Prof. Özbudun: Başkanlık sistemine karşıyım

Anayasa profesörü Ergun Özbudun, başkanlık sistemine karşı olduğunu söyledi. Teknik açıdan bazı çekinceleri olduğunu belirten Özbudun, “Sistemde kilitlenme olabilir” dedi.

Prof. Özbudun: Başkanlık sistemine karşıyım

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, NTV’de "Banu Güven ile Artı" programına konuk oldu.

Ergun Özbudun, Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemine ilişkin açıklamalar yaptı.

Prof. Dr. Özbudun, kısaca şunları söyledi:

"AK Parti’nin isteği üzerine tamamen bağımsız bir çalışma yürüterek bir anayasa taslağı yazdık. Bizim yazdığımız taslağı AK Parti’nin yüsek düzeyli bir delagasyonuyla Sapanca’da görüştük. Orada son derece marjinal değişiklikler yöneltildi. Üstelik bunlar artı yönlü tekliflerdi. Ben AK Parti’nin taslağın özü hakkında bir şüphesi olduğundan vazgeçtiğine inanmıyorum.

Taslak hiç hak etmediği suçlamalarla karşılaştı. AK Parti’nin diğer partilerle uzlaşmasına fırsat olmadı, taslağın da içeriği okunmadı. AK Parti kapatma davasından kıl payı kurtuldu.

BAŞKANLIK SİSTEMİ
Ben başkanlık tartışması başladığından beri bu sistemin ’ye yararlı olmayacağını ve bugünkü sistemin devam etmesini istiyorum.

Başkanlık diktatörlük anlamına gelmez, hatta ABD’de güzel işliyor. Benim çekincelerin daha teknik yönde. Başkan ve Kongre halk tarafından seçiliyor. Başkan bir partiden, yasama çoğunluğu muhalefet partilerinden olursa kilitlenme olabilir. Siyaseti için yeni kanunlar ve bütçeye ihtiyacı var. Ancak meclis buna karşı çıkarsa ne olacak? ABD’de bile bu kilitlenme olabildi. Ben bunlardan dolayı kaygılıyım.

Yarı başkanlık sistemi melezdir, parlamenter sistem ile başkanlık siteminin karışımıdır. Onun da en büyük sakıncası yürütmeyi kendi içinde bölmesidir. Başkan bir parti, başbakan diğer partiden olabilir ve yürütmede işbirliği yapmaları gerekir ama bu çok zor. Fransa da bile kilitlendiler. Orada cumhurbaşkanları geri çekildi ama bunu burada yaşamak çok zor. Eskiden bizde Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında sorunlar yaşandı.

'YARGI VELAYETİ YARATILMIYOR'
Kimi köşe yazarlarının dediği gibi yargı velayeti yaratılmıyor. Bu değişikliklerden önce vardı. Birçok Danıştay kararında meşru taktir yetkisine dokundu; Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini iptal ederek kendisini 'Anayasa yapıcı' ilan etti. Bu yapılan değişikliklerle biraz düzelmeler yapıldı.

İKİ BAŞLI YARGI
Türkiye’de askeri otoritelerin sivil otoriteler karşısında hiçbir Batı ülkesinde olmadığı kadar güçlü olduğu biliniyor. Yargı da iki başlı; askeri ve sivil yargı. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi gibi bir mahkeme Batı’da yoktur. 1971’de bu kurum silahlı kuvvetlerin arzusuyla hayatımıza girdi. Bizdeki gibi Askeri Yargıtay da Batı’da yoktur.

Bir mesele ‘askeri yargınına mı yoksa sivil yargının yetki alanına mı giriyor’ yakında zamanda bunun sorun yarattığı örnekler gördük.

Demokratik özerklik hareketi Kürt siyasi hareketi içindeki bazı kesimler tarafından seslendiriliyor. Türkiye’de Kürt sorununun K’si bile olmasa, yani şimdilik bırakalım Kürt sorununu bir yana bizim hizmetlerin iyi görünmesi için merkezin yetkilerini devretmeli.

'ANAYASA'DAKİ HER MADDE DEĞİŞİR'
Anayasa değişmez bir metin değildir. İnsanlar ve toplumlar için yapılmıştır. Anayasaların değişmesi doğaldır. Yeni anayasa yapmak halkın iktidara bağlıdır. Böyle olunca değişmez maddelerin değişmezliği de soru işareti oluyor. 1982 yasasına göre ilk 3 madde değişmez. Anayasa Mahkemesi’ne göre ilk 3 maddenin değişmezliğini savunan 4. madde de değişemez.

Hiçbir kuşağın kendisinden sonra gelecek kuşakları ebediyen bağlama hakkı yoktur. Buna ne ahlaken ne hukuken ne de siyaseten hak yoktur.

Konsey rejimi bu anayasa dışında 600 civarında kanun kabul etti ki çoğu müesseselerle ilgili. Siyasi Partiler Kanunu’nu yeniden yazmak lazım.

'TÜRBAN YASAĞINA KARŞIYIM'
Türban yasağına da zorunlu din dersine de karşıyım. Laik bir devlet bütün vatandaşlarına eşit bir mesafede olmak zorundadır."

Sayfa Yükleniyor...