PKK çekilecek mi, operasyon yapılacak mı?

Hakkari'de 9 sivilin yaşamını yitirdiği mayınlı saldırının üzerinden neredeyse iki hafta geçecek ama saldırıyı hangi gücün düzenlediği belli olmadı, üstlenen de olmadı. Medya enformasyona boğuldu ama...

PKK çekilecek mi, operasyon yapılacak mı?

Şu aralar gerçek bilgiyi dezenformasyondan ayırmak bilhassa zor...

İçinden geçtiğimiz günlerde, Kürt sorununda akan kanın kesin olarak durabileceği umudunu doğuran gelişmeler yaşanıyor. Bu süreç nasıl sonlanır; mevzubahis , konu Kürt meselesi, aslî taraflar da Türkiye devleti ve PKK olunca kestirmek mümkün değil.

Süregiden umut verici ama bol soru işaretli dönemde, kâh pazarlık masasında eli güçlendirmek için, kâh kamuoyunu barışçıl bir çözüme hazırlamak için, kimbilir bazen de kitlelerin kafasını karıştırmak için ortalık medya aracılığıyla enformasyona boğuluyor. Ancak enformasyon sözcüğünü bazı durumlarda da tırnak içine almak gerekiyor. Masa başında uydurulmuş iddialarla ifşa olmuş gerçekleri birbirinden ayırmak bazen işin uzmanları için bile imkansız olabiliyor.

Bizim "işin uzmanı" olmak gibi bir iddiamız yok. Ancak mesleğimiz gereği medyayı düzenli olarak ("sıradan okurun" bakmadığı, bakmayı düşünmediği, çoğu zaman varlığından bile haberdar olmadığı kaynakları da içerir biçimde) takip etmemiz gerektiği için, bazı ilginç çakışma ve çelişmeler de gözümüze çarpmıyor değil. Bu yazıda birkaç "toparlama" yapmaya çalışacağız.

MAYINLI SALDIRI: "O YAPTI"... "HAYIR O"
Hakkari Geçitli'de meydana gelen ve 9 sivilin yaşamını yitirdiği mayınlı saldırının üzerinden neredeyse iki hafta geçecek ama bu saldırıyı hangi gücün düzenlediği belli olmadığı gibi, üstlenen de olmadı.

Öcalan, "bu olayı PKK'nın içinde de, devletin içinde de birileri gerçekleştirmiş olabilir. Ben iki tarafa da şüpheci yaklaşıyorum. Bu, PKK içerisine sızmış JİTEM kontra tarzı bir ekibin işi de olabilir. Yine PKK içinde yönlendirilen başıboş bir grubun işi de olabilir" dedi.

PKK'nın şu andaki fiili lideri Murat Karayılan ise saldırıyı örgütünün yapmadığını ilan etmekle kalmayıp, aynı zamanda saldırının örgütün merkeziyle bağlantısız bir grubun işi olabileceği ihtimalini de kesin olarak dışladı: "Uydurulan telefon kayıtları hikayesi tutmayınca bu kez de farklı senaryolara başvurdular. Sözde hareketimizin merkezi değil de, hareket içerisindeki kimi gruplar tarafından yapılmış olabileceği dillendirildi. Bunlar tümüyle yalan şeylerdir".

Karayılan bu sözleriyle, şayet Öcalan'ın açıklamaları olarak okuduğumuz şeyler de bir çarpıtmanın ürünü değilse, cezaevindeki liderini tekzip etmiş gibi oldu. Ancak Karayılan aynı açıklamada, PKK terminolojisinde "önderlik" diye adlandırılan Öcalan'la herhangi bir uyuşmazlığı olmadığını da sergilemek ister gibiydi: "Biz önderlik çizgisi etrafında kenetlenmiş kadrolar topluluğu olarak, bireycilik, grupçuluk gibi davranışlara asla yer vermeyiz".

Karayılan'ın "uydurulan telefon kayıtları" diyerek atıfta bulunduğu iddialar, Sabah gazetesi tarafından seslendirilmişti. Gazeteye göre Hakkari saldırısında bir KCK'lı (yani PKK'lı) telefonla BDP'lilere talimat vermiş ve mealen "olayı biz yaptık ama siz devletin üzerine yıkın" demişti. Anadolu Ajansı da saldırıyı PKK'nın yaptığını bildirmiş, farklı yayın organlarında ise olay yerinde bulunan iki asker çantasının daha önce PKK'lılar tarafından askerlerin üzerinden alındığı ve suçu orduya atmak için patlama mahalline bırakıldığı ileri sürülmüştü. Karayılan bu iddiaların da hepsini reddetti.

ÖRGÜT İÇİ ÇEKİŞMENİN KURBANI 9 SİVİL Mİ?
PKK içinde Suriye uyruklu Bahoz Erdal'la Murat Karayılan arasında bir iktidar mücadelesi olduğu, Bahoz Erdal'ın da Murat Karayılan'ı zor durumda bırakmak (ve muhtemelen İmralı'da Öcalan'la yürütülen görüşmeleri sabote etmek için) Hakkari'deki mayınlı saldırıyı düzenlediği öne sürüldü.

Karayılan bu iddiaları da kesin bir dille reddetti. Öcalan saldırının ardından "Yapılan bu son patlamayla buradaki görüşmeler dinamitlendi, bombalandı. Bu görüşmeler oldukça verimli geçiyordu, umutluydum" diye konuştu. Gerçi Öcalan'ın "sabotaj" iddiasıyla Karayılan'ın "Açıktır ki Hakkari olayını JİTEM tarzı kontra örgütler yapmıştır" savı bir çelişme içinde değil.

Öcalan'la devlet görevlilerinin yaptığı anlaşılan görüşmeleri, derin devletin bir kanadının (hâlâ JİTEM diye bir şey varsa tabii, tüm o Ergenekon ve bağlantılı yargısal süreçlerin ardından!) sabote etmek istemesi de en azından teorik olarak ihtimal dahilinde. Ancak Öcalan'ın örgüt içindeki "başıboş" gruplara da şüpheliler listesinde yer vermiş olduğunu hatırlatalım.

YOKSA İRAN MI?
Öcalan'ın epey geniş şüpheliler listesinde "İran gibi devletler" de yer alıyor. İran, PKK'nın ülkesindeki kolu olan PJAK'la çatışmalı, hatta kanlı bir süreç yaşıyor. Bu yazı hazırlanırken İran kuvvetlerinin Irak Kürdistanı'na ("Kuzey Irak") girdiği haberi ajanslara düştü. İran'ın Kürt nüfuslu Mehabad kentinde geçen hafta düzenlenen ve 12 kişinin öldüğü saldırıya cevaben düzenlenen operasyonda 30 militanın öldürüldüğünü öne sürdü İranlı yetkililer.

Geçen haftaki saldırının ardından İran PJAK'ı sorumlu tutmuş, PJAK ise saldırıyla bir bağlantısı olmadığını duyurmuş, hatta olayı kınamıştı. İran kuvvetleri, bir süre ara verdikleri Kuzey Irak'a yönelik topçu bombardımanlarına, PKK'nın Türkiye devletine yönelik eylemsizlik sürecini başlattığı 13 Ağustos'ta yeniden başlamışlardı. PKK'ya yakın ANF haber ajansı da geçen Pazar günü İran topçusunun Irak Kürdistanı'nı bombardıman ettiğini öne sürmüştü.

PKK ÇEKİLİRKEN OPERASYON MU YAPILACAK?
ANF ajansı, gene Pazar günü, Türk ordusunun sınırın güneyindeki kimi hedeflere topçu saldırıları düzenlediğini ve Hakkari kırsalına yığınak yaptığını iddia etti. Okuduğunuz yazı hazırlanırken de hükümet, gelecek ay süresi dolacak olan Kuzey Irak'a askeri operasyon tezkeresini, geçerliliğini uzatmak için yeniden imzaya açtı.

NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu, dün akşamki ana haber bülteninde PKK'nın halen silahlı güçlerini "yüksek" bölgelere çektiğini, yaşanan görüşmeler sürecinden olumlu bir sonuç çıkması durumunda ise bunları sınırın güneyine geçireceğini belirtti. PKK'nın çekilme meselesi de hakkında farklı iddialar dile getirilen, kimilerinin "çekilecek", kimilerininse "çekiliyor" diye duyurduğu bir konu.

Bu koşullar altında hükümetin tezkereyi uzatmak için imzaya açması akla şu soruyu getiriyor: Yapılmak istenen kamuoyunun içini rahatlatacak bir hamleyle "tribünlere" mi oynamak, müzakere sürecinde örgüte gözdağı mı vermek, yoksa olası bir operasyon ciddi ciddi seçenekler arasında tutuluyor mu?

Sayfa Yükleniyor...