanımefendilere dahi acımasız muamele yapmışlardı. Sokakta yürürken sigara içenlere bile hakaretler yağdıran bir zihniyet mi bu ülkede hoşgörüden, anlayıştan, müşfik ve merhamet sahibi olmaktan bahsetmektedir  Geçiniz bunları Sayın Başbakan, geçiniz. Eğer bugün 1937'de isyan etmiş bir hainden özür diliyorsanız, biliniz ki, çok yakında 1984'den itibaren devlete, millete ve kutsal değerlerimize başkaldıran bir hainden de özür dileyeceksiniz demektir. Başbakan, isyankarlardan özür dilemenin bir erdem olduğunu ileri sürebilmektedir. Bizim erdem tanımımızda, ahlakın övdüğü iyi olma hali, alçakgönüllülük, yiğitlik ve doğruluk vardır. Davutoğlu'nun erdem tanımında ise alçaklara taviz, ahlaksızlara boyun eğme, vatan ve bayrak muhaliflerine kucak açma söz konusudur."

'İLK FIRSATTA TUNCELİ İSMİNİ DERSİM OLARAK DEĞİŞTİRECEK'
"Başbakan, güçlü ihtimaldir ki Tunceli'ye Erdoğan tarafından gönderilmiş, ihanet sürecine psikolojik destek toplamak için görevlendirilmiştir" görüşünü dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Tunceli Üniversitesi'nin isminin Munzur olarak değiştirileceğini, kentteki eski kışlanın müzeye dönüştürüleceğini ve adının da Dersim müzesi olacağını, bunun için 10 milyon liralık ödeneğin talimatını verdiğini bildiren Davutoğlu fütursuzca hareket etmektedir. Bundan sonra Davutoğlu ilk fırsatta Tunceli ismini Dersim olarak değiştirecek, kendi ismini de 'Ahmet Rıza' olarak yenileyebilecektir. Başbakan'ın elini tutan, önüne geçen, engel olan yoktur. Erdoğan ile Öcalan ikilisi nasıl kardeş ve dost olmuşsa, Davutoğlu da kendisine yoldaş olarak terörist Rıza'nın hain anılarını ve iğrenç emellerini seçebilecektir. Nasılsa AKP'de teröristlerle düşüp kalkmak oldukça popülerdir ve terfi almak için ön şarttır. Davutoğlu önümüzdeki Milletvekilliği Genel Seçimlerinden sonra, Başbakanlığı kaybedeceğini bildiğinden dolayı, hiç olmazsa parti genel başkanlığında kalabilmek için her rezilliğe tamam demektedir. Erdoğan'ı İmralı ve Kandil nasıl kurtaramayacaksa, Davutoğlu'nu da Dersim'de isyan eden teröristlerin geride bıraktıkları fitne vasiyeti öyle kurtaramayacaktır. Toroslar'dan Munzur'a selam götürdüğünü söyleyen Davutoğlu'na Türk milleti sandıkta öyle bir selam çakacaktır ki, mizah gibi, şaka gibi, korkuluk gibi duran Davutoğlu bir daha yerinden kalkamayacaktır."

Bahçeli, "Başbakan Davutoğlu'nun Dersim isyanıyla Alevi İslam inancına sahip vatandaşları aynı karede değerlendirerek tarihi bir hataya imza attığını" savunarak buna Alevi vatandaşların itiraz etmesi gerektiğini söyledi. Alevi İslam inancına sahip vatandaşların teröristlerle yollarının kesişmesinin imkansız olduğunu ifade eden Bahçeli, "Efendimize ve Ehl-i Beyt'e gönül vermiş hiçbir vatan evladının isyancıların arasında olması düşünülemeyecektir. Edep yahu diyen, hepimizin saygı ve inançla benimsediği 12 İmamın sevgi ve hayranlığıyla hayatlarını geçiren kardeşlerimize Dersim isyanının iftirasını atmak ayıptır, zulümdür" dedi.

"Türkiye'nin siyasi bölücülük ve silahlı terörün meşruiyet kazanma yolunda mesafe aldığı çok tehlikeli bir döneme girdiğini" ileri süren Bahçeli, PKK'nın siyasallaşma stratejisinde yeni bir aşamaya geçildiğini iddia etti. Türkiye'de bir Kürt sorunu değil terör ve bölücülük sorunu olduğunu belirten Bahçeli, "PKK'nın ve İmralı'da yatan caninin Kürt kökenli kardeşlerimizin temsilcisi sayılamayacağını defalarca vurguladık. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizle, Kürt kökenli vatandaşlarımızın duygularını, beklentilerini ve geçmişteki bazı talihsiz vakaları kaşıyıp kavga ve hizip ortamı oluşturmak için AKP-CHP-HDP-PKK bloğunun nazik ve hassas zeminde istismar yarışına girdiklerini söyledik" diye konuştu.

'TÜRKİYE ALEVİLİK ARAŞTIRMALARI MERKEZİ KURULMALIDIR'
MHP olarak her zaman "Cami de bizim Cemevi de bizimdir" dediklerini anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Başbakan Davutoğlu ve Partisine bir çağrıda bulunuyorum: Geride kalmış bir ayaklanma üzerinden 'Evlad-ı Kerbela' istismarını yapıyorsunuz ve Alevi kardeşlerimizi sevdiğinizi söylüyorsunuz. O halde gelin, sahibi olduğunuz ayrımcı ve ayrıştırıcı sözde demokrasi paketlerinin içerisine katmadan, sorunun acilen halli yönünde ilk adımları atalım ve TBMM zemininde bu konuyu tamamıyla çözelim. Bu kapsamda öncekilerin topluca tekrarı olan önerilerimiz şunlardan ibaret olacaktır: Aleviliğin öncelikle nitelikli eğitim ve nitelikli kadro ihtiyacını karşılayacak 'Türkiye Alevilik Araştırmaları Merkezi', devlet desteğinde kurulmalıdır. Bu merkez genel bütçeden ayrılacak ödenekle desteklenmeli ve idari bakımdan özerk olmalıdır. Alevi inanç önderlerinin akademik seviyede eğitilmesi için İlahiyat Fakültelerinde 'Tasavvuf İlimleri Bölümü' kurulmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığınca din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin müfredatına, doğrudan Alevi toplumunun katılımıyla şekillenmiş doğru, objektif ve bilimsel bilgiler dahil edilmelidir.

Bu kapsamda olmak üzere Alevi İslam inancı önderlerinden, konusunda uzman ilahiyatçılardan ve akademisyenlerden oluşan 'Özel İhtisas Komisyonu' kurulmalıdır. Kültür Bakanlığı ve ilgili kuruluşların işbirliği ile Alevi İslam inancının ve tarihi-kültürel şahsiyetlerinin envanteri ve külliyatı çıkarılmalı varsa yabancı dilde olanlar Türkçeye çevrilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ortaya çıkacak külliyatın orijinallerine sadık kalarak yayınlanmasında istişare ve işbirliği içinde olmalıdır. Alevi İslam inancını da bünyesinde temsil edecek şekilde Diyanet İşleri Başkanlığında yapısal ve radikal düzenlemeye gidilmelidir. Cemevi gerçeği, siyasi dürtülerden uzak, önyargılara takılmadan ve 'Cami-Cemevi' karşıtlığına dönüştürülmeden tam olarak kabul edilmelidir. İnanç, ibadet ve kültür hayatımızın bir unsuru olan Cemevlerine devlet yardım etmeli, genel bütçeden ödenek tahsis edilmelidir."

Alevilerin ihtiyaç ve taleplerine günübirlik siyasetin dışında ve üstünde bir anlayışla yaklaştıklarını vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

"Meclis'te grupları bulunan bütün partilere bu sorunu kucaklaştırıcı ve kaynaştırıcı bir yaklaşımla çözmeleri noktasında teklifte bulunuyor ve işbirliği öneriyoruz. Çünkü bu konu kaşınacak bir tahrik ve istismar alanı değil, bütün samimiyetimizle çözümlenmesini dilediğimiz ve canı gönülden istediğimiz gerçek milli bir kardeşlik projesidir. Konunun beklemeye, tavsamaya, zamana bırakılmaya tahammülü kalmamıştır. Geçmişin acılarını ve hatta varsa hatalarını kışkırtarak ulaşacağımız sonuç da yoktur. İki Türk hükümdarı olan Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail'in 500 yıllık dargınlığını onların torunları olarak bizler bitirmeliyiz.Devamlı surette geçmişin tozlu raflarında ihtilaf izi sürerek varabileceğimiz bir seviye yoktur ve olamayacaktır. Bu sorumluluk herkesindir. Milliyetçi Hareket Partisi Alevi kardeşlerimizin yararına olacak her düzenlemeye destek vermeye ve varsa başka teklifleri değerlendirmeye açıktır."

Bahçeli, son zamanlarda gündeme yansıyan haber, rapor, bilgi ve yorumların AK Parti ile terör örgütünün Türkiye üzerindeki paylaşım mücadelesine hız verdiklerini ve pazarlıklarını kızıştırdıklarını gösterdiğini öne sürdü.

Uluslararası Kriz Grubu'nun "Türkiye ve PKK: Barış Sürecini Kurtarmak" başlıklı raporunun rezalet olduğunu ifade eden Bahçeli, raporun "üçüncü göz"ün fiilen varlığını kanıtladığını söyledi. "Üçüncü göz" olarak tarif edilen İzleme Kurulu'nda kimlerin yer alacağının medyada çarşaf çarşaf yer bulduğunu anlatan Bahçeli, "Söz gelimi TOBB Başkanı üçüncü gözlüğe razı gelirse Anadolu'da üreten, Türkiye'nin kalkınması ve büyümesi için mücadele veren milli ve manevi değerlerle yönünü çizmiş kardeşlerimiz bu işe ne diyecektir  Onlar PKK'ya göz olan TOBB Başkanı'na nasıl yaklaşacaklardır " diye konuştu.

Sürecin dış kaynaklı olduğunu ve Türk milletinin imhası için AK Parti, terör örgütü ve terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın eline tutuşturulduğunu ifade eden Bahçeli, "Erdoğan ve Davutoğlu ne derse desin süreç rezilliğinin içinde dünya alem vardır ve küresel tezgah hükümeti bütünüyle kuşatmıştır. Bize göre, Uluslararası Kriz Grubu'nun 40 sayfalık raporu; ihanet sürecine verilen bir ayar, çizilen bir rota, gösterilen bir istikamettir" dedi.

'DÜNYANIN NERESİNDE VAR?'
Bahçeli, Öcalan'a sekretarya hizmeti verilmesinin gündeme gelmesinin dahi AK Parti'nin teröre boyun eğdiğini gösterdiğini dile getirerek, şunları söyledi:

"Dünyanın hangi ülkesinde, müebbet hapse mahkum bir terörist iki odalı, bahçeli, televizyonlu villa tipindeki sözde hücresi ve 5 eşkıyadan mütevellit sekretaryasıyla birlikte örgütünü yönetmektedir  Hükümet utanmasa, siyasi bedelinden çekinmese, emin olun bin odalı kaçak ve karanlık sarayda İmralı canisinin kullanımı için manzaralı ve büyük bir oda tahsis etmekten kaçınmazdı. Yargının hakkında kesin hüküm verdiği bir terör elebaşına kanun ve ahlak dışı imkanlar sunmak adaleti katletmek değil midir?

Her seferinde girdiği söz düellolarında aklının dibini döken Hükümet Sözcüsü Başbakan Yardımcısı, dün Bakanlar Kurulu toplantısından sonra milletimizin gözünün içine baka baka teröristbaşını savunmuştur. Bu Başbakan Yardımcısı, sözüm ona HDP'yi hedef alarak, 'siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan'ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz ' sorusunu sormuştur. Bir Başbakan Yardımcısının, canibaşının itibarıyla ilgili kaygı taşıması siyasi ve ahlaki iflastır."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde, adaletin devreye girmediği hiçbir meselenin hakkaniyetli şekilde çözüme kavuşturulamayacağını söylediğini anımsatan Bahçeli, "Adalet devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yıkmak ve yok etmek için nifak kusan çevrelere karşı devrede değil midir  Erdoğan ve Davutoğlu niçin adaletin önünde köstek olmaktadır " diye sordu.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çifte standartları, ikircikli yaklaşımları adalet duygusundaki eksikliğe bağladığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Her şey iyi güzel de 17-25 Aralık 2013 tarihlerinden bu tarafa yaşananları Erdoğan nasıl izah edecek, nasıl açıklayacaktır  Önümüzdeki 17 Aralık'tan 25 Aralık tarihine kadar geçen dokuz günlük süreyi Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Haftası ilan edip, Türkiye'nin dokuz ayrı bölgesinde hırsızlığı, soygunu ve rüşveti cesaretle anlatacağız. Bu ve buna benzer faaliyetlerle AKP'nin 12 yılının foyasını bütünüyle ortaya çıkaracağız.

Demokrasi ve insan hakları ihlallerinin gerçek çözümü adalettir de, vatana ihanet edenin, Anayasa'yı çiğneyenin, yasaların suç saydığı fiilleri pervasızca işleyenin yakasından tutmak adalet değil midir  Sayın Erdoğan söyle bize, yoksulluğun ve işsizliğin azaltılmasında adalete ihtiyaç var ise Ermenekli Recep Gökçe'ye yırtık lastik ayakkabıyı reva gören, sana da haram sarayları layık bulan bu düzenin neresinde adalet, neresinde hukuk vardır  Milletin alın terini saraylara gömmek adalet midir  Milletin yarısından fazlası oturacak bir göz ev bulamazken, kaçak ve karanlık sarayın yanına yüzlerce odalı yeni bir rezidans yapmak bırakınız israfı, tek kelimeyle haram değil midir "

'ERDOĞAN'IN FITRATINDA DOĞRU İŞ YAPMAK YOK'
Erdoğan'ın Ekvator Ginesi'ndeki "2. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi"nde, bazı Afrika ülkeleri ile Türkiye arasında sivil toplum örgütü ya da eğitim gönüllüsü maskesiyle çeşitli tehlikeli yapılanmaların nüfuz etmeye çalıştıklarını söylediğini ve Afrikalı liderleri uyardığını dile getiren Bahçeli, Erdoğan'ın zirvede ihbar ve şikayette bulunmasının Türkiye'nin saygınlığıyla bağdaşmayacağını savundu.

Bahçeli, "Cumhurbaşkanı'nın tek işi, tek meselesi, tek uğraşı hayali bir düşman yaratıp onunla kavga mı etmektir  Erdoğan'ın Afrika'da paralel safarisine onu bunu davet etmekten başka işi gücü kalmamış mıdır? Devlet ciddiyeti böyle korunmaz, milletimizin hak ve çıkarları bu kafa yapısıyla asla savunulamaz. Erdoğan'ın fıtratında doğru iş yapmak, adaletli davranmak, milli ve ahlaki duruş sergilemek yoktur, bundan sonra da olmayacaktır" dedi.

'BIDEN'A VAHİM GELİŞMELERİ Mİ YETİŞTİRDİLER?'
MHP Genel Başkanı Bahçeli, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın ziyaretine de değinerek, "Anlaşılan ABD'nin, AKP Hükümeti'nden IŞİD başta olmak üzere, bölgesel planlamalarda istekleri vardır" diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Irak ziyaretinin Biden'in temaslarıyla yakından bağlantısı olduğunu savunan Bahçeli, "Peşmerge'yi eğitmenin kararını alan bu zihniyet, bir bakıma PKK'ya silahlı eğitim vereceğinin farkında mıdır  Başbakan'ın, Türkiye'nin, Kürt bölgesinin güvenliği için gereken her türlü desteği vereceğini söylemesi ne anlama gelmektedir  AKP, bunun Kürdistan'a çanak tutmak olduğunu bilmeyecek kadar cahil, görmeyecek kadar kör müdür  Davutoğlu ve Erdoğan heyecanla, Biden'e bu vahim gelişmeleri mi yetiştirmiştir " dedi.

Erdoğan'ın Türkiye-ABD ilişkilerini ve Biden ile görüşmeleri öve öve bitiremediğini ifade eden Bahçeli, "Halbuki ortada halledilmesi ve izah edilmesi gereken bir 'özür diledim, dilemedim' anlaşmazlığı vardır. Erdoğan için bir ara tarih olan Biden, geçtiğimiz Cumartesi günü Beylerbeyi Sarayı'nda Erdoğan'la can ciğer kuzu sarması haline gelmiş ve sanki kırk yıllık dost gibi poz vermişlerdir" diye konuştu.

İÇ GÜVENLİK REFORM PAKETİ
İç güvenlik reform paketini de eleştiren Bahçeli, aktif görevde bulunmayan tüm birinci sınıf emniyet müdürleri ile görevi ne olursa olsun tüm ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf emniyet müdürlerinin İçişleri Bakanı tarafından resen emekliye sevk edilebileceğini belirtti.

Bahçeli, "17-25 Aralık'tan sonra polislerimizin acımasızca, insafsızca baskı ve eziyete maruz kalması yetmezmiş gibi, şimdi de toplu emeklilik düzenlemesiyle tehdit edilmeleri insaflı, adil değildir" dedi.

Jandarma teşkilatında müşterek kararnamelerle atanan generaller hariç daire başkanlarını, il ve ilçe jandarma komutanlarını atama yetkisinin İçişlerine Bakanı'na verilmesinin çok sakıncalı ve mahsurlu bir yaklaşım olduğunu savunan Bahçeli, "Bu çerçevede TSK'nın eli zayıflatılmaktadır. Ülke savunması riske atılmaktadır. AKP, polisi güçlendirirken, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ikinci plana itmektedir. Tasarının üzerinde ayrıntısıyla durmakla birlikte gerekli demokratik müdahale ve eleştirimizi sonuna kadar yapacağımızdan hiç kimse şüphe duymamalıdır" diye konuştu.

SORULARI YANITLADI
Bahçeli, Meclis'teki MHP Grup Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "MİT'in seçim öncesinde CHP'ye operasyon yaptığı" iddiasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, AK Parti iktidarının Kılıçdaroğlu'nun iddialarını ciddiye alması, bu konunun gerçekliği üzerinde durması ve CHP'yi rahatlatacak açıklama yapması gerektiğini söyledi.

Devlet Bahçeli, "Bu böyle olmuşsa, bundan sonra herkes için de böyle olacak demektir ki bu da MİT'in güvenilirliğini sıfırlamıştır. Dış politika sıfırlanmıştır, başka konular sıfırlanmıştır, şimdi de devletin güvenlik güçleri sıfırlanmaktadır. Türkiye'deki kurumlara yazık olmaktadır" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, HDP'yi terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı itibarsızlaştırmakla suçladığına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Bahçeli, "Bu tür danışıklı dövüşe bizi sokmayınız" dedi.

Millet ve Adalet Partisi Genel Başkanı ve eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in "Başbakanlıktaki böcekleri kim bulduysa onlar koymuştur" açıklamasına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Bizim cevaplandıracağımız şeyler değil. Sayın Şahin, İçişleri Bakanlığı yapmıştır, herhalde belli bilgiye sahip olsa gerektir" ifadesini kullandı.

Sayfa Yükleniyor...