Oyak Güvenlik: Rapor TÜBİTAK’ın değil

Oyak Güvenlik Şirketi, Danıştay saldırısıyla ilgili görüntülerin silindiğine ilişkin raporun, TÜBİTAK’a ait olmadığını savundu. Açıklamada, “Bazı şeyleri gizlemek amacıyla kayıt silme iddiası aşağılık bir iftiradır” denildi.

4 yıl önce Danıştay'a yapılan baskınında kamera kayıtlarının silindiği iddialarıyla ilgili olarak, güvenlik hizmeti veren Oyak Savunma ve Güvenlik Sistemleri Anonim Şirketi suskunluğunu bozdu.

Şirketten yapılan yazılı açıklamada, medyada yer alan haberlerde, şirket adının da anıldığı TÜBİTAK'a ait olduğu belirtilen Bilirkişi Raporu gündeme getirilerek çeşitli haberler, görüşler, yorumlar ve beyanların yer aldığı belirtildi.

Şirketin hukuken ve usulen tarafı olmadığı bir davada alındığı anlaşılan bu rapor ve eklerinin şirkete tebliğ edilmediği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:

'RAPOR TÜBİTAK'IN DEĞİL'
''Ancak, medyada 'TÜBİTAK Raporu' olarak anılan ve bazı medya mensuplarının elinde olduğu ifade edilen bu raporun, TÜBİTAK Kurumu'ndan alınan bir rapor olmadığı anlaşılmaktadır.

Tarafımızca gösterilen çeşitli çabalara rağmen, maalesef, resmi imzalı bilirkişi raporuna ulaşılamamış ve ekleri de halen temin edilememiştir. Bugüne kadar bekleyip, Raporun içeriği hakkında resmen bilgi sahibi olarak değerlendirip, yorumladıktan sonra açıklama yapmayı tercih etmemize ve hala resmen göremediğimiz bilirkişi raporu ve ekleri hakkında yeterli savunma ve sağlıklı yorum yapılabilmesinin olanaksızlığını bilmemize rağmen, şirketimiz hakkında bir kısım medyada sürdürülmekte olan haksız, yersiz, hatta yer yer etik kurallara aykırı ve serbest ticari; rekabet kurallarını ihlal eden yayınlar ve beyanlar nedeniyle, artık makul bir süre de beklenildiği değerlendirilerek şirketimize herhangi bir tebligat yapılmasını beklemeden kamuoyuna açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.''

'SİLME İDDİASI AŞAĞILIK BİR İFTİRA'

Açıklamada, Danıştay hizmet binası içindeki kapalı devre kamera sisteminin, şirket tarafından kurulduğu ve 23 Aralık 2005'te montajı tamamlanarak devreye alındığı bildirildi.

Kamera sisteminin kurulması hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilen açıklamada, ''Bir kısım yazılı ve görsel medyada Şirketimiz hakkında üretilen yalan-yanlış hayali haberleri ve içinde kesinlikle bulunmadığımız, akla şaşkınlık veren komplo teorilerini ve bu arada 'bazı şeyleri gizlemek amacıyla kayıt silme' iddiası gibi tümüyle aşağılık iftiraları şiddetle reddediyor ve Şirketimizin insaf ölçülerini zorlayan büyük bir haksızlıkla karşı karşıya bulunduğunu değerlendiriyoruz'' denildi.

İKİ YIL GARANTİ
Danıştay hizmet binası içindeki kapalı devre kamera sisteminin şirket tarafından kurulduğu ve 23 Aralık 2005'te montajı tamamlanarak devreye sokulduğu bildirildi.

Sistemin bir video kayıt ve görüntüleme cihazı ile sekiz kameradan oluştuğu, sistemde kesintisiz güç kaynağı bulunmadığı ve işin bedelinin 11 bin YTL artı KDV olduğu kaydedilen açıklamada, anlaşma uyarınca şirketin Danıştay'a karşı yükümlülüğünün, sistemi kurmak ve iki yıllık garanti sağlamaktan ibaret olduğu belirtildi.

Sisteminin işletilmesinin tamamen müşteriye ait olduğu ifade edilen açıklamada, ''Danıştay'da şirketimiz personelinden herhangi bir kimse, koruma işleri de dahil görev yapmamakta ve çalışmamaktadır. Bu vesileyle bir kez daha büyük nefretle andığımız ve kınadığımız, Danıştay saldırısının vuku bulduğu 17 Mayıs 2006 tarihinin öncesindeki ve sonrasındaki durum da böyledir'' denildi.

Açıklamada, sistemin işleyişi sırasında zaman zaman ortaya çıkan arızalarda, müşterinin talebi üzerine derhal gerekli onarımların yapıldığı, gerekirse parça da değiştirildiği anlatıldı.

Bu tür durumlarda, bütün piyasada uygulandığı gibi çağrı nedeni, tespit edilen arıza, yapılan işlem ve yapılması gereken konuların yer aldığı servis formu doldurulduğu, şirket ve müşteri yetkilileri tarafından imzalandığı kaydedildi.

Bunun yanı sıra, çağrı üzerine gidilen yerde, arızanın yerinde tamir edilememesi veya elde yedek parça bulunmaması gibi hallerde arızalı aletlerin yerinden söküldüğü ve her iki tarafın imzasını taşıyan tutanakla şirkete götürüldüğü belirtilen açıklamada, bu usullerin, benzeri şekilde faaliyet gösteren şirketlerin uyguladıkları usullerle tamamen paralellik gösterdiği bildirildi.

OLAYDAN 1 GÜN ÖNCE ARIZALANDI
Açıklamada, şöyle denildi: ''Menfur olaydan bir önceki gün olan 16 Mayıs 2006 günü de (daha önce 6 kez yaptıkları gibi), çıkan arıza sebebiyle Danıştay yetkilisi tarafından yapılan davet üzerine, şirketimiz yetkilileri yedinci defa Danıştaya gitmişler, kayıt cihazının arızalı olduğunu ve yerinde onarılamayacağını tespit etmişler, saat 16.00'da bir tutanak düzenleyerek cihazı teslim alıp şirkete getirmişler. 17 Mayıs 2006 günü saat 15.05'de arızalı kayıt cihazının yerine geçici olarak bir kayıt cihazı takarak çalışır vaziyette teslim etmişlerdir.

Yani, menfur olay bir yana bırakılacak olursa, 16 ve 17 Mayıs 2006 tarihlerinde de sistemde vuku bulan arıza ve arızanın giderilmesi işlemleri bakımından, bundan önceki arızalarda usulen ne gibi işlemler yapılmış idiyse rutin olarak aynı işlem tekrarlanmıştır. Altını çizerek vurgulayarak belirtiriz ki şirketimiz yetkilileri bundan önceki tarihlerdeki arızalarda da olduğu gibi, 16 Mayıs 2006 günü kendiliklerinden değil, Danıştay yetkilisinin vaki daveti üzerine Danıştay'a giderek işlem yapmışlardır.''

'ÜÇ YIL KİMSE İSTEMEDİ'
Açıklamada, 17 Mayıs 2006'da yaşanan olay üzerine, şirkette bulunan arızalı cihazın, olayın özelliği de düşünülerek ve adalete yardımcı olmak amacıyla adli makamların olası talebi halinde kendilerine teslim edilmek için muhafaza altına alındığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Ancak 25 Eylül 2009 tarihine kadar adli makamlar tarafından bu cihazla ilgili olarak şirketimizden herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Vurgulanması gereken önemli bir husus, aradan geçen yaklaşık 3.5 yıla rağmen şirketimizin, bu cihazları elden çıkarmamış, atmamış ve faaliyette bulunduğu alan bakımından kolaylıkla başka işlerinde de kullanabilecek iken bu yola da gitmemiş olduğudur.

Ankara Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün, şirketimize muhatap ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ilgili talebine atıf yapan 25 Eylül 2009 tarihli yazısı üzerine, şirketimizin muhafazası altında bulunan 1 adet sistem diski, 1 adet kayıt diski yanında ilaveten 2 adet DVD, aynı gün düzenlenen bir tutanakla İl Emniyet Müdürlüğü yetkililerine teslim edilmiştir. Ankara Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü, şirketimize gönderdiği 24 Kasım 2009 tarihli başka bir yazı ile 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ilgili talebi çerçevesinde, açılamayan DVD programının nasıl açılıp kullanılacağına ilişkin belgeleri istemiş, bunun üzerine düzenlenen bir tutanakla talep edilen kullanım kılavuzları ve ilgili CD'ler, şirketimizce İl Emniyet Müdürlüğü yetkililerine teslim edilmiştir.''

'SAVUNMAYA HAZIRIZ'
Şirketin konuyla ilgisi, bilgisi ve dahlinin, yalnızca bu konulardan ibaret olduğu ve bu konuların yazılı delillerle sabit bulunduğu kaydedilen açıklamada, ''Medyada yer alan haberlerden, yargıya sevk edildiği anlaşılan konuyla ilgili olarak, her türlü savunmamızı mahkeme önünde yapmaya hazır olduğumuzu, verilemeyecek hiçbir hesabımızın bulunmadığını beyan eder, medya da dahil herkesi, Anayasamızın ve iç mevzuatımızın bir parçasını oluşturan uluslararası temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözleşmelerin vazgeçilemez buyruğu olan, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesi çerçevesinde hareket etmeye davet ederiz'' denildi.

TÜBİTAK: BELGELERİ MAHKEMEYE SUNDUK
Bu açıklamanın ardından, kamera kayıtları ile igili bilirkişi raporunu hazırlayan TÜBİTAK da NTV'ye bir açıklama yaptı.

Açıklamada "Gerekli belgeleri mahkemeye sunduk, başka açıklama yapmayacağız" denildi.

Sayfa Yükleniyor...