'Orada ne söylüyorsam bana ait'

Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Sofrası'nın konuklarını bu kez sosyal medyadan davet etti. Sohbetin en çarpıcı konuları ise "Beyinsiz Adam"ın ünü ve ntvmsnbc'nin teklifiydi...

'Orada ne söylüyorsam bana ait'

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Sofrası’nda bu kez, internet dünyasının uzman isimlerini topladı.


Twitter'daki mesajları ve fotoğraflarıyla fenomen haline gelen Abdullah Gül'ün konukları Habertürk gazetesi yazarı Rahşan Gülşan, ntvmsnbc Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Yeşiltepe, sosyal medyanın en etkin kalemlerinden Serdar Kuzuloğlu, Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğretim görevlisi İsmail Hakkı Polat ve Twitter’da “Beyinsiz Adam” takma adıyla ünlenen Hakim Türkmen ile teknoloji blogu yazarı Zorluhan Zorlu'ydu.

Gül, internet medyasından neden sadece ntvmsnbc'nin davet edildiği sorusuna "Başarılı, güvenilir bulduğum ve takip ettiğim için" karşılığını verince ben de bundan cesaret alarak "Sosyal medyada yayınladığınız fotoğrafları ilgiyle takip ediyoruz, emekli olunca ntvmsnbc'de fotoğraf editörlüğü yapar mısınız?" sorusunu yönelttim. Ancak Cumhurbaşkanı Gül'ün yanıtı hem teklifimize nazik bir karşılık hem de Çankaya sonrası planlarını merak edenlere ipucu oldu: "Emekli olmak için genç değil miyim?"

"BEYİNSİZ ADAM"IN ÇIKIŞI
Gül, önce konuklarını tanımak istedi. Kişisel hikayeler arasında en çok ilgisini çeken "Beyinsiz Adam"ın yani Hakim Türkmen'inkiydi: "Ben yıllarca metin yazarlığı yaptım ancak ne zaman sosyal medyada bu takma isimle yazmaya başladım ünlü oldum. Sosyal Medya benim çıkış noktam oldu."

'Orada ne söylüyorsam bana ait' - 1 Sabah Gazetesi'nden Salih Memecan, toplantıyı böyle çizdi.


Sosyal medyanın etkileri konuşulurken en çok üzerinde durulan nokta ise kontrolsüzlük konusuydu. Sosyal medyada keyfiyet ve kontrolsüzlüğün bazen hat safhaya ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı ile konukları arasında zaman zaman bu konuda fikir ayrılıkları görüldü. Gül, sosyal medya konusunda devletin geriden geldiğini kabul ederken bu alanda düzenlemeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Takma isimlerle yapılan istismarlardan şikayet eden Gül, sosyal medyada denetimin doğru yönetilmesi gerektiği düşüncesinde. Ama yine de demokrasinin en yüksek standartlarına kavuşmak için etkili bir araç olduğu görüşünde. Serdar Kuzuloğlu'nun hatırlattığı basit davalardan o da şikayetçi. Bunların uzman mahkemeler ve konuya hakim savcılar tarafından ele alınması gerektiğini düşünüyor.

“BLOKLUYORUM”
Bu kadar açık yüreklilikle konuşunca arkasından "Peki size hakaret edenler?" sorusu geliyor tabii ki... Cumhurbaşkanı bu konuda rahat "Blokluyorum. Dava açmıyorum ama sadece blokluyorum" diyor. Süren davaların ise re'sen savcılar tarafından açıldığını hatırlatıyor: "Benim dışımda bir şey..."

Bu konuşmalar arasında sosyal medyayla ilgili Milli Güvenlik Kurulu için bir de araştırma yaptırdığını öğreniyoruz: "Milli güvenlik konularında nasıl bir etkisi var? Karşı bir alan mıdır, diye araştırdık ancak olumsuz bir sonuç çıkmadı."

Hakaret konusunun ardından tweet'lere geliyor konu: 'Kim yazıyor?'a yanıtı hazır: "Tamamen benim ağzımdan. Ne çıkıyorsa benim ağzımdan..."

Bu kadar müdahil olduğunu öğrenince bu kez de "Neden doğrudan cevap vermiyorsunuz" sorusu geliyor akıllara, masada ısrar oranı artınca "Düşüneceğim" diyor Cumhurbaşkanı. Ancak gazeteciler iştahlarıyla tanınır bu kez de "İlk bana cevap verin" yarışı başlıyor. Gül'ün bu taleplere cevabı ise sadece bir tebessüm oluyor.

“ÜZGÜNÜM TAKİP EDEMİYORUM”
Kendi adlarına kazançlı çıkamayınca bu kez ünlüler silahına sarılıyor meslektaşlar: Kimleri takip etmek isterdiniz? Bu vesileyle Gül'ün bir üzüntüsüne de tanık oluyoruz: "Konumum nedeniyle sevdiğim sanatçı ve sporcuları doğrudan takip etmem mümkün değil."

"Tek taraflı iletişim"e devam mesajı veren Gül, bu kez de sosyal medyanın günlük hayatını nasıl yönlendirdiğini anlatıyor: "Trafikle ilgili çok tweet alıyorum ama bazen bunlar haksız oluyor. Örneğin Ankara'dayken İstanbul'da trafiği kilitlemekle suçluyorlar beni. O zaman devreye girip cevap veriyorum. Bazen de bakıyorum trafik çok şişmiş. Arkadaşlara söylüyorum ana arterlerde durup trafiği rahatlatmaya çalışıyoruz."

Etkileşim konusuna girmişken bu kez de talepler yatırılıyor masaya. Gül söze kendisine "Bana inek verin, süt satayım" talebinde bulunan kadınla başlıyor. En çok iş ve sağlık alanında talep geldiğini anlatan Gül, önceleri bunları yerine getirdiğini ancak zamanla ipin ucunun kaçtığını ve artık ilgili makamlara yönlendirdiklerini söylüyor.

Ancak bu etkileşimin iyi yönlerine de dikkat çekiyor, gençlerin hatta maddi olarak kısıtlı bölgelerdeki internet kullanımının yarattığı fırsatlara vurgu yapıyor: "Sosyal medya ikinci bir dil öğrenmek için uygun bir araç. Devletin bir türlü başarılı olamadığı bu alanda dil öğrenme konusunda sosyal medyadan yararlanılmalı. Düşünsenize Doğu illerinden bir çocuk artık Stanford veya Harvard'dan bir profesörün tweet'lerini takip edebiliyor."

“APPLE’A SÖYLERİM”
Bu genç ve dinamik nüfusun uluslararası planda dikkat çektiğini ve yatırım için dünya devlerinin ülkenin kapısını çaldığını anlatırken laf dönüp dolaşıp Apple'a geliyor. Rahşan Gülşan, ABD'deki ziyareti sırasında gündeme gelen ancak Apple'ın yanlış uyguladığı klavyeyi hatırlatıyor: "Sizce skandal değil mi?" Gül ise Cuma günü Çankaya Köşkü'ne geleceklerini ve bu aksaklığı gidermeleri için uyaracağı söylüyor.

MENÜ VE AMBLEMLİ BARDAKLAR
Yemeğin en eğlenceli kısımlarından biri de menünün konuşulduğu anlardı. Gül, Hayrünnisa Hanım'ın yemek seçiminden masa düzenine kadar her şeye bizzat elinin değdiğini anlatırken Rahşan Gülşan, bardakları ne kadar beğendiğini ve hatıra olarak almak istediğini seslendirdi. Ondan cesaret alan herkes aynı talebi dile getirince alınan yanıt konuyu gündemden düşürdü: "Benim için fark etmez ama güvenlik şefi bu konuda çok hassas."

Bu kadar ayrıntıdan sonra menüyü vermemek hem Hayrünnisa Hanım'a hem de emeği geçenlere haksızlık olurdu herhalde: Dana kaburga, pancar soslu lahana sarması, tereyağlı ıstakoz sote, Akdeniz yeşillikleri salatası ve ballı kadayıf tatlısı...

Sayfa Yükleniyor...