‘Öptüm... Sezen’

Sezen Aksu yeni çıkacak albümünü, albümün adına esin olan yazıyı ve bestelediği Cemal Süreyya şiirini anlattı.

‘Öptüm... Sezen’

Yeni bir albüm ile hayranlarının karşısına çıkmaya hazırlanan Sezen Aksu, son albümünün ismine ilham kaynağı olan Radikal gazetesinden Ali Tufan Koç’u arayarak son albümünü anlattı.

Koç, “Başlıyor ömrümüzde yeni bir fasıl” başlıklı yazısında Sezen Aksu’nun telefonunu ve son albümünü şu şekilde anlattı;

“‘Sezen aradı...’

Size arşivden, şu cümleyle yazısına başlamış en az elli köşe yazarı/gazeteci-yazar çıkarabilirim. Cümledeki gizli özne, malum, Sezen Aksu. Tanışanın anında dilinden attığı ‘Aksu’ soyadıyla Sezen, neden bayram değil seyran değil beni ya da bir başka gazeteciyi arasın? Yanıt, sorunun kendisinde gizli: Seziyor, hissediyor, dokunuyor... Çünkü, dokunmayı seviyor; dokunmaktan besleniyor. Bana ‘dokunalı’ 20 küsur sene olmuş, birlikte ne gemiler yaktık, ne ‘git...me’ diye -kendi tabiriyle- uluduk...

Bu kez farkında olmadan ben ona dokunmuşum. Sezen Aksu din gibi kadın. Herkes kendine göre yorumlamış, iyi kötü bir yere koymuş, kendi Sezen Aksu’sunu tartışmalara kapamış. Benim Sezen Aksu’m ‘tevazu’ göstermenin erdemini anlatan, bana âşık olmayı öğreten kadın; ‘Azıcıkmışım anladım/ görüp hissettikçe/ suyun ağacın, toprağın bilgeliğini’ diyen bir filozof.

Gece, ekranda Edith Piaf’ın hayatını anlatan ‘La Vie En Rose’ dönüyor. ‘Kaldırım Serçesi’ Piaf’ın yaşamından kimi kesitler akıllara ‘Minik Serçe’ Sezen Aksu’yu getiriyor. Gece akılda Sezen Aksu, ertesi sabah telefonun ucundaki ses Sezen Aksu... ‘Ali Bey, iyi günler. Ben Sezen, Sezen Aksu...’ ‘İyi günler...’ ‘Şimdi bayram değil, seyran değil Sezen Hanım niye aradı, diye merak ediyorsunuzdur.’ Cevap yok. Şaşırmıyorum. Nereden bilsin önceki gece beraber efkarlandığımızı?

‘Belki biliyorsunuzdur, yeni albüm hazırlığı içerisindeyiz. Albüm için Cemal Süreya’nın ‘Sayım’ şiirini besteledim. ‘Öptüm’ şiirde sık sık geçen bir laf olunca albümün ismini ‘Öptüm... Sezen’ koymak gibi bir niyetimiz vardı. Albümün bir bayram ya da doğum günü tebrik kartı gibi insanın sevdiğine atılmış kartpostal sıcaklığında bir ismi olsun istedim. İyi niyet mesajı vermek istedim. Yeniden kurmaya çalışınca içten durmuyor. Aylarca düşündük, durduk, albüme nasıl bir isim koyalım, nasıl bir mesaj verelim diye işin içinden çıkamadık.

Geçen cumartesi Radikal’deki haberinizin başlığını görünce ‘Budur’ dedim: ‘Bakarsın umduğundan iyi geçer yaz.’ Bundan daha güzel bir iyi niyet mesajı, sıcak bir laf olabilir mi? Albüm kapağına ‘Bakarsın umduğundan iyi geçer yaz. Öptüm Sezen.’ yazdık.’ Arada bir boşluk yakalayıp lafa giriyorum: ‘Şimdi tereceyi tere satmış olmayalım. Başlık, zaten sizin şarkınızdan bir alıntıydı...’ ‘Böyle bir şey yazdığımı hatırlattınız... Ne güzel, bana ilham oldunuz. Teşekkür etmek için aradım...’ deyince söz bitti. Sezen Aksu’ya son albümünün ismine, kapağına ilham olmak, hem de kendi dizeleriyle... Ha gayret, duruma açıklık getiriyorum:

‘Asıl siz bana ilham olmuştunuz. Sizin satırlarınızla ben size nasıl ilham olayım?’ deyince âlim Sezen’ın ağzından inciler dökülmeye başlıyor: ‘Hayat böyle bir şey işte... Birbirimizden beslenerek, ilham alarak anlamlaşıyor her şey.’

TÜNELİN UCUNU GÖRÜNCE...
Yeni albümü Sezen’in ağzından dinleyelim: ‘Şimdiye kadar yaptığım en neşeli albüm.... Ameliyat sonrası böyle neşeli ruh halindeyim. Ameliyat beni bir kendime getirdi. Böyle zamanlarda yaşamın değerini daha iyi anlıyorsun. Tünelin ucunu görünce bir ‘yusuf yusuf’ oluyorsun. Böyle bir şey yaşamak lazımmış demek ki... Son zamanlarda yaşadıklarımdan neşe saçan, ümit veren bir albüm çıktı ortaya.’

Neşesi yerinde belli. Kahkahasından bülbüller eksik olmuyor. Yeni albüm, Sezen Aksu diskografisinde bambaşka bir yere konacak. Sebebi Aksu’nun albümünü emanet ettiği kendisine pek de yabancı olmayan müzisyende gizli: Mithat Can Özer.

‘Albümün konsepti Mithat Can’a ait. Birlikte çalıştık, karar verdik.’ diyor Sezen. Geliyoruz albüm fotoğraflarına. Açık otobüsün tepesinde, fonda yeni hit ‘Vay’ parçası, tüm ekip Boğaz hattında tur attı.

‘Biliyorsunuz fotoğraf çektirme konusuna mesafeliyim. Son birkaç albümü çekim yapmadan atlattım. Bu albümle farklı bir çekim yapalım istedik. Bütün ekip, hep birlikte fotoğraf çekimi yaptık. Daha önceki çekimlerden farkı daha neşeli bir konseptte, hepimizin bir karede oluşu. Çıkan kareler de aile fotoğrafı sıcaklığında.’ Albüm için çekilen aile fotoğrafında baş köşe Mithat Can’ın: ‘Aslında Mithat Can da benim gibi fotoğraf çektirmeyenlerden. Ana-oğul fotoğraf makinesini görünce bir tuhaf oluyoruz.’

‘O BEDENİNİ TERK EDENLERDEN’
‘25 yıldır deniyorum, bu şiiri bir türlü şarkı yapamadım, şimdi oldu mu emin değilim’ dediği Cemal Süreya’nın ‘Sayım’ şiiirini, Sezen Aksu’dan dinlendiğim geceyi hatırlıyorum. Yılbaşı arifesi, yakın dostları Mustafa-Gül Oğuz’un ajansında verilen yılbaşı partisinde yeni albümden parçalarla dolu CD dönmeye başlamışken, Sezen Aksu’nun gözleri büyümüş, dinleyenlerin tepkisini izliyor. Kimisinde ‘Sayım’a dair hatıralar, serin bir yaz akşamı misali.

Sevgilinizin içi ürpermiş, üzerine bir şey almak için yerinden doğrulurken siz omzundan sarıp, başını göğsünüze saklamışsınız sanki... Yazlık evin arka bahçesinde, şarap kadehleri yarılanmış, sarmaş dolaş bir haldeyken, Sezen fısıldıyor kulağa usul usul: ‘Ayışığında oturuyorduk/ Bileğinden öptüm seni...’ Şarkıyı dinlerken Arto Tunçboyacıyan’ın Sezen Aksu hakkında sarf ettiği cümleyi daha iyi anlıyorsunuz: ‘O da bedenini terk edenlerden; tüm bedenleri temsil ediyor...’

Bu yaz umduğumuzdan iyi geçecek. Öptük.

ŞARKI LİSTESİ
1.Unuttun mu Beni

2.Arkadaş Şarkısını Duyunca

3.Ballı

4.Vay

5.Ayar

6.Sayım

7.Acıtmışım Canını Sevdikçe

8.Kaçırıcam Seni

9.Aşka Şükrederim

10.Ah Felek Yordun Beni



AKSU’NUN BESTELEDİĞİ CEMAL SÜREYA ŞİİRİ: SAYIM
Ayışığında oturuyorduk

Bileğinden öptüm seni

Sonra ayakta öptüm

Dudağından öptüm seni

Kapı aralığında öptüm

Soluğundan öptüm seni

Bahçede çocuklar vardı

Çocuğundan öptüm seni

Evime götürdüm yatağıma

Kasığından öptüm seni

Başka evlerde karşılaştık

İliğinden öptüm seni

En sonundan caddelere çıkardım

Kaynağından öptüm seni

UNUTTUN MU BENİ
Unuttun mu beni, her şeyimi?

Sildin mi bütün izlerimi?

Hüç düşmedim mi aklına?

Hiç çalmadı mı o şarkı?

O sahil, o ev, o ada

O kırlangıç da küs mü bana?

Sanırdım ki aşklar ancak filmlerde böyle...

Ben hâlâ dolaşıyorum avare

Hani görsen, enikonu divane

Ne yaptıysam olmadı, ne çare

Unutamadım, gitti!

Ey aşk neredesin şimdi?

Sen de mi terk ettin beni?

Ne hata ettiysem, affet!

Büyüklük sende kalsın, e mi?

Sen de olmazsan eğer, batar artık bu gemi

SON ALBÜMÜN PRODÜKTÖRÜ MİTHAT CAN
İnsan Sezen Aksu’nun oğlu; Tuğçe Kazaz’ın, Özgü Namal’ın, Nurgül Yeşilçay’ın eski sevgilisi; Tarkan’ın son hiti ‘Acımayacak’ın sahibi; onlarca medyatik ismin elinde büyümüş bir sanatçı çocuğu olup hiçbiriymiş gibi yaşayabilir mi? Mithat Can Özer, isminin önüne yapıştırılmış tüm sıfatlardan yoksun, Londra’da ‘hiçbiri olmanın keyifini çıkarırken’, İstanbul ziyaretlerinin sıklaşmasıyla daralan özel hayat çemberi, magazin ordusuyla yaşadığı amansız bir mücadeleye dönüştü. Şimdilik sular duruldu, kazanan taraf ‘hiç kimse’ Mithat Can oldu.

Önümüzdeki günlerden itibaren bu kez müzisyen Mithat Can’ın kulağı çınlayacak. Çünkü o, ilk kez bir Sezen Aksu albümü için dümenin başına geçti, albümün konseptinden sound’una tepeden tırnağa ilgilenip, kartonette adını ‘prodüktör’ olarak yazdırdı.

Oğlunu dümende görmek Aksu’yu zaman zaman duygulandırsa, stüdyoda ‘Bu kez ağlamayacağım’lar, ‘Anne yine başlama’lar daha sık söylenir olsa da ortaya çıkan sonuç her zamankinden daha hisli, daha gerçek...

KIRMIZI VE YASEMEN KOKULU
Geçtiğimiz aylarda ‘Sezen Aksu, yeni albümde bir Nazan Öncel bestesi okuyacak’ haberi çıktı. Bu doğru mu?

Elbette doğru. Şarkının adı ‘Ballı’. Nazan Öncel şarkısı okumak için yanıp tutuşan diğer şarkıcılardan hiçbir farkım yok bu konuda. Hep aklımdaydı ama hayatın kendi takvimi var. Yani vakt-i kerahat gelmeden her planladığınız olmuyor… Şarkı Nazo’nun hediyesi ve bu albümün baştacı…

Albümü koku ve renk üzerinden tanımlasak, hangi renkle, nasıl bir kokuyla özetlerdiniz?

Sorunuz pek fantastik… O zaman cevap veriyorum. Kırmızı ve yasemen… Ama dandik İtalyan yasemeni değil, hakiki Ege yasemeni…”

Sayfa Yükleniyor...