Orijinal rulo kesintisiz Yol(lar)da

Bob Dylan'ın "hayatımı değiştirdi; tıpkı herkesin hayatını değiştirdiği gibi," dediği Jack Kerouac'ın 'Yolda' adlı kitabı basılışının 50. yılı anısına ilk kez orijinal rulo haliyle yayınlandı.

Orijinal rulo kesintisiz Yol(lar)da

Jack Kerouac’ın 'Yolda’sı 1957 yılında Viking yayınevi tarafından basıldı. Kerouac’ın okurların gözünde artık efsaneleşmiş olan üç haftalık bir oturumda daktiloda yazdığı, halbuki aslında tasarlanması üç yılı bulan romanı, yazarın büyük uğraşları, tekrar tekrar elden geçirmeleri ve çıkarmalar yapmaları sonucunda basıldı.

Her ne kadar bir efsane haline gelmiş, pek çok insanın el kitabı olmuş olsa da, bu basılan Yolda, “uslanmış” bir Yolda idi. Çok ağır bir edisyondan geçirilmiş, bazı kısımları müstehcen bulunduğu gerekçesiyle sansürlenmiş, karakterlerin geçmişlerine dair önemli fikirler veren kısımlar çıkarılmış ve belki de önemlisi, paragraflara bölünmüştü ve Kerouac’ın romanın yüreği olarak gördüğü bazı yerler de parçalara ayrılmıştı.

Yolların, hep hareket halinde olmanın, hiç durmamanın romanı olan 'Yolda', bir şekilde terbiye edilmiş olarak çıktı aslında o zaman okurun karşısına. Kerouac’ın ilk olarak hiç başından kalkmadan daktiloladığı, upuzun bir teleks kağıdı üzerindeki metin okurun karşısına çıkmadı. Geçen seneye kadar...

İMLA HATALARI BİLE KORUNDU
Romanın 50. yılı olmasından dolayı Penguin, 'Yolda’nın bu orijinal rulosunu neredeyse olduğu gibi, okunurluk açısından ufak tefek düzeltmeler dışında hiç değiştirmeden ve hatta yeri geldiğinde imla hatalarını bile koruyarak bastı. Tek paragraf halinde. Yolun kendisi gibi. Bu versiyonun 'Yolda’nın hakiki versiyonu olduğunu iddia etmek ne kadar doğru olur, o tartışılır. Şurası kesin ki, bu metin, 'Yolda’nın el değmemiş versiyonudur. Yeri geldiğinde çok dolaşan, yeri geldiğinde karakterlerin geçmişini daha çok dolduran, yeri geldiğinde aşırılıklarını daha fazla ortaya koyan bir 'Yolda’dır.

GINSBERG'İN ÖNGÖRÜSÜ...
En önemlisi, Kerouac’ın basılmasını hep istediği, yakın arkadaşı Allen Ginsberg’in şimdi olmasa da gelecekte bir zamanda basılacağını ve insanların asıl 'Yolda’yı o zaman okuyacaklarını iddia ettiği romandır. Önceden basılmış 'Yolda’nın geçirdiği ağır edisyonu geçirmediği için üslubunun zenginliğini her şeyiyle okura sunmaktadır Orijinal Rulo. Kerouac’ın kendine has, cazvari dilini her yönüyle ortaya koyan, yerinde duramayan, hatasıyla sevabıyla Kerouac’ın anlatmak istediklerini dibine kadar anlatan, “tam” bir romandır.

KESİNTİSİZ, OLDUĞU GİBİ
Orijinal Rulo, 50. yılı nedeniyle okurlara sunulan, Kerouac göremese bile okurların deneyimleme şansına sahip olduğu bir yol deneyimidir. Kesintisiz. Olduğu gibi. Her şeyiyle. Yollarda hep olduğu gibi.

YOLDA
''İnsan geçmişe dönüp baktığında ilk aklına gelen şeylerden biri, yolculuklarıdır. Ailesiyle nefret ederek gittiği, ülkenin öbür ucundaki akrabalara yapılan yolculuk, eşiyle evlenmeye karar verdiği tatil, arkadaşlarıyla asker uğurlamak için gidilen uzun kilometreler: yollarda geçen saatler. Akılda kalırlar. Çünkü, yolda geçen zaman sanki sıkıştırılmış bir zamandır. O anları olabilecek en yoğun şekilde yaşar insan. Çünkü, o köyden bir daha öyle geçilmeyecektir. O insanla, o gün, o dakika bir daha orada olmayacaktır. Çünkü, arkadaşlarınız önde sohbet ederken bir daha öyle uykuya dalamayacaksınızdır. Hayata düşülmüş kilometretaşlarıdır yolculuklar.''

ORİJİNAL RULONUN HİKAYESİ
1951 yılında Kerouac Amerika'yı baştan başa kat etmiş olmanın heyecanıyla daktilosunun başına oturmuş ve vakit kaybetmemek için uzun bir rulo haline getirdiği kâğıtların üzerinde üç hafta hiç mola vermeden sürecek, otobiyografik bir yolculuğa başlamıştı. Bu süre sonunda ortaya çıkan yapıt, "iyi bir okul, iyi bir iş, iyi bir ev" gibi hazırlop değerlere boyun eğmedikleri için dışlanan, ötelenen insanlara söz verdiğinden, altı yıl boyunca yayıncı bulamadı, kısaltıldı, değişiklikten geçirildi. Ama gücünden pek bir şey yitirmedi. Caz ritimleriyle savrulan iki köksüz adamın yol temalı öyküsü, dürüst tanıklığıyla Amerikan orta-sınıf bilincine bıçak gibi saplandı ve Amerikan rüyasının solmaya yüz tuttuğu günlerde karşı-kültürün alameti farikası oldu; gençlik isyanının el kitabı haline geldi.

'ARAKLANAN KİTAP'
Dünya çapında okur algısında isyan ile özdeşleşen 'Yolda', değişen tarihsel ve toplumsal koşullar altında bile bu özelliğini korumakta, hatta okurları küçük çaplı isyanlara sürüklemektedir: Amerika'nın büyük kitabevlerinde çoklukla raflarda değil kasanın arkasına konmasının sebebi, 'Yolda'nın İncil'in ardından en çok "araklanan" kitap olduğu söylencesindendir.

Orijinal rulo kesintisiz Yol(lar)da - 1 Kerouac orijinal ruloyu sararken...

CAZ MÜZİĞİN RİTMLERİ...
Yolda aynı zamanda "iyi yazmak" adına dayatılan gelenekçi ölçütlere yarım asırlık bir karşı çıkıştır. Caz müziğinin geniş, doğaçlama soluğunu yankılamak isteyen maharetli bir yazarın, "spontan düzyazı" adını verdiği teknik vasıtasıyla giriştiği bir deneydir. Bu özelliğiyle, Amerikan edebiyatının çağdaş klasikleri arasında yer almış, romantik düzyazının köşe taşlarından sayılagelmiştir.

Yayımlandığı dönemde 'Yolda'nın alımlanışı büyük ölçüde "sansasyon" çerçevesinde gerçekleşmişti. Edebiyat ve eleştiri çevrelerini ikiye bölen, kimilerinin Hemingway'in yapıtlarına denk tuttuğu, kimilerinin ise yazından saymadığı 'Yolda', bugün Amerikan modernizmi ile postmodernizmi arasında bir köprü kuran, caz müziğinin ritimlerini yazıya yansıtmasıyla deneysel, yaşamın potansiyelleri ile totalitaryanizme yakın bir düzenin izin verdikleri arasındaki boşluğu bir yol mitiyle doldurmaya, yeniden yaratmaya çalışmasıyla romantik bir edebiyat yapıtı. Dahası, Kerouac, beyaz ve başarılı Amerika mitinin karşısına göçmenlerin, tarım işçilerinin, gezgin serserilerin hayatını koyarak ve bunu bir dışarlıklı gözüyle yaparak kültürel algıda bir kırılmaya yol açmıştır.

TARTIŞILAN ADAM KEROUAC
BAŞKA DÜNYALARIN ŞARKILARI
Jack Kerouac’ın dünya edebiyatındaki yeri hep tartışmalı oldu. Gerek eserlerinin konusu, gerek üslubu, gerek yaşamıyla genelde görülmek istenen “edebiyat” duruşuna pek “uygun” bir duruş sergilememiştir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası yeni bir dünya kurulurken, ne eski dünyaya, ne de o dönem kurulmakta olan dünyaya ait hissetmiştir kendini. Hem yaşamsal, hem de edebi gelenek olarak. Savaş sonrası “meydanın” bir anlamda Amerika ve Rusya’ya kalmasıyla, Kerouac’ın vatandaşı olduğu Birleşik Devletler okyanusun öbür ucuyla dünya hakimiyeti için soğuk savaşırken, ülke içi hakimiyeti için de kendi vatandaşlarıyla uğraşmaya başladı. Zira, dışarıdan bakıldığında birlik ve bütünlük içinde görünen, tek ses veren bir Amerika gerekiyordu. Bu “uğraşılan” vatandaşlar ise, bahis konusu “birlik ve bütünlük” fikrine pek uyan tipler değillerdi.

Kendilerine sunulan yaşamla yetinmek zorunda olmadıklarının, memnuniyetsizliklerini belirtme hakkına sahip olduklarının, Amerika’nın içinde başka Amerika’lar da olduğunun, başka nağmeler terennüm edebileceklerinin farkındaydılar. Ve bu düşüncelerini gerek sözleriyle, gerek kalemleriyle, gerek faaliyetleriyle önce kendilerine, sonra başkalarına anlatmaya çalıştılar. Kerouac da bu vatandaşlardan biriydi.

Yollara düşerek, bize daha önce bilmediğimiz, bilsek de görmezden geldiğimiz, sesine kulaklarını kapadığımız dünyaları, Amerika’nın içindeki Amerika’ları anlattı. Onun hep hareket halindeki kaleminden bir esmer tenlinin, bir eroinmanın ya da bir çocuğun şarkısını işittik. Evet, belki kulaklarımıza çarpan, gözümüzün duyduğu, pek hoşumuza giden şeyler değildi en başta. Hatta daha sonra da. Kerouac’ın bu şarkıları söyleme şeklini de beğenmeyenler oldu. Ama Kerouac öyle ya da böyle bir şeylerin varlığından haberdar etmişti bizi. Başka Dünyaların Şarkıları artık hep kulaklarımızda olacak. İstesek de, istemesek de.

'Yolda' Ayrıntı Yayınları etiketiyle kitapçılarda.

Sayfa Yükleniyor...