'Operasyon medya ve siyasete uzanmasın'

Gazeteci Nazlı Ilıcak, 28 Şubat operasyonunun medya ve siyasete ulaşmaması gerektiğini savundu. Ilıcak, bu yönde ilerleyecek operasyonun güvenirliğini kaybedeceği düşüncesinde...

'Operasyon medya ve siyasete uzanmasın'

28 Şubat döneminde ismi en çok öne çıkanlardan biri olan Nazlı Ilıcak NTV canlı yayınında bu sabah başlatılan 2. dalga gözaltıları değerlendirdi.

Emekli tümgeneral Erol Özkasnak'ın gözaltına alınmasının sürpriz olmadığını dile getiren Nazlı Ilıcak, "En önde gelen isimlerden biriydi. Medya ile ilişkileri kuran kişiydi. Daha doğrusu bir takım tehditleri onun kanalıyla alıyorduk. Mesela benim Akşam Gazetesi'nden çıkarılmama o vesile olmuştur" diye konuştu.

Ilıcak, "Askerle mi sınırlı kalacak sizce operasyon başka alanlara doğru genişler mi" sorusunu ise "Askerle kalabilir kalması da gerekir diye düşünüyorum. Ben umut ediyorum ki o şekilde kalsın" sözleriyle yanıtladı.

Çıkan haberleri medyanın kuşkuculuğu kapsamında değerlendirilmeli diye yorumlayan Ilıcak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Medyanın bir antipatisi olabilir Refah-Yol’a bu çok doğal bir hükümete karşı antipati duymak, kuşku duymak yayınını ona göre ayarlamak."

Medyanın her zaman dönemin hükümeti hakkında olumsuz haberler yapmadığını dile getiren Ilıcak, "Söz gelimi bir tanesi, ABD Dışişleri Bakanı Albright röportajı. Milliyet gazetesinde; 'Biz TSK’nın anayasal rejime karşı bir tavrını onaylamıyoruz' şeklinde çıktı, önemli bir manşet bence. Çünkü Amerikan desteği bu sıcak darbeler için özellikle çok gerekli. Hatta bunun üzerine Çevik Bir haber gönderiyor "Bu ne biçim manşet oraya iki general mi gönderelim istiyorsunuz" gibi bir tehdit söz konusu. Medyanın da bir tehdit veya yönlendirme altında kaldığını unutmamamız gerek" diye konuştu.

Ilıcak, Süleyman Demirel ile ilgili iddiaları ise şöyle değerlendirdi: "Şimdi eğer Cumhurbaşkanı sayın Süleyman Demirel kastediliyorsa ben bunu çok yakışıksız bulurum. Benim bildiğim kadarıyla Karadayı’yla birlikte Süleyman Demirel esasında 'Refah-Yol istifa etsin parlamento açık kalsın' düşüncesindeydi. 12 Mart sürecinde de Süleyman Demirel 'Parlamento açık kalsın' diye kendi makamını terk etmiştir. Daha dirençli davranması gerekirdi diyebilirsiniz ama ben bunu bir işbirliği olarak görmüyorum. Netice itibariyle Süleyman Demirel, Erbakan’a hükümeti kurma görevini vermeyebilirdi. Askerler bu şekilde baskı yapıyorlardı ama verdi bu görevi. 'Siyasetçiler bu kararların altını imzaladı' diye de eleştiriliyorlar ama baskıyla imzaladı. 'Erbakan istifa etti ne yapalım' diyor Çevik Bir. Erbakan baskı karşısında istifa etti. O bakımdan başka bir siyasetçi söz konusu değil muhalefet şu şekilde bir tavır almış o onun tavrı tabi ki hükümete karşı bir tavır alacak. Mesut Yılmaz tabii ki hükümeti kuracak. Transferler 'de her zaman oldu ben bazılarının tehdit altında da olduğunu tahmin ediyorum bazısı finansal sebeplerle de olmuş olabilir. Ama iş siyasetçilere medyaya giderse bu operasyonun haklılığı tartışılır hale gelir. Askerler hedef alındığında da basında da hiç ses çıkmıyor. Çünkü biliyor Türk ordusunun geleneğinde bu darbe var. Ama biraz siyasetçiye medyaya sirayet edince bence güvenilirliği kayboluyor."

Sayfa Yükleniyor...