Otopsideki sperm skandalı kapandı

Münevver Karabulut'un giysilerine başka bir cesetten sperm bulaşmasıyla ilgili yargılanan 2 doktor beraat ederken, 1 Adli Tıp Kurumu görevlisine verilen 5 ay hapis cezasının açıklanmasının geri bırakılması hükme bağlandı.

Münevver Karabulut'un iç çamaşırına başka bir cesetten sperm bulaşmasıyla ilgili Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, sanıklar uzman doktor Nurettin Nezih Anolay, asistan doktor Yavuz Kabakuş ve otopsi teknisyeni Ahmet Şahin ile tarafların avukatları hazır bulundu.

Kimlik tespitinin ardından savunması alınan Nurettin Nezih Anolay, olay günü Yavuz Kabakaş ve Ahmet Şahin ile 6 otopsiyi bir arada yaptıklarını belirterek, o gün toplam 11 otopsiye katıldıklarını söyledi.

Anolay, o gün otopsileri görüntüleyen bir kamera olduğunu, istendiğinde görüntülerin talep edilebileceğini dile getirerek, ''O gün tüm cesetler çıplaktı. Öncelikle ölü muayene tutanağının olay mahallinde tanzim edilmesi gerektiği halde o gün için cumhuriyet savcısı tarafından tutulan tutanakla, nöbetçi doktor temin edilemediği için ölü muayenesinin yapılamadığı bildirildi'' dedi.

Olayın cinayet olması nedeniyle gerekli hassasiyeti ve titizliği gösterdiğini ifade eden Anolay, şöyle konuştu:

''Cesedin tırnaklarından dokular, ağzının etrafından, göğüs ön yüzünden anal ve vajinal bölgeden gerekli örnekleri alarak herhangi bir sperm olgusuna rastlamadığımızı ve maktulenin bakire olduğunu da raporumuzda belirttik. Daha sonra Biyoloji İhtisas Dairesi’nin raporunda külotun arka bölgesinde sperme rastlandığı bildirildiğinden ben de bu gözlemin tarafıma ait olmayıp, dairenin yapmış olduğu tespit olduğunu raporumda belirttim.

Bunun da daha sonra o gün için trafik kazasında vefat eden N.C'ye ait olduğu, yine dairenin yapmış olduğu tespit ile ortaya çıktı. Ben görevimi kötüye kullanmayıp ihmal ettiğimi de düşünmüyorum. Bu soruşturma evresinde, olayın basına yansımaması gerekirdi.''

Sanık Yavuz Kabakuş savunmasında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, uzman doktor Nezih Anolay'ın vermiş olduğu ifadelere katıldığını söyleyerek, olay günü kendisinin, uzman doktorla beraber asistan hekim olarak otopsiye katıldığını, gerekli titizliği göstererek usulüne uygun şekilde otopsiyi yaptığını belirtti.

Maktülenin bakire olduğunu tespit ettiklerini kaydeden Kabakuş, ''Bu anlamda eğer biz bunları yapmamış olsaydık, görevimizi ihmal etmiş veya hata yapmış olurduk. Biz otopsiyi yaparken gerekli bulguları tespit eder, fotoğraflarını çektirir ve ilgililer nezdinde bu yazıya aktarırız. Cesetle çok özel durumlar hariç, fiziksel bir şekilde temasımız olmaz'' diye konuştu.

Külot üzerinde bulunan sperm varlığından Biyoloji İhtisas Dairesi’nin raporunda belirtmesiyle haberdar olduklarını söyleyen Kabakuş, külotun çıkartılmasında da kesinlikle bir bilgilerinin olmadığını ileri sürdü.

Sperm bulaşmasının, cesedi masaya taşıyan kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu düşündüğünü belirten Kabakuş, şunları söyledi:

''Ceset bizim huzurumuza geldiğinde çıplak bir vaziyetteydi. Bu nedenle bizden bir el temasıyla spermin bulaşmış olma ihtimali mümkün değildir. Olayın basına yansıması da bizim kusurumuz değildir.

Biyoloji İhtisas Dairesi’nden ilk sperm olgusunun bulunduğuna dair yazı 15-20 gün sonra gelmiştir. Tüm bu anlatılanlar ışığında ben görevi kötüye kullanma suçunu işlemediğim gibi görevi ihmal etmediğimin de inancındayım. Suçsuzum, beraatimi talep ediyorum.''

Sanık Ahmet Şahin de savunmasında, üzerine atılı olan suçu kabul etmediğini, 1992 yılında Adli Tıp Kurumu’na hizmetli kadrosunda girdiğini, 1996'da Morg İhtisas Dairesi’nde görev yapmaya başladığını söyledi.

Şahin, ilkokul mezunu olduğunu, şu zamana kadar da uzmanlarla ve asistanlarla çalıştığını ifade ederek, ''Münevver Karabulut cinayeti olayında cesedi tam anlamıyla hatırlamamakla beraber, poşette çıplak olarak gelmişti. Ama üzerinde külot var mı yok mu tam bilmiyorum. Bu nedenle o külotu benim çıkarıp çıkartmadığımı da bilmiyorum. Suçsuzum, beraatimi talep ediyorum'' diye konuştu.

Müşteki vekili Mesut Merdivan, sanık Yavuz Kabakuş'un cesedi çıplak olarak şu an gördüğünü beyan etmiş olmasına rağmen, idari soruşturmada cesedi çıplak olarak görmediğini, üzerinde iki tane iç çamaşırı gördüğünü ve cesedi teknisyenden soymasını isteyerek, fotoğraf çekmesini istediği yönündeki beyanlarının kendisine sorulmasını istedi.

Sanık Kabakuş, birçok otopsi yaptıklarından dolayı, olayları birebir hatırlamasının mümkün olmadığını, hazırlık aşamasında verdiği ifadenin doğru olduğunu söyledi.

Cumhuriyet Savcısı Yaşar Sami Bölükbaşı, hekimler Nurettin Nezih Anolay ile Yavuz Kabakuş'un üzerlerine atılı görevi ihmal veya görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerine dair savunmalarının aksine cezalandırılmalarına yeterli her türlü şüpheden uzak ve yeterli delil elde edilmediğinden beraatlerini, sanık Ahmet Şahin'in suçu işlediğine dair kesin ve net delil elde edilmediğinden beraatini istedi.

Hakim Mithat Çelikel, sanıklar Nezih Nurettin Anolay ve Yavuz Kabakuş'un cezalandırılmaları için her türlü şüpheden uzak kesin, net ve inandırıcı deliller elde edilmediğinden beraatlerine karar verdi.

Hakim, sanık Ahmet Şahin'in ise görevi ihmal suçunun tespit edildiğini belirterek, 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına, sanığın tutum ve davranışları lehine takdiri indirim sebebiyle 5 ay hapis cezasına, sabıkasız olması ve maddi bir zararın olmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedildiğini açıkladı.

İDDİANAME
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Karabulut'un iç çamaşırında tespit edilen kanla karışık sperm lekesinin, aynı gün çok sayıda kırık, iç organ ve büyük damar yaralanması bulunan N.C'nin ölü muayene ve otopsi işlemine de yardım ettiği anlaşılan otopsi teknisyeni Ahmet Şahin'in her iki muayene ve otopside aynı eldiveni kullanması nedeniyle ortaya çıktığı sonucuna varıldığı kaydedilmişti. Sanıkların eylemlerinin ''görevi ihmal'' suçunu oluşturduğu belirtilen iddianamede, Anolay, Kabakuş ve Şahin'in TCK'nın 257. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 6 ay ile 2'şer yıl arasında hapis cezasına çarptırılması istenmişti.

Sayfa Yükleniyor...